KONUK YAZARLAR

“CORONAVİRÜS” BİR MUSİBET[1] DEĞİLDİR!..

Darwin’in Evrim Teorisini Tanrı’yı “inkâr etmek” olarak kabul eden anlayışın, kendini ciddi bir şekilde gözden geçirme zamanı geldi.

Kimine göre laboratuvarda üretilen Covid-19 adlı virüs, biyolojik savaşın en etkili son silahıdır.

Kimine göre ise daha önceden bilinen Coronavirüs ailesinin MERS-CoV, SARS CoV,[2] gibi virüslerinin “mutasyon”a[3] uğramış halidir.

Bu tartışmaya katılmadan önce, “evrim” ne demektir onu da bilmek gerekir.

Evrim, biyolojide canlı türlerinin nesilden nesile kalıtsal değişime uğrayarak ilk halinden farklı özellikler kazanması süreci olarak tarif edilir.

Evrim sözcüğü tarif edilirken “mutasyon” sözcüğüne de atıf yapılır:

Modern biyolojinin temel taşı olarak kabul edilen evrim, bir canlı “popülasyon”unun[4] genetik kompozisyonunun rastgele mutasyonlar yoluyla zamanla değişmesi anlamına geliyor.

Mutasyonu kabul edip, evrimi reddetmek bilime saygılı insanların davranışı olamaz…

İkisini reddetmek ise mümkündür elbette!

Böylesi bir tutum yurdum insanına göredir…

***

Covid-19’un laboratuvarlarda üretildiğine ilişkin kanıtları, “komplo teorileri” içerisine yerleştirmek en kolay çıkıştır:

Bu görüşlerden en revaçta olanı; Amerikalı korku yazarı Dean Ray Koontz’un THE EYES OFF DARKNESS (Karanlığın Gözleri)[5] adlı eseridir.

Yazar, 1981’de yayınlanan ve aynı zamanda filmi çekilen eserinde:

Wuhan-400 adını verdiği ve “laboratuvarlarda geliştirilen, sadece insanları etkileyen ve mükemmel bir silah olarak kullanılan insan yapımı bir mikroorganizma” ile kurgusunu sürdürüyor.

İkincisi; 2008’de yayınlanan Sylvia Browne’nin AND of DAYS (Günlerin Sonu) adlı eseridir.

Bu eserde:”2020’de akciğerlere ve bronşlara saldıran ve tüm bilinen tedavilere direnen zatürre benzeri ciddi bir hastalığın dünyaya yayılacağı”ndan[6]  söz ediliyor.

Üçüncüsü; Alman Meclisi’ne sunulan, 10.12.2012 tarihli ve 17/12051 sayılı rapordur.

 “Robert Koch Enstitüsü Başkanlığı’nda hazırlanan ‘Risk Analizi ve Halkı Koruma’ başlıklı raporda ‘SARS CoV’ virüsünün mutasyona uğrayıp ‘pandemi’ olacağı, tüm dünyayı etkileyeceği ve binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olacağı” belirtiliyor.[7]

Dördüncüsü; Coronavirüs’ün Çin’in “5G Teknolojisi”ni engellemek için üretildiğidir.[8]

Bu görüşün dayanağı; Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lijian Zhao’nun, “Salgını Wuha’a Amerikan askerlerinin getirdiği” şeklindeki açıklamasıdır…

***

3 Şubat 2020, Çin’de piyasaların 2015 yılından beri yaşadığı en kötü gün olarak kayıtlara geçmiştir.

Şanghay Borsası’nın CSI 300 endeksi son 13 yılın en kötü açılışını yaparak yüzde 9,1 düştü.

Financial Times gazetesinin Bloomberg verilerini temel alıp yaptığı tahmine göre, bu Çin’de hisse senedi piyasasının 358 milyar dolar değer kaybetmesi demek” tir.[9]

Buna rağmen, Covid-19’u kısa sürede kontrol altına alan Çin, uluslararası borsalarda yüzde 44 oranında düşen hisselerini ucuza toplama olanağını elde etmiştir…

Bu gerçekten yola çıkarak, Covid-19’un bütün insanlığı tehdit etmesinden en kazançlı çıkan ülkenin Çin olduğunu söyleyebiliriz.

2007 yılı sonunda Şanghay ve Şenzhen Menkul Kıymetler Borsalarında işlem gören 1.550 şirketin piyasa değerinin 4,5 trilyon dolar, işlem hacminin 6,33 trilyon dolar olduğu[10]  göz önünde tutulursa,  2020 yılında bu rakamın nerelere ulaştığı ve buna göre Çin’in kazancının büyüklüğü anlaşılır.

***

Bilimsel görüş; Coronovirüs’ün doğal yaşamı içerisinde mutasyona uğradığı ve Covid-19 olarak insanlığın karşısına çıktığıdır.

Bir an için “biyolojik silah” olduğunu kabul edelim.

Ne Amerika’nın Patriotları ne de Rusya’nın S-400’leri bu silah karşısında etkilidir.

Tek çare, virüse karşı aşının geliştirilmesidir ve bu da zaman alacaktır kuşkusuz.

İşte bu süreyi doğru değerlendirmek en akıllıca stratejidir.

Virüsün serbestçe yayılması halinde; sağlık sistemlerinin çökeceği son derece açıktır.

Örneğin Türkiye’yi düşünelim:

Birkaç milyon insanın aynı anda hastanelere müracaat ettiğini var sayalım, bu kadar insana sağlık hizmet vermenin mümkün olmadığı son derece açıktır.

O halde en akıllıca iş, virüsün yayılmasını yavaşlatmaktır ki, bu da bizim elimizdedir.

Sokağa çıkma yasağı ve bulaşma yollarını en aza indirme salgını yavaşlatacaktır.

Hasta sayısı sağlık birimlerinin kapasitesi içerisinde kalınca, ancak hasta olan yurttaşlara sağlık hizmetleri verilebilecektir.

O arada aşı bulunursa, mücadele başarı ile sonuçlandırılacaktır.

Hal böyle olunca; devletin yaptığı planlamayı kolaylaştırmak hepimizin ortak çıkarınadır.

Aynı şekilde, devlet de bu planın başarılı bir şekilde yürümesi için elinden geleni yapmalıdır.

Önceliği insan sağlığına tanıyarak; yurttaşların belli süreler içerisinde evde yaşamalarının asgari koşullarını/ihtiyaçlarını karşılamalıdır…

***

Bu felaketi fırsata çevirmeye çalışanlara karşı da en ağır yaptırımlar devreye sokulmalıdır.

Tanrı’nın insanları “imtihan etmek” için bu felaketi başımıza musallat ettiği veya kim bilir ne günahlar işledik de bu şekilde “cezalandırıldık” şeklindeki boş lakırdılarla,[11] insanları teslimiyetçi ve kaderci bir anlayışa mahkûm etmeye çalışanları asla ciddiye almamamız gerekiyor.

Eğer onlara inanacak/kanacak olursak, hiçbir şey yapmamamız gerekir.

Zira Tanrı böyle bir ceza vermişse, zaten kullar bir şeyler yaparak, Tanrı’nın verdiği cezayı ortadan kaldıramaz ve etkisiz hale getiremezler!

Dolayısıyla şu sonuca ulaşmaktayız:

Covid-19, ister laboratuvarda üretilsin, ister mutasyon sonucu karşımıza gelsin; onunla bilimsel yoldan mücadele edeceğiz.

Bunun da yolunu yöntemini bilim bize gösteriyor:

Bilim insanlarının bir an önce bu virüse karşı etkili olan aşıyı bulması gerekir.

Aşı bulunana kadar da virüsün yayılmasını yavaşlatmak bizim görevimizdir…

Av. Cemil Can



[1] Musibet: Ansızın gelen felaket.

[3] Mutasyon: Bir canlının genomu içindeki DNA ya da RNA diziliminde meydana gelen kalıcı değişmelerdir.

[4] Popülasyon: Belirli bir bölgede yaşayan aynı türe ait bireyler topluluğudur. Tür: Ortak bir atadan gelen çiftleştiklerinde verimli döller meydana getirebilen bireylerdir…

[11] Bu fikri savunanlar, genellikle insanlığa karşı ağır suç/günah işleyenlerdir. Eğer Tanrı onları cezalandırmak için Covid-19’u göndermiş olsaydı, çocuklar gibi bize de zarar vermemesini irade buyururdu. Virüs Tanrı’nın iradesine karşı koyacak kadar güçlü değildir herhalde!..