KONUK YAZARLAR

TÜRBANLI HAKİMLER!..

CHP eski İçel Milletvekili ve eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar’ın, bir televizyon programındaki “türbanlı hâkim” çıkışı, AKP Genel Başkanı Erdoğan’a aradığı fırsatı verdi.

Yeni yılla birlikte devreye sokulan elektrik ve doğal gaz zamlarını eleştirmek unutuldu.

Köprülerden geçiş ücretlerine yapılan zamlar görmezden gelindi.

Reis, bu fırsattan yararlanarak CHP’ye ve “CeHaPe zihniyeti”ne verdi veriştirdi.

Kılıçdaroğlu, her zamanki gibi yine tuzağa düştü; tartışmayı alevlendirecek sözler söyleyerek, Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürdü.

Sağlar’ın düzeltme açıklamaları ise bir işe yaramadığı gibi tam aksine Erdoğan’ın işini kolaylaştırdı…

***

Sağlar, düzeltme açıklaması yaparken:

“Ben ve benim gibi düşünen milyonlarca yurttaşımız… başı örtülü-başı açık ayrımı yapılmadan tüm kadınların dilediği kıyafetle dilediği yerde çalışabildiği” (1) şeklinde dile getirdiği ülke özlemi dahi, laiklik ilkesine tepeden tırnağa aykırıdır.

Tüm kadınların “diledikleri” kıyafetle, diledikleri yerde çalışması kabul edilebilir mi?

6 Ok’undan biri “laiklik” olan CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da laiklik ilkesini özümsememiş/kavrayamamış bir siyaset adamıdır.

Türbanın kamu kurumlarına girmesine verdiği katkıyla övünmesi gerçekte utanılacak bir durumdur…

Aynı şekilde, Fikri Sağlar’a tepkisi de ölçüsüz ve yersizdir:

“Böyle bir ayrımcılığı asla kabul etmiyor ve doğru bulmuyorum. Çağın neresindeyiz biz? Kişi başörtüsü takar takmaz. Bu onun tercihidir” (2) demiştir.

Kamu hizmetlerinin ne şekilde görüleceğini, bu hizmetleri verecek olanların tercihine bırakan bir anlayış, laiklik ilkesini benimsemiş olamaz!

Beklendiği gibi Erdoğan, türban üzerinden avlağına giren Kılıçdaroğlu’nu ve “CeHaPe zihniyeti”ni fena halde benzetip ve gündemi değiştirmeyi başarmıştır…

Y-CHP’nin bu konudaki yanlış stratejisi, ne dinin sömürülmesini engelledi ne de siyasi bir yarar sağladı…

***

Sırası geldiği için laikliğin ne olduğunu anlatarak, ne olmadığını hatırlatalım:

Laiklik, toplum ve devlet düzeninin akla ve bilime dayalı olmasıdır.

Din-devlet ayrımı ya da din ve vicdan özgürlüğü, bu bütünün birer parçasıdır.

Laikliğin ortaya çıkışını zorunlu kılan iki temel neden vardır:

Birincisi; farklı inançtan insanların barış içinde bir arada yaşamalarını sağlamak.

İkincisi; değişen koşullara, aklın ve bilimin ışığında çözüm arama yolunu açık tutmaktır.” (3)

O bakımdan laiklik, çağdaş devlet yönetimlerinde olmazsa olmaz temel ilkesidir…

***

Çağımızda toplum ve devlet düzeni, bir dinin kurallarına dayandırılamaz.

Çünkü toplumlar içerisinde farklı dinlere mensup kişiler olabileceği gibi, hiçbir dine mensup olmayanlar da vardır.

Dinsiz birine, bir dinin kurallarını dayatmak, insan hakları ihlali olmaktan başka, o dinin kurallarına da aykırılık teşkil eder.

Devlet, tüm yurttaşların devletidir.

Kamu hizmetlerinde bulunanlar, dış görünüşleri itibariyle, belirli bir dine mensup olduklarını belli etmemeleri gerekir.

AİHM, AYM ve Yargıtay’ın bu konuda verilmiş harika kararları vardır.

Burada önemli olan, dini simgelerden vaz geçmeyen kamu personelinin; adil, düzgün, objektif hizmet verip veremeyecekleri hususu değildir.

Asıl önemli olan; hizmet alacak olanların, dini simgelerle hizmet verenler hakkında ne düşündükleridir.

Eğer taraflardan biri, adalet dağıtacak yargıcın dini inancının etkisinde karar verebileceği kanısını taşıyorsa, yargıç en doğru karar verse bile, o kişinin kuşkusu giderilemeyecektir.

Bu şekilde adalete ve dolayısıyla devlete olan güven de sarsılacaktır.

Ve zaten bu nedenledir ki, hâkim, savcı, polis, asker, doktor, hemşire, öğretmen vb. gibi belli meslekleri yapanlar için cübbe gibi özel kıyafetler düşünülmüştür.

Reform yaparak devlet işlerinden (dinin) kilisenin el çekmesini sağlayan Avrupa devletlerinde kıyafet pek sorun olmasa da, bizim gibi tutucu toplumlarda kılık kıyafet hala sorun teşkil edebilmektedir…

***

Fikri Sağlar, siyasi bir sembol olan türbanı, başörtüsü ile karıştırmakla tartışmayı özünden koparıp şekle boğmuştur.

Yargıçların, tarafsız ve bağımsız karar vermelerini sağlamak kıyafetle olabilecek bir iş değildir.

Yargıçların anayasal ve yasal yargıç güvencesinin yanında, özlük hakları bakımından da idareye bağımlı olmamaları ve özerk bir kurul tarafından işlerinin yürütülmesi şarttır.

Yürütmeye bağımlı yargının, adil karar veremeyeceğinin tipik örneklerini her gün yaşayarak görmekteyiz.

Yakın geçmişte FETÖ üyesi bayan hâkimler, baş açık görev yapıyorlardı ve liderleri türban için “füruat”tır diyordu.

Bu yargıçlar, belirli bir ideoloji ile donatıldıklarından ona göre kararlarını veriyorlardı.

Bu olay bile tek başına kıyafetin aldatıcı olabileceğinin tipik bir örneğidir…

İşin özü, çağdaş hukuk ilkelerini benimsemektedir…

***

Y-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun türban konusundaki tutumu ise hiç samimi değildir.

Başörtülü bir hanımı Parti Meclisi’ne sokması ve fırsat buldukça ekrana çıkartması CHP geleneğine hiç yakışmıyor.

Hele de türbanın Meclis’e girmesini sağlamakla övünmesi, CHP açısından utanılacak bir tutumdur.

Tıpkı, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın çarşaflı kadınlara CHP rozeti takması ikiyüzlülüğünde olduğu gibi.

Kılıçdaroğlu, Cumhuriyetimizin bel kemiği olan laiklik ilkesini savunacak yerde, içeriğinin boşaltılmasına önemli ölçüde katkıda bulunarak, Atatürkçü düşünceye doğrudan ihanet etmiştir.

Fırsat buldukça, din ve dince kutsal sayılan değerleri istismar etme yolunda, gericilerle adeta yarışa girişmektedir.

Kılık Kıyafet Kanun ve Yönetmeliğini çiğnemekle, siyasi bir rant elde edeceğini sanan bu zavallının elinden CHP geri alınmadıkça, Cumhuriyetten sapma durdurulamayacaktır…

Av. Cemil Can

(1) https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/turbanli-hakim-cikisiyla-tepki-ceken-saglardan-yeni-aciklama-6193661/

(2) https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/kilicdaroglundan-fikri-saglara-sert-tepki-ya-cagin-neresindeyiz-biz-ya-6191727/

(3) Ahmet Taner Kışlalı

https://www.academia.edu/35070583/LA%C4%B0KL%C4%B0K_SEK%C3%9CLER%C4%B0ZM_VE_%C4%B0SLAM

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir