• ALDATILACAK NE ÇOK İNSAN VAR!..

    “Genel af”tan önce af dileyenler! Başbakan’ın “cezaevleri boşalacak” sözleri ile dile getirdiği genel affa karşı en ciddi tepki cezaevindeki komutanlardan geldi. “Genel afla” 40 bin kişinin katili Öcalan da affedilecekse, biz ölene kadar cezaevinde kalmaya razıyız dediler. Yeni CHP’nin Grup Başkanvekili Engin Altay, genel affın ancak “toplumsal mutabakatla” yapılabileceğini belirttikten sonra, “Buna da Erdoğan değil halk karar verir” demiş… Yürürlükteki Anayasaya göre, af kanununu çıkartmak için Meclis’in beşte üçünün oyu yeterlidir. AKP ile BDP’nin oyları buna yeter. Yeni CHP içerisindeki PKK ve cemaat sempatizanlarını da eklediniz mi, af kanununu rahatlıkla çıkarabilirler. Demek ki, hükümetin PKK’yı af etmek için halka sormasına gerek yok!.. Tıpkı Ülkenin Doğu ve Güneydoğusunu “Kürdistan” haritasına katan Barzani’nin, Diyarbakır’da devlet başkanı gibi karşılanışını sormadıkları gibi… Parti…

  • ACILI HABER ÖZETLERİ!..

      TürkDilKurumu, padişahımız efendimizin iradesine uygun olarak “darbe” sözcüğünün anlamına “Demokratik yollardan hükümet iistifaettirme”yi de eklemiş… (1) Böylece bir kelimenin anlamı genişletilerek, “demokratik eylemler” de “suç” haline getirilmiş!.. Meclisi toplayıp, AKP iktidarına karşı demokratik muhalefet etmeyi suç sayan yeni bir yasa çıkartmaya gerek kalmadan, tüm muhalifleri “darbeci” olarak yaftalama olanağı elde edilmiş!.. Daha önce de “çapulcu” sözcüğünün anlamını değiştirerek, Başbakana duyulan tepkileri yumuşatmaya çalışan TDK’nun, karşı devrimin hizmetinde, halkı aldatmakla görevli olduğu ortaya çıkmış!.. Hak etmeden, sırf yandaş ve yalaka oldukları için böyle kurumlarının başına getirilenlerin, çoğu zaman da kendiliklerinden işgüzarlıklar yaparak, ortamı baştaki “führerin” faşist uygulamalarına hazır hale getirdikleri, tarih tekerrür eder gibi bir kez daha görüldü!.. *** 2005 yılında ticari…

  • ERDOĞAN’I KURTARMAK-I

    Imrali_Tutanaklari   Bugün itibariyle 75 milyon Türk Milleti tehdit altındadır!.. Başbakan ise daha ağır bir tehdit altındadır… Bu nedenle o da Türk Milletini tehdit ediyor!.. PKK’nin lideri, bebek katili Apo bile, İmralı’dan ABD adına tehditlerini sürdürüyor: ”Ne ev hapsi, ne de af bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız. Şunu bilin ki bu hamlem komployu boşa çıkaracaktır. Ben komployu aşıyorum. Başarılı olursam, Ne KCK tutuklusu kalır ne başkası. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum.”(1) diyebiliyor!.. Bu kadar ağır baskılar nedeniyle Başbakan’ın alacağı kararlar, vatana ihanet düzeyinde olsa da artık mazur görülebilirler!.. Biliyorsunuz tehdit altında işlenen suçlar affedilebilirler!.. Başbakanımızı kurtarmak, bu Yüce Milletin boynunun borcudur artık… Zira, “nakavt” durumuna…

  • BİR “KREDİ” DAHA!..

    Y-CHP‘nin PKK’ya tanıdığı ilk resmi kredi; “ana dilde eğitimin” en ateşli savunucularından, “Habur Açılımı”nda PKK’lı militanları savunan, eski Diyarbakır Barosu Başkanı, CIA’nın yan kuruluşu Stratford‘un 705 numaralı bilgi kaynağı Sezgin Tanrıkulu‘nu, Atatürk’ün partisi CHP’nin, Kurultay’dan sonraki en yetkili organı olan, 80 kişilik Parti Meclisi’ne seçmekle açılmıştı!.. (1)  İkinci kredi; CHP’nin “Kürt Sorunu”nun çözümüne ilişkin önerilerinin odak noktasına, Apo’nun “Yol Haritasını” (2) oturtmakla açılmıştır. Anımsayınız o tarihlerde Kılıçdaroğlu, bu yolda “Siyasi hayatımı feda etmeye hazırım” demişti… (3) Şimdi anlaşılıyor ki, bir kaset operasyonu sonunda CHP’nin başına getirilen SOROS‘un bu has adamından, nihai olarak beklenen görev; bugünlerde yaptığı açıklamalardır!.. Görevini gereği gibi yerine getiremezse, siyasi hayatının sonlanacağını zaten göze almıştır, gerisi şansına kalmış!.. PKK’ya üçüncü kredi; biricik avukatları Sezgin Tanrıkulu’nun, Y-CHP’nin İnsan Haklarından Sorumlu Genel…

  • "AŞURE" PARTİSİ!..

    CUMHURİYET (AŞURE) PARTİSİ ve BİR TÜRKİYE KLASİĞİ!.. Birkaç gün önce bir dostum, Y-CHP’ye karşı çok acımasız ve sert eleştiriler yaptığım için sitemini iletti. Yakın arkadaşlarım arasında bu tür eleştirilerin AKP’ye yarayacağını söyleyenler bile var!.. O halde onlar için bir kez daha söylüyorum: Kendinizi bir savaşta düşünün çocuklar. Öyleyiz de zaten. Başınızdaki komutan, verdiği komutlarla düşmanın zafer kazanmasını yani bizim sonumuzu hazırlıyorsa ne yapabiliriz? Komutanın emirlerini yerine getirmek; ülkemize, halkımıza ve inançlarımıza ihanet etmek olmaz mı? Kılıçdaroğlu, son günlerde bana düşmanla gizli bir işbirliği yapan komutan gibi görünüyor! Savaşma gücümüzü kırıp, bizi topyekün düşmanın askeri haline getirmek için elinden ne geliyorsa yapıyor. Hal böyle olunca, ben öyle bir komutanın emirlerini yerine…

  • “AŞURE” PARTİSİ!..

    CUMHURİYET (AŞURE) PARTİSİ ve BİR TÜRKİYE KLASİĞİ!.. Birkaç gün önce bir dostum, Y-CHP’ye karşı çok acımasız ve sert eleştiriler yaptığım için sitemini iletti. Yakın arkadaşlarım arasında bu tür eleştirilerin AKP’ye yarayacağını söyleyenler bile var!.. O halde onlar için bir kez daha söylüyorum: Kendinizi bir savaşta düşünün çocuklar. Öyleyiz de zaten. Başınızdaki komutan, verdiği komutlarla düşmanın zafer kazanmasını yani bizim sonumuzu hazırlıyorsa ne yapabiliriz? Komutanın emirlerini yerine getirmek; ülkemize, halkımıza ve inançlarımıza ihanet etmek olmaz mı? Kılıçdaroğlu, son günlerde bana düşmanla gizli bir işbirliği yapan komutan gibi görünüyor! Savaşma gücümüzü kırıp, bizi topyekün düşmanın askeri haline getirmek için elinden ne geliyorsa yapıyor. Hal böyle olunca, ben öyle bir komutanın emirlerini yerine…

  • DUYARSIZLIK

    Suay Karaman      12 Eylül 1980 öncesinde yaşanan anarşi ve terör birçok insanımızın hayatını yitirmesine, yaralanmasına yol açmıştı. Başlangıçta ölüm olaylarına büyük tepki verilir, gazetelerde manşet olurdu. Ancak daha sonra toplum bu olaylara alıştırıldı ve ölüm ile yaralanmalar gazeteler de bile küçük haberlerle geçiştirilmeye başlandı.  Olaylarda birden fazla insan ölünce yine gazeteler manşetten veriyorlardı. Bu şekilde anarşi ve terör olaylarına alıştırılan toplum, zamanla duyarsızlığa itildi. Terör sonucu bir ya da iki insanın ölmesini ne basın, ne de toplum önemsememeye başladı. Ateş sadece düştüğü yeri yakıyordu.  Günümüzde emperyalist devletlerin desteği sonucu PKK terör örgütü, ülkemizin bütünlüğüne yönelik terör saldırılarında bulunmaktadır. Hemen hemen her gün bir saldırının yaşandığı ülkemiz, yangın yerine dönüştürülmüştür.…

  • ATEŞ BACADAN AŞIYOR!..

    Suriye, İran ve PKK’yı “Baasçı kamp” ilan eden cemaat medyası, Gaziantep Saldırısı’nın ardından “İran Antep’i ağzından kaçırdı” diyerek desteksiz atıyor!.. İran, eylemin arkasında Ankara’nın desteklediği El Kaide ve “Suriyeli muhalifler” var diyor. PKK ise, ilginçtir eylemi sahiplenmiyor!.. Daha da ilginç ve akla yatkın bir yorumu Aydınlık gazetesinden Sabahattin Önkibar Aktarıyor: “Tarih 27 Haziran 2012. ABD’nin üç önemli düşünce kuruluşu, Suriye krizi bağlamında çok önemli bir çalışmaya imza atıyor. Brookings, American Enterprise ve Savaş Çalışmaları Enstitüsü ortaklaşa simülasyon yapıyor. Savaş oyunu ya da simülasyonda Pentagon, CIA ve Dışişlerinde çalışmış uzman heyet senaryo gereği temsil ettiği ülkeler adına kararlar alıyor. Savaş oyununda Türkiye, ABD ve Suudilerin bütün zorlamalarına rağmen, Suriye’ye tek başına…

  • “İKİNCİ KÜRT AÇILIMI” VE Y-CHP’YE VERİLEN YENİ BİR GÖREV!..

    ABD’nin elçisi Ricciardone’nin açıkladığı “müzakereleri” kamuoyu gündeminde tutmak için son günlerde Şemdinli’deki terör eylemleri nedeniyle itibar kaybeden PKK’nın, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ü “kaçırarak” başlattığı eylem her geçen gün biraz daha inandırıcılığını kaybediyor!.. Kılıçdaroğlu’nun “kaçırılma” olayından hemen sonra yaptığı “Başbakan beni aramadı” şeklindeki sitem ve Hüseyin Aygün’ün “destek” sözü verdiği PKK’lı “halk savaşçıları”nın, ayrılırken söyledikleri “Abi bu kardeşlerini burada unutma” şeklindeki sözleri işi iyiden iyiye sulandırıldı!.. “Kaçırılma” olayının ilk saatlerinde Kılıçdaroğlu’nun Başbakan’a yaptığı sitem, “Lütfen beni ara” anlamına geliyor. Erdoğan bu isteğin gereğini yerine getirmiştir. Kılıçdaroğlu hiçbir şey demeseydi ve Erdoğan da geçmiş olsun mesajı vermeyi atlasaydı, belki de Y-CHP için çok daha iyi olacaktı! O zaman Erdoğan’ı halka şikayet etme…