“ŞEHREMİNİ”LER SUKOYUVERDİLER!..
“Emin” sözcüğü dilimize Arapça’dan girmiştir.
Sıfat olarak “güvenli”, “tehlikesiz” ve “şüphesi olmayan”anlamında kullanılmaktadır.
Diyanet Vakfı Ansiklopedisi’nde “kendisine güvenilen, hıyanet etmeyen, sözünde duran, vefalı; başkalarından korkmayan kimse” (1) anlamına geldiği yazılıdır.
“Şehremini”, İstanbul’da bir semt adı olmakla birlikte, Osmanlı döneminde “saraylar ve devlete ait yapıların bakım ve onarımıyla da ilgilen” (2) bugünün belediye başkanları veya valilerinin bir kısım görevlerini yapan kamu görevlisine deniyordu.
Adından da bellidir; şehrin emanet edildiği, güvenilir adamıdır şehremini…
***
Geleneğimize göre; fiziksel yapısıyla, daha da çok karakteri ile adı örtüşen (eski deyimi ile ismiyle müsemma) bir kamu görevlisidir (belediye başkanı) şehremini.
Belediye başkanları şehrin emanet edildiği, güvenilirliğinden şüphe duyulmayan kişilerdir.
Öyle de olmaları gerekir.
Osmanlı döneminde Saray’ın atadığı belediye başkanlarını, Cumhuriyet yönetiminde halk seçmektedir…
Çağdaş demokrasilerde belediye başkan adayları; nitelikleri, yetenekleri, eğitimleri ve güven veren kişilikleri ile halkın huzuruna çıkıp birbirleriyle (eşit koşullarda) yarışırlar.
Şahısların karşılarına kamu kurumları (devlet) konulmaz!
Siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olan siyasi partiler, halkın yakın ilgi duyduğu ve yöneldiği bu adayların peşinden koşup, onların kendi partilerinin adayı olmaları için ikna etmek için çaba gösterirler.
Böylece itibarlarına itibar katmaya çalışırlar.
Yerel yöneticiler olan belediye başkanlarının, bu nedenle siyasi yaşamımızdaki yerleri son derece önemlidir…
***
22 yıldır siyasi iktidarı elinde tutan Cumhur İttifakı’nın, aday göstererek seçtirdiği belediye başkanlarından bir kısmının, 2024 seçimlerini kaybettikten hemen sonra, yeni seçilen başkanlar henüz göreve başlamadan; giderayak giriştikleri bazı tiksindirici icraatlar, gazetelerde manşet oldular.(3)
MHP’nin tek büyükşehir belediyesi olan Manisa’da; belediye başkanı, belediye şirketi olan MASKİ’den 130 milyon TL ve Manisa Büyükşehir Belediyesi bütçesinden de 480 milyon TL ödeme yapmak istedi.
Neyse ki, başkanının talimatını yerine getirecek bürokrat bulunamadı da para çar-çur olmaktan kurtuldu.
AKP yönetimindeki Tuzla Belediyesinin başkanı, 2 Nisan günü 62 milyonluk bir ihaleyi imzaladı.
Üsküdar Belediye başkanı, üzerlerinde “İyi ki Üsküdar var” yazan 84 bin kupa için 2 Nisan’da 4 milyonluk ihale imzaladı.
İyi ki de kupaların üzerine “Atı alan Üsküdar’ı geçti” yazdırmadı!
Sancaktepe Belediye başkanı, 1 milyon 755 bin liraya elektrikli hizmet aracı ihalesi imzalandı.
Eyüpsultan Beledeyi başkanı, -çok kitap okurlarmış gibi- 1 milyon 490 bin liralık kitap alım ihalesi imzalandı.
Çekmeköy Belediye başkanı 30 milyon TL tutarında hizmet binalarının bakım ve onarım işi ihalesi imzalandı.
Beyoğlu Belediyesinin Mutfak Sanatları Akademisi’ndeki endüstriyel mutfak malzemeleri alınıp götürüldü.
Bilecik Belediyesi’nde seçime 75 gün kala 250 kişi işe başlatıldı.
Şırnak Belediyesi Kayyumu, belediye başkanlığını DEM adayının kazanması üzerine belediye kasasından 30 milyon 41 bin TL harcama yaptı…
Yozgat Belediye başkanı, seçimden iki gün önce Yozgat Bozokspor’a belediyenin işçi-memur maaşları için ayrılan 18 milyon lirasını aktardı…
***
Sanırsınız bu “seçilmiş” başkanlar, ülkemizi “dar-ül harp” (4) görüyorlar…
Bu aşamada şu kadarını söyleyebilirim:
Yürürlükteki yasalarımıza göre, tümü “görevi kötüye kullanma” (5) suçunu işlediler.
Kast durumuna göre “zimmet” (6) suçunu işlemiş olmakla da yargılanmaları mümkündür…
“Bağımsız ve tarafsız” yargı organlarında elbette ki…
15 Temmuz Darbe Girişimi’ni fırsat bilerek yargının ele geçirilmesi ve ardından yapılan referandumla yüksek mahkemeler ile HSK’nın Cumhurbaşkanına bağlanmasının nedeni yeni anlaşılıyor…
***
Seçimlerin üzerinden 1 hafta bile geçmeden yukarıdaki “acil icraatlar” korkusuzca yapılıverdi.
Yeni belediye başkanları mazbatalarını alıp koltuklarına henüz oturamadan oldu bu işler.
Araya 9 günlük bayram tatili girdi…
Bu arada trafik kazaları ile yeni olaylar gündemi doldururlar.
Tatilden sonra bu gözler daha neler görecek kim bilir!?..
Bekleyip görelim bakalım…
***
Yeni seçilen belediye başkanları görevlerine başladıktan sonra, önceki döneme dair yolsuzluk dosyalar hazırlayacaklar ve Cumhuriyet Başsavcılıklarına göndereceklerdir.
Sonrası mı ne olacak?
2019’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına Ekrem İmamoğlu seçildikten sonra, hazırladığı yolsuzluk dosyalarının akıbeti (7) ne olduysa onlar da öyle olacaklar!
İçişleri Bakanlığı dosyalara el koyacak.
O zaman da “biz bakacağız” dediler (8) ve dosyalara el koymadılar mı?
Hâlâ daha bakacaklar…
***
Bir gün onlara da bakılır diye umuyoruz.
Ama Ekrem İmamoğlu dönemine ise iğneden ipliğe her şeye baktılar.
İktidar, İBB’ye1,5 günde bir müfettiş gönderdi (9) ve tüm dosyaları didik dikik ettiler.
Hukuk dışı bir şey bulamadılar tabii ki…
Böylece İmamoğlu döneminde belki de İstanbul tarihindeki en dürüst belediyeciliğin yapıldığı resmi kayıtlara geçirilip, ispatlanmış oldu.
Böyle bir reklâmı CHP trilyonlar harcayarak yapamazdı.
Ve:
Bu yüzdendir ki, bu defa devletle yarıştırılan Ekrem İmamoğlu, AKP ile arasındaki oy farkını, 800 binden 1 milyona çıkarttı. (10)
***
Gelelim 2024 yerel seçim sonuçlarının analizine:
Yandaş ve muhalif kanallar ve bu kanalların kadrolu uzmanları, seçim sonuçlarını çeşitli yönleri ile tartışmaya devam ediyorlar.
Bir süre daha bu tartışmalara devam edecekleri kesindir.
Benim söyleyeceğim ise birkaç kelimelik bir cümleden ibaret olacak:
Seçim sonuçlarının bu şekilde ortaya çıkması çok iyi oldu.
İktidarda AKP olduğu sürece, yerel yönetimlerde kesinlikle yolsuzluk, hırsızlık ve kanunsuzluk olamayacaktır!
Yerel yönetimlerin halk için harcaması gereken paralar; cemaatlere, vakıflara, tarikatlara ve “ebabil kuşlarına” (trollere) asla aktarılmayacaktır.
Zira onlar için tulumbada su kalmadı.
Buna karşılık CHP’li belediyeler; yokluklar ve yoksunluklar içerisinde, hatta iktidar engellemelerine rağmen var güçleri ile çalışarak seçmenlerine verdikleri sözleri tutmaya çalışacaklardır.
Siyasi iktidar da onlardan geri kalmamak için yüzünü bir parça da olsa halka dönmek zorunda kalacatır…
Bu da halk için iyi bir şeydir…
***
16 milyondan fazla emekli ile onlara yardım etmek zorunda kalan 40’lı yaşlardaki çocuklarının; bu seçimlerde Cumhur İttifakı’na gösterdikleri dirseğin, ne kadar etkili olduğunu yaşayarak gördük…
Biz emeklilerin, “örgütlü ve kararlı duruş”unu bozmak için başımızda ne filmler döndürüleceğini de şimdiden görür gibiyim…
Gerek dış güçler ve gerekse onların -bizdenmiş gibi gözüken- yerli işbirlikçileri, bir saniye bile boş duracak değiller…
Ama her zamanki gibi yine kazanan biz, Türk halkı olacaktır…
Yeter ki dik duruşumuzu bozmayalım…
Av. Cemil Can
DİPNOTLAR:
(1) https://islamansiklopedisi.org.tr/emin–muhammed
(2) https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eehremini
(3) https://www.sozcu.com.tr/secimi-kaybeden-baskanlar-giderayak-kasayi-bosaltiyor-p37666
(4) İslâm Ansiklopedisi’nde dar-ül harp, “Küfür yönetiminin hâkim olduğu ülke” (Haccâvî, II, 7), “kâfir liderin emir ve idaresinin yürürlükte olduğu ülke” (Kuhistânî, II, 311) şeklinde tarif edilmiştir. Buna göre dârülharp, İslâm dışı devlet ve yönetimlerin hâkimiyet alanını, faaliyet ve hukuk düzenlerinin uygulama sahasını ifade eder. Başka bir deyişle İslâm siyasî hâkimiyetinin sınırları dışında kalan, yönetim ve hukuk düzeni İslâm esaslarına uymayan her ülke dârülharptir. Bakınız: https://islamansiklopedisi.org.tr/darulharp
Dar-ül harp olan bir ülkeye vergi vermek “caiz” olmadığı gibi, kaynaklarının soyulması da “hırsızlık” sayılmaz!.. Bir tür savaş hilesi kabul edilmelidir… Ülkeyi dar-ül harp gibi gören anlayışın, deprem yardımlarımızı nasıl iç ettiğini göstermesi bakımından takip eden videoyu izlemenizi tavsiye ediyorum:
https://www.facebook.com/reel/380694951262384
(5) http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2009-82-512
(6) https://hukuk.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2019/09/NUR-CENTEL.pdf
(7) https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ibbdeki-akp-yolsuzluklarini-acikliyoruz-her-yol-tugvaya-1843746
Bunları da beğenebilirsiniz
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ” YAŞATMAZ!..
BABALAR GÜNÜNDE BABA ÖĞÜTLER!..
