KONUK YAZARLAR

ERDOĞAN EMPERYALİZME KARŞI!..

Ağzım açık, dilim dışarıda Reis’i dinliyorum.

Cumhurbaşkanlığı yarışındaki zorlu rakibi Kılıçdaroğlu’nu paylıyor:

“Türkiye son 21 yıldaki demokrasi ve kalkınma atılımlarımızla asırlık hayallerine ancak kavuşabildi. Hanım kardeşlerim şimdi birileri çıkmış bize tıpkı seccade edebiyatı yaptığı gibi emperyalizm edebiyatı yapıyor. Peki bu edebiyatı yapan kim? Emperyalistlerin tetikçisi, terör örgütleri ile kol kola yürüyen kişi. Emperyalizmin finansörü, Londra tefecilerinden aldığı sözlerle adeta sevindirik olan kişi. Bay bay Kemal acaba Londra’dan ne kadar para aldın da geldin? Aldığın bir şey var mı? Laf, emperyalistlerin truva atı, IMF ile adamlarını otel odalarında gizli saklı buluşturan kişi kim? Bu kişinin kim olduğunu biliyorsunuz değil mi? Bay bay Kemal çıkmış şimdi de her zamanki iğrenç üslubu ile bize anti emperyalizm dersi vermeye kalkıyor” (1) diyor…

***

Emperyalizm” sihirli bir sözcük gibi, ağzına gelen, işine geldiği gibi kullanıyor.

Biz doğrusunu öğrenelim.

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayarak girelim söze.

Ne ilgisi var demeyin, zira emperyalizm, “egemenlik” ile ilgi bir kavram.

İçerisinde “egemenlik” sözcüğü olan 23 Nisan, aynı zamanda bir ülküyü de işaret ediyor.

Bu devletin kurucuları Türk Gençliğine diyorlar ki:

Ulusal egemenlik” meselesini hiç unutmayacaksınız ve devletin egemenlik hakkından asla taviz vermeyeceksiniz.

Vasiyet gibi bir öğüt işte….

***

Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre egemenlik:

Milletin ve onun tüzel kişiliği olan devletin yetkilerinin tümünü ifade eder.

Hükümranlık ve hâkimiyet sözcükleri de eş anlamda kullanılırlar.

Devlet, Millete ait yetkilerinin bir kısmını kullanamıyorsa, orada durup düşünmük gerekir.

Kullanılamayan yetkileri başka bir devlet/devletler kullanıyor demektir.

Örnek:

Ege Denizindeki Türkiye’ye ait olduğu ada ve adacıklar üzerinde Yunanistan’ın hak iddia etmesi ve fiili durum yaratmasında olduğu gibi…

Egemenlik konusu “bağımsızlık”la bire bir ilgilidir.

Egemenliklerinden ödün veren devletler, adım adım bağımsızlıklarını da yitirirler

***

Sosyalist düşünceyi benimseyenlerin sıkça kullandığı bir terim olSosyalist düşünceyi benimseyenlerin sıkça kullandığı bir sözcük olan emperyalizm, son yıllarda geleneksel muhafazakar çizgide sörf yapanların da olumsuz anlamda kullanmaya başladığına tanık oluyoruz..

Bu yüzden “emperyalizmi” kalın çizgilerle de olsa, tarihsel kökenine inerek tanımak gerekir.

En yumuşak ve sevimli tanımı ile emperyalizm:

“Bir devletin veya ulusun başka devlet veya uluslar üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunmaya çalışmasıdır. Etkileyen devlet, etkilenen devletin kaynaklarından ‘yararlanma‘ hakkına da sahip olur.”

“Emperyalizm” kelimesi Latince “imperium” kelimesinden türetilmiş olup “üstün güç“, “egemenlik” anlamına gelmektedir.

İlk olarak 1870’lerde Büyük Britanya’da yaygın bir kullanım kazanmış ve olumsuz anlamda kullanılmıştır.İlk olarak 1870’lerde Büyük Britanya’da olumsuz anlamda kullanılmıştır.

19’uncu. ve 20’inci yüzyıllarda Batı’nın ve Japonya’nın Asya ve Afrika’daki “siyasi ve ekonomik gücü”nü ifade etmek için kullanılmıştır…

***

1700’lerin sonlarında başlayan Emperyalizm Çağı boyunca, büyüyen endüstriyel ekonomilere sahip Avrupa ülkeleri (Belçika, Almanya, İspanya, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya ve Portekiz ) dünyanın diğer bölgelerini sömürgeleştirdi ve ilhak ettiler.

19’uncu yüzyıldaki “Afrika Talanı” bu sürecin en çarpıcı örneğidir…

Emperyalizmi anlamak için en elverişli sözcük “talan”dır…

Sözün özü; başka ülkelerin kaynaklarını yağmalamanın adıdır emperyalizm…

***

Emperyalizm, kendisini eleştirenler tarafından ahlâki ya da ahlâki olmayan kınamalara maruz kalmıştır..

Bu nedenle “emperyalizm” terimi uluslararası propagandada sıklıkla “yayılmacı” ve “saldırgan” dış politika için aşağılayıcı bir ifade olarak kullanılmaktadır.

Emperyalizmi bu son tanımı ile kullanmak en gerçekçi yaklaşımdır.

YayılmacÖzetle “yayılmacı” ve “saldırgan” olma durumunu ifade eder emperyalizm…

Yağma” temel hedefidir…

***

Yayılmacı ve saldırgan devletlerin başında ise ABD gelmektedir.

Ardından AB gelir elbette.

Son yıllarda; Gürcistan ve Ukrayna’da emperyalizmin yayılmacı yönünü, Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’de de saldırgan yüzünü net olarak gördük.

Mazlum insanların kanını akıtan, çocukların ve kadınların canlarını yakan ve kaynaklarını talan eden emperyalist devletlere karşı olmak, her şeyden önce insanlık görevi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın empereyalizme karşı olduğunu söylemesi, bu bağlamda anlamlı ve önemlidir…

Eğer bu sözünde durursa…

***

Emperyalizmin en güçlü yayılma aracı “kültür emperyalizmi”dir. (2).

Emperyalistler, “kültür emperyalizmi” yoluyla toplumları öylesine etkilenmektedirler ki, kendi öz güçlerini aşırı küçümseyip, emperyalistlerinkini ise abartarak, zihinsEmperyalistler, “kültür emperyalizmi” yoluyla toplumları öylesine etkilenmektedirler ki, kendi öz güçlerini aşırı küçümseyip, emperyalistlerinkini ise abartarak, zihinsel olarak güçlüye teslim olmalarını sağlamaktadırlar.

Savaşmadan teslim olma bu algının bir sonucudur.

Emperyalizmin en büyük silâhı da budur işte!

Emperyalizme teslimiyetin doğal sonucu “işbirlikçilik”tir.

Emperyalizmle işbirliği edenler, doğal olarak küçük çıkarları uğruna ülkelerinin menfaatlerini peşkeş çekebilmektedirler.

İşbirlikçiler, sonuçta emperyalizmin hizmetine girerler ve uşak olarak yaşamaya devam ederler…

***

Öyle ki:

Yatırımlarını Batı’ya taşımak ve çocuklarının geleceğini Batı’da arama çabaları içerisine girerler.

Emperyalist politikaların etkisinde kalanlar, milli benliklerini de kaybederler.

Kendi ülkelerini ve parçası oldukları toplumu küçümsemeye başlarlar.

Yetkili makamlara geldiklerinde halkına ilkel bir yaşam dayatırlar.

Sürekli sabretmeyi ve öteki dünyaya çalışmayı önerirler.

Buna karşılık, kendi çocuklarını Batı’nın okullarında okutup, oradalarda yaşamaları için yatırımlar yaparlar.

Özellikle de ABD vatandaşı olmaları için çocuklarını ABD’de doğurma gibi düşüklüklerÖzellikle de ABD vatandaşı olmaları için çocuklarını ABD’de doğurmak gibi düşüklük gösterirler.

Emperyal üstünlük ve büyüklük politikalarının kayıtsız koşulsuz kabul edenlerin, emperyalizme karşı imiş gibi duruşlarına asla aldanmamak gerekir….

***

Emperyalizm genellikle, belirli ırkların üstün olduğu; buna karşılık aşağı ırkların “medenileştirilme” ihtiyacı içerisinde olduğu fikrini empoze eder.

Doğal olarak bu aşağı ırklara “insan hakları” ve “demokrasi” götürme görevini üstlenirler.

İşgal edecekleri ülkelerde önce diktatörleri destekleyip iktidara getirirler, sonra bu ülkeleri “insan hakları” ve “demokrasi” götürme bahanesi ile işgal edip iliklerine kadar sömürürler…

Bu tür işgallerde en önemli rolü, ne yazık ki, işgal edilecek olan ülkelerin işbirlikçi yöneticileri oynarlar.

Emperyalizmle işbirliği yaparak iktidar olanlar, adım adım devletin yetkilerini kullanmaktan vazgeçmek zorunda bırakılırlar.

Ulusal ve uluslararası çıkarları koruyamaz hale gelirler.

Böylece emperyalist devletlere olan bağımlılık giderek artar…

Bunu da “karşılıklı bağımlılık” masalı ile örtmeye çalışırlar…

***

Tam bağımsızlık” ve “antiemperyalizm” şiarı ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin, 2023 yılındaki durumunun yukarıdaki açıklamalar karşısında hiç de iç açıcı olmadığı görülmektedir.

Onlarca yıl içerisinde, ülkemizi adım adım emperyalizime bağımlı duruma getiren zihniyetler, ne yazık ki yine siyaset sahnesindedirler…

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 103. yılında, çocukların “egemenlik dersi”nden büyüklere vereceği notu buyurun siz tahmin edin..

***

En ufak bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkmıştır ki:

Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra NATO bir savunma örgütü olmaktan çıkmış, emperyalizmin yayılma aracı haline dönüştürülmüştür.

Ne yazıktır ki, AKP yönetimindeki Türkiye Cumhuriyeti, emperyalizmin yayılma ve genişleme atılımlarına destek vermiştir:

Gürcistan’ın NATO üyeliğine destek verilmiş ve NATO Karadeniz’e çağrılmıştır. (3)

Finlandiya’nın da NATO üyeliğine “evet” demiştir. (4)

Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, ABD’nin Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki sınırları kaldırma, yönetimleri değiştirme ve doğal kaynaklarının yağmalanması projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığını kabul etmiştir… (5)

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan, emperyalizmin ekonomik sistemi olan neoliberalizmin en hızlı savunucusu ve uygulayıcıları arasındadır.

Bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür…

Buna karşılık Erdoğan’ın 21 yıllık iktidarı süresince emperyalizme karşı olün bir tek eylemine tanık olamadık….

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

  1. https://www.gazeteduvar.com.tr/erdogan-imf-baskanina-turkiyeyi-ben-yonetirim-ben-dedim-yanimizda-bebecan-vardi-haber-1614088
  2. Kültür emperyalizmi, bir grubun baskın kültürünün başka bir kültürün inançları, değerleri ve toplumsal normları üzerinde etkili olmasıdır. Bu, müzik, televizyon veya film gibi popüler medya biçimini alabilir ve alt kültürdeki insanların bu medya biçimlerinde tasvir edilen yabancı kültürü taklit etmek istemelerine yol açabilir
  3. https://www.yenisafak.com/dunya/erdoganin-sozlerine-gurcistandan-tesekkur-2465118
  4. https://www.bbc.com/turkce/articles/cp0jen76gjpo
  5. https://www.google.com/search?q=Erdo%C4%9Fan+B%C3%BCy%C3%BCk+Ortado%C4%9Fu+Projesi+e%C5%9F+ba%C5%9Fkan%C4%B1y%C4%B1m#fpstate=ive&vld=cid:cf236ba2,vid:L-4V6OONYIQ

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir