KONUK YAZARLAR

“YENİ CHP” Mİ “YENİ EYLEM PLANI” MI? ..

Ellerinde “elverişli vasıta”ları olmayan; dolayısıyla “cebir ve şiddet” kullanma olanakları bulunmayan 20’li yaşlardaki idealist delikanlıları, dar ağacına çeken çağdışı bir hukuk sisteminden (1) kurtulduk derken, daha beterine saplandık!

En üst hukuk kurallarının yazılı olduğu Anayasa’ya öncelikle uymak ve uygulamakla “görevli ve yetkili” yüksek yargı organları birbirlerine girdiler.

Yargıtay üyeleri, Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında “görevlerini kötüye kullandıkları” iddiası ile dava açılmasını istediler.

Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) ise olan biteni izlemekle yetiniyor…

***

İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi; kararları “kesin” olan ve herkesi; adli ve idari tüm organları “bağlayan” Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlâl kararı”na yok yere (!) direniyor.

Yargıtay’ın 3. Dairesi de aynı yolda; ikinci defa AYM kararlarını tanımıyor:

Kararın “hukuki değeri olmadığını” savunuyorlar!

Yargıtay’ın Başkanı ise bu durumu “yorum farklılığı” olarak basitleştirip zevahiri kurtarmaya çalışıyor…

Anayasa’nın 153, 158 ve 6’nci maddeleri açıkça yok sayılıyor…

Adalet yerlerde sürünüyor…

***

AKP’nin bütün bu eylemlerini, TCK 309. madde (2) kapsamında değerlendirmek mümkündür.

Bu konuyu da bu yazıda tartışmıyoruz…

***

Bir ülkede “hukuk güvenliği” yoksa mahkemeler ne işe yarar?

Yargıçların verdiği kararlara kim inanıp, saygı duyar?

Haksızlığa uğradığına inanan insanlar, haklarını aramak için hukuk dışı yollara tevessül etmezler mi?

Siyasi ktidar eliyle Devlete güven duygusu hızla törpülenip, yok ediliyor…

Mafyalar böyle ortamlarda ortaya çıkarlar…

Bütün bunların sorumluları kimlerdir?..

***

Önce şu bilgiyi vereyim:

Temel hak ve özgürlükler”den olan, Anayasa ve yasalarla güvence altına alınan “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı”nın kullanılması ile ilgili yönetmeliğin 3. maddesi uyarınca miting ve yürüyüş yerleri; 29.01.2021 tarihli “olur”la belirlenmiş olup, belirlenen bu yerler arasında Galata Köprüsü bulunmamaktadır. (3)

Kendilerine “Milli İrade Platformu” (4) adını veren ve Cumhurbaşkanı’nın birinci derecedeki yakınları ile yakın çevresinin kurduğu dernek ve vakıflardan oluşan tertip komitesi; 1 Ocak 2024 günü yürüyüş güzergahını, daha önceden belirlenmiş olan yürüyüş ve miting alanlarına aykırı olacak şekilde; “Ayasofya, Sultan Ahmet, Süleymaniye ve Yeni Camii’nde sabah namazının manevi ikliminde buluşup; Galata Köprüsü’ne akın akın yürüyecek” şekilde belirlemiştir.(5)

Bu mitingle camilerin siyasete alet edildiğini de bu yazıda tartışmayacağız.

Mitingin amacının ilan edildiği gibi; Şehitlere Rahmet, Filistin’e Destek, İsrail’e Lanet Yürüyüşü” olmadığını, tam aksine İsrail’e ihracatın biraz daha artırılarak, acil ihtiyaç duyulan malzemelerin Türkiye tarafından karşılandığı gerçeğinin gizlenmeye çalışıldığını da ispatlamaya girişecek değilim.

Tam aksine bu konuda Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın beyanını esas alıyorum.

Bolat diyor ki:

7 Ekim’den bu yana İsrail ile Türkiye arasındaki ticaret yüzde 50 oranında azaldı.”(6)

Demek ki, ortalıkta dolaştırılan “İsrail mallarını boykot” lafları fasa fisodur…

Boykot filan yok!..

İhracat devam ediyor fakat azaldı!…

***

Bu konuyu da geçip, yakın geçmişte yaşadığımız bazı ilginç olayları hatırlatalım:

İstanbul’da toplantı ve gösteri yürüyüş yerleri değiştirilmeden, kurallar çiğnenerek “Milli İrade Platformu”na özel bir uygulama yapılmış ve Galata Köprüsü’ndeHilafet bayraklıbir miting yapma olanağı tanınmıştır…

İktidar ortağı HÜDA-PAR’ın eyalet sistemini savunmasınave AKP’nin şemsiyesi altında büyütülen Hizb-ut Tahrir’in (7);Tek ümmet, tek devlet, tek çözüm hilafetsloganı atmasına ses çıkartılmamıştır.

 

Bütün bu ve benzer eylemler; Laik, Demokratik Hukuk Devletine meydan okumadır, Cumhuriyet’e baş kaldırıdır…

Yetkili ve görevli kurumlar bunları görmezden gelmeye devam etmektedirler…

***

Dilerseniz Galata Mitingdekiincilerden birini tekrarlayarak, nasıl bir idare altında olduğumuzu görelim:

İlim Yayma Vakfı’nın Mütevelli Heyeti Başkanı Necmettin Bilal Erdoğan konuşmasında:

İstanbul boykota devam edeceğimize söz veriyor muyuz? Bu iş ateşkesle bitmeyecek. Filistin davası sürdüğü müddetçe hayatımızda boykota yer açacağız. Elimizden geleni yapacağız ki bu sermaye sahipleri ayağını denk alsınlar” dedikten sonra, sözlerini En büyük silahımız duamız. Duamızı kuşanıp zulmetten aydınlığa çıkmak için dua edeceğimize söz veriyoruz. Bu mücadelemizi dualarımızla taçlandıracağız” diyerek tamamladı. (8)

İşler Allah’a havale ediliyor…

Duaile İsrail’in katliamlarının durdurulacağına inanlar var!..

***

AYM’nin oybirliği ile verdiği kararla; “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” haline gelen AKP’nin, bu eylemleri sürdürdüğü ve sürdürenlere destek verip koruduğu gerçeği göz önünde tutulursa, kapatılmayı çoktan hak ettiğini söylemekte bir yanlışlık olmayacaktır.

Ama “nerede davayı açacak o Yargıtay Başsavcısı ve nerede o AYM” diyorsanız, yerden göğe haklısınız…

AYM’yi de bu hale getiren yine AKP olduğu için bu tutumu nedeniyle de “Anayasa’yı ihlal suçunu” (9) işlediğini, Laik Cumhuriyet’e karşı bir sürü eylemler gerçekleştirmiş olduğunu söyleyebiliriz…

Üstelik de Devlet’in her kurumunu ele geçirip, egemen olduğundan “cebir ve şiddet” göstermek için “elverişli vasıtalara” da sahipken bunları yapmıştır.

***

Şimdi gelelim muhalif cepheden yükselen seslere.

Bakalım onlar, bu olup bitenleri -kendi deyimleri ile- nasıl okuyorlar:

İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş karşısına aday çıkartmakta zorlanan AKP, yapay bir “devlet krizi” çıkartmıştır. Bu şekilde kutuplaşmayı biraz daha ileriye taşıyarak, adayların tartışılmasını geçiştirmek ve seçmenlerin -önceden de denenip başarıldığı gibi- kendilerini ait hissettiği ittifaka oy vermesini sağlamak amacıyla “yapay gündemler” yaratılmaktadır, asıl amaç budur… Cumhuriyet tehlikede değildir!..

TÜİK’in yaşanan gerçeklere aykırı olarak ilân ettiği enflasyon rakamlarına göre belirlenecek olan; asgari ücret, memur ve emekli maaşlarına isyan edilmesinin önüne geçmek için bu”rejim krizi” bilerek/isteyerek çıkartılmıştır, gerçekte kriz filan yoktur!..

Bütçe görüşmeleri sırasında ortaya çıkan ve iktidarın ilk başta övündüğü; Türkiye nüfusunun yüzde 32’sinin “sosyal yardım”larla yaşama tutunduğu (10) ve 2018’de 3.4 milyon olan yardımlardan faydalanan hane sayısının 2023 itibariyle 4.4 milyona çıktığı (11) gerçeğini gizlemek için bu “yargı krizi” çıkartılmıştır, rejimin tehlikede olduğunu söylemek abartıdır!..

Her ne kadar resmi rakamlarla; Türkiye nüfusunun yüzde 15.2’sini oluşturan gençlerin yüzde 84.3’nün “mutlu ve orta seviyede mutlu” olduğuna (12) halk inandırılmaya çalışılıyorsa da gerçekte en başarılı olanların bile yurt dışına çıkmak için fırsat kolladığı gerçeği görülmesin diye; “egemenlik”, “devletin bekası”, “toprak bütünlüğü”, “dış güçlerin işleri” ve “terör” gibi milli meseleleri öne çıkartarak, iktidar başarısızlıklarını örtmek için sürekli bu “yapay krizler” çıkartmaktadır, gerçekte söylendiği gibi bir tehlike yoktur!..

Yurttaşların çoğunluğu akşam sofraya ne koyacağını kara kara düşünürken, fakir fukaradan toplanan vergilerin 10 milyondan fazla Suriyeli ile 1 milyona yakın Afganlıya neden dağıtıldığı konuşulmasın diye, daha önemli “gündemler” yaratılmak zorunda kalınmıştır. Bu yüzden “yargı krizi” çıkartılmıştır, paniğe gerek yoktur!..

Suudi Arabistan’ın Başkenti Riyad’da yapılması kararlaştırılan Galatasaray-Fenerbahçe “Süper Kupa” karşılaşmasından önce yaşanan kriz de bilinçli çıkartılmıştır. Vatanımızın kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu, Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk 85 milyonun kırmızı çizgisidir. O’nun fotoğrafının sporcuların formasından çıkartılmasını istemek ve “Yurtta Barış Dünyada Barış” ile “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözlerinin yazılı olduğu pankartların stadyuma sokulmasını yasaklamakla kızılca kıyametin kopacacağını (13) herkes bilir. Dolayısıyla bu durumu ön gören siyasi iktidar, Suudi Arabistan ile yapılan “sözleşme”yi de takımlardan gizleyerek, bir oldu bitti ile Türk seyircisini karşı karşıya getirmiş, adeta yangına benzini kendi elleriyle dökmüştür. Bu şekilde iç siyasetteki başarısızlıklarının yerel seçimlere kadar tartışılmasının önüne geçmek istenmiştir… Atatürk’ün Cumhuriyet’in banisi olduğunu AKP de kabul etmektedir, telaşa mahal yoktur…

***

Yukarıya bir kısmını özetleyerek aktardığımız görüşler, kısmen veya tamamen doğru olsa bile, asıl gerçeğin gözden kaçırılmak istendiği, daha doğrusu muhalefet tarafından konuşulmasından bile korkulduğu kanısındayım.

Peki, o gerçek nedir?

Yine onların sözleri ile açıklayalım:

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, çeşitli vesilelerle yaptığı konuşmalarda övünerek gerçekleştirdiklerini söylediği “Sessiz Devrim”, (14) bir kez de TBMM’ndeki Bütçe görüşmeleri sırasında Milli Eğitim Bakanı’nın, ağzından tükrükler saçarak ve parmak sallayarak ifade ettiği; “Türkiye artık bambaşka bir ülke. O eski Türkiye yok artık. Gerçeği görün uyanın uyanın” (15) sözleri ile vurgulanan Laik Cumhuriyet’in bütün kurum ve kuralları ile yıkılmakta olduğu gerçeğidir…

Muhalefetin bu gerçeği kabullenmesi halinde, bu tehlikeyi bertaraf etmek için bir de “eylem plânı” yapması gerekmektedir.

İşte muhalefet partilerinin tümünün korktuğu, bu konunun konuşulması ve eylem planının halkla paylaşılmasıdır…

Televizyonlarda her akşam ahkâm kesenler de bu yöndeki sorulara aynı nedenle yanıt vermekten özenle kaçınmaktadırlar…

***

Şimdi geldik zurnanın “zırt” dediği yere:

Önümüzdeki yerel veya genel seçimleri muhalefetin kazanması halinde; sonuçları siyasi iktidar tanımazsa ne olacaktır?

Buna karşı neler yapılacaktır?

Anayasa’yı ve AYM kararlarını tanımayan bir iktidarın, kendi sonu anlamına gelecek seçim sonuçlarını tanımaması sürpriz kabul edilebilir mi?

Uyduruk bahanelerle seçilmiş başkanlar görevden alınıp, yerlerine “kayyım” atanırsa, “yargı yoluna başvurmaktan(!) başka ne yapılabilir, bunların şimdiden tartışılması gerekmez mi?

Lütfen, 21 yıl boyunca yapıldığı gibi “yargı yoluna başvurmak”la milleti oyalamayın.

Yapılması gerekeni yapamıyorsanız, çekin gidin veya sine-i millete dönün, daha fazla komik olmayın!

Yasalara uygun, şiddet içermeyecek açık-seçik ve sıradan vatandaşların da anlayacağı şekilde bir eylem plânının, bugünden hazırlanarak halka anlatılması ertelenemez bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmıştır…

Nokta!..

***

Geçersiz oylarla kabul edilen 12 Eylül 2010 halkoyundan sonra, YSK önünde; halkoylaması yenilenene kadar “oturma eylemi” yapma yerine; eylemsizliği seçen ve “dışarıda silâhlı ve sopalı adamlar vardı” mazeretinin arkasına sığınan; geçersiz Anayasa halkoylamasına katılarak meşruiyet sağlayan; üçüncü kez seçilme olanağı bulunmayan Erdoğan’la yarışa girip onu da meşrulaştiran Y-CHP’nin, “edilgen ve korkak” tutumunun vakit geçirilmeden değiştirilmesi geniş yığınların acil beklentisidir…

“Değişim” bu şekilde tanımlanmalıdır…

Y-CHP”nin sür’atle kuruluş ayarlarına döndürülüp Kuvayı Milliyecilerin CHP’si olarak alanlara inmesinden başka çözüm kalmamıştır…

Bu anlamda 14 Ocak’ta yapılacak olan “Anayasa’ya ve Anayasa Mahkemesine” sahip çıkma amaçlı hayati önemdeki Tandoğan Mitingi, bir ilk olarak kabul edilmelidir…

Mazeretler üretmek ve “çamura yatmak” halkı karanlığa teslim olmaya mecbur bırakmak anlamına gelecektir.

Nala-mıha vurmanın bu ülkeye bir yararı yoktur…

***

Düşmesin bizimle yola:
evinde ağlayanların
göz yaşlarını
boynunda ağır bir
zincir
gibi taşıyanlar!
Bıraksın peşimizi
kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar! “
(16)

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) 765 sayılı mülga Kanunun 146/1. fıkrasında; “Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini iskata veya vazifesini yapmaktan men’e cebren teşebbüs edenler, ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına mahkûm olur.”

(Tağyir: Başkalaştırma, değiştirme, bozma ; Tebdil: Değiştirme, değiştirilme, başka bir hale getirme; İlga: Lağvetme, kaldırma, bozma.)

(2) 5237 Sayılı TCK-309: “Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar. Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.”

(3) http://www.istanbul.gov.tr/2021-yili-toplanti-ve-gosteri-yuruyus-alanlari-basin-aciklamasi

(4) Basın toplantısına katılan ve Türk halkına çağrıda bulunan STK başkanları ve temsilcileri ise şöyle: Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) İbrahim Beşinci, İlim Yayma Vakfı – N. Bilal Erdoğan ve İ. Tankut Küsmezer, Türkiye Diyanet Vakfı – İzani Turan, MÜSİAD Mahmut Asmalı, İnsan ve Medeniyet Hareketi (İMH) Kemal Özden, MEMUR-SEN – Ali Yalçın ve Cesur Öztürk, TGSP – Ali Haydar Ustaosmanoğlu, TÜRGEV – Fatmanur Altun ve Makbule Çabuk, GENÇ-KON – Ahmet Sözbilir, HAK-İŞ Mustafa İluk, Eğitime Destek Platformu – Zeynel Önal, ÖNDER – Abdullah Ceylan, KADEM Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Ensar Vakfı Şener Ağaç ve Hüseyin Kader, Anadolu Federasyonu Şamil Kılıçparlar, Filistin İnisiyatifi Ümit Sözmez, 15 Temmuz Derneği – İsmail Hakkı Turunç, İhlas Vakfı Mahmut Kemal Aydın İstanbul 2 Nol’lu Barosu Yasin Şamlı programa katılanlar arasındaydı.

(5) https://tugva.org/1-ocak-sabahi-tum-halkimizi-galata-koprusune-bekliyoruz/

(6) https://www.bbc.com/turkce/articles/cv2zl9wd519o

(7) https://www.hizb-turkiye.com/

(8) https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/galata-koprusundeki-gazze-mitinginde-bilal-erdogan-konustu-sermaye-2157985

(9) https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/621591

(10) https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/turkiye-nufusunun-yaklasik-yuzde-32si-yardimlarla-ayakta-durabiliyor-1917847

(11) https://www.birgun.net/haber/sosyal-yardima-muhtaclar-ulkesi-485561

(12) https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Genclik-2022-49670

(13) https://chp-muhalefethareketi.biz.tr/2023/12/31/ataturk-yoksa-turkiye-de-yok-mac-da-yok/

(14) https://www.youtube.com/watch?v=j2V_MiFJGYI

(15) https://chp-muhalefethareketi.biz.tr/2023/12/24/gercegi-gorun-uyanin-artik/

(16) https://siir.gen.tr/siir/n/nazim_hikmet/gunesi_icenlerin_turkusu.htm

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir