Genel

  • BU KIŞ ÜŞÜYEBİLİRİZ!..

    Rusya, Ankara’ya indirilen Suriye uçağında uluslararası sivil havacılık kurallarına aykırı bir şey olmadığını açıkladı. El konulan 12 koli içerisinde, “taşınmasıyasak” olan malzemeler yokmuş! Karadeniz üzerinde ikaz edilen pilot, kargosundan emin olduğu için yoluna devam etmişti. Esenboğa’ya inmesi istenince de itiraz etmedi. Buna rağmen, F-16’lar eşliğinde inişe zorlanmasının bir anlamı olmalı! İlk akla gelen, hava sahamızda egemenlik hakkımızı kullanabildiğimizdir! İhbar doğru çıkmadığına göre, Rusya’ya karşı bayağı bir zor duruma düşürüldük. Belki de istenen buydu. Uludere’de 34 sivil vatandaş ile ilgili verilen ihbar için de aynı şeyleri yaşamadık mı? İnsansız uçaklarla toplanan ve değerlendirildikten sonra bize verilen istihbarat üzerine, kendi vatandaşlarımızı bombalayıp öldürmüştük!.. İstihbaratı veren CIA, ne hükümetten ne de ölenlerin ailelerinden…

  • AHMAKLAR VE HAİNLER

    20 Temmuz 1974 sıcak bir yaz günüydü. Türk ordusu saat 6:05’ten itibaren “Ayşe tatile çıkabilir” komutu ile Kıbrıs’a havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya başlamıştı. Türk paraşütçüleri Lefkoşa’nın kuzeyine, Hamitköy – Gönyeli ve Pınarbaşı bölgelerine inmişti. Aralarında çocukluk arkadaşım Aydın da vardı. Vahit Amca, bir kır kahvesini işletiyor ve transistörlü radyosundan ajansı dinliyordu. İşaret parmağını dudaklarına götürüp “susun” işareti yaptı bize. Birlikte haberleri dinlemeye başladık. Harekat başarılıydı. 18’li yaşların heyecanı ile bir nara atıp, yumruğumu tavan tahtalarına geçirmişim. Yemin ederim, savaşın nedeni hakkında hiç bir fikrim yoktu ama çağırsalar güle oynaya savaşmaya giderdim!.. Doğruyu söylemek gerekirse, o sıcak yaz günlerinde, yüzümden ılık ter yerine cehalet akıyordu!.. İtiraf ediyorum!.. Şimdi aynı…

  • “PAŞALAR DİLEDİĞİ KADAR KONUŞSUN”

    “Balyoz Davası”nda karar açıklandı ama gerekçe hala yazılamadı. Kararı verenler ile gerekçeyi yazacak olanlar farklı olunca böyle sorunlar yaşanabiliyor. Gerekçe yürürlükteki hukuka uygun olacak. Bu nedenle, karar vermekten çok daha zordur… Özel Görevli Mahkemeler , TSK’nin 365 seçkin subayını, seçilmiş meşru hükümeti devirmek için “darbe yapmaya teşebbüs etmek”ten suçlu bulmuş !.. Hazırlıkların yapıldığı varsayılan 2003 yılında, eski Ceza Kanunumuz yürürlükteydi. 417’nci maddeye göre, bu suça teşebbüs etmenin cezası müebbet hapistir. Suç işlenirse, yargılama makamı suçu işleyenlerin koyduğu kurallara göre hareket edeceğinden, cezası yoktur demek yanlış değil. Garipliğe bakın ki, işlenirse suç olmayan eylemin, teşebbüs aşamasında kalması müebbet hapislik bir suçtur. Böyle bir tuhaflık ise bir tek bizde vardır!.. Mahkemenin kabulüne…

  • YENİ BİR PARTİYE NE DİYORSUNUZ?

    Madem ki, adil yargılama yapıyorlardı “Özel Görevli Mahkemeler”i neden kapattılar? Sorumun yanıtınızı biliyorum:Hukuka uygun olmadıkları ve adil yargılama yapamadıkları için… Hukuka aykırı yargılama yapan bu mahkemelerde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesini ve en güzide 365 subayını yargılayarak hangi sonucu elde etmek istediler?.. Bu soruma da verilecek yanıtı biliyorum: Hukuka uygun olmayan ve bu nedenle kapatılan mahkemede yargılananlar; mutlaka hukuka ve adalete aykırı bir hükümle karşılaşırlar… İşte o subaylar böyle bir haksızlığa uğrasın ki, geride kalanlar iktidarın tüm isteklerini direnmeden yerine getirsinler!.. Peki ama bu kadar büyük bir haksızlığı yapmaya mecbur muydular?.. Bu sorunun yanıtı da “evet”tir. Çünkü efendileri, onları iktidara getirmenin diyetini böyle ödemelerini uygun buldu!.. Verilecek mahkumiyet kararı ile…

  • CHP yönetimi yine yalpalıyor!

    BARIŞ YARKADAŞ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, durup dururken ve de hiç gereği yokken, Adnan Menderes’in kabrini ziyaret etti. Etmekle kalmadı; ziyaret sonrası yaptığı konuşmada, Menderes’e hiç de hak etmediği payeler verdi!  Merkez sağa hayranlığı aşikar olan Kılıçdaroğlu, muhaliflerine baskı yapmakta sınır tanımayan ve hiçbir zaman demokrat olamayanMenderes’in kabrine giderek, CHP’yi de zor duruma düşürdü. Menderes’in ailesi, kabir ziyaretinin ardından yaptığı “Geç kalmış bir özür bu” açıklamasıyla, CHP’nin eyleminin nasıl algılandığını ortaya koymuş oldu. Kılıçdaroğlu, o ziyareti yaparak kapanmış bir yarayı yeniden kanattı. Üstelik, ”Menderes’in idamında CHP’nin rolü vardır” demagojisini de yeniden dolaşıma soktu. Şimdi söyler misiniz; bu ziyaret CHP’ye hangi siyasal yararı sağladı? CHP Genel Başkanı şovdan başka hiçbir anlamı olmayan bu tür gösterilere neden girişir anlamak mümkün değil!  Evet, biliyorum……

  • HURŞİT GÜNEŞ TURUNCU ÇETENİN SÖZCÜSÜ MÜ?

    SOROS VE TESEV Mustafa Yıldırım HURŞİT GÜNEŞ TURUNCU ÇETENİN SÖZCÜSÜ MÜ?   Naci Kaptan imzalı bir ileti aldım. Yalnız bana değil, çok sayıda kişiye gönderildiği anlaşılıyor.   İleti “CHP Milletvekili Hurşit Güneş Ne Yapmak İstiyor?” başlığıyla Y-CHP Genel Başkanı’na gönderilen bir mektup. Yer darlığı nedeniyle bazı bölümlerini kısaltarak aldım. Söz Naci Kaptan’ın:   “CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, CHP yönetimi ve Milletvekillerine   Sizlere uzunca zamandır yazıyoruz. Partinin gerçek tabanına kulaklarınızı tıkıyorsunuz!   Sayın Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye “Yeni” sıfatını yapıştırmasıyla, CHP’nin kökünden koparıldı, melezleştirildi.   Parti’ye dışarıdan bir gecede ithal edilenler, parti ilkelerine uymak yerine, partiyi geldikleri kaynağın isteklerine göre tepetaklak ettiler. ( Kılıçdaroğlu başta olmak üzere.)   – Bölücü Kürtçülüğe, siyasetçiliği elden bırakmayan…

  • DİNDAR SİZSİNİZ!..

    Başbakan’ın “Dindar nesil yetiştireceğiz” açıklaması ile devirdiği çamı ayağa kaldırmak için Diyanet İşleri Başkanı da devreye girdi. Başkan Mehmet Gözen;”Dindarlık en başta içtenlik ve samimiyettir. Görsel ve gösterişçi dindarlık gerçek dindarlık değildir” diyerek, din bezirganlığı yapan dincilere aldanmamaları hususunda halkı uyarmak zorunda kaldı!.. Devleti yönetirken hangi inançtan olursa olsun (isterse inançsız olsun) herkese eşit mesafede duracağı sözünü vererek iktidar olanların, iktidarlarını sürdürebilmek için bir süre sonra “din ticaretine” başlamaları ve kendi kötü icraatlarına dinsel öğeler eklemeye kalkışmaları, eleştirilerden korktukları içindir. Dinci iktidarlar genellikle,  icraatlarını eleştirenleri din hizmetlerine karşı gelmekle suçlayarak kendileri için “dokunulmaz” ayrı bir alan oluşturmaya çalışırlar. Örneğin cami restorasyonlarındaki yolsuzlukları eleştirenleri, kolaylıkla “camilerin yapılmasına karşı gelen kişiler” olarak suçlayabilirler!..  Böylece muhalefete bırakılan…

  • ULUSALCILIKLA HESAPLAŞMA BAŞLIYOR!.

    ONUR ÖYMEN Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bugünkü Hürriyet gazetesine verdiği demeçte, ulusçuluğun bir 19. Yüzyıl ideolojisi olduğunu, Türkiye’de ulusçuluğun tarihten gelmiş organik yapıları dağıtarak geçici ve suni karşıtlıklar ve kimlikleri ortaya çıkarttığını, bu ayrıştırıcı kültürle hesaplaşma zamanı geldiğini söylemiş. Yeni Osmanlıcılık anlayışının da kendi rüyası olduğunu belirtmiş. Bu sözler, çok açık biçimde, Atatürk devrimlerinin özünü oluşturan “ulus devlet” anlayışını ve Atatürk milliyetçiliğini inkâr anlamına gelen ve onunla mücadeleyi hedefleyen ifadelerdir. Bu sözler aynı zamanda Atatürk’ün tarihten sildiği Osmanlıcılık anlayışının yeniden yaratılması özlemidir ve Atatürk devrimlerine karşı bir duruş anlamına gelmektedir. Atatürk suni karşıtlıklar yaratmak şöyle dursun, yıkılan Osmanlı imparatorluğunun yerine bütün dinleri, mezhepleri, etnik kökenleri kapsayan bütünleştirici bir ulus devlet…

  • Ordumuzu Müslüman Kardeşler Ordusu Yapmak!

      Bülent ESİNOĞLU Müslüman Kardeşler Ordusunu bilmeyen varsa, bir cümle ile söyleyeyim. Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da Libya’da Haçlı adına, adı geçen ülkelerde Amerika ile birlikte savaşan ordudur. Ordu içindeki Kemalist ve laik yöneticilerin büyük ölçüde temizlenmesinden sonra, Amerika’nın ordumuz için olan diğer planları da ortaya çıkmaya başladı. Orduya İmam Hatip Liseli çıkışlıların da, alınmasından anlaşılan şudur; Amerika’nın tüm uğraşlarına rağmen, Türk ordusunun hala dirençli olduğu ve ileri de yeniden başına bela olacağını düşünmektedir. Zaten, Türk Ordusunun teknoloji üretmesini, ya da Amerika dışındaki başka kaynaklardan, teknoloji almasını engelleyen ABD, şimdi de, ordu içindeki insan unsurunu çürütecek bir plan içindedir. İmamların orduya alınması demek, yani imamdan subay yapmak, orduyu Müslüman Kardeşler ordusuna dönüştürmektir.…

  • AKIL TUTULMASINDAN KURTULALIM!..

    Sabotaj iddialarına karşı, hükümetten tatmin edici bir yanıt beklerken, Başbakan Afyon’daki cephaneliğin patlamasını ”meraklı” bir askerin el bombasının pimini çekmesine bağladı! Olayda sağ kalan yok nasılsa, kimseye soramayız. O askerin, merakından mı yoksa “kasten” mi pimi çektiğini hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz. Başbakandan öğrenmiş olduk ki, o patlama bir kaza değilmiş!.. O zaman binbaşıyı neden tutuklamışlar? Yanıt: Burası Türkiye’dir!.. Hükümete yönelebilecek her tepkiye verilecek bir kurbanımız bulunur!.. Bu sefer de şans binbaşıya çıkmış!.. Şimdi de yeni bir iddia kafaları karıştırıyor! Askerler gecenin o vaktinde cephanelikte ne arıyordu? “Sayım” yanıtı pek inandırıcı bulunmamış. Gündüzler çuvala mı konulmuş da gece sayılıyormuş? Söylentiye göre, bombalar Suriye’deki rejim karşıtlarına verilmek üzere, tasnif ediliyormuş. İşe bakın,…