Genel

ONUR ÖYMEN DİYOR Kİ:


2005 yılında bir Danimarka gazetesinde Hazreti Muhammed’e hakaret niteliği taşıyan bir karikatürün yayınlanmasından sonra birçok İslam ülkesinde şiddetli protesto eylemleri yapıldı, ölenler ve yaralananlar oldu. Türkiye ve başka ülkeler Danimarka’ya tepki gösterdiler. Bu defa Amerika’da bir filmin İslamiyet’e hakaret niteliği taşıdığı gerekçesiyle büyük protestolar oldu. Libya’da ABD Büyükelçisi ve bazı Elçilik çalışanları öldürüldü. Mısır’da Tunus’ta, Yemen’de ve başka İslam ülkelerinde şiddetli protestolar yaygınlaşarak devam ediyor.

Meselenin özünde bazı ülkelerdeki yasaların dine hakareti bir suç saymaması ve düşünce özgürlüğü çerçevesinde görmesi yatıyor.
Örneğin ABD yasalarına göre dine hakaret suç sayılmamaktadır. İngiltere’de 2008 yılına kadar sadece Hıristiyanlığa hakaret suç teşkil ediyordu, o tarihten sonra o da kaldırıldı.
Buna karşılık Türk Ceza Yasasının 216. maddesinde
“Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır, denilmektedir.” Yani Türkiye bütün dinlere hakareti bir suç saymaktadır.
Danimarka, Finlandiya, Norveç, Almanya, Yunanistan, İrlanda, İsrail, İtalya, Hollanda, Norveç ve İspanya gibi ülkelerde de dine hakaret suç sayılıyor. Yalnız Danimarka 1938 yılından Norveç de 1930’lu yılların başından beri ceza kanunun bu maddesini uygulamamış.
İslam ülkelerinin yasalarında çoğunlukla İslamiyete hakaret ağır bir suç sayılıyor.
Avrupa Konseyi Parlemanterler Meclisiinin aldığı bir kararda ise dine hakaretin suç sayılmaması gerektiği görüşü savunuluyor.
Türkiye’de bazı çevrelerin referans olarak değer verdiği Venedik Komisyonu da dine hakaret diye bir suç yaratılmasına karşı çıkmış. Bu konuyu düşünce özgürlüğü çerçevesinde görüyor.
Birleşmiş Milletlerde de İslam ülkelerinin girişimlerine rağmen bu konuda bağlayıcı bir karar alınamamış.
Bence dine hakaretin düşünce özgürlüğü çerçevesinde görülerek cezasız bırakılması yanlış. Danimarka gibi bazı ülkelerin ceza yasalarında bu konuda mevcut olan hükümlerin uygulanmaması da doğru değil.
Orta Doğu ülkelerinde son günlerde yaşanan vahim olaylar durumun ciddiyetini bir kere daha gösterdi. Başta Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi olmak üzere bu konunun uluslararası kuruluşlarda yeniden değerlendirilmesi ve dinler arasında çatışmalar yaratacak durumların önlenmesi için gerekli hukuki düzenlemelerin yapılması bence yararlı olur.
Medeniyetlerin Uzlaşması gibi büyük hayaller peşinde koşan ve Ortadoğu’ya nizam vermeye çalışan Türkiye’nin aslında aktif rol oynayabileceği alanlardan biri budur.
Onur Öymen

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir