Genel

DİNDAR SİZSİNİZ!..

dindar_nesil
Başbakan’ın “Dindar nesil yetiştireceğiz” açıklaması ile devirdiği çamı ayağa kaldırmak için Diyanet İşleri Başkanı da devreye girdi. Başkan Mehmet Gözen;”Dindarlık en başta içtenlik ve samimiyettir. Görsel ve gösterişçi dindarlık gerçek dindarlık değildir” diyerek, din bezirganlığı yapan dincilere aldanmamaları hususunda halkı uyarmak zorunda kaldı!..
Devleti yönetirken hangi inançtan olursa olsun (isterse inançsız olsun) herkese eşit mesafede duracağı sözünü vererek iktidar olanların, iktidarlarını sürdürebilmek için bir süre sonra “din ticaretine” başlamaları ve kendi kötü icraatlarına dinsel öğeler eklemeye kalkışmaları, eleştirilerden korktukları içindir.
Dinci iktidarlar genellikle,  icraatlarını eleştirenleri din hizmetlerine karşı gelmekle suçlayarak kendileri için “dokunulmaz” ayrı bir alan oluşturmaya çalışırlar. Örneğin cami restorasyonlarındaki yolsuzlukları eleştirenleri, kolaylıkla “camilerin yapılmasına karşı gelen kişiler” olarak suçlayabilirler!..  Böylece muhalefete bırakılan eleştiri alan iyice küçültülmüş olur. Ana muhalefet partisi CHP’nin 60 yıldır bir türlü kurtulamadığı hain tuzak budur!.. Bu nedenle de hiç gerekmediği halde yıllardır  “İmam Hatip Liselerini biz açtık” diyerek, “din karşıtı” olmadıklarını anlatmaya çalışırlar!..
Laik ülkelerin Ortaçağda bıraktığı bu tartışmalar, anlaşılan bizde bir süre daha devam edecek!.. Hiç kuşku yok ki, laiklik ilkesine bağlı olan antiemperyalist görüşe sahip gençliğin karşısına, “dindar” bir gençlik örgütleyip çıkartanlar da antiemperyalist mücadeleyi, dine karşı bir mücadele imiş gibi gösterip, zayıf düşürmek amacıyla hareket etmektedirler…
Dindar nesil” yetiştirmek övünülecek bir şey midir? Dindarlığın karşıtı, “dinsizlik” veya “laiklik” olarak kabul edilebilir mi? Bu soruların yanıtını “dinsizlik” olarak verirseniz, yaptığınız iş doğrudan bölücülüğe hizmettir. Zira tarih baba bize öğretti ki, laiklik ilkesinden (ve demokrasiden) uzaklaşan bütün yönetimler, sonunda totaliter-teokratik bir düzene geçmek zorunda kalmışlardır…
70’li yılların“dindar” gençliği, 3 dönemdir hükümet olup, devleti yönetmektedir. Şimdi de ellerinde bulundurdukları devlet olanaklarını kullanarak, gelecek nesillerin kendileri gibi “dindar” yetişmesini istemektedirler!.. Söylemek istediğim, önümüzde bir “dindar” nesil örneği bulunuyor!.. Ona bakarak “dindar nesil”in nasıl olduğunu daha kolay anlayabiliriz…
Cumhuriyet döneminde yaşadığımız bütün darbelerden her zaman kazançlı çıkan, darbecilerle kol kola giren “dindar gençlik” olmuştur!..
İktidar olmak uğruna, emperyalizmle açıktan işbirliği yaparak, son yüz yılın en büyük emperyalist projesi olan BOP’nin içinde yer alanlarda  her zamanki gibi yine “dindar gençlik” içerisinden çıkmıştır!..
Bugün gibi hatırlıyoruz; 12 Eylül faşist yönetiminin, yoktan yere idama mahkûm ettiği gençlerin, asılmaması için başlatılan kampanyaya, o günlerde imza vermeyenler de “dindar gençliğin” önde gelenleriydi!..
Ortadoğu’daki enerji kaynaklarının yağmalanması projesi kapsamında, Irak’ı işgal eden ve sonunda 1,5 milyon Müslüman’ı öldüren emperyalistlere, 1 Mart Tezkeresi ile yol açmak isteyenleri de “dindar nesil” olarak tanıdık!.. Elinden “Kaddafi İnsan Hakları Ödülünü” aldıktan birkaç ay sonra, kendi silahlı kuvvetlerini emperyalistlerin emrine vererek, 100 binlerce Müslüman Libyalının katledilmesine iştirak edenle“dindar” değiller miydi?..
Anımsayınız; daha birkaç ay öncesine kadar, Suriye ile bakanlar kurulunu birlikte toplayanlar, iki ülke arasında bir sorun olmadığı için de sınırdaki mayınların toplatılmasına karar almışlardı. Olup bitenler hafızalarımızda canlı duruyor.  Hiçbir şekilde “” işimiz olmadığı halde, sırf Amerika istedi diye, Suriye’ye savaş ilan etmeye hazırlanan bu hükümetin üyeleri  gençliklerinde“dindar” değil miydiler?..
Dilerseniz başka türlü söyleyelim:
Wikileaks belgelerinden anlaşıldığına göre, “İsviçre’de 8 ayrı hesapta 8 yüz milyon doları var” diyerek, dava arkadaşı Erdoğan’ı, ABD’ye ihbar eden ispiyoncu önderler, “dindar”da;
Zaman, Sabah, Vakit, Akit ve Taraf gibi “tarafsız”(!) gazeteler,  “dindar” gençliğin elinde değiller mi?.. Televizyonların tamamına yakınının da durumu aynıdır maalesef! “Masumiyet ilkesini” çiğneyip, insanların özel yaşamını ortalığa dökerek, adaleti yolundan saptıran, yandaş medyanın mensupları “dindar” değil mi?..
Emperyalizmi dünyada ilk kez dize getiren ve Osmanlı’nın küllerinden bir devlet kuran Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Gençliğe Söylev”ini, “ayet değildir” diyerek, kaldırmak isteyenler “dindar” da;
Zarar etmediği halde Telekom’u İsrailliye satıp, 74 milyonu Yahudi’ye söğüşletenler, “dindar” değil mi?..
Geçmişte birkaç kez engellendiği halde, orman arazilerini yandaşlarına peşkeş çekmek için ısrarla yasalar çıkaranlar “dindar”da;
Başbakan’a dokunmayı ibadet sayan, onun için şükür namazı kılan, “Tayyib’i üzmek, Allah’ı üzmektir” diye şiirler yazanlar “dindar” değil mi?..
Kendileri gibi düşünmeyenleri, “domuz bağı”ile bağlayıp, canlı canlı toprağa gömen Hizbullahçılar,“dindar” da;
Amerika istedi diye, hutbelerden bazı ayetleri kaldıranlar “dindar” değil miydi?..
Medeniyetler ittifakı”, “Dinler arası diyalog” ve “Ilımlı İslam” gibi yıkıcı projeler içerisinde yer alanlar,  “dindar”da;
Sivas’ta ozanları yakanlar, “dindar” değil miydi?..
Velhasıl sözü daha fazla uzatmayalım. El fenerinin yerine, “Deniz Feneri”ni kullanarak, inançlı insanları dolandıranlar da “dindar”dı!..
Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz!..
Uzatıp da gerçek dindarların canını sıkmayalım!..
Başbakan iyi ki “tinerci nesil” yerine “dindar nesil” yetiştirmek istediğini söylemiş… Bu vesile ile “tinerci çocukların” sorunları birazcık dile getirilmiş ve başlatılan tartışmalar nedeniyle, “laiklik ilkesi”nin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır…
Demek kendileri yetmezmiş gibi bir de gelecek nesilleri “dindar” yetiştirecekler!.. Bizim dünyamızı karartmak tatmin etmedi beyleri…
Sonuç bellidir: Laik bir ülkede, “dindarlık” ve “dinsizlik” gibi kavramlar asla tartışma konusu yapılmazlar!.. Dini değerlere dayanarak iktidar olmak, Ortaçağ’da kalmış bir yöntemdir!..
Din” yukarıda sıraladıklarımızı yapmak için izin veriyorsa ve “dindarlık” bunları yapmaksa eğer, biz “dindar” değiliz ve “Ilımlı İslam” dininize de asla girmeyeceğiz!..
Bilesiniz. Hazır olanak var elinizde, dilerseniz “mahkum numarası” yerine; “Bu adam dindar değildir!” sözlerini, gömleklerimizin sırtına yazın!..
Umurumuzda bile değil!..
Artık dünya alem bilsin ki, “dindar” olan sizlersiniz, biz değil!..
Av. Cemil Can
 

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir