Genel

  • BİRİNCİ VAZİFEYE ÇAĞRI DERNEĞİ

      CHP VE CUMHURİYETİN AMANSIZ DÜŞMANLARI KILIÇDAROĞLU’NUNUN DANIŞMANLIĞINI YAPMAK ÜZERE 08.09.2012 GÜNÜ CHP İSTANBUL İL BAŞKANLIĞINDA TOPLANDILAR. İki yıl önce CHP kapatılmalıdır diyen, fakat Kılıçdaroğlunun desteği ile İstanbul İl başkanı seçilen O. Kaan Salıcı’nın başkanlığında, Kılıçdaroğlunun gönderdiği davetiyelerle çağrılıp bir araya gelen “danışmanlar” 08.09.2012 günü CHP İstanbul İl Başkanlığında çalışmaya başladılar. Kürt sorunu konusunda fikirlerini belirtecek olan bu komisyon çalışmalarının sonunda K.oğluna bir rapor sunacak ve K.oğlu bu rapordan yararlandığı görüşlerle hareket ederek Türkiye’nin “Kürt Sorununu” çözacak. Komisyona K.oğlu tarafından “kıymetli” görüşlerine başvurmak üzere çağrılan kişiler şunlar: 1- O.KAAN SALICI. CHP İst. İl Başk. İl başkanı seçilmeden önce CHP kapatılmalıdır demişti. Küreselleşmeci, İkinci Cumhuriyetci, 10 Aralık Hareketinin üyesi. 2- CENGİZ…

  • ONUR ÖYMEN DİYOR Kİ:

    2005 yılında bir Danimarka gazetesinde Hazreti Muhammed’e hakaret niteliği taşıyan bir karikatürün yayınlanmasından sonra birçok İslam ülkesinde şiddetli protesto eylemleri yapıldı, ölenler ve yaralananlar oldu. Türkiye ve başka ülkeler Danimarka’ya tepki gösterdiler. Bu defa Amerika’da bir filmin İslamiyet’e hakaret niteliği taşıdığı gerekçesiyle büyük protestolar oldu. Libya’da ABD Büyükelçisi ve bazı Elçilik çalışanları öldürüldü. Mısır’da Tunus’ta, Yemen’de ve başka İslam ülkelerinde şiddetli protestolar yaygınlaşarak devam ediyor. Meselenin özünde bazı ülkelerdeki yasaların dine hakareti bir suç saymaması ve düşünce özgürlüğü çerçevesinde görmesi yatıyor. Örneğin ABD yasalarına göre dine hakaret suç sayılmamaktadır. İngiltere’de 2008 yılına kadar sadece Hıristiyanlığa hakaret suç teşkil ediyordu, o tarihten sonra o da kaldırıldı. Buna karşılık Türk Ceza Yasasının…

  • DUYARSIZLIK

    Suay Karaman      12 Eylül 1980 öncesinde yaşanan anarşi ve terör birçok insanımızın hayatını yitirmesine, yaralanmasına yol açmıştı. Başlangıçta ölüm olaylarına büyük tepki verilir, gazetelerde manşet olurdu. Ancak daha sonra toplum bu olaylara alıştırıldı ve ölüm ile yaralanmalar gazeteler de bile küçük haberlerle geçiştirilmeye başlandı.  Olaylarda birden fazla insan ölünce yine gazeteler manşetten veriyorlardı. Bu şekilde anarşi ve terör olaylarına alıştırılan toplum, zamanla duyarsızlığa itildi. Terör sonucu bir ya da iki insanın ölmesini ne basın, ne de toplum önemsememeye başladı. Ateş sadece düştüğü yeri yakıyordu.  Günümüzde emperyalist devletlerin desteği sonucu PKK terör örgütü, ülkemizin bütünlüğüne yönelik terör saldırılarında bulunmaktadır. Hemen hemen her gün bir saldırının yaşandığı ülkemiz, yangın yerine dönüştürülmüştür.…

  • BÜYÜK TAARRUZ ÖNCESİ SİYASİ GELİŞMELER VE ORDU DÜŞMANLIĞI

    Dr. M. Galip Baysan yazdı: 30 Ağustos 2012, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesinin 90’ncı yıl dönümünde, bu büyük olayın öncesinde cereyan eden siyasi olayları ele alıyor ve bazı gerçeklerin asla unutulmaması ve de unutturulmasına izin verilmemesi inancıyla sizlere sunuyoruz. 20 Ekim 1921’de Fransızlarla yapılan Ankara Antlaşması Londra’da tam anlamıyla bir şok etkisi yarattı ve Londra ile Paris arasında 10 Aralık 1921 tarihine kadar karşılıklı üç notanın verilmesine(1) sebebiyet verdi. Fransa’nın Türk yanlısı gibi görünen bir tutum alması üzerine, İngiltere, Yunanistan’a desteğini sonuna kadar sürdürmeye devam edeceğini belirtti. Askeri ve politik uzmanların yaptıkları durum muhakemesine göre, Anadolu’da artık Yunanlıların taarruz gücü kalmamıştı, ancak işgalleri altındaki 100.000 km²’den fazla sahayı savunma…

  • CHP SONUNDA BUNLARI DA YAPTI!

    30 Ağustos-1 Eylül arasında Güney Afrika’da yapılan Sosyalist Enternasyonal’in 24. Kongresi’nde CHP yine yaptı yapacağını… Bu kongrede alınan 3 önemli  karar, ülkemizi son derece ilgilendirmekte ama CHP bunun da ayırdında değil… Birinci karar: Sosyalist Enternasyonal, “Kürt sorununu” İsrail-Filistin sorununa benzetmekte ve uluslararası kuruluşları ve BM’i çözüm makamı hâline getirmekte ama CHP gözlerini kapayıp, karara imzayı bastı! Büyük bir aymazlıkla imzalanan bu metne bakıldığında, Türkiye’deki terör sorunu ile Filistin sorununun aynı kefeye konulduğu görülmekte. Türkiye, İsrail’in Filistin’deki işgalci konumuna indirgenerek, Kürtlerin yaşadığı bölgelerde işgalci konumuna düşürülmektedir. Bu metni imzalayan CHP acaba farkında mıdır, Türkiye’de yaşayan Kürtler Anayasa ve kanunlar önünde “eşit vatandaş” konumundadır fakat Kürtlerin yaşadığı diğer ülkelerde Kürtler farklı statülerdedir?…

  • PKK CEPHANELİĞE KADAR GİREBİLDİ Mİ?

    Her 9 Eylül günü İzmir Hükümet Konağı’na bayrağın çekilmesi, düşman işgalinden kurtuluşumuzun simgesi olmuştu. AKP hükümeti ve İzmir Valisi ile birlikte 9 Eylül 1922 öncesi de geri geldi. Vali Efendi, bundan böyle törenlerden, bayrak çekilmesi bölümünü çıkartmış!.. Lozan’ı tanımayan iç ve dış düşmanlar sevinmiş tabi… Hükümet ise, tam kadro Söğüt’te. Onlar, Osmanlı’nın kurtuluşunu kutluyorlar!? Yaptıkları iş Büyük Ortadoğu Projesi ile son derece uyumlu tabi. BOP’nin haritası Sevr’inkinden farklı mı?.. Şemdinli’yi basmak isteyen PKK’lılardan öldürülen üçünün cesetlerini taşıyan askeri aracın önüne, PKK bayrağı takılması bile bu necip milleti çileden çıkartamamış! Yetmezmiş gibi bir de askeri lojmanlardan Türk bayrağını indirmişler. İndirenler olayların büyümesinden korkan askerler. Bu ara nasılsa, Türk bayrağı ile derdi olanlara, devletin görevlileri…

  • APAYDIN KAPKARANLIK!..

    Fransa’nın çağrısıyla yapılan ve Davutoğlu’nun Suriye içinde mülteciler için kamplar kurulmasını önerdiği 5 maddelik acil eylem planını sunduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin toplantısına, daimi üyeler ABD, Rusya ve Çin dışişleri bakanı düzeyinde temsil edilmediler. 15 üyeden sadece 5‘inin bakan düzeyinde temsil edilmesi, Türkiye’nin Suriye politikalarının uluslar arası desteğinin olmadığını göstermeye yetti. Davutoğlu, Türkiye’deki kamplarda 80 bin kişinin olduğunu, 20-30 bin civarında kişinin de şehirlere yerleştiğini söyledi. Sığınmacılar için 300 milyon dolar harcadık. Dışişleri bakanımız daha da harcanacağını belirterek, BM ve NATO‘nun işin içerisine girmesini istiyor… ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, Suriye’ye askeri müdahale tartışmalarını gerçekçi bulmadığını söylemiş. “Tampon bölge kurmaya karar verirseniz, o zaman onu koruma sorumluluğunu da üstlenmiş olursunuz. Bu da sizi silah, hava ve balistik füze sistemi kurmaya itebilir” demiş. ABD‘nin katılımı olmadan Suriye’ye hava saldırısı düzenlenemeyeceğini, ABD ordusunun trilyon dolarlık bütçe kısıntısıyla karşı karşıya olduğunu ekleyen…

  • ATEŞ BACADAN AŞIYOR!..

    Suriye, İran ve PKK’yı “Baasçı kamp” ilan eden cemaat medyası, Gaziantep Saldırısı’nın ardından “İran Antep’i ağzından kaçırdı” diyerek desteksiz atıyor!.. İran, eylemin arkasında Ankara’nın desteklediği El Kaide ve “Suriyeli muhalifler” var diyor. PKK ise, ilginçtir eylemi sahiplenmiyor!.. Daha da ilginç ve akla yatkın bir yorumu Aydınlık gazetesinden Sabahattin Önkibar Aktarıyor: “Tarih 27 Haziran 2012. ABD’nin üç önemli düşünce kuruluşu, Suriye krizi bağlamında çok önemli bir çalışmaya imza atıyor. Brookings, American Enterprise ve Savaş Çalışmaları Enstitüsü ortaklaşa simülasyon yapıyor. Savaş oyunu ya da simülasyonda Pentagon, CIA ve Dışişlerinde çalışmış uzman heyet senaryo gereği temsil ettiği ülkeler adına kararlar alıyor. Savaş oyununda Türkiye, ABD ve Suudilerin bütün zorlamalarına rağmen, Suriye’ye tek başına…

  • ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan'dan açıklama!..

    Tansel Çölaşan: CHP Atatürk’ün partisi olma sorumluluğunu taşıyamadı, MHP’yi saymıyorum bile. Türkiye Cumhuriyeti’nin kazanımlarının korunması için İşçi Partisi de aktif bir görev üstlenmiş durumda. Bölünmenin engellenebilmesi için bütün yurtseverler yan yana gelmeli   Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Ayvalık’ta yapılan bölge eşgüdüm toplantısına katılan Genel Başkan Tansel Çölaşan, “Türkiye’nin gündemi bizim gündemimizdir. Ülke sorunları doğrudan görev alanımızı gerektiriyor” dedi. Çölaşan, şunları söyledi: Boşluğu ADD dolduracak “CHP’nin yarattığı boşluğu da biz dolduracağız. Halka sadece düşünsel anlamda değil, eylemsel olarak Atatürk’ün ilkelerine sahip çıkması gerektiği anlatılmalı. Ne yazık ki CHP yönetimi, Atatürk’ün partisi olma onurunu önemsemiyor. Taban ise ilkelere sahip çıkmak için bir ışık bekliyor. Bu konuda içi boşaltılmış MHP’yi saymıyorum bile. Türkiye Cumhuriyeti’nin…

  • “İKİNCİ KÜRT AÇILIMI” VE Y-CHP’YE VERİLEN YENİ BİR GÖREV!..

    ABD’nin elçisi Ricciardone’nin açıkladığı “müzakereleri” kamuoyu gündeminde tutmak için son günlerde Şemdinli’deki terör eylemleri nedeniyle itibar kaybeden PKK’nın, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ü “kaçırarak” başlattığı eylem her geçen gün biraz daha inandırıcılığını kaybediyor!.. Kılıçdaroğlu’nun “kaçırılma” olayından hemen sonra yaptığı “Başbakan beni aramadı” şeklindeki sitem ve Hüseyin Aygün’ün “destek” sözü verdiği PKK’lı “halk savaşçıları”nın, ayrılırken söyledikleri “Abi bu kardeşlerini burada unutma” şeklindeki sözleri işi iyiden iyiye sulandırıldı!.. “Kaçırılma” olayının ilk saatlerinde Kılıçdaroğlu’nun Başbakan’a yaptığı sitem, “Lütfen beni ara” anlamına geliyor. Erdoğan bu isteğin gereğini yerine getirmiştir. Kılıçdaroğlu hiçbir şey demeseydi ve Erdoğan da geçmiş olsun mesajı vermeyi atlasaydı, belki de Y-CHP için çok daha iyi olacaktı! O zaman Erdoğan’ı halka şikayet etme…