KONUK YAZARLAR

AKP YÖNETİMİNDE SÖMÜRGELEŞEN TÜRKİYE!..

Reis:

Biz eserlerle konuşuyoruz. Fazla lafa gerek yok” diyor.

Yardımcısı Numan Kurtulmuş da aynı havalarda:

Biz TOGG diyoruz, adamlar soğan diyor.

Çok açıktır ki:

AKP’nin 21 yıllık iktidarında övündüğü eserlerin başında; Baykar Teknoloji şirketinin -alkışı hak eden- savunma sanayi ile ilgili üretimleri var.

Ardından; bölünmüş yollar, köprüler, viyadükler ve elektrikli otomobil TOGG geliyor.

TOGG’un sahibi birkaç işadamıdır, iktidarla bir ilgileri yok denebilir. (1 )

Savunma sanayiindeki icraatlara sözümüz yok, kutluyorum kendilerini…

Ama onlar, AKP’nin 21 yılını kurtarmaya yetmiyorlar.

Ayrıca Baykar Teknoloji’nin CEO’su Haluk Bayraktar, devletten bir lira kredi almadıklarını ısrarla söyleyerek, bir hükümet icraatı olmadıklarını vurguluyor. (2)

Dolayısıyla siyasi iktidar, bu üretimlerle övünmeyi hak etmiyor…

***

AKP iktidarları, 21 yılda Cumhuriyet tarihimiz boyunca edindiğimiz tüm kazanımlarımızı sattılar. Onları bu yazıdaki değerlendirmenin dışında tutacağım.

Bırakılan borçlar, “eser”den sayılıyor mu doğrusu onu da bilmiyorum!

Bir eserlerini daha biliyorum ki, söylemeye dilim varmıyor.

Halkı iyice kutuplaştırıp, ikiye böldüler!..

Bu “eser”de de AKP’nin imzası vardır….

***

AKP’nin yapmakla övündüğü, gerçekte ise utanılacak bayağı eserleri vardır:

Biri bölünmüş yollardır.

Özellikle de bölünmüş otoyollarla, ülkemizi otomobil devlerinin pazarı haline getirdiler.

Kolaylıkla anlaşılmıyordur biliyorum; bu yüzden otoyolların insafsız bir sömürü aracına dönüştürüldüğüne dikkat çekmek istiyorum.

Sömürü aracı” diyorum…

Petrole bağımlı otomobillerin, hem ithal edilmesi hem de üretimi, bu sömürü düzeninin diğer ayaklarıdır.

Elektrikle çalışan TOGG ise, dış piyasalarda rekabet edecek duruma gelmedikçe, sahiplerine para kazandırmaktan başka bir işe yaramayacak!

O da, iç piyasada “lüks tüketim aracı” olarak “sermaye birikimi”nin önündeki en büyük engel olarak kayıtlara geçecektir.

Yolların otomobillerle dolu olması, alım gücünün yüksek olduğunun göstergesi değildir.

Dolayısıyla bu icraatlardan dolayı iktidar, ancak dış güçlerden “aferin” alabilir…

***

Açıklayalım:

Kim ne derse desin; petrol üreticisi olmayan ülkelerin, ihracata dönük olmadıkça, otomobil ithal etmeleri/üretmeleri ihanet düzeyinde bir aymazlıktır.

Ülkelerine yapılmış en büyük kötülüktür.

Hele de dışarıdan kredi bularak, bölünmüş yollar, viyadükler ve köprüler yapmak, emperyalist devletlere sömürge olmaktan başka bir sonuç doğuramaz.

Sömürge olan devletlerin halkı, önünde sonunda sömüren ülkelerin hizmetkârı olurlar…

Bu kadar!..

***

Nasıl mı?

Raylı sistemle (metro ve hızlı tren) toplu taşımaya yatırım yapmayan ülkeler, otomobil üreticilerinin pazarıdırlar.

Ülkeyi başka ülkelerin pazarı haline getirmenin nesi ile övüneceğiz Tanrı aşkına?

Bir başka anlatımla, otomobil ithal eden (gelişmekte olan) ülkeler, otomobil üreticilerinin hurdalığı olmak zorundadırlar.

Araba mezarlığına çevirdiler bu güzel ülkemizi…

Böylesine kötü politikaların tek kazananı “dış güçler”dir…

Kazan-kazan” mavallarının hiçbir değeri kalmamıştır…

***

Gelişmekte olan ve ithalâtı ihracatından fazla olan bizim gibi ülkeler için otomobil lüks tüketimdir.

Otomobili olan orta gelirli bir ailenin, temel ihtiyaçları için harcayacağı paranın önemli bir kısmını yakıt, yedek parça, bakım, sigorta, muayene ücreti gibi otomobilin gider kalemlerine harcayacağı tartışmasızdır.

Böyle bir ailenin birikim yapması mümkün olabilir mi?

Tüm ülke için düşünüldüğünde, ciddi bir “sermaye birikimi” sorunu ortaya çıkmaktadır.

Sürekli tüketen ülkeler, sermaye biriktiremezler: Cari harcamalarını bile ancak borçlanarak veya para basarak karşılayabilirler.

Ya da hayırsız mirasyediler gibi ellerinde avuçlarında ne kaldıysa onu satacaklar.

Sermaye birikimi olmayan ülkelerde “yatırım” da yapılamaz.

Yatırım olmayınca “işsizlik” artar.

İşsizlik artınca, refah düzeyi azalır.

Buna bağlı olarak diğer pek çok sorun ortaya çıkar.

Hukuk güvenliği de kalmaz…

Sağlıktan eğitime, güvenlikten beslenmeye kadar sorunlar artar büyürler.

Ve zamanla insanların ruh sağlığı bozulur…

Antidepresan tüketimi had safhaya çıkmasının bir nedeni de budur…

***

Siyasi iktidarın “yerli otomobil” olarak vitrine çıkarttığı (elektrikle çalışan) TOGG’u da bu bağlamda ele almak gerekir.

Sadece ihraç edilecekse, buna bir diyeceğimiz olamaz.

Bunun için rekabet edebilir olması şarttır.

Ama sadece iç piyasaya için üretiliyorsa, yukarıda söylediklerimizin tümü onun için de geçerlidir.

Lüks tüketimdir otomobil, lüks…

İsrafın daniskasıdır…

***

TOGG yerine, “hızlı tren” ve “metro” yapılsaydı, çok daha isabetli olacaktı…

Şehir içerisinde metro, şehirler arasında hızlı tren kullanıldığında, o trenleri dolduran insanlar kadar otomobil park yerlerinde kalacaktı ve tüketecekleri yakıt tasarruf edilecekti!..

Sermaye birikimi böyle sağlanır.

Mevzu budur…

Kaldı ki, TOGG da söylendiği gibi “milli ve yerli” bir otomobil değildir…

Türkiye’de üretilen otomobil ve ticari araçların ortalama yerlilik oranı yüzde 55.96 iken, TOGG’un yüzde 51 civarındadır… (3)

Yüzde yüz olsaydı ne olacaktı ki sanki!?..

Petrol, stratejik bir üründür. (4)

Karayolları ile otomobiller onun “mütemmim cüz’ü”dür…

4 numaralı dipnota bir göz atın da görün…

***

Varımızı yoğumuzu sattık, bölünmüş yolları yaptık.

Hatta borçlandık; köprü yaptık, viyadükler yaptık.

Ve şimdi bunlarla övünüyoruz!

Bu “belâları” başımıza saran, torunlarımızın dahi geleceğini ipotek altına alan, AKP’ye sınırsız destek neden veriyoruz acaba?

Bizim hiç mi suçumuz yoktur!..

***

Çok ciddi sorunlarımız vardır, çoook!

Daha yeniYavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli ve Çanakkale Köprüsü üzerinden kamunun uğradığı zararın yaklaşık 4.9 milyar dolar olduğu ortaya çıktı.(5)

10 yıl ile 24 yıl arasında bu köprülere para ödemeye devam edeceğiz.

Bilinmez nedenlerle bu süreleri artırıyorlar.

Hani cebimizden bir kuruş çıkmayacaktı?!..

Deli Dumrul’un köprüsüne kurban olayım, hiç değilse o geçenden 10 akçe alıyordu…

***

Anlaşılıyor ki, ülkemiz otoyollar ve köprüler ile bir süre daha sömürülmeye devam edecek.

Bu açık sömürünün gizlenmesi için “yerli ve milli” ifadesi de kullanılıp, sömüreceklerdir kuşkusuz…

Duydunuz mu?

Yapımcı (yerli ve yabancı) firmalara, bu yolları kullanan araç sayısının 3 katından fazla araç taahhüdü verilmiş.

Başka bir söyleyişle, bu işlerden kârı onlar yapacaklar.

84 milyonu dış güçlere zorunlu müşteri yaptılar!

Dış güçler ile yandaş olan ortaklarına emeksiz gelir kapısıbu iktidarlar hazırladılar.

Öyle bir düzen kurdular ki:

İmtiyaz sahiplerinin yedi kat sülâlelerinin bile çalışmasına gerek kalmadı…

***

Acı ama gerçektir:

Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan” ülküsünden ayrıldıktan sonra, adım adım bağımsızlığımızı da yitirdik…

Sorumluları biliyoruz da bize onlar lâzım değil şimdilik.

Cumhuriyetin kuruluş ayarlarına dönmemiz şarttır…

Kurtuluşumuz yine kendi ellerimizdedir…

Av.Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) Otomobili Girişim Grubu Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin ortakları: Anadolu Grubu (%19), BMC (%19), Kök Grubu (%19), Turkcell (%19), Zorlu Holding (%19) ve TOBB (%5)’tur.

(2) https://www.milliyet.com.tr/gundem/devletten-en-ufak-bir-destek-almadik-6889574

(3) https://www.sozcu.com.tr/2023/ekonomi/kamu-bankalari-talimatla-kredi-acmamali-7667570/

(4) https://chp-muhalefethareketi.biz.tr/2015/02/08/kiyamete-ne-kaldi/

(5) https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/bugra-gokce-iktidarin-yaptigi-koprulerin-kamuyu-49-milyar-dolar-zarara-ugrattigini-acikladi-2075499

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir