KONUK YAZARLAR

SARAY’A NEDEN GİTMEK GEREKİYOR?..

Kemal Kılıçdaroğlu’nun (KK) “Saray takıntısı”nın altında ne vardır?
Saray’ı boykot yapanlar, Erdoğan’ın Anayasa’ya aykırı olarak üçüncü kez Cumhurbaşkanı adayı olmasına “suya tirit” gerekçelerle olur verenlerdir.
O zaman “Mağduriyet yaratmayalım, onu sandıkta zaten yeneceğiz” demişlerdi.
Ne oldu?
Bir kez daha yenildik!..
Asıl yenilen 85 milyon halktır; KK’nın kaprisi, inadı, ihtirası ve ihaneti yüzünden tam tamına 13 yılımız heba edildi, buna 5 yıl daha eklenecek.
Ne kadar ömrümüz kaldı ki?!
AKP iktidarı süresince, halkın ezici çoğunluğu fakirleşmiş, buna karşılık küçük bir azınlık refah içerisinde beyler-paşalar gibi yaşamaya devam etmiş ve edecektir… (2)
Biz evimize ekmek götürmek için zorlananlarız…

***

Saray’a gitmemek neyi çözecektir?
Veya gitmekle kazanabileceklerimiz nelerdir?
Bu soruları enine boyuna masaya yatırmak hayati önemdedir.
Somut hiçbir kazanım elde edilmese bile, ana muhalefet partisinin siyasi iktidar ile diyalog kapısını açık tutması şarttır.
Bunun çok basit ve anlaşılır nedenleri vardır…
Bunu anlatmadan önce, Erdoğan’ın 22 +5 yıl iktidarda kalmayı nasıl sağladığını irdelemek gerekiyor….

***

Erdoğan, 2002’den bu yana Türk halkının önüne refah düzeyimizi yükseltecek, milli gelirimizi artıracak bir tek proje koymuş değildir.
Ama:
22 yıldır halkı “kutuplaştırma” işini çok iyi yapmaktadır.
“Başörtülü bacıma laf ettiler”, “bize göbeğini kaşıyan adam dediler”, “dinimizle alay ettiler”, “yaşam tarzımıza müdahale ettiler”, “bize cahil dediler”, “tarihimizi inkâr ettiler” vb. gibi gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan ithamlarla toplumu ikiye bölmeyi başardılar.
Ve:
Bu parçalardan büyük olan yüzde 70’lik kesimin üzerine oturup, kolay yoldan iktidara gelmenin yolunu buldular.
Muhafazakâr-dindar kesimi, CHP’nin iktidara gelmesi halinde huzurlarının bozulacağına inandırdılar.
Buna karşılık muhalefet, geniş halk kesimlerinin içerisine giremedi ve kendilerinin anlatılan gibi olmadığını anlatamadılar…
Tam aksine, onlar da halk kesimleri arasında yapay olarak yaratılan zıtlaşmayı körüklediler
Kaçak “Saray’a gitmeme” inadı bu zıtlaşmaların sadece bir parçasıdır…

Sanki hayatımızdaki tek kaçak Saray’dı!
Saray’ın dışında ise her yere “tıpış tıpış” gittiler…

***

Kutuplaşmadan “Sol”daki siyaset baronları da ziyadesiyle yararlandılar.
Hiçbir özelliği olmayan ve halktan kopuk siyaset adamları bu ortamda türediler.
Tek marifetleri parti yöneticilerine yakın olmak olan bu “ağa”lar; kendi aralarında milletvekilliklerini, belediye başkanlıklarını ve meclis üyelikleri ile diğer prestijli alanları paylaştırdılar.
Onlar da muhalefet belediyelerine çöreklendiler.
Oluşturulan “kast düzeni” bugüne kadar sürüp geldi…
Çok geç kalındı ama buna bir nokta koymak gerekiryor…

***

Kılıçdaroğlu dönemi, Türkiye Solu’nun en rezil dönemi olmuştur:
Alevilik, siyasette malzeme olarak kullanıldı.
Tuncelili olmak, partide görev almak için imtiyaz idi.
Bunlardan daha da önemlisi, Atatürk ve İnönü’ye verip veriştirmekti!

O aşağılık insanlar baştacı edildiler.
Bu iğrenç düzeni sürdürmek için önce laiklikten tavizler verildi.
Çok üzerlerine vazife imiş gibi, Fetullah Gülen Hareketi’nin Cumhuriyet’e başkaldırı aracı olarak kullandığı başörtüsü meselesine sahip çıkıldı.
Cumhuriyet’in altı oyulmasına sessiz kalında; temel ilkelerinden bir sürü tavizler verildi…

***

Bu durum ise AKP’lilerin hem çok hoşuna gidiyor ve hem de işine geliyordu.
Halk kutuplaştırıldıkça, yüzde 70 çoğunluk Erdoğan’ın etrafında kenetleniyordu.
KK’nın Y-CHP’si sağdan transferlerle ana ekseninden, kuruluş felsefesinden iyice saptırıldı.
Y-CHP, AKP’ye benzemeye çalışıyordu.
Sanki bir b.k varmış gibi dümeni iyice “Sağ”a kırdılar.
Düşünebiliyor musunuz, Atatürk’e “kefere” diyen bir akademisyeni, delegelerin aksi kararına rağmen, kadın kotasından Parti Meclisi’ne soktular.
Erdoğan’ın küresel güçlerin baskısı ile başlattığı “Kürt Açılımı” denen ihanetine destek verdiler. Elinde Atatürk’ün CHP’sinin çek karnesi olan KK, siyasi geleceğini ortaya koyarak, durmadan “açık çek” yazıyordu…
Bu noktadan sonra, halkın CHP’ye olan umudu iyice azaldı ve umutsuzluğa sürüklenen kitleler güncel faydacı yaklaşımlarla tekrar AKP’de kümelendiler….

***

“Kutuplaştırma siyaseti” KK’nın Y-CHP’sini o hale getirdi ki, Ekmelettin İhsanoğlu gibi bir gerici, Cumhurbaşkanı adayı yapıldı ve seçmene “tıpış tıpış” oy verme mecburiyeti olan bir ortamı dayatıldı.

Ben de o seçimde “elim kırılsaydı da oy kullanmasaydım” diyenlerdenim.
CHP’nin delegeleri, bu dönemde olduğu kadar hiçbir dönem bu kadar niteliksiz, faydacı, egoist ve lidere bağımlı olmamıştı.
“Bay Kemal” denen rezil adam; ilçe kongrelerine bile adamlarını gönderip, kendine yakın delegeleri seçtiriyor, Kurultay’da da delegeler doğal olarak onu seçiyorlardı.
Kuvayı Milliyecilerin CHP’sinde “Al gülüm ver gülüm” günleri yaşanıyordu…

Ve biz kuzuların sessizliği içerisinde bu tiyatroyu seyrediyorduk…
Bu yüzden de KK, 13 seçim kaybetmesine (3) rağmen, bütün kurultaylarda CHP Genel Başkanlığını kazanıyordu… (4)
Bahçeli bile, CHP’nin başında sınıf arkadaşının kalması için adeta CHP’lilere yalvarıyordu…

***

KK, kutuplaştırma siyasetini derinleştirmek ve onarılmaz hale getirmek için başka bir alanda daha çalışıyordu.
Cumhuriyet’e başkaldıran eşkıyalar; Seyit Rıza ile Şeyh Sait’i kanaat önderi olarak kabul ettirmek için her fırsatta onları saygı ile anıyordu.(5)
PKK’ya karşı yapılan operasyonlar için “analar ağlamasın” diyerek feryat-figan ediyordu.
FETÖ’ye kol kanat geriyor; medyadaki sözcülerini “arkadaşlarımız” olarak alkışlatıyordu…(6)
ABD’nin FETÖ’yü kullanarak TSK’ya karşı başlattığı “Ergenekon” ve “Balyoz” kumpaslarının sürdürülmesi için açık çek veriyordu…(7)
Sanırsınız Dersim İsyanı’nın bastırılmasının intikamını alıyordu.
KK, Diyarbakır konuşmasında “Kürt Açılımı” için:“Süreç yasal zemine kavuşsun, bizden istenen desteği vermeye hazırız” diyordu. (8)
AKP’nin yıkım getirecek temel politikalarını destekleyen Kılıçdaroğlu, bir taraftan da kutuplaştırma siyasetini harlayıp, yeni bir muhalefet hareketinin örgütlenmesinin önüne geçiyordu…
Danışmanları profesyoneldi!..(9)

***

“Kutuplaştırma siyaseti” Türkiye’de siyasetin önünü iyice tıkamıştır: Yüzde 70’lik çoğunluk AKP’de toplanmış, yüzde 20 civarında bir kesim ise her şeye rağmen CHP’ye oyunu vermeye devam etmiştir.
Bu kadarı da Kılıçdaroğlu ile “delege” arkadaşları için yeterliydi.
Halkı düşünen yoktu.
İşte Saray ile sözde “mücadele” bu amaca hizmet ediyordu.
31 Mart Yerel Seçimleri’nde halk bu kısır döngüyü kırarak yeni bir yol açmıştır.
“Değişim” olarak adlandırılan dip dalgası, CHP’yi birinci parti yapmıştır.
Kemal Kılıçdaroğlu ve TESEV’ci ekibini de siyasetin mezarlığına fırlatıp atmıştır.
Şimdi yenidenCH P’yi ele geçirmek için çırpındıkları çok açıktır.
Gündemde kalmak için her konuda fikir açıklamakta, akıllarınca eski arkadaşlarını yönlendirerek, direksiyonu ele geçireceklerdir.

KK’nın en kibar eleştirilere karşı “makosen tehdidi” (10) bu niyetin dışa vurumudur!
Sarayla müzakere edilmez” diyen Y-CHP’lilerin, 31 Mart Yerel Seçimlerinde CHP’li adaylara oy vermedikleri neredeyse kesinleşmiş olup, ayrıca aleyhte çalıştıkları da not edilerek parti kayıtlarına geçirilmiştir… (11)

***

Sonuç olarak:

Saray’a gidilmelidir.
Ülkeyi saplandığı bataklıktan kurtarmak için, gerekirse Erdoğan’la birlikte Cehennem’e bile girilebilir!
Yalnız şu şartla:
CHP Genel Başkanı, bu görüşmelerde Cumhurbaşkanlığı makamına saygısızlık kabul edilecek davranışlardan kaçınacak ama HÜDA-PAR, DSP ve MHP genel başkanları gibi Reis’in karşısında tuzluk gibi el pençe divan da durmayacaktır!
Söz sırası CHP Genel Başkanına geldiğinde; basına önceden 8 başlık halinde yansıtılan talepler, (12) eğilip bükülmeden açıklanacak ve kamuoyuna gerekli mesajlar verilecektir.
Erdoğan’ın anayasa değişikliği ile ilgili görüşlerine de açık kapı bırakılabilir.
Denilebilir ki:
“Biz yürürlükteki Anayasaya uymayan ve saygı da duymayanlarla, yeni bir anayasa yapmak üzere masaya oturamayız. Daha önceki deneyimlerimiz bize bazı acı gerçekler öğretmiştir. Birinci anayasa değişikliği ile yargı bağımsızlığını, ikinci ile kuvvetler ayrılığını kaybettik…
Şimdi ise:
Kuvvetler ayrılığı ilkesini geri getirme, yargı bağımsızlığını temin etme ve parlamenter sisteme geri dönüş için üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız.
“Millet İttifakı”nın hazırlamış olduğu 244 sayfalık “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”ne (13) bağlılığımız sürüyor.
Türk Milleti’ne ait olan 780 bin kilometrekarelik topraklarımızın her noktasında görüşmeye hazırız.
Bunun dışında görüşecek konumuz yoktur.”
Erdoğan’ı bir kez daha Cumhurbaşkanı yapmak için uzatılacak havucu yemiyeceğiz!
“Beka meselesi” olarak önümüze konulan sorunların tamamının sorumlusunun AKP olduğunu her fırsatta ve zeminde vurgulamamız gerekiyor.
Sorunun yaratıcısı ile sorunun çözülemeyeceğini dosta düşmana ilân etmeliyiz…

***

Şu da bir gerçektir ki:
Siyasi iktidar, 5 yıldır CHP’li belediyelerin boğazını sıkmaktadır.
CHP’li belediyelere Cumhuriyet tarihinde görülmemiş negatif ayrımcılık uygulanmaktadır: Projelerine bütçeden kaynak aktarılmadığı gibi, belediye başkanlarının kişisel çabaları ile buldukları dış kaynakların getirtilmesine dahi izin verilmemektedir.
Bu şekilde, AKP’nin 2019’da kaybettiği belediyeler sözde “başarısız” gösterilerek, yeniden ele geçirilmek istenmektedir.
Fakat halka kurulan bu tuzağa düşülmedi.
Türk halkı bu defa daha fazla belediyeyi muhalefete teslim etti.
Bu gerçeğe rağmen, Erdoğan CHP’li belediyelere kesenin ağzını açacak değildir!
Bu durum da göz önünde tutularak, yine de Saray ile görüşmeye gidilmeli ve halkın taleplerinin bir kez daha doğru bir zeminde dile getirilmelidir.
Somut sonuçlar vermeyecek olsa bile, bu görüşmeler hayati önemdedir.
AKP’nin ilerleyen günlerde “kamuda tasarruf tedbirleri”ne sığınacağı ve CHP’nin taleplerini karşılamayacağı da son derece açıktır.
Olsun:
Sonuçta köşeye sıkışacak olan AKP iktidarıdır.
Bu yüzden görüşmeye mutlaka gidilmelidir…

***

22 yıldır inatla ve ısrarla sürdürülen “kutuplaştırma siyaseti”ne en önemli ve onarılamaz gedik bu müzakerelerle açılmış olacaktır.
Çünkü AKP’nin halka gösterebileceği kayda değer bir icraatı yoktur.
Tam aksine, var olan bütün kazanımları satıp israf etmişler ve yandaşları olan küçük bir azınlığı ihya etmek için kullanmışlardır.
Buna rağmen, hala iktidarda kalmalarının tek sebebi vardır:
O da halkı bölüp, kutuplaştırmalarıdır…
AKP’nin iktidarda kalmasından tek kazançlı çıkan; “küresel sermaye” ile selden kütük kapan “yerli işbirlikçileri”dir…
Bu ilkel ve iğrenç düzeni bozmanın tek yolu:
Kutuplaştırma siyasetini sürdürmemektir…
Bunun da en etkili yolu; halkın temel ve acil sorunlarını görüşme masasına taşımaktır…
Kılıçdaroğlu ve ekip arkadaşlarının yaptığı ise boş gevezeliktir

***

Aynı zamanda bu hamle ile:

Siyasi iktidar, tercihinin geniş halk kesimleri değil, bir avuç “yandaş azınlık” olduğu halka anlatılabilir ve CHP’ye açılan iktidar yolunda daha ileri adımlar atılabilir…
PKK ile müzakere” etmeyi “siyaset” sananların, halkın yarıdan fazlasını temsil edenlerle müzakereden kaçınıp “küs” durmaları, ancak duygularına yenik düşen KK gibi zavallıların bahtiyarlığı olabilir.
Böyle bir dünya ne yazık ki, artık yoktur…
Halkın çoğunluğu “yanlış yolda” bile olsa, ancak onların yanına giderek yanlışları anlatılabilir.
Uzaktan gazel okunarak bu işlere çözüm üretilemez.
İktidar yolu da ancak böyle açılabilir…
KK’nın kapris, megalomanlık ve cehaletle harmanlanmış kişiliği, Türk halkının 18 yılına ve milyarlarca lirasına mal olmuştur…
Bunu da asla unutmamak gerekir…

Av. Cemil Can

 

 

DİPNOTLAR:

(1) Anayasaya göre bir sonraki genel seçimler en geç 7 Mayıs 2028’de yapılacaktır.

(2) https://tr.euronews.com/2024/03/27/servet-dagilimi-adaletsizligi-turkiye-ve-isvec-avrupada-zirve-icin-yarisiyor

(3) https://www.sozcu.com.tr/kilicdaroglunun-kaybettigi-13-secim-wp7853139

(4) https://www.odatv.com/guncel/2009dan-2023e-kilicdaroglunun-kaybettigi-secimleri-odatv-derledi-30672976

(5) https://www.star.com.tr/video/kilicdaroglundan-seyit-riza-kimdir-sorusuna-bomba-cevap-video-703761/

(6) https://www.youtube.com/watch?v=vUD5Mtx6Er8

(7) https://www.cnnturk.com/turkiye/kilicdaroglundan-akpye-balyoz-ve-ergenekon-icin-acik-cek

(8) https://www.aydinlik.com.tr/haber/chp-liderinden-pkk-ile-acilima-acik-cek-181275

(9) https://www.setav.org/enver-altayli-dosyasi-ne-anlatiyor/

(10) https://www.aydinlik.com.tr/haber/kilicdaroglu-ugur-dundara-ates-puskurdu-sizin-carkiniz-yine-sanli-doner-465951

(11) https://www.youtube.com/watch?v=QKUZx9WlS7M

(12) https://www.sozcu.com.tr/erdogan-a-8-baslikta-turkiye-yi-anlatacak-p42363

(13) https://chp.org.tr/yayin/ortak-politikalar-mutabakat-metni/Open

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir