• AYASOFYA’NIN FETHİ!..

      “Çoklu Baro Sistemi”ne geçişi sağlayan yasanın kabul edildiği gün, Danıştay 10. Dairesi Ayasofya ile ilgili kararını açıkladı. Ne güzel bir rastlantı! Karar kesinleşmeden Cumhurbaşkanı Erdoğan bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlayarak, Ayasofya’yı ibadete açtığını ilan etti. Aman ne iyi etti! İlk namaz 24 Temmuz Cuma günü kılınacakmış… *** Kimine göre, Ayasofya zaten açıktı. Burada namaz kılmak isteyenler için özel bir bölüm vardı. Ayasofya’da beş vakit ezan zaten okunuyormuş… Kimilerine göre de, yıllardır bu karar bekleniyormuş. Fatih’in “kılıç hakkı” olan Ayasofya’nın, kurduğu vakıftan alınıp müze yapılması doğru değilmiş. Tek parti döneminde müze kararı alınmakla “mülkiyet hakkına” tecavüz edilmiş! Fethin sembolü olan bu yapının, Fatih’in vakfiyesine uygun olarak kullanılması gerekirmiş! Kimilerine göre ise,…

  • “ÇOKLU BARO SİSTEMİ”NİN SORUMLULARI!..

    Bu yazının yazıldığı saatlerde “Çoklu Baro Sistemi”ni getirecek olan yasa teklifi görüşmeleri TBMM’nde Adalet Komisyonu’nda devam ediyordu. Gelişmeleri ve 18 yıllık AKP iktidarını yakından izleyen biri olarak, teklifin Genel Kurula gönderilip büyük olasılıkla yasalaşacağını tahmin ettiğim için; bu sonuçla karşılaşmamızın sorumlularını göstermek istiyorum. Geçmişte birkaç kez daha benzer girişimde bulunan, fakat kamuoyundan gelecek tepkileri göğüsleme konusunda hazırlıksız yakalanan AKP, hiç kuşku yok ki, bu girişiminin birinci derecedeki sorumlusudur. İkinci derecede sorumlu, 80 baro ve 130 bin avukatın birlikte hareket etmesini engelleyen Ankara, İstanbul ve İzmir barolar ile bunlara uyan bazı barolardır… Diyanet İşleri Başkanlığı’nı “çağlar ötesinden gelen ses” olarak nitelendiren Ankara Barosu’nun açıklamasını bardağı taşıran damla olarak değerlendirmek gerekir. Ankara…

  • YÜZÜNÜZDEN NE GÖRDÜK DE SIRTINIZI DÖNDÜNÜZ?

    Savunmanın birlikte hareket etmesinin su ve hava kadar elzem olduğu bugünlerde, Türkiye’nin en büyük barosu olan İstanbul Barosu’nun başında “Çoklu baro sistemi Metin Feyzioğlu için getiriliyor” diyecek kadar siyasi ihtirasını aklının önüne geçirmiş bir avukat var. SODEV üyesi [1] de olan Av. Mehmet Durakoğlu, Y-CHP disiplini altında siyaset yapıyor. 79 Baronun temsil edildiği Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’nda; geçerli 420 oyun 419’unu alarak[2] ikinci kez TBB’nin başkanlığına seçilen Feyzioğlu’nu, AKP iktidarı ile  “iş birliği” içerisinde olmakla suçlayan Durakoğlu, siyasi iktidarla müzakere yapmadan bu yasa değişikliğinin önleyebileceğini sandığı için, 30 Haziran Salı günü Çağlayan Adliye’sinin karşısındaki alanda, avukatları “savunma mitingi” yapmaya çağırıyor… AKP’nin çıkarmayı kafaya koyduğu bir yasayı,  “miting” yaparak engellemek…

  • BABALAR GÜNÜNDE BABA ÖĞÜTLER!..

    Bazen bir fotoğraf veya karikatür tuğla kalınlığındaki kitapta yazılanları özetler. HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde, dört gün önce çekilen iki fotoğraf da böyledir. Birinde evladını PKK’nın elinden kurtarmak için 290 gündür nöbet tutan Kürt kökenli bir anne, diğerinde, bu annenin çocuğunu kaçırıp ABD’ye asker edenlere destek veren Kürt kökenli anneler var. Aldatılmanın, kullanılmanın en acımasızı bu iki fotoğrafla belgelenmiştir… 60’lı yıllarda “eşit işe eşit ücret”, “tam bağımsız ve demokratik Türkiye” vb. gibi göz kamaştırıcı sloganlarla siyasi mücadeleye atılan Kürt kökenli gençlerin, 2020 yılına geldikleri nokta gerçekten umut kırıcı, hüzünlü ve ibret vericidir… Bir diğer iç acıtıcı nokta ise, emperyalizmin tutsak edilip kara gücü yaptığı PKK’ya, destek vererek iktidara gelinebileceğini hayal…

  • “ÖCALAN ONURUMUZDUR”!?..

    Sözcü gazetesi 14 Haziran Pazar günü 14. sayfadan bir haber verdi: Haberin başlığı: “ABD, terör örgütüne havadan yardım yaptı” şeklindeydi. Devamında: “ABD’nin Suriye’de bölücü terör örgütüne yolladığı birlerce TIR dolusu silah yetmedi. Amerikalılar PKK/YPG işgalindeki bölgelere havadan yardım malzemesi attı, görüntüleri sosyal medyadan paylaştı” deniyordu. Sürpriz değil elbette, yine de aklınızın bir köşesinde bulunsun… *** Cumhurbaşkanı tarafından hazırlanan 2020 yılı bütçesinde; önümüzdeki yıl genel bütçe gelirlerinin 941 milyar 944 milyon liraya ulaşacağı tahmini yapıldı. Bu miktarın 376 milyon 777 bin lirası 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde yüzde 10 barajını aşan AKP, CHP, HDP ve MHP’ye devlet yardımı olarak ödenecek. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) payına düşecek miktar 50 milyon 99 bin…

  • “KILIÇDAROĞLU YAKLAŞIMI”[1]!..

    Kapitalizmin en vahşi şekilde uygulandığı Amerika devletinin zor kullanan eli olan polis gücü, halkın önünde diz çöktürülüyor! Irkçılığın ulaştığı acımasızlığın sokağa döktüğü siyahileri durdurabilmek oldukça zor görünüyor. Türkiye’de ise,  halk devletin önünde diz çöktürülmek isteniyor! Bu zorlu görevi de Y-CHP üstlenmiş! Parti Sözcüsü Faik Öztrak: “CHP’yi sokağa çekmek istiyorlar” diyor. Bu ve benzer açıklamalarla; Y-CHP yönetimi, en kolay ve doğru kullanılması sokaklarda olan  “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı”nı[2] adeta kullandırmayacağı sözünü veriyor!… *** CHP’nin medyada öne çıkan isimleri; yazarlar-çizerler, akademisyenler, Kılıçdaroğlu’nun da sık sık kullandığı bu “sokağa çekilme tuzağı”nın ne anlama geldiğini anlatıyorlar: “Sokaklarla sopalı, hatta silahlı kişilerin olacağına ilişkin çok ciddi duyumlar vardı”[3] şeklindeki cevabın ne kadar yerinde…

  • TÜKENMEYEN SERMAYE:İDAM SEHPASI!..

      27 Mayıs 1960’ın 60. yıldönümünde; İdam cezalarının verildiği Yassı Ada’nın adı “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” olarak değiştirildi… Beklendiği gibi Cumhurbaşkanı konuşmasında yine CHP’ye verdi veriştirdi. Reis’in, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü CHP’den ayrı tutma çabası[1] dikkatimi çekti. İlk defa duyduğum; darbecilerin Menderes’i “prostat muayenesi” yaptırarak aşağılama ve Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun’un bir “teğmene tokatlatılması” olayları[2] gerçekte yaşanmış mıdır bilmiyorum; yaşanmış ise de, bunları bugün gündeme taşımanın kime ne yararı olacak anlamış değilim… Reis’in, darbecilerin sözcüsü ve güçlü albayı Alparslan Türkeş’i rahmetle yâd etmesi[3]  ise tam bir komedidir. Zira Türkeş, darbeye karşı biri değildi, sadece idamlara itirazı vardı.[4] Bu durumda Reis’in, Türkeş’i ayırıp, diğer darbecileri…

  • ÇAV BELLA ÇAV ÇAV ÇAV!..

    Densizin biri, 20 Mayıs günü İzmir’de “merkezi ezan sistemi”nin frekansına girerek “Çav Bella” şarkısını çaldırmış! Siyasi iktidarın abarttığı kadar önemli bir olay değil. Çok şükür, caminin kilimini çalmamış… “Hacker” diye adlandırılan bilgisayar korsanlarının, en güvenli yer olarak kabul edilen Pentagon’un bile hesaplarını kırdıklarını unutmayalım. Kendisini bilgisayar programcısı olarak tanımlayan Avustralyalı Julian Assange, geçen yıllarda “savaş, casusluk ve yolsuzluk” gibi başlıklar altında; sansürlü ve kısıtlanmış 10 milyondan fazla belgeyi yayınlamıştı… İzmir’deki olay, bunların yanında devede kulak bile değildir. Altı üstü minare hoparlöründen bir şarkı çalınmıştır! Sanki bu olay camilerimizin,  ibadet dışındaki olaylar için kullanılmasında bir ilktir!.. *** Sosyal Medyada paylaşılan görüntüleri “tweet zinciri” yaparak paylaşan kişinin, eski CHP İzmir İl Başkan…

  • MUSTAFA KEMAL PAŞA’YI ANADOLU’YA İNGİLİZLER GÖNDERDİ!..

    19 Mayıs 1919’un ne anlama geldiğini anlamak için 1 Ekim 1918’den günü ne olduğunu iyi öğrenmek gerekir: O gün Osmanlı Ordusu, Filistin Cephesin’de İngiliz Taarruzu karşısında yenilgiye uğramış ve Şam düşmüştü. Sadrazam Talat Paşa, 5 Ekim 1918’de İngilizler ile ateşkes sağlanması için ABD’nin arabulucu olması için başvuruda bulunmuştu. 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanmıştır. Batı Cephesi’nde ise bir Alman taarruzundan sonra, Müttefikler arka arkaya yaptıkları saldırılarla Almanları geri püskürtmüşlerdi. Almanlar da 11 Kasım 1918’de mütarekeyi kabul etmişler ve böylece savaş Müttefiklerin zaferiyle sonuçlanmıştı… *** Mondros Mütarekesi bizim için hayati önemdedir: Orduların terhis ve silahların teslim edilmesini öngören bu anlaşmayı Bahriye Nazırı Rauf Bey imzalamıştır. Paris’te 18 Ocak 1919’da 1. Dünya…

  • KORONA’YA KURBAN OLURUM!..

    Bu “Koronalı günler”de evde neler yapabiliriz diye hiç düşündünüz mü? Ne kadar şanslı olduğunuzu düşünüp mutlu olabilirsiniz emin olun. Örneğin: 50 kişiyi temizleme taahhüdünde bulunan o hanımefendinin listesinde olmadığımız için Tanrı’ya şükredebilirsiniz. Reis’e bir şey olursa, çocuklarınız ve eşiniz sokaklarda nasıl gezecek diye soran sokak serserisine bulaşmadan, çalıyı dolaşabilirseniz tebrik ederim… Acı biber turşusu gibi bir kavanoz mermiyi teşhir eden mafya bozuntusunun omzuna değmeden, metroya inebilirseniz imrenirim… Bu engelleri aştıktan sonra; Sansür uygulamak için Reis’ten talimat bekleyen RTÜK Başkanı’nın şer’inden korunmak için, yatıp kalkıp Ulu Tanrı’ya dua edebilirsiniz… *** Zaman bulacaksınız merak etmeyin; Diyanet İşleri Başkanını İslam Dini’ne uygun fetvalar vermeye davet edin! Sizi dinler eminim! HDP’nin kapatılması gerekir mi…