KONUK YAZARLAR

“ESKİYE İTİBAR OLSAYDI…”!..

CHP’nin attığı “müzakere” adımı son derece yerinde ve doğrudur.

Nitekim, 22 yıldır “kutuplaştırma” siyasetinin ekmeğini yiyen Erdoğan, yolun sonuna gelindiğini görmüş ve aynı politikalarla iktidarını sürdürmenin olanaksızlığını anlayarak, bu adıma olumlu karşılık vermek zorunda kalmıştır.

Reis’in müzakerelerin ilk adımını “yeni anayasa” olarak belirlemesine fazla da takılmamak gerekir.

Erdoğan’ın asıl amacının en azından bir dönem daha Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile iktidarını sürdürmek olduğu çok açıktır.

Bu gerçeğe rağmen, görüşmelerden kaçınılmamalıdır…

***

Asıl ilginç olan ise, zamanında Erdoğan’la mücadeleden kaçarak, halkı bu “ucube” sisteme mahkum edenlerin, şimdi Saray’la mücadeleyi önermeleridir…

Bu önerilere de takılmamak ve öneri sahiplerini ciddiye almamak gerekiyor.

Bu hususta küçük bir hatırlatma yapmama izin verin:

Mühürsüz oldukları için geçersiz olan oylarla “tek adam rejimi”ne geçişe yol veren anayasa değişikliği ile ilgili referandumdumdan sonra, CHP’de kurultayı her zamanki gibi Kılıçdaroğlu kazanmıştı!

Bay Kemal, ayağının tozu ile FOX TV’ye koşmuş ve İsmail Küçükkaya’nın programında “Aslında yüzde 51.2 hayır oyu çıktı. Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) çöreklenmiş bir yapı ‘evet’ çıktığını söyledi” demişti. (1)

Atı alanın Üsküdar’ı geçmesinden 10 ay sonra bu açıklama yapılmıştı.

Bu açıklama üzerine, CHP Konya Milletvekili TBMM Anayasa Komisyonu ve Anasaya Uzlaşma Komisyonu üyesi Atilla Kart, mühürsüz oy meselesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürmek üzere çalışmaya başladı.

YSK önünde eylem yapamayan ve bu “tam hukuksuzluk” halini tıpış tıpış sineye çekmeye hazırlanan Y-CHP’nin edilgen tutumuna karşı tek yapılması gereken elbetteki AİHM’ye başvuru yapmaktı.

Zira buradan alınabilecek olumlu bir karar, Erdoğan’ın “meşruiyetini” tartışmaya açacaktı.

Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile bu girişim engellendi.

Atilla Kart bir daha da milletvekili adayı gösterilmedi.

Y-CHP, Saray’la mücadeleyi göze alamadı; veya bilerek ve isteyerek Saray’a meşruiyet verdi…

Tarih önünde bunun hesabı er geç verilecektir…

***

Yeri gelmişken sarayla müzakere yerine mücadeleyi önerenlere, bir olay daha hatırlatmak istiyorum:

Meşruiyeti tartışmalı olan yürürlükteki Anayasaya göre, üçüncü kez Cumhurbaşkanı adayı olamayacak olan Erdoğan’ın, adaylık başvurusunun geçersiz olduğunun karar altına alınması için hukuki girişimlerde bulunulmamasının gerekçesi de oldukça ilginç ve hukuk dışıdır.

Ne deniyordu o zaman:

Nasıl olsa yenilecek, adaylığına karşı çıkıp da mağdur etmeyelim!.. (2)

Saray’la mücadeleden böyle çocukça bir gerekçe ile vazgeçilmiştir…

Sonra ne oldu?

Erdoğan yenilmedi ve hukuksuz bir şekilde Cumhurbaşkanlığına seçilmesi, tıpış tıpış kabul edildi!..

***

Bu hatırlatmalardan sonra konumuza dönelim:

Erdoğan’ın “yeni anayasa” önerisinden kaçmak asla doğru değildir.

Mevcut Anayasa’nın sorun çözmekten ziyade, sorun üreten bir anayasa olduğu vurgulandıktan sonra; “parlamenter sistem”e geri dönüşe olanak sağlayan, “bağımsız ve tarafsız yargı”yı kurumsallaştırıp, güvence altına alan, “kuvvetler ayrılığı”nı bir daha bozulmayacak şekilde düzenleyen ve “laiklik ilkesi”nden en küçük bir taviz vermeyen anayasa değişikliği, elbetteki Türkiye’nin öncelikle sorunudur.

CHP’nin yeni anayasa konusundaki önerisi, “6’lı Masa”daki çalışmalar sırasında kağıda dökülerek (3) kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Bunun dışında Erdoğan’ın ve dolayısıyla AKP’nin iktidarının devam etmesini sağlayacak, demokrasi ile bağdaşmayan, çağdaş anayasalarla paralel olmayan bütün değişikliklere kapalı olduğumuz duraksamaya yer vermeden açıklanmalıdır…

Bununla birlikte; mevcut Anayasa’ya uymayan ve saygı da duymayanlar ile, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarını uygulamayanların, yeni anayasa yapma önerilerinin ciddiye alınamayacağına vurgu yapılmalıdır…

***

Türk halkının gündeminin birinci sırasında yeni anayasa değil, günlük geçim sıkıntısı vardır ve bu sıkıntılar anayasa değişikliği ile ortadan kaldırılamazlar, nokta.

AKP, 22 yıllık iktidarı boyunca kendine sürekli oy verecek “kindar ve dindar bir nesil” yaratmak için yatırımlar yapmıştır.

Ülke kaynakların çoğunu bu yolda harcamıştır:

Bütçeden beş kuruş çıkmayacak” denilen Yap-İşlet-Devret modeli ile hazırlanan ve devlet garantisi verilen ödemelerin, 2024 yılındaki faturası 163 milyar liradır. (4)

“Türkiye’nin bir yıl içinde yapması gereken toplam dış borç geri ödemeleri, en son açıklanan Kasım 2023 sonu verilerine göre, 226,3 milyar dolardır.”(5)

Gelecek 12 ayda ödenecek dış borç 227.5 milyar dolara ulaşmış olup, Türkiye’nin günde 623.3 milyon dolarlık borç ödeyeceği açıklanmıştır. (6)

13 milyona yakın olduğu söylenen göçmen ve mülteciler için harcadığımız/harcayacağımız paraların gerçek miktarını ise kimse bilmiyor!

Hatta Brüksel bile, “Türkiye’ye göçmen ve mültecilerin AB’ye geçmesini önlemesi için milyarlarca euro gönderdi. Ancak paranın nasıl harcandığına dair bilgileri elde edemedi”ğinden (7) yakınıyor…

AKP iktidarları Cumhuriyet’in 100 yıllık birikimlerini sattığını biliyoruz.

Toplanan vergileri, hangi önceliğe göre, nerelere ve nasıl harcadığı hiçbir zaman açıklamadı.

İhtiyaç olmadığı halde şatafatlı lüks camiler ve Kur’an kursları açıldı…

Devlet okullarını imam-hatip okullarına çevirdiler.

Buralardan mezun olanları ise istihdam edemediler…

Bu yüzden Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi son 10 yılda rekor kırdı. (-8-)

***

Siyasi iktidar, cemaat ve tarikatların kurdukları vakıf ve derneklere çeşitli imtiyazlar sağlamaktan başka, onları kendi amaçları doğrultusunda çalışsınlar diye “porotokollerle” kamu kurumlarına sokup, genel bütçeden pay almalarına olanak sağladı.

Bu tufeylileri AKP semirtti.

Bugün bu dernek ve vakıflar, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda Cumhuriyet’i yıkmak için “dindar ve kindar” nesil yetiştirmek için çalışıyorlar.

MEB, bu amaca dönük bir “müfredat”ı (9) oldu bittilerle uygulamaya sokmanın peşindedir.

Uzmanlar, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adını taşıyan yeni müfredat taslağının çağdaş eğitimden uzak olduğu (10) konusunda fikir birliği içerisindedirler.

Din derslerine ağırlık verilen yeni Maarif Modeli, gençlerimizi; sorgulayıcı, araştırıcı, düşünen, üretici bireyler olmaktan çıkartıp, (11) “öteki dünya”yla ilgilenen miskin dervişler gibi yetiştirmeyi hedeflemektedir.

Bu çağdışı eğitim tezgahına sürülen çocukların, iyi bir AKP seçmeni olmaktan başka bir işe yaramayacakları son derece açıktır…

Bu anlayış, Türkiye’nin geleceğine dönük yapılan en kötü yatırımdır…

Böyle bir eğitim, çocuklarımızı bilimsel eğitimle donanmış diğer ülkelerin gençlerine kul-köle (veya hizmetçi) yapmaktan başka bir işe yaramayacaktır…

***

Atanmayı bekleyen öğretmen aday sayısı 600 bine yakın iken, (12), 100 bin öğretmen açığının bulunması (13) oldukça anlamlıdır.

Pedagojik formasyonu almış öğretmenler işsiz bırakılırken, hiçbir özelliği olmayan dernek ve vakıf mensuplarına okullarda ders verme imkânının sağlanması ihanet düzeyinde bir aymazlıktır…

Bu bir karşı devrimdir!…

***

Bu koşullar altında “kutuplaştırma siyaseti”nin devam etmesine ortam sağlayacak tutum ve davranışların muhalefetten gelmesi, AKP’nin işini kolaylaştıracaktır.

Genel seçimlere 4 yıldan fazla bir süre kaldığı göz önünde tutulursa, her geçen günün Türkiye’nin aleyhine olacağı ve zararın daha büyüyerek faturasının ağırlaşacağı açıktır.

Bu yüzden, her zeminde görüşmelere açık kapı bırakılmalı ve halkın gerçek talepleri dile getirilmelidir.

Muhalefetin yapıcı tutumuyla, halkın aleyhine olan icraatların durdurulması veya yavaşlatılması hayati önem taşımaktadır…

Bu yoldan sonuç alınamazsa, kaçınılmaz olarak erken seçim talebi yüksek sesle dile getirilerek, CHP’nin gerçek bir iktidar alternatifi olunduğu gösterilmelidir…

Bu ikili (müzakere-mücadele) yürüyüşü, kısa zamanda sonuç verecek ve iktidarın değişmesine kapıyı aralayacaktır…

O bakımdan eskiyen siyasetçilerle görüşmeler yaparak, zaman kaybedilmemelidir…

Onların dönemi kapanmıştır, düşüncelerinin bir işe yaramadığı başarısız olmaları ile kanıtlanmıştır.

Ne demiş atalarımız:

“Eskiye itibar olsaydı bit pazarına nur yağardı”…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) https://tr.euronews.com/2018/02/14/k-l-cdaroglu-referandumdan-yuzde-51-2-hay-r-c-kt-

(2) https://muharremince.com.tr/magdur-etmeyelim-diye-bir-sey-olmaz-erdogan-aday-olamaz.html

(3) https://chp.org.tr/haberler/altili-masa-156-sayfalik-guclendirilmis-parlamenter-sistem-anayasa-degisikligi-onerisini-acikladi

(4) https://www.sozcu.com.tr/tasarruf-icin-garantili-kara-delikleri-tikayin-p43731

(5)https://www.dunya.com/kose-yazisi/2024te-260-270-milyar-dolar-dis-kaynak-araniyor/716285

(6) https://www.birgun.net/haber/12-ayda-odenecek-dis-borc-228-milyar-dolar-526442

(7)https://tr.euronews.com/2024/04/24/goc-anlasmasi-ab-turkiyeye-verdigi-multeci-fonunun-nasil-harcandigini-ogrenemiyor

(-8-) https://www.dogrulukpayi.com/bulten/diyanet-in-butce-payi-son-10-yilda-rekor-kirdi

(9) https://gorusoneri.meb.gov.tr

(10) https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/yeni-maarif-modelimiz-prof-dr-ustun-dokmen-2202456

(11) https://www.birgun.net/haber/ortaokulda-16-saat-din-dersi-464873

(12) https://www.mebdenhaber.com/turkiyede-atanmayi-bekleyen-kac-ogretmen-var.html

(13) https://www.ogretmenlersitesi.com/geylandan-100-bin-ogretmen-atamasi-ve-ogretmen-acigi-aciklamasi

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir