• K A D I N L A R I M I Z!..

    8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun! Kadınlar; kocaları, erkek arkadaşları ve yakın akrabaları tarafından öldürülüyorlar. Geçen yıl kadınların 52’si sokak ortasında; 292’si “güven içerisinde” evlerinde öldürüldü… ***  Bütün katillerin bahanesi hemen hemen aynı namussuzluğa bağlı: “Kıskançlık” ve “namus”!.. *** Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, yıllara göre öldürülen kadın sayılarını açıkladı: Son on yılda 3 bin 78 kadın, erkek cinayetlerine kurban gitmiş. Öldürülen 474 kadın anne, 7 kadın da hamileydi. Böylece “namus belâsı”na katledilen annelerin sayısı 781’i buldu… Geri kalanlar müstakbel anneydi… *** Balkan savaşlarından itibaren; miting kürsülerinde, milli mücadelenin her alanda örgütlenmesinde, her cephede ve cephe gerisindeki ağır hizmetlerde erkeklerinden geri kalmayan, hatta daha çoğunu yapan annelerin-kadınlarımızın hakkını asla…

  • ELEŞTİRİ ZAMANI DEĞİLDİR!..

    Türk askeri cephede görev icra ederken; maneviyatlarını olumsuz şekilde etkileyecek sözler etmek, “beşinci kol”[1] faaliyeti kabul edilebilir. Pek çok ülkede, bu tür gevezelikler cezai yaptırıma[2] bağlanmıştır. Asker komutanından emir alır, komutan siyasi otoriteden. Her ikisi de aldığı emri yerine getirmekle görevlidirler. Verilen emirlerin, hatalı olup olmadığını tartışamazlar; geriye dönük emirleri sorgulayamazlar. Aksi halde askerler, ülkeleri için ölmeyi ve öldürmeyi başaramazlar! Askerlik böyle bir meslektir işte… Bu yüzden askeri bir harekât devam ederken, ağzımıza geldiği gibi konuşmamamız, sözlerimizi tartarak çıkarmamız gerekir. Askeri, yerli yersiz eleştirmek doğru değildir… *** Bununla birlikte halkın “doğru bilgi edinme hakkı”[3] vardır. Yurttaşlar, bu ihtiyaçlarını; yerine göre kamu kurumlarından, yerine göre de basın yayım organlarından giderirler. “Bilgi…

  • ATATÜRK’ÜN MİRASÇISI BUNLAR MI?..

    Kişiler sahip oldukları malları, hukuk düzeni içerisinde diledikleri gibi kullanma, yararlanma ve tasarruf etme yetkisine sahiptirler. Buna “mülkiyet hakkı” diyoruz. Vasiyetname, miras bırakanın ölümünden sonra yerine getirilmesini istediği son arzusunu dile getirdiği ölüme bağlı bir tasarruftur.[1] Ölüme bağlı tasarruflar, mülkiyet hakkından kaynaklanırlar. “Vasiyeti yerine getirme görevlisi” (vasiyeti tenfiz memuru)[2],  miras bırakanın son arzularını yerine getirmek üzere,  ölüme bağlı bir tasarruf ile açıkladığı iradesi ile belirlenir. Miras bırakan tarafından alınmış bir tür emniyet tedbiridir. Vasiyeti yerine getirme görevlisi atamak suretiyle,  miras bırakanın ölümünden sonra ortaya çıkacak anlaşmazlıklar büyük ölçüde çözülmüş olur… Hâkim, vasiyeti yerine getirme görevlisinin yerine yeni birisini seçemez. Böyle bir durum, mülkiyet hakkının kullanılmasını engellemek olur… *** Atatürk’ün vasiyetini…

  • TERÖR ÖRGÜTLERİ ARASINDA GEZİNTİ!..

      Türkiye’nin kontrolünde olduğu kabul edilen Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC), çatısı altındaki muhalif örgütlerin çoğunun, Heyet Tahrir eş- Şam (HTŞ) cephesinde yer aldığı biliniyor. O bakımdan HTŞ’yi daha yakından tanımak gerekir: HTŞ, El Kaide’nin Suriye’deki temsilcisi El- Nusra Cephesi’nin devamı olarak bilinir. 2017’de dört ayrı grubun[1]  birleşmesinden oluşmuştur. İdlib’teki en güçlü gruptur ve en geniş sahayı kontrol etmektedir. El Kaide, 1988 yılında kurulan, liderliğini Usame Bin Ladin’in yaptığı dünya çapında faaliyet gösteren İslamcı terörist bir örgüttür. HTŞ, Suriye iç savaşına aktif olarak katılan cihatçı Selefi[2] bir örgüt olup, ABD tarafından desteklendiği iddia edilmektedir. Beşşar Esat rejimini devirerek, bölgede bir “İslam devleti” kurmayı amaç edinen HTŞ’yi uluslararası toplum terör örgütü olarak kabul…

  • CHP’LİLERE AÇIK MEKTUP!..

    Sayın Özaydın; Ve kendini “aydın” sanan tüm CHP’lilere açık bir mektup; Yukarıdaki belgeleri yayınlayan ben değilim. İbrahim Kaboğlu’nun bizzat kendisidir. Ben sadece onun yayınladığı belgeyi paylaşıyorum. Kaboğlu sandığın gibi sıradan biri değildir. Kendi ifadesi ile “Kaboğlu kimdir” sorusunu şöyle yanıtlıyor: Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği Başkanı, BirGün Gazetesi Köşe Yazarı, CHP İstanbul Milletvekili, Anayasa Hukuku Uluslararası Derneği (AHUD) Yönetim Kurulu eski üyesi, Türkiye İnsan Hakları Danışma Kurulu Eski Başkanı, İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat, İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Eski Başkanı. Yani; senin benim gibi sıradan bir partili değildir, yetkili biridir. Hazırladığı kitapçığa önsözü Kemal Kılıçdaroğlu bizzat yazmıştır. Ayrıca Kılıçdaroğlu; Kaboğlu’nun “YASAMA YETKİSİ DEVREDİLEMEZ” başlıklı kitapçığı üzerine başlatılan tartışmalardan sonra yeniden anayasa…

  • ŞU FİLİSTİN MESELESİ!..

    ABD BaşkanıTrump’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu ile birlikte açıkladığı “Barış Planı”na göre; pek yakında Filistinlilere bir “Bağımsız” devlet kurulacakmış! Diğer organizasyonlarda ayırt edici özelliği “güç kullanma” olan yeni kurulacak olan bu devletin, ordusu olmayacak ne yazık ki! Bu yeni devlet, “bağımsız” olacak ama Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi uluslararası kuruluşlara başvurabilmek için İsrail’in iznini alacak. “Barış Planı”nda; Filistinliler için bağımsızlığın tarifi,  İsrail’e bağımlılık olarak yapılmıştır! İsrail ve Amerika başka türlü bir barışı kabul etmiyorlar… Barış için Filistinlilere İsrail’in egemenliğini kabul etmeyi şart koşuyorlar. “Barış Planı” ile “Kudüs’ü bölünmez başkent” olarak ilan eden Trump, İsrail’in tek otorite olarak kabul edilmesini dünyaya dayatıyor. Planın “adalet” anlayışı da oldukça ilginç: Verimli topraklar İsrail’e bırakılıyor,…

  • “MUHTEREM EFENDİM”!..

    Kılıçdaroğlu’na 2013 yılında; “ana muhalefet lideri sıfatıyla ABD Büyükelçisi ile bir otelde baş başa 2,5 saat ne görüştünüz” sorusu soruluyordu. Hiçbir zaman bu soruya cevap vermedi. Şimdi ise,  Başdanışmanı Rasim Bölücek’in, CIA’ya çalıştığı kesinleşen Enver Altaylı ile 1159 defa hangi konuları konuştuğu soruluyor, yine cevap verilmiyor. Düşünebiliyor musunuz soru sorarak siyasi iktidarı denetlemesi gereken bir lider,  kendisine sorulan sorulara cevap vermekten kaçınıyor!.. *** Yukarıda hatırlattığım sorunun ne derece önemli olduğunu anlayabilmek ve cevabını bulabilmek için kahramanımızı biraz tanımak gerekir. Açık kaynaklardan herkesin kolayca ulaşabileceği bilgileri özetliyorum: Enver Altaylı, Özbekistanlı Şakir Efendinin oğludur. Gençliğinde hukuk eğitimi almıştı.[1] Fuat Doğu[2] tarafından göreve başlatıldığı MİT’te, 1968-1973 tarihleri arasında “Sovyetolog”[3] olarak çalışmıştı. 1977-1980 tarihleri…

  • “EVET BİZ MUTLU OLDUK”!..

    Peygamberimizin “Ölülerinizi hayırla yâd ediniz” buyurduğu rivayet edilir.[1] Bu yüzden ölülerin arkasından pek konuşmayız. Geleneğimizdir. Lakin siyasiler bu kuralın dışındadır; onları her zaman eleştirmek yurttaşlık ödevleri[2] arasında sayılır… *** 97 yaşında sonsuzluğa uğurladığımız Zekiye Rahşan Ecevit,  Türk siyasi hayatının son 50 yılına damgasını vuran CHP’nin Üçüncü Genel Başkanı Bülent Ecevit’in eşi ve sağ kolu olması nedeniyle önemli bir siyasi figürüdür. Bu yüzden, her ikisini birlikte övmek veya birlikte eleştirmek doğru olur. Gerçekten de Rahşan Ecevit’in vefatının ardından en çok konuşulan Bülent Ecevit ile ilişkisi oldu. Aşkları, evlilikleri, otobüste Bülent Bey’in omuzuna yaslanıp birlikte uyumaları, şiirleri, romanları, güvercin uçurmaları hep hatırlatıldı. Siyasi duruşlarından; başarılarından, başarısızlıklarından, Türk siyasi hayatına neler kattıklarından pek…

  • ALİLERE AÇIK MEKTUP!..

    Sayın Uzunali; (Ve diğer Aliler…)   Kılıçdaroğlu ve  İmamoğlu’nun eşlerinin CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile birlikte (ikinci kez)  HDP eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşine destek vermek amacı ile bir etkinlikte yan yana görüntü vermelerini eleştiren paylaşımlardan rahatsızlık duyduğunuz anlaşılıyor.   Bu iyi bir şey!   Bu eylemi bir suç gibi gösterdiğimiz şeklindeki eleştiriniz ise yersizdir.   Zira ortada bir suç olduğunu söyleyen yoktur!   Ayrıca dedikodu da yapmıyoruz.   Bir fikrin savunuculuğunu yapıyoruz.   Dolayısıyla bu konuda da haksızlık yapıyorsunuz…   Sadece gazetelerde yer alan gerçek olan bir durumu paylaştık. Sizi rahatsız eden nedir onu da anlayabilmiş değiliz. Umarım bu yoruma cevap yazarken rahatsızlığını da anlatırsınız.   Şimdi…