KONUK YAZARLAR

“EKONOMİ ZİRVESİ”NE GİDERKEN!..

9 günlük bayram tatilinde tuzu kuru küçük bir azınlık sahillere koşup tatil yaptılar.

Ezici çoğunluk ise evde oturup ekonomi çalıştı!

Dilimize “kazı bağırtmadan yolmak” (1) olarak geçen terimi yeniden tartışmaya başladık…

***

Saray’ın harcamalarının yüzde 227’ye çıktığı bu dönemde, devlet garantili işletmelere ödenecek parayı bulmakta zorlanan siyasi iktidara, yeni kaynaklar aramak zorunda kaldık!

Kuryelerden, bahşişlerden ve kiralardan vergi almayı hesaplayan Sayın Hükumetimiz gerçekten de zor durumda…

***

Kazlar son tüylerine kadar yolunacak!..

Başka yolumuz kalmadı…

***

Tarım ve hayvancılığı kendine yeten birkaç ülkeden biri olmakla yıllarca övündüğümüz Türkiye, o eski Türkiye değil artık:

Diğer günler bir şey olur da Kurban Bayramında bile et yiyemedik.

Müjde!

Vatandaşların çoğunluğu bu sene “kurban ibadeti“ni (2) yerine getiremedi.

Kurbanlıklar ise üreticilerin elinde kaldılar. (3)

Süt fabrikaları, iflasın eşiğine geldi… (4)

***

Çiftçiler hükumetten memnun değiller:

Rizeli çay üreticisi burnundan soluyor. (5)

Mahsulünü TMO’ne veremeyen Konyalı çiftçi, buğdayını AKP binasının önüne döküyor…(6)

***

Çeşitli mali oyunlarla elinde avucunda son kalan parayı, hükumetin hatalı politikaları yüzünden kaybeden yurttaş, yeni vergilerden nasıl kurtulacağının derdine düştü.

Gençlik, “perişanları oynuyor”… (7)

Yurt dışında yeni yaşam alanları bulabilen iyi eğitimli gençler, arkalarına dönüp bakmadan kaçıyorlar…(8)

***

Mevcut durum nedeniyle harcamaları artan, vergi gelirleri azalan, bütçe açığı tırmanan, israftan tasarrufa bir türlü geçemeyen Sayın Hükumetimiz, mecburen maalesef yine kazları yolacak.

Başka kaynağımız yok!

Toplanan vergilerin nerelere harcandığı konusunda şeffaflığın olmaması en büyük sorunumuzdur.

Yandaşların bir kısmı; muafiyet, istisna, indirim ve teşvik gibi belli bazı vergisel avantaj ve kollamalarla vergi dışı kalıyorlar.

Bu durum halkın adalet ve eşitlik duygusunu incitiyor.

2024 Merkezi Yönetim Bütçe Teklifi’ne göre, çoğu Gelir ve Kurumlar Vergisi olmak üzere 2,2 trilyon lira vergiden vazgeçilmiş. (9)

Bu kaynak neden kullanılmıyor acaba?

Mali yükü sermayenin üzerinden alıp vatandaşa yüklemek, AKP’nin neredeyse temel ilkesi haline geldi…

***

Ebabiller, (10) gerçeği karartmak için 7/24 çalışıyorlar.

Gidişatın “iyi” veya iyiye doğru olduğunu sürekli tekrar ederek, halkın bağırmasını önlemeye çalışıyorlar.

Durmaksızın “anestezi” görevi yapıyorlar.

Bu biraz imtiyazlı olan kesim, sürekli itiraz edilemeyecek olan icraatları tekrar edip duruyor.

Başka bir söyleyişle; yandaş olmaktan bir türlü vazgeçemeyenler, vergi gelirleri ile özelleştirme gelirlerinden ve borçlanmalardan gelen paraların ne kadarının doğru işlere harcandığını, ne kadarının lükse ve şatafata gittiğinden hiç söz etmeyerek, gerçekleri karartabileceklerini sanıyorlar.

Aslında açlıktan ağızları kokan bu tetikçiler, sanki parayı halktan toplayıp, yandaşlara aktaran sistemin yaşaması için özel görevliler gibiler…

***

Bir de baştan beri “muhalif” olup, iktidarı destekleyenlerin zor duruma düşmesinden keyif alır gibi yapan ve “oh oldu bize!” diyenlerimiz var.

Bunlar, aslında körü körüne iktidarı destekleyenleri “tahrik ederek” uyarmaya çalışanlardır.

Duayı bile; “Ya Rab, komşuma da verme bana da verme” şekline dönüştüren bu duyarlı insanlar, çaresizliklerini “ironi yaparak” dile getiriyor; yurttaşlık görevini bu şekilde yerine getirmeye çalışıyorlar…

Mizahi amaçlı da olsa, bu tür söylemlerin “kutuplaştırma siyaseti“ne hizmet edeceğinden korkuluyor…

***

Vergiden kaçma ve kaçınma (11) olanağı bulamayan “bordro mahkumları” ise kemer sıkma politikalarından en çok etkilenecek kesim olarak, kara kara düşünüyorlar…

Biliyoruz ki:

Halktan yana olan iktidarlar, vergi argümanını kullanarak gelirin daha adil dağılabilmesi için zenginden alıp fakire verirler.

