KONUK YAZARLAR

“Y-CHP’NİN HAZİNE’YE DEVRİ”!..

İdlib konusuna hiç girmiyorum, birkaç hafta daha girmeyeceğim de…

Anlayan anlamıştır.

Dış İşleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov’la görüşmesinden sonraki sözlerini tam anlayamadım…

Anlayamayacağım da galiba!..

Diyor ki:

”Suriye’deki görüş ayrılığı ilişkilerimizi etkilememeli. S-400 anlaşmasını etkilemez.”

Demek ki, İdlib konusu çözülene kadar bizim bu işlere kafa yormamıza, yorum yapmamıza gerek yok!

Büyüklerimiz ne gerekiyorsa yapar…

O bakımdan, ben de bir alt sıradaki büyüklerimizin yaptığı gibi yapıp; alt başlıklardan biri hakkında laf üreteceğim.

Dileyenler bu satırdan itibaren burayı terk edebilirler; sonradan demedi demeyin karışmam.

Çünkü önce hangi konulara temas etmeyeceğimi tek tek sayacağım:

AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş gibi vatan hainliğinden yargılanıp, ölüm cezasına çarptırılan İskilipli Atıf Hoca’yı –şapka giymediği için astılar diyerek- aklamayı beceremem ben.

Onu da geçiyorum…

FETÖ’nün “siyasi ayağı”nı irdelemeyi zaten bana bırakmazlar.

Elazığ depreminde yaşamını kaybeden 41 yurttaşımız için baş sağlığı mesajı yayınlamıştım.

İdlib’te vurulan askerimiz için James Jeffrey “Sahada şehidimiz var” dedi.

O konu da bana söz düşmez!

Eski bir öğretmen arkadaşım, bıyıklarını sıvazlayıp, gözlerimin içerisine bakarak laf attı:

“Reis, Jeffrey’e ‘şehidimiz’ dedirtti, yakında kelime-i şahadet de getirttirse şaşırmayın. Size getirtemiyor bir türlü!”

Van’ın Bahçesaray İlçesinde çığ altında kalanları kurtarmaya giden ekipler; AFAD, UMKE, 112 Servisi, Jandarma ve İtfaiye de çığ altında kalınca, ölü sayısı 41’e ulaşmış.

Onlar da kesin şehit sayılırlar; o zaman yakınlarına baş sağlığı dilemekle yetiniyorum.

Sabiha Gökçen Havalimanında; -kule hatası yüzenden-  40 metreden yere çakılır gibi sert iniş yapan Pegasus Havayolları’na ait uçakta yaşamını kaybeden 3 kişi, şehit mi değil mi bilmediğim için, onlara Ulu Tanrı’dan rahmet diliyorum.

Kızılay’ı vergi kaçırmak[1] için aracı kullanan, Başkentgaz’ın sahiplerine: Adı çocuklara tecavüz ile anımsanan Ensar Vakfı üzerinden, -Manhattan’da kız yurdu yapsınlar diye-  TÜRGEV’e bağışladığınız 8 milyon dolar ile Türkiye’de yurt yapmanızın önünde bir engel mi vardı diye soramıyorum; zira bu soruyu, asıl sorması gereken devlet kurumlarını bekliyorum…

***

Kala kala bana CHP’nin İş Bankası’ndaki hisselerinin Hazine’ye devredilmesi konusu kaldı.

Başım, gözüm üzerine seve seve kabul ediyorum.

Ayrıca en iyi bildiğim konu sayılır, benden dinleyin istiyorum:

Günlük siyaseti takip edenler bilirler; Reis çok sıkıştığında CHP’nin hisselerini Hazine’ye devredeceğini açıklayarak gündemi değiştirir.

Düşünce tembelliği içerisinde gözlerini ovuşturan bazı CHP’liler de sazan gibi bu konunun üzerine atlarlar.

Ağızlarından tükürük saçarak ha babam de babam konuşurlar; Atatürk’ün vasiyetini bu şekilde koruyabileceklerini sanırlar.

Hâlbuki bu konuda da atı çalan Üsküdar’ı çoktaaaaaaaaaan geçti!..

***

Açıklayalım bari:

Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu (TDK)  ve Türk Tarih Kurumu (THK)  12 Eylül 1980 Darbesi’ni izleyen günlerde Kenan Evren ve arkadaşları tarafından ortadan kaldırılmıştır.

Sizlere ömür yani…

Başka bir söyleyişle; 17 Ağustos 1983 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 2876 Sayılı Yasa ile TTK ve TDK’nın tüzel kişilikleri ortadan kaldırılmıştır[2].

Dolayısıyla Atatürk’ün Vasiyeti’nin[3] infazı bu yasa ile kesintiye uğramıştır.

AKP iktidara geldikten sonra, bu konuyu bir kez daha ele almış ve 2 Kasım 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 664 Sayılı KHK[4] ile “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu”nu kurarak; Atatürk’ün vasiyetinde tarif ettiği Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu (TTK) tarihe karıştırmıştır…

***

Demek ki, Atatürk’ün kurduğu anlamda TDK ve TTK yok artık!

Bir an için, pek çok kişinin savunduğu gibi yeni bir hukuki statü içerisinde varlıklarını devam ettirdiklerini varsayalım; o zaman da zaten her iki kurum Hazine’ye devredilmiştir.

Zira 664 Sayılı KHK’ya göre, bu iki kurumun içerisinde yer aldığı “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu”nun yönetim kurulunu Cumhurbaşkanı atamaktadır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne göre, Hazine de zaten Reis demektir!..

Bu demektir ki, Atatürk’ün İş Bankası’nda nemalanan nakit ve hisse senetlerinden gelen parayı Reis’in atayacağı kişiler yönetecektir.

Reis’in bilgisi ve isteği dışında bir yere, bir lirayı “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu”nun bir yöneticisi harcayabilir mi?

Harcayamaz…

Var mı aksini iddia eden?

Atatürk’ün Vasiyetnamesinin infazı için, toplam üye sayısı 11 olan İş Bankası Yönetim Kurulu’nda, CHP’nin atadığı sadece 4 yönetim kurulu üyesi vardır.

İş Bankası’nın nemalandırdığı Atatürk Hisseleri’nden; 2018 yılı itibariyle TDK payına 166.219.704 TL, TTK payına da 162.453.349 TL ayrılmıştır.

CHP’nin bu paraların bir lirası üzerinde tasarruf yetkisi yoktur.

İş Bankası’nın ayırdığı para, aynı gün CHP tarafından  “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu”nun hesabına aktarılmaktadır…

***

Öte yandan CHP’nin mali yönden denetlenmesi Sayıştay’dan yardım alınarak Anayasa Mahkemesi tarafından yapıldığı göz önünde tutulursa, bir kuruşun bir tarafa kaçırılma olasılığı bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca, CHP’nin Atatürk’ün İş Bankası’ndaki hisseleri ile tek ilgisi, “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu”na 4 yönetici atamaktan ibaret olduğu anlaşılır.

Başka bir ifade ile Y-CHP Yönetimi,  İş Bankası Yönetim Kurulu üyeliklerini “arpalık”[5] olarak görmektedir.

(Tansiyon ve kalp hastası olmayanlar 5 numaralı dipnota göz atabilirler, diğerleri devam etsinler.)

Atatürk ve İnönü dışındaki CHP’nin genel başkanları, İş Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini hep “siyasi rüşvet” olarak dağıtmışlardır.

(Merak edenler 5 numaralı dip notu altındaki bağlantıyı açıp okusunlar.)

Yoksa Y-CHP’nin Türk dilinin veya tarihinin araştırılması ve geliştirilmesi ile ilgili bir derdi hiç olmamıştır.

Aksini iddia eden varsa, bu konuda ne gibi bir çalışma yapıldığını ortaya koyması gerekir.

Kurultaylara sunulan çalışma raporlarında adeta bu konu yok sayılmıştır.

Tartışılması, üzerinde konuşulması bile istenmez, adeta tabudur…

***

Çıplak gerçekler böyle olunca; zaten Atatürk’ün İş Bankası’ndaki hisseleri Hazine’ye fiilen ve hukuken devredilmiş bulunmaktadır.

Bir tek CHP’nin İş Bankası Yönetim Kurulu’na atadığı 4 üye meselesi çözüme kavuşturulmamıştır.

Anladığım kadarıyla Reis bu konuyu da planladığı gibi çözmeyi kafaya koymuştur.

Y-CHP yönetiminin bağırıp çağırması, “Atatürk’ün Vasiyeti” edebiyatı yapması, sadece bu dört üyelik içindir.

Y-CHP, gerçekten Atatürk’ün mirasına sahip çıksaydı, 664 Sayılı KHK’nın engellenmesi için bir şeyler yapardı.

Sadece vaktiyle yapıldığı gibi, 664 Sayılı KHK’yı, diğer 12 KHK arasına karıştırıp, iptal edilmeleri için Anayasa Mahkemesi’ne götürmekle[6] Atatürk’ün Vasiyeti’ne sahip çıkılamıyor. En azından, bu iş için de Ankara’dan İstanbul’a bir “Adalet ve Kalkınma Yürüyüşü” (!) yapılabilirdi…

***

Hocam Prof. Dr. Hikmet Sami Türk’e göre;  Reis’in bundan sonra atacağı adımla Türk Dil ve Tarih kurumlarına sağlanan mali menfaatleri dokunulursa bu yönden anayasaya aykırı olan bir “gasp”tan söz edilebilecekmiş.[7]

İlk defa hocamla aynı fikirde değilim!

Atatürk’ün İş Bankası’ndaki hisselerinin Hazine’ye devri halinde; Anayasa ile güvence altına alınan “mülkiyet hakkı”na ve Türk Medeni Kanunu ile düzenlenen “Miras Hukuku”na (vasiyetname düzenleme ve miras hakkı) aykırılık söz konusu olacağından, yeni bir yargı süreci başlayacağı anlaşılmaktadır.

Bunun için Reis’e başka bir önerim olacak:

Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk; “nakit ve hisse senetleri ile menkul ve gayrimenkul malvarlığını” kendi kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’ne  (Cumhuriyet Halk Fırkası) vasiyet etmiştir.

Y-CHP ise Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da belirttiği gibi; “bugünkü CHP (yani Yeni CHP-Y-CHP) Atatürk’ün kurduğu Halk Fırkası olmadığına” göre[8] vasiyetname ile tarif edilen gerçek mirasçı da hayatta değildir!..

Tüzel kişilerin kanuni mirasçıları olamayacağından Y-CHP’yi hiçbir şekilde Atatürk’ün mirasçısı olarak kabul edemeyiz!

Bu anlamda Atatürk’ün İş Bankası’ndaki hisselerinin idaresini Y-CHP’ye bırakmamakta bir yanlışlık yoktur.

Ama Reis’in alacağı karar, bir sürü hukuksal sorun ortaya çıkartacağı kesindir.

Bu yüzden CHP’ye geçen Atatürk’ün İş Bankası’ndaki hisselerinin Hazine’ye devri yerine, Y-CHP’nin Hazine’ye devri ile istenilen sonuca daha kolay ulaşılacaktır…

Bu devir nasıl olacaktır diyorsanız, işte ben de onu bilemiyorum…

Av. Cemil Can



[1] Doğrudan ENSAR VAKFI’na bağış yapılsaydı vergi muafiyeti yüzde 5 olacaktı. Bağış Kızılay’a yapılınca muafiyet yüzde 100 oluyor. Başkentgaz, Kızılay’a bağışı şartlı yapıldığı için az bir miktarı (75 bin dolar) Kızılay’a kaldı, geri kalan 7 milyon 925 bin dolar TÜRGEV’e aktarıldı.

[5] İş Bankası Yönetim Kurulu üyelerine yılda 1’er milyon liraya yakın para ödeniyor. Ayda 12 bin lira maaş ve yıllık 800 bin lira civarında huzur hakkı alan CHP’li üyeler, bankadaki görevleri sonra erdikten sonra İş Bankası’nın diğer iştiraklerinde görev yapıyorlar.

https://www.takvim.com.tr/yazarlar/internet/zafer-sahin/2018/10/12/huzurlu-hayat