KONUK YAZARLAR

ORADAN BURADAN BİRAZ DA KORONADAN

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın salgın hastalıklarla ilgili sözleri[1] pek çok aklı başında insanı çıldırttı.

Ankara Barosunu ise zıvanadan çıkarttı:

Erbaş; Diyanet İşleri Başkanı sıfatıyla Ramazan ayının ilk Cuma günü verdiği hutbede; “eşcinsellik” ve “evlilik dışı ilişki”yle ilgili sözler sarf edeceği yerde; açlık sınırı altında yaşayan milyonlarca insana, ekonomik durumu iyi olan Müslümanların yardım etmelerini, bakkala olan borçlarını silmelerini, yemeği olmayanlara bir tas sıcak çorba ikram etmelerini, giymedikleri elbiseleri vermelerini, boş dairelerini Coronavirüs ile ilgili önlemler kapsamında Devlete vermelerini, çalıştırdıkları insanlara ücretli izin vermelerini, Bilim Kurulu’nun tavsiyelerine harfiyen uymalarını vb. gibi nasihatlerde bulunabilirdi…

O ne yaptı, üzerine çok vazife imiş gibi, gecesini gündüzüne katarak bu soruna çözüm arayan dünya çapında binlerce bilim adamının önüne geçerek; salgın hastalıkları “eşcinsellik” ve “evlilik dışı ilişkiye” bağladı.

Bu şekilde; “virüsün bir laboratuvarda yapılan çalışma sırasında kazara dışarı çıkıp bulaşmaya başladığı” , “SARS virüsünün mutasyona uğraması ile bu hale geldiği” veya “biyolojik savaş aracı olarak bilerek serbest bırakıldığı” ihtimallerinin tümünü tartışma dışına çıkartmış oldu!

Böyle bir fetva da Şeyhülislam’a yakışırdı elbette!..

Her ne kadar daha sonra yapılan açıklamalarla; genel kural mahiyetindeki ayetleri açıkladığı söylendiyse de; güncel olan salgın hastalık Kovit-19 olduğundan pek inandırıcı olamadı.

İslam’ın zinayı en haramlardan kabul ettiğine vurgu yaparak; aslında zinayı suç olmaktan çıkartan AKP iktidarını işaret etti!?

Cumhurbaşkanı’nın son derece zor duruma sokulmuş olmasına rağmen, “Diyanet İşleri Başkanlığına yapılan saldırı devlete yapılmış sayılır” sözleri yeterince etkili olamadı…

Zira bu konuda; “Zırva tevil götürmez” şeklinde bir atasözümüz vardı!..

***

Erbaş’ın açıklamalarına karşı, Ankara Barosu’nun verdiği tepki[2]öz itibarıyla doğru olmakla, üslup olarak çok tartışıldı.

Özellikle de ”sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın” ifadesi eğilip bükülmeye müsaitti.

Dinci kesim, Erbaş’ın sesinin ayetlerden geldiğini, dolayısıyla Kur’an’ın “çağdışı” olarak gösterilmek istendiği noktasından Ankara Barosu’nu veryansın etmeye başladı.

Doğal olarak, Baro yöneticileri hakkında soruşturma açıldı!

Biliyorsunuz bu işler artık böyle yapılıyor; bir sözün suç teşkil edip etmediğine önce siyasiler karar veriyor, soruşturma arkadan geliyor…

18 yıldır barolarda bir varlık gösteremeyen AKP’liler, bu fırsatı hiç kaçırır mı; delege sisteminde değişiklik yaparak baroları da iktidarın emrine verme planını derhal ısıtmaya başladılar.

Kabul etmek gerekir ki, Ankara Barosu’nun o “duygu yüklü”, talihsiz açıklaması fitili ateşlemiştir.

Düşünce, din ve inanç özgürlüğü bakımından değerlendirildiğinde; bu açıklama, büyük çoğunluğun inandığı İslam Dini’ni “çağ dışı” göstermek gibi anlaşılacağından, istismar konusu yapılmaya devam edileceğine kuşku yoktur…

Sonuçta olan olmuştur, bakalım maliyeti ne olur…

***

ABD Başkanı Donald Trump da bizim Diyanet İşleri Başkanı’ndan geri kalmıyor:

Koronavirüsün Çin’in Vuhan kentindeki bir laboratuvardan çıktığına ilişkin kanıtları gördüğünü ve konuyla ilgili çok ciddi soruşturmalar yürüttüklerini söyleyip duruyor[3]

Buna karşılık, Ulusal İstihbarat Direktörlüğü’nden Trump’ın sözlerini havada bırakan açıklama yapılıyor:

”İstihbarat Topluluğu, Kovid-19 virüsünün insan yapımı veya genetik olarak değiştirilmediğine dair bilimsel verilerle hemfikirdir” denildi[4]

***

Orası ABD, Atlantik’in öte yakası, sürprizlerle doludur:

Türkiye’nin ABD’ye gönderdiği tıbbi yardımların PKK’ya gönderildiği iddiaları var.

HDP ile ittifak yüzünden iyice köşeye sıkıştırılan Y-CHP tarafından, bu tıbbi yardım işi bayağı abartıldı.

Hâlbuki düşman ülkelerin savaşta bile, belli ölçüler içerisinde ilişkileri sürer.

Bu ilişkilerde bir birinin kamuoyunu etkilemek son derece önem taşır.

Denebilir ki, “beşinci kol” böyle çalışmalar ile yaratılır.

Bütün ülkelerin yöneticileri, kendilerini seçen kitlenin düşüncelerine değer vermek zorundadırlar; bu yüzden “lobicilik” faaliyetlerinden bile asla vazgeçilemez.

Türkiye’nin Amerika’ya gönderdiği tıbbi malzemeleri bu kapsamda değerlendirmek gerekirdi.

Amerika’nın bu malzemeleri veya başka malzemeleri, bütçeden pay ayırdığı, daha önceden on binlerce TIR silah ve mühimmat gönderdiği “kara gücü” PKK/PYD’ye vermiş olması, Türk kamuoyunda şaşkınlık yaratmaması gerekirdi…

Az kalsın unutuyordum:

ABD: “Ruslar hariç herkes Suriye’den çıksın önümüze bakalım[5] dedi…

Bunun ne anlama geldiğini, daha sonra tartışırız…

***

Yine mi Korona?

Koronavirüsün kuluçka süresi olan 14 gün için sokağa çıkma yasağını, “bilinen nedenlerle” uygulayamayan Reis, hafta sonları sokağa çıkma yasağı koyarak, hem salgının yayılma hızını yavaşlattı, hem de sokağa çıkma yasağının getireceği maliyeti vatandaşa yükledi!

İyi yapıyor elbette…

Lakin bu şekilde fiilen “sürü bağışıklığı” yöntemi ile salgını sona erdirme seçeneğine sürüklenmiş oluyoruz!

Çünkü başka seçeneğimiz kalmadı; “devlet garantisi” verilmiş işlerin parasını nereden bulacağız?

Karşılıksız basılan[6] her kuruş ise, sonuç itibariyle bizim cebimizden çıkacak!..

Helal olsun, çıksın tabi.

ABD’deki gibi ölüme terkedilmekten daha iyidir…

***

Y-CHPiçin bir şey söylemeden bitirsek, bu defa da kızanlar olacak biliyorum!

Az bir şey de onlar için diyelim:

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bastırdığı broşürlerde Aleviliği “ayrı bir din” gibi göstermesi doğru mu olmuştur?

Alevilik, “mezhep” değil de “din” olsa Alevi olmayanlar için ne fark eder ki?

Devlet Sunni mezhebin dışındakilere ayrıcalık tanımayacağına göre!

Ayrıca Alevi örgütlerinin çoğunluğu, broşürden rahatsızlık duymadığını açıkladılar.

Bize ne oluyor?

Peki, “Korona günleri”nde bu konuyu gündeme taşımak belediyenin görevi miydi?

***

ABD’nin kulu Sezgin Tanrıkulu’nun Ermeni Soykırım İddiaları ile ilgili “geçmişle yüzleşme[7] isteğini de görmeyelim isterseniz.

“Dersimli’nin bundan asla haberi olmamıştır” diyecekseniz, hiç demeyin.

Hatta “dördüncü kez İstanbul’dan milletvekili seçilmesini dahi o istememiştir” diyebilirsiniz.

Deyin tabi; çünkü bu konuda ben de sizinle aynı fikirdeyim…

***

Bir de CHP’nin “LGBTI broşürleri” vardı değil mi?

Onlar için de bir şey diyelim mi?

En iyisi size bir “okuma parçası”[8]vereyim; ilk sınavda sorular bu okuma parçasındandır…

Ona göre, dikkatli okuyun…

Y-CHP’de kartlar yeniden karıştırılacak galiba:

Canan Kaftancıoğlu, Amerika’nın dış politikasına yön veren Foreign Policy dergisinde değerlendirildi.[9]

Şöyle bir göz attım:

İstanbul seçimlerinde İmamoğlu’nun başarısı ona yazılmış; Canan Hanım “başarılı erkeğin arkasındaki kadın” olarak gösteriliyor; önümüzdeki dönemde Erdoğan’ın yeni rakibinin bir kadın olacağı mesajı veriliyor.

Delegeye sorulacak değil herhalde, ABD ne derse odur!..

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

[1] “Ali Erbaş Cuma günkü hutbe sırasında, zina ve eşcinselliğin ‘hastalıkları da beraberinde getirdiğini’ ve kuşakları ‘çürüttüğünü’ söyledi:

İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti.

Yılda yüz binlerce insan gayrimeşru ve nikâhsız hayatınİslami literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu HİV virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim.”

https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-52447722

[2] ” Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın insanlığın bir kesimini nefretle aşağılayıp kitlelere hedef gösterdiği konuşmayı şaşkınlık ve ibretle izledik.

Şaşkınlığımız; sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın, bir devlet kurumunun başında oturup söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşa ederek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesindeki kan kokan cüreti sebebiyledir.

Aldığımız ibretse, anılan şahsın içinde bulunduğu takvim yılında yaşamasına rağmen bundan sekiz-dokuz nesil önceki büyükleriyle aynı zihinsel ve dogmatik sınırlara sahip olmak için insan onuruna karşı gösterdiği büyük direnişten kaynaklanmaktadır.

Görevde olduğu süre boyunca çocuk tecavüzcülerine gözlerini kapatıp kadın düşmanlığının manevi zeminini dini söylemlerle meşrulaştırma çabası karşılığında maaş alan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın deprem, LGBTİQ+, kadın ve çocuk söylemlerine rağmen halen görevde kalması durumunda, sonraki konuşmasında halkı ellerinde meşalelerle meydanlarda cadı diye kadın yakmaya davet etmesi kimseyi şaşırtmamalıdır.

Anılan şahsı ve ona hak veren zihniyeti büyük bir şaşkınlık ve ibretle kınadığımızı tüm kamuoyuna saygıyla arz ederiz.”

http://www.ankarabarosu.org.tr/HaberDuyuru.aspx?BASIN_ACIKLAMASI&=4985

[3] https://www.sabah.com.tr/dunya/2020/05/02/dsonun-son-dakika-aciklamasi-trumpi-cildirtacak-cine-ovguler-yagdirdi

[4] https://www.aydinlik.com.tr/haber/abd-istihbarati-kovid-19-insan-eliyle-uretilmis-bir-virus-degil-2069

[5] https://tr.euronews.com/2018/11/07/abd-israil-in-suriye-de-iran-karsiti-operasyonlarina-rusya-goz-yummali

[6] https://www.paraanaliz.com/2020/ekonomi/merkez-bankasindan-yeni-corona-kriz-onlemleri-para-basiliyor-45274/

[7] https://aydinlik.com.tr/haber/chp-li-tanrikulu-ermeni-iddialariyla-yuzlesme-istedi-206471

[8] https://aydinlik.com.tr/haber/chp-bu-afisin-neresinde-206846

[9] https://foreignpolicy.com/2020/05/01/canan-kaftancioglu-turkey-erdogan-chp-profile/