KONUK YAZARLAR

TERÖR ÖRGÜTLERİ ARASINDA GEZİNTİ!..

 

Türkiye’nin kontrolünde olduğu kabul edilen Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC), çatısı altındaki muhalif örgütlerin çoğunun, Heyet Tahrir eş- Şam (HTŞ) cephesinde yer aldığı biliniyor.

O bakımdan HTŞ’yi daha yakından tanımak gerekir:

HTŞ, El Kaide’nin Suriye’deki temsilcisi El- Nusra Cephesi’nin devamı olarak bilinir.

2017’de dört ayrı grubun[1]  birleşmesinden oluşmuştur.

İdlib’teki en güçlü gruptur ve en geniş sahayı kontrol etmektedir.

El Kaide, 1988 yılında kurulan, liderliğini Usame Bin Ladin’in yaptığı dünya çapında faaliyet gösteren İslamcı terörist bir örgüttür.

HTŞ, Suriye iç savaşına aktif olarak katılan cihatçı Selefi[2] bir örgüt olup, ABD tarafından desteklendiği iddia edilmektedir.

Beşşar Esat rejimini devirerek, bölgede bir “İslam devleti” kurmayı amaç edinen HTŞ’yi uluslararası toplum terör örgütü olarak kabul etmektedir…

***

İdlip, Esat karşıtı teröristlerin Suriye’nin kuzeyindeki en büyük karargâhıdır.

Bu bölge, şehri kontrolünde tutan pek çok grup arasında sayısız çatışmaya sahne olmuştur…

***

İdlip’teki terörist grupların her birinin kendine özgü ideolojisi, hedefleri ve dış destekleri bulunmaktadır.

Bu gruplardan biri de Ahrar-eş Şam (Şam’ın Hürleri)’dır.

Ahrar-eş Şam, Suriye’de bir İslam devleti kurmak için savaşmaktadır.

İdeolojik olarak Müslüman Kardeşler’e bağlı olup, Türkiye ve Katar ile yakın ilişkilere sahiptir.

Örgüt, Sünni ve Selefi mücahitlerden oluşan beş militan grubun[3]birleşmesi ile kurulmuştur.

Çoğu Suriyeli olan 20 bin savaşçısı vardır.

2017 yılına kadar Türkiye ile Suriye arasındaki Bab el-Heva sınır kapısı Ahrar eş-Şam tarafından kontrol ediliyordu.

Mısır Devrimi’nden hemen sonra, Sednaya Hapishanesi’nden Mart ve Mayıs 2011’de çıkartılan aflar ile serbest bırakılanlar tarafından kurulmuştur.

2013 yılı itibariyle 83 birlikle en önemli muhalif gruplardan biri haline gelmiştir.

Suriye’deki savaşta Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve HTŞ gibi gruplarla sık sık işbirliğine gitmektedir.

2012 yılının Aralık ayında Suriye İslam Cephesi adı altında diğer muhalif gruplarla birleşen Ahrar eş- Şam, Kasım 2013’te İslami Cephe kurulmasına liderlik etmiş ve bu grubun çatısı altına girmiştir.

***

İdlib’te dikkat çeken örgütlerden biri de Türkistan İslam Partisi’dir.

Uygurlar tarafından kurulan ve Çin’in doğusunda El-Kaide’yi destekleyen ilk aşırılıkçı gruptur.

Suriye iç savaşına dâhil olarak kendisine hükümet karşıtı koalisyonda özel bir yer edinmiştir.

Eski adıyla Doğu Türkistan İslami Hareketi (ETİM), Doğu Türkistan’ın Çin Halk Cumhuriyeti’nden bağımsızlık kazanması amacıyla kurulan ayrılıkçı, radikal İslamcı silahlı bir örgüttür.

Örgüt, ABD, Rusya, Çin, Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan, Suriye ve BAE tarafından terör örgütü ilan edilmiştir…

***

Rusya’nın desteklediği Suriye Ordusu,  dokuz yıldır sürdürdüğü başarılı operasyonlar ile terör örgütlerini [4] büyük ölçüde İdlib’e sıkıştırmıştır.

***

2016 yılında, çoğunluğu Müslüman Kardeşler kökenli bazı grupların katılımıyla “Astana Barış Süreci” başladığında “Tahrir eş-Şam”la,  (daha sonraki HTŞ) müzakere sürecine katılan gruplar da Ahrar-eş Şam’la birleşerek karşı ittifakı oluşturdular.

O tarihten bu yana İdlib, iki kampa ev sahipliği yapıyor:

Biri Suudi destekli Selefi  kökenli Tahrir eş-Şam, diğeri Türkiye-Katar destekli  Müslüman Kardeşler kökenli Ahrar eş-Şam.

Tahrir eş- Şam, 18 Şubat 2018’de diğer grupları Suriye Kurtuluş Cephesi adlı yeni bir ittifak altında toplamayı başardı.

Buna karşılık Türkiye, Suriye Kurtuluş Cephesi‘nden esinlenerek kendi Suriyeli müttefiklerini de  Ulusal Kurtuluş Cephesi adı altında birleştirdi.[5]

“Suriye Geçici Hükümeti Savunma Bakanı ve Genel Kurmay Başkanı” Selim İdris, Şanlıurfa’da bir otelde düzenlediği basın toplantısında, Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin görevini “zulmü ortadan kaldırmak ve Türkiye’nin terörle mücadelesine destek vermek” olarak açıkladı.

***

Yabancı kaynakların tahminlerine göre İdlib’te 200 bin civarında radikal savaşçı vardır.

Bunların yarıya yakını HTŞ ve Selefi cihatçı terör örgütler tarafından yönetilmektedir.

Soçi Mutabakatı” na[6]göre, Türkiye HTŞ örgütünü bölüp, “ılımlı” olanları ayırarak, UKC çatısı altında toplamayı deneyecekti.

Ayrıca M4 ve M5 karayollarını ulaşıma açacaktı.

Türkiye üzerine aldığı bu iki işi de başaramadı…

***

Bu durum karşısında; Rusya ve Suriye’nin işe el koyması halinde sınırımıza doğru yeni bir göç dalgasının başlayacağı açıktır.

Öte yandan, Suriye’nin petrol kuyularının bulunduğu topraklarının yüzde 30’u, PKK/PYD üzerinden ABD’nin denetimine geçmiştir.

ABD, PKK/PYD’yi devlet kuracak şekilde[7]örgütlüyor.

Suriye hükümeti İdlib sorununu çözmeden PKK/PYD’nin üzerine gidemiyor.

İdlip sorunun bir an evvel çözülmesi için HTŞ’nin bölünmesi gerekiyor.

Bunun için ikinci kez af bile çıkartıldı…

***

İdlib’te Türkiye’nin 12 gözetleme noktası var.

Suriye güçleri 3 Şubat geçişi ateşkes gözetleme istasyonlarımıza takviye yapan TSK konvoyuna ateş ettiler.

Biri TIR şoförü olmak üzere 8 şehidimiz var.

TSK derhal karşılık verdi tabii ki…

Karşı taraftan da ölü ve yaralılar var ama bizimkileri geri getirmez ki!

Meğer, 1 Şubat günü Halep’in kuzeyinde 4 Rus istihbarat subayı Türkiye kontrolündeki UKC güçleri tarafından öldürülmüştü.[8]

Tesadüfe bak:

Askerlerimizin şehit edildiği gün, Erdoğan Ukrayna’ya gitmiş ve 200 milyon TL tutarında askeri yardım sözü vermişti.

Yetmezmiş gibi, bir de Rusların “meydan okuma” olarak kabul ettiği “Slava Ukreine” (Şan olsun Ukrayna’ya) sözleri ile tören kıtasını selamlamaz mı?

ABD’den Türkiye’ye destek açıklaması geldi.

Dışişleri Bakanı Pompeo:

“Türkiye’nin haklı müdafaa eylemlerini tam olarak destekliyoruz, NATO müttefiki Türkiye’nin yanındayız” dedi.

Demek ki, NATO müttefikimiz ABD, PKK/PYD’ye karşı mücadelemizi haklı görmüyor!..

Suriye’deki çatışma sonrasında New York Federal Mahkemesi’nde yargılanan Halkbank’ın hisseleri de yükseldi.

Mahkeme bu fırsatı değerlendirerek yargılamayı askıya almıştı…

Rusya-Türkiye-İran-Suriye ittifakını bozmayı başarabilselerdi savaşın kazanını belli olacaktı…

Neyse ki, bu defa da devlet aklı galip geldi…

Av. Cemil Can


[1]Ensareddin Cephesi, Ceyş El Sünnası, Liva El-Şah ve Nureddin grupları.

[2]Selef” halefin tersidir ve tarihsel olarak “önde olanlar” anlamına gelir. “Selefîyye”, dinde selef kabul edilen kişilere hiçbir değişiklik yapmadan tâbi olmayı esas alır. Selefiyye terimi günümüzde çoğu kez Hanbeli ekolünden Muhammed bin Abdülvahhab’ın öğretilerini benimseyen ve İslam Coğrafyası’nda karşıtları tarafından yaygın şekilde “Vahhâbîlik” olarak tanımlanan inanç sistemine mensup kişileri tanımlamak için kullanılmaktadır. Vahabi ve Selefiler, diğer itikad ve mezheplerin Müslümanlarını, küfür, şirk ve bidat ile itham etmektedirler.

[3] Tevhid Tugayı, Ahrar eş-Şam Tugayları, Fecr İslami Hareketi, et-Talia İslami Hareketi ve İman Savaş Tugayları.

[4] Diğer terör örgütleri:

Özgür İdlib Ordusu: Bu milis gücü 2016’da Özgür Suriye Ordusu‘na (ÖSO) bağlı üç grubun -13. Tugay, Kuzey Birliği ve Şuğur el Cebel- birleşmesinden teşekkül etmiştir

Feylak eş-Şam: Bu grup “ılımlı İslamcı” denen 19 silahlı grup birleşmesinden doğmuştur. Bunların önemli bir bölümü Müslüman Kardeşler‘in Suriye şubesi ile ilişkilidirler.

Mücahitler Ordusu: Özgür Suriye Ordusu’na bağlı olan grubun yaklaşık 1000 savaşçısı vardır ve IŞİD‘e karşı mücadele etme amacıyla kurulmuştur.

Fursan el-Hak: Bu grup 2000’den fazla savaşçıyla 2012 yılında kurulmuştur. ÖSO‘nun alt grubu olup ağırlıkla batı İdlib’deki Kefr Nebl kasabasında üslenmişlerdir.

Festakim Kema Umirt Birliği: Bu grup da ÖSO ile bağlantılı olup 2000 savaşçısı vardır.

Nureddin Zengi Hareketi: Bu hareket 2011 yılı sonlarında Şeyh Tevfik Şehab adlı bir Suriyeli muhalif figür tarafından Halep’te kurulmuştur. Başlarda grup ÖSO ile müttefikti ve pek çok hükümet karşıtı operasyona birlikte katılmışlardı. Grup hayatını idame ettirirken pek çok kez duruş ve müttefik değiştirmiştir. Mesela bir defasında Ceyş-el Fetih ile birleşerek İdlib’de Suriye ordusu karşısında savaştı. Rusya, İran ve Türkiye öncülüğünde yürütülen Astana barış süreci başladığında örgüt Feth eş-Şam ile birleşerek İdlib’deki en büyük ve en güçlü milis gücü Cephe Tahrir eş-Şam‘ı kurdu, fakat ittifakları uzun sürmedi. 2017 ortalarında Tahrir eş-Şam ile Ahrar eş-Şam arasında çatışmalar çıkınca ittifak dağıldı ve bu durum Ahrar eş-Şam ile Nureddin Zengi ittifakını doğurdu.

Şuğur eş-Şam: Müslüman Kardeşler kökenli grup, bazı verilere göre 6000 savaşçıya sahiptir. 2015 yılında Ahrar eş-Şam ittifakına katılmış ve bir yıl sonra Fetih Ordusu‘na katılarak buradan kopmuştur. 2017’de ise tekrar Ahrar eş-Şam‘a dönmüştür.

Ceyş el-İzze: Bu grup ÖSO ile müttefiktir. Kuzeybatıdaki Sehl el-Ğab bölgesinde aktiftir.

Liva el-Hak: Tahrir eş-Şam‘a yakın bu grubun 2000 kişilik bir gücü vardır.

Cund el-Aksa: Bu grup, Tahrir eş-Şam‘dan ayrılan yaklaşık 1000 militan tarafından meydana geldi.

Ceyş el-Badia ve Ceyş el-Melahim: Bu iki grup geçen seneki kopuşlarına kadar Tahrir eş-Şam‘a bağlıydılar. Türkistan İslam Partisi‘ne yakındırlar.

[5]04.10.2019’da Suriye Geçici Hükümeti Başkanı Abdurrahman Mustafa, “Milli Ordu ve Ulusal Kurtuluş Cephesindeki teşkilat, sektör ve birim komutanlarının kararlı faaliyetlerinin ardından bugün Milli Ordu ve Ulusal Kurtuluş Cephesi‘nin, Suriye Geçici Hükümeti’ne bağlı Savunma Bakanlığı altında tek bir düzenli askeri ordunun çatısı altında birleştiğini deklare ediyoruz.” diyerek karşı ittifakı kurduğu ilan etti.

Suriye’de Fırat Kalkanı Harekâtı bölgesi, Zeytin Dalı Harekâtı bölgesi ve İdlib’teki unsurlar, Milli Ordu (Ceyşül Vatani) adı altında birleşerek Suriye Geçici Hükümeti Savunma Bakanlığına bağlandı.

Suriye Geçici Hükümeti Başkanı Abdurrahman Mustafa, Şanlıurfa’da bir otelde düzenlediği basın toplantısında, aldıkları kararı açıklamak için toplandıklarını belirtti.

Fırat’ın doğusunda yaşanan zulmü ortadan kaldırmak istediklerini vurgulayan Abdurrahman Mustafa, “Herkesin bildiği üzere Fırat’ın doğusundaki halkımızın katliamlara maruz kalmış, köyleri ve beldeleri yıkılıp yakılarak göç ettirilmiştir.

Suriye Geçici Hükümeti Savunma Bakanı ve Genel Kurmay Başkanı Selim İdris Bize düşen bu zulmü ortadan kaldırmak ve Türkiye’nin terörle mücadelesine destek vermektir.” dedi.

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/suriyedeki-milli-ordu-ve-ulusal-kurtulus-cephesi-birlesti/1602325

[7] PYD’nin 60 bir kişilik ordusu, 30 bin kişilik polis gücü ve 140 bin kişilik kamu personeli var. Silahlanmaları ve eğitimleri ABD tarafından yapılıyor.