Bizdeki gibi işçinin işsizlik fonunu işveren adına kullandırmazlar…

CHP ile AKP arasındaki zirveyi beklemek bayağı eğlenceli olacaktır.

Müzakereden hiçbir şart altında kaçan taraf olmamak gerekir.

Temel ilkelerden de ödün vermemek şarttır.

Her zaman ve zeminde gerçekleri dile getirmek halkın yararına olacaktır…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) Bu söz, iktisatçı Jean Baptiste Colberte aittir. Çoğunlukla kral için, daima vatan için!ve Vergileme sanatı, kazı bağırtmadan, ondan mümkün olduğu kadar tüy almaktır” sözleri ile ansiklopedilere geçen Fransız Maliye Bakanı Colbert, 1619-1683 arasında yaşamıştır. Bir kumaş tüccarının oğlu olan Colbert, başbakan durumundaki Kardinal Mazerin’in hizmetine girip, 1654’te kraliçenin katibi olmuştur. Daha sonra XIV. Louis’nin Maliye Bakanlığı’na getirildi. Yapılan yolsuzlukları ortaya çıkartıp bu konuda mahkeme ve mali danışma kurulu oluşturmuştur. Fransa’da sanayi ve ticaretin gelişmesine önemli katkılar yaptı. Dokuma fabrikaları kurdu, vergi işlerini düzene soktu, sigortacılıkla ilgili daireler oluşturdu ve yasalar çıkardı. Böylece burjuva sınıfının yükselmesi ve kurumsallaşmasında önemli rol oynadı. Özellikle vergi uygulamalarıyla halkın tepkisini çekti. Fransız Merkantalizmini (*) yaratan insandır. Colbertizm (**) diye anılan pratik bir ekonomi sistemi geliştirdi.

(*) Merkantilizm, bir ekonominin ihracatını en üst düzeye çıkarmak ve ithalatını en aza indirmek için tasarlanmış milliyetçi bir ekonomi politikasıdır. Başka bir deyişle, ülke içindeki kaynak birikimini en üst düzeye çıkarmayı ve bu kaynakları tek taraflı ticaret için kullanmayı amaçlamaktadır.

(**) Colbertizm: XVII. yüzyıl Fransa’sında, Colbert’in uyguladığı ulusal ekonomik politikaya verilen addır. Bu görüşe göre, maden kaynakları, Fransa’nın siyasal, ekonomik ve askeri gücünü etkileyecek bir öneme sahiptir ve devletin elindeki maden varlığını arttırmak için, dışalıma yönelmek gerekirdi.

Dış ticaret dengesi, gerekirse savaşa ve zora başvurarak ele geçirilecek kaynaklarla kurulmalıdır şeklindeki görüşü dikkat çekicidir. Devletin büyük şirketleri, yönetimi ve denetimi altında tutmasını savunuyordu. Deniz ticaretine, sömürgeciliğe önem veriyordu. Devlet, gümrük tarifelerini düzenlemeli, açtığı okullarda uzman ve teknisyen yetiştirmeliydi. Colbertizm, Fransa’da merkantilizmin özel bir uygulama biçimi olarak belirmiştir.

(2) “Kurban kesmek, Kur’an’ın açık beyanıyla, bir ibadet değildir; sosyal yardımlaşmanın bir türüdür. Kurban, İslam terminolojisinde infak (yoksula ve yoksuna yardım, sahip olunandan başkalarına pay çıkarma) denen ve Kur’an’da altı sık sık çizilen paylaşmanın çok geniş çerçevesi içinde yer alan bir yardımlaşma şeklidir.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/10082

(3)https://www.ntv.com.tr/turkiye/satilmayan-kurbanligi-devlet-alacak,vZcvn1el4Um2ixhHkOuGWA

(4) https://www.ekonomim.com/sirketler/sut-devi-iflas-etti-icradan-satisa-cikacak-haberi-749546

(5) https://www.odatv.com/guncel/rizeli-uretici-akp-il-baskanliginin-onune-cay-doktu-cay-fiyatini-kabul-etmiyorum-120043224

(6) https://www.dailymotion.com/video/x8n5jog

(7) Perişanları oynamak; çok fena olmak, yorulmak, bitmek, pili tükenmek, çamura batmak, parasız kalmak, grip olmak, sınavı unutmak, otobüsü kaçırmak, ev taşımak, badana yapmak, 5 te yatıp 7 de kalkmak gibi durumları anlatmak için kullanılan bir deyimdir…

(8) https://www.cumhuriyet.com.tr/saglik/doktorlar-neden-yurt-disina-gidiyor-genel-saglik-is-genel-baskani-derya-ugur-insani-kosullar-icin-gidiyorlar-2099937

(9) https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/tasarruf-sadece-emekci-ve-emekliye-2200972

(10) https://www.birgun.net/haber/chp-li-ozgur-ozel-in-ifsa-ettigi-trol-ordusu-ebabil-harekati-ndan-ilk-paylasim-417329

(11) https://www.alomaliye.com/2017/06/05/vergi-kacirma-vergiden-kacinma/

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir