KONUK YAZARLAR

HALKIN ÇIKARLARINI SAVUNMAYANIN HALKA YASLANMA HAKKI YOKTUR!..

Kılıcını çekti, halka dönüp dedi ki:

Bazılarınızın sesi çıkmıyor, bazılarının isteyerek ya da istemeyerek zarar verdiğini biliyorum.”

Madem kılıcını çektin, “zarar verenlerin” kim olduklarını neden deşifre etmiyorsun, bir korkun mu var?

Benimle olduğunuzu artık hissetmek, sırtımı size yaslayacağımı bilmek istiyorum” da ne demek?

O kadar aciz misin?

Sürece “isteyerek” (veya istemeyerek) zarar verenlere “yaslanarak” nereye kadar gidebilirsin ki?..

Kendini 6’lı Masa’ya aday olarak dayatan biri, kesinlikle demokrat değildir!..

6’lı Masa’dan biri çıkıp restini görürse, dünya bizim başımıza yıkılır…

Bu kadarına da hakkın yoktur!…

***

Tartışmayı buradan başlattım diye, kimse bana “daha iyi bir adayın varsa söyle” dayatmasını yapamaz.

Buna rağmen, daha iyi bir adayım vardır.

Örneğin:

6’lı Masa’nın karar vereceği herhangi bir kişi Kılıçdaroğlu’ndan daha iyi bir Cumhurbaşkanı adaydır…

***

İllâ da bir isim istiyorsanız verebilirim:

Örneğin:

Ekmeleddin İhsanoğlu, Cumhurbaşkanı çatı adayı olarak Kılıçdaroğlu’dan daha iyidir.

Bu isme itiraz edecek gibi duruyorsunuz, yapmayın!

Bu fikrin sahibi ben değilim, Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

İhsanoğlu’nu aday göstermekle ne kadar “isabetli” bir seçim yaptığını her zaman savunagelmiştir.

Hatta demiştir ki:

Bir daha seçim olsa yine onu aday gösteririm.”

Hatırladınız mı?…

***

Biri isim daha verebilirim:

İstiyor musunuz?

AKP’nin kurucu üç isminden biri olan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Kemal Kılıçdaroğlu’ndan daha iyi bir Cumhurbaşkanı adayıdır.

Durun bakalım, hemen suratınızı asmayın öyle!

Bu fikrin de sahibi ben değilim.

Ben sadece yakın geçmiş için notlar tutuyor, sonra da o notlara bakıp konuşuyorum.

Muharrem İnce’yi, aday göstermeden önce, Kılıçdaroğlu’nun adayı Abdullah Gül’dü.

Onunla ilgili söylediği “tarafsız, devlet adamı” güzellemeleri yapmıştı; bilmem hatırlıyor musunuz?

Ben hatırlıyorum.

Allah’dan Meral Akşener itiraz etti de Millet İttifakı’nın adayı gösterilemedi…

***

Hatırlıyor musunuz?

6’lı Masa’nın bileşenlerinden Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Abdullah Gül’ün aday gösterilme sürecinin “tam ortasındaydım”demişti.

Onu da mı hatırlamadınız yoksa?

Canınızı sıkmayınız, çoğu kişi sizin gibidir.

Nasıl demişti atalarımız:

Hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür…

***

İstiyorsanız bir isim daha verebilirim:

Muharrem İnce de Kemal Kılıçdaroğlu’ndan daha iyi bir adaydır.

Onu da Cumhurbaşkanlığına layık gören ve öneren yine Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

Propaganda döneminde Halk TV’ye mümkün olduğu kadar az çıkartılsın, sürekli gösterilmesin kararının ardında sizce kim/kimler vardı?

Bilmiyor musunuz?

Ben biliyorum: Muharrem İnce söylemişti, oradan aklımda kalmıştır.

Peki, açıklarsam, parti disiplin hukuku kapsamına alınırım; o yüzden isimler bende kalsın.

Bazı arkadaşlar diyorlar ki:

Muharrem İnce, uzun yıllar Grup Başkanvekilliği yaptı ama seçilsin diye Cumhurbaşkanı adayı gösterilmedi.

Şimdilerde kendisine ağız dolusu sövülmesinden belli değil mi?

Gidişinden ve ayrı parti kurmasından bile bayağı memnuniyet duyuldu.

Yalan mı?

Erdoğan seçilsin diye Muharrem aday gösterildi diyenler, yerden göğe kadar haklı çıkmıştır!

Zira Muharrem İnce de ince bir Kılıçdaroğlu seçimidir ve ona göre; Cumhurbaşkanlığına ondan daha çok yakışmaktadır…

***

Hata” sözcüğünü kullanarak, izninizle bir cümle kurmak istiyorum:

Bu kadar “hatalı” seçimleri yapan birine, devlet yönetimini teslim etmek fahiş bir “hata” değil midir?

Hristiyanlar, Yüce Tanrı bile bu kadar yetkiyi İsa’ya vermemiştir demişlerdir.

İtirazın mı var yoksa!

Sorun papaza öyleyse…

***

Bir şeyler daha söylememi ister gibisiniz!

Rahatlatıcı sözler söyleyemiyorsam kabahat bende değildir.

Testinin içerisinde ne varsa ağzından o dökülür:

Gazetecilerin “Ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak neden siz aday olmuyorsunuz?” şeklindeki sorusuna, Kılıçdaroğlu’nun verdiği yanıtı hatırlayın hiç değilse.

Peki, hatırlatıyorum:

Cumhurbaşkanı ‘tarafsız’ olmalı, ben CHP’nin Genel Başkanıyım” demişti.

Sizce O, şimdi CHP’nin Genel Başkanı değil midir?

Yoksa CHP’nin Genel Başkanıdır da şimdi “tarafsız” mıdır!?

Aklımızla alay edildiğinin farkında değil misiniz?..

***

Öyleyse:

Bugün için CHP’nin başında “CHP’li olmayan biri” vardır diyebiliriz.

Bu durumu içinize sindirebiliyor musunuz?

Örneğin CHP’nin başında olup da Cumhurbaşkanlığına aday olan fakat CHP’li olmayan; bununla birlikte gönlünde bir başka parti olan, birine oyunuzu verebilir misiniz?

Bu kişi RTE olsa da kararınız yine “evet” midir?..

***

Dilerseniz, sözü fazla uzatmayalım.

Ne demek istediğimi bal gibi anladınız:

Adam “ben bu işe uygun olan kişi değilim” diyor; bu meramını çeşitli bahanelerle ve CHP’li olmayan kişileri aday göstererek anlattı/anlatıyor.

Siz halâ bana “daha iyi bir adayınız var mı?” diye soruyorsunuz.

Anket şirketleri hemen hemen her hafta saha çalışması yapıyorlar.

Erdoğan’a karşı en şanslı adayları (Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ve Meral Akşener olarak) açıklıyorlar…

Onların ne kusuru var?..

Hiçbir somut kanıta dayanmadan bu kadar kamuoyu desteğine sahip aday adaylarını, gündemden düşürmek için arkalarında “5’li çete”nin olduğu yalanını ileri sürmek tam bir utanmazlık örneği değil de nedir?..

***

Hal böyle iken, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmaktaki ısrarının anlamı nedir?

Reis’in şansını artırmak olabilir mi?

Gerçekten mi!?

Biliyorsunuz; Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan karşısında; 7 ağır yenilgisi var.

O kadar oldu mu demeyin lütfen!

Kızdırmayın beni; seçim atmosferine girdiğimiz bugünlerde hepsini tek tek sayabilirim.

Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde girilen seçimler:

1.)12 Eylül 2010 Anayasa Halk Oylaması, (yenilgi ile sonuçlandı.)

2.)12 Haziran 2011’de Türkiye 24. Dönem Milletvekili Genel Seçimi.(yenilgi ile sonuçlandı.)

3.) 30 Mart 2014’te yapılan yerel seçimler. (yenilgi ile sonuçlandı.)

4.)10 Ağustos 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimi oldu. (yenilgi ile sonuçlandı.)

5.) 7 Haziran 2015’te 25. Dönem Genel Seçim.(yenilgi ile sonuçlandı.)

6.)1 Kasım 2015’te 26. Dönem Genel Seçimi tekrarı.(yenilgi ile sonuçlandı.)

7.)16 Nisan 2017’de yapılan Anayasa Halk Oylaması.(yenilgi ile sonuçlandı.)

8. yenilgiyi de alsın ondan sonra bakarız mı diyorsunuz?

Ama halkın o kadar dayanma gücü kalmadı ki…

Sonra:

8. yenilgiden sonra, sandığın bir daha önünüze geleceğinin garantisi mi var?..

***

Sakın bana son yerel seçimlerde 11 büyükşehrin belediyelerinin kazanılmasında Kılıçdaroğlu’nun rolü vardır demeyiniz.

Güldürmeyin beni.

Belediye Meclis üyelikleri için CHP’nin aldığı oylarda bir artış yok ki…

Bu pazar günü seçim olsa CHP’nin alacağı oy oranı yüzde 24.8’dir.

(Bakınız 25 Eylül 2022 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki Sena Tufan’ın haberine.)

Başarı bunun neresindedir?

Belediye başkan adayların kişisel başarıları ile AKP’nin yanlış aday tercihi ve genel olarak seçmen tarafından iktidarın uyarılmasının sonucunu, Kılıçdaroğlu’nun artı hanesine yazamazsınız!

Bu durum Kıçıldaroğlu’nun kesinlikle başarılı bir genel başkan olduğunu göstermez.

Dolaysıyla, son yerel seçimlere bakarak “rüyalanma”ya gerek yoktur…

***

Duygularının esiri ve yeterli birikimi olmayan Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı seçiminde başka eksileri de vardır:

Bir kısmına katılmıyorum ama seçmen aynı fikirde değilse, benim fikrimin ne önemi var ki.

Örnek vermemi bekliyorsunuz biliyorum.

Buyurun:

1.) Alevi-Sünni ekseninde yürütülen/yürütülecek olan propagandalardan daima AKP’nin adayı kazançlı çıkar.

(Nüfus olarak Sünniler çoğunluktadır; Diyanet de “akademisi” ve diğer tüm kadroları ile birlikte bu konuyu etkili bir şekilde işleyebilir.)

2.) Etnik temelde (Türk-Kürt ekseninde) yürütülen/yürütülecek olan propagandalardan da Kılıçdaroğlu zararlı çıkar.

(Kürtler de nüfus olarak Türklerden daha azdır. Kılıçdaroğlu’nun Kürt olmamasının ise bir önemi yoktur. Zira: PKK/YPG’ye karşı yapılan operasyonlara karşı çıkması, Kürtlerin kazandığı belediyelere “kayyum” atanmasını yerinde olmayan gerekçelerle eleştirmesi, HDP eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ı sabah-akşam savunması, ona madalya takacağını söylemesi aleyhine kullanılacaktır. AKP’nin Kürtlerin sembol adamları (Abdullah Öcalan ve Osman Öcalan) ile olan el takke ver külah ilişkilerini anlatmak ise işe yaramayacaktır. Çünkü halkın dinlediği TV kanalları ile okuduğu gazeteler bunları yazmayacaklardır.)

3.) FETÖ-tarikatlar ekseninde yürütülecek propaganda faaliyetlerinde de Kılