KONUK YAZARLAR

“HAFIZLAR” SIRTIMIZDAN İNMEYECEKLER!..

Yerel seçimlerden sonra yaptığım ilk değerlendirme şöyleydi:

Türkiye’nin kırmızıya boyanması çok iyi oldu.

En azından üretime hiçbir katkısı olmayan; dinci vakıf, cemaat ve tarikatlara belediyelerden bağlanan hortumlar kesilerek halkın paralarının bir kısmı kurtarılmış oldu.

O kadarı bile iyi bir şeydir…

***

Meğer kazın ayağı öyle değilmiş!

Belediyelerden kesilen hortum, (1) bu defa Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinden bağlanacak.

2024-28 Stratejik Planı’nda; (2) “seküler (3) anlaşıyın toplum üzerindeki etkilerinin geleneksel değerlerimizin gelecek nesillere aktarılmasında olumsuz yansımaları olmaktadır” değerlendirmesi ile Anayasanın “laiklik ilkesine” aykırı tutumunu sürdüren Diyanet İşleri Başkanlığı, kuruluş amacından iyice uzaklaşıp, AKP’ye “can simidi” olma işlevini içselleştirmiş bulunmaktadır.

Hiç kuşku yok ki, AKP’nin seçmeni olmaktan başka bir özelliği olmayan yandaşlar da ekonominin kötüye gidişinden diğer yurttaşlar gibi etkilenmektedirler.

Siyasi iktidar, “tulumbada su kalmadı”ğı için, bu defa onlar için “özel bir uygulama” yapamıyor.

Bu yüzdendir ki, sadece İstanbul’da AKP’nin gösterdiği adaya 1 milyondan fazla oy farkı atıldı.

Bir başka gerçek de şudur ki, bu defa CHP’ye oy veren seçmenlerin çoğu daha önce AKP’ye oy verenlerdi.

Kamuoyu araştırmalarına göre, AKP’ye oy verenlerin yüzde 13’ü CHP’ye, yüzde 5.7’si YRP’ye oylarını kullandı. (4)

AKP seçmeninin yüzde 28.8’i yerel seçimlerde oyunun rengini değiştirdi. (5)

Çok da iyi oldu.

Zira AKP ile MHP’den devralınan belediyeler borç batağındadır.

100 milyar TL borç yapılır mı?.. (6)

***

Alınacak “palyatif tedbirler”le AKP’nin gerilemesi durdurulamazsa, -bana göre durdurulamaz- iktidardan gidişi de durdurulamayacaktır…

633 Sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin 3. fıkrası (7) hükmüne dayanılarak çıkartılan; Kur’an Eğitim Merkezleri Yönetmeliği (8) ile erkek arılar gibi bal üretmeyen/üretemeyen (ve sadece tüketen) bir kesime; halkın sırtından barınma ve beslenme olanağı sağlanmak istenmektedir.

Söz konusu Yönetmeliğin en göze batan tarafı; “yasa önünde eşitlik” ilkesine aykırı olmasıdır.

20 Nisan tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe konulan bu Yönetmelikle, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın takdiri ile ihtiyaç duyulduğu kadar “KUR’AN EĞİTİM MERKEZLERİ” açılabilecektir.

Yönetmeliğin 25. maddesindeki: “Kur’an eğitim merkezleri bünyesinde, öğrencilerin barınma ve beslenme ihtiyacını karşılamak üzere Başkanlığın onayı ile yurt ve pansiyonlar açılabilir. Yurt ve pansiyonlar, ilgili Kur’an eğitim merkezleri ile birlikte açılır ve kapanırlar” hükmüne dayanılarak açılacak olan bu merkezlerden sadece yerli ve yabancı hafızlar yararlanabilecektir…

Evet, yanlış duymadınız; sadece yerli ve yabancı hafızlar yararlanacak…

***

İlk bakışta “dini hizmet” gibi sunulan bu merkezlerin, hayata geçirilmesi ile dindar insanlar arasında da ayırım yapılacaktır.

Yönetmeliğin 5. maddesinde Kur’an eğitim merkezlerinin hedefi: “Öğrencilerin Kur’an-ı Kerim’i okuma, temel dini bilgiler ve hafızlık ile ilgili bilgi ve becerilerini geliştirmek” ve “Temel düzeyde Arapça eğitimi vererek öğrencilerin Kur’an-ı Kerim’in ana konularına vakıf olmalarını sağlamak” olarak belirtilmiştir.

AKP iktidarı, 22 yıldır “Arapça eğitim”e özel bir önem vererek, sanki dinin bir gereği imiş gibi ayrı bir toplumsal kutuplaştırma merkezi yaratmaktadır.

Yönetmelikte Kur’an eğitim merkezlerine kabul edilecek olan öğrencilerin nitelikleri, tartışmaya yer vermeyecek şekilde tarif edilmesi, gerçek niyetin ne olduğunu ortaya koymaktadır.

Yönetmeliğin 22. maddesinin 2’nci bendinde, “yabancı uyruklu olanlar”ın da Kur’an eğitim merkezlerine kabul edilebilecekleri belirtilmektedir.

Bu hüküm, aklımıza bu imkânlardan; Suriye, Afganistan ve Afrika’dan gelen mültecilerin yararlandırılmak istendiğini getirmektedir…

Mültecilere “kadro” verilmesi dayatması (9) ile birlikte düşünüldüğünde, bunun da dış güçlerin bir dayatması olduğunu düşünmemek elde değil!..

***

Kur’an eğitim merkezlerine kabul edilecek öğrencilerde; “14 ile 17 yaş aralığında olup, lise eğitimine örgün olarak devam ediyor olmak” koşulu aranmaktadır.

Demek ki, asıl hedef kitle “lise öğrencileri”dir.

Ve:

En önemlisi, Kur’an eğitim merkezlerine kabul edilecek olan öğrencilerin “Hafızlık icazetnamesi/Belgesine sahip olmak” koşulunu taşımalarıdır.

Bu koşulla da sınırlar iyice daraltılmaktadır. (Madde 22-3a)

Son derece açıktır ki; Kur’an eğitim merkezlerinden sadece “hafızlar” yararlanabilecektir…

Bu durum düzenleyici işlemlerin “genellik ilkesi”ne (10) açıkça aykırıdır…

***

Yönetmeliğin 28. maddesinin 2. fıkrasında; Kur’an eğitim merkezleri ve bünyelerindeki yurt ve pansiyonların; yemek, temizlik ve benzer ihtiyaçlarını karşılamak üzere, bütçe durumu ile ilgili mevzuata uygun olarak hizmetler de satın alınabilecektir.

Böylece, önceki yıllarda AKP’li belediyelere yemek ve temizlik hizmeti verip de şimdi işsiz kalan yandaş şirketlere yeni bir iş alanı açılmış olmaktadır…

***

Kur’an eğitim merkezlerinde görev yapacak olanlar ise 16. maddede şu şekilde belirlenmiştir:

“Kur’an eğitim merkezlerindeki eğitimlerde görev yapacakların, kadrolu veya sözleşmeli öğretmen ya da alanında uzman Başkanlık peroneli olması esastır.”

Bu hükme göre, Diyanet İşleri Başkanlığı hem kendi personeline ek gelir elde etme olanağı sağlarken, hem de sözleşmeli öğretmenleriyandaş olma” kriterine göre seçebilecektir…

***

Orta dereceli okulları imam-hatip okuluna çevirerek değişmez/değiştirilemez bir seçmen tabanı oluşturabileceğini sanan AKP iktidarı, yaşanan ekonomik sıkıntılar ve diğer sorunlar nedeniyle bu insanları istihdam etmede ciddi zorluklar yaşamakta olduğu anlaşılmaktadır.

Geçmiş dönemlerde belediyeler üzerinden halkın sırtına önemli ölçüde yıkılan bu külfetin, artık Diyanet’e bağlı kuruluşlar üzerinden yine halkın üzerine yükleneceğine kuşku yoktur.

Ama sadece belli bir kesime; (yerli ve yabancı hafızlara) barınma ve beslenme olanağı ile yandaşlara istihdam ve ihale olanakları yaratılmış olacaktır…

Bu durum ise AKP’nin gidişini hızlandıracaktır.

AKP’nin devlet yönetme ciddiyeti ile “adalet anlayışı”na tipik örnek olarak bu yönetmeliği göstermede bir yanlışlık yoktur…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) https://www.sozcu.com.tr/izmit-te-tugva-ve-ensar-vakfi-protokolleri-iptal-edildi-p40906

(2) https://stratejigelistirme.diyanet.gov.tr/Detay/131/2024-2028-stratejik-plan

(3) https://tr.wikipedia.org/wiki/Sek%C3%BCler_(anlam_ayr%C4%B1m%C4%B1)

(4) https://bianet.org/haber/akp-secmeninin-yuzde-13u-iyi-parti-nin-yuzde-42-si-chpye-oy-verdi-294428

(5) https://www.toplumsal.com.tr/akp-secmeninin-yuzde-288i-baska-partileri-tercih-etti

(6) https://medyascope.tv/2024/04/19/chp-duyurdu-akp-ve-mhpden-devralinan-belediyelerin-borc-yuku-100-milyar-lira/

(7) https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.633.pdf

(8) Kur’an Eğitim Merkezleri Yönetmeliği

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2024/04/20240420-35.pdf

(9) https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/dunya-bankasi-kredisinde-suriyeliye-kadro-sarti-bakanin-haberi-2197473

(10) Genellik ilkesi: Yasaların sadece belli bir kimseye değil, aynı durumda bulunan tüm kişilere uygulanmasıdır. Bu Yönetmelikte düzenlenen “barınma ve beslenme” olanağının tüm lise öğrencilerine uygulanması halinde, düzenlemenin hukukun genel ilkelerine uygunluğundan söz edilebilir.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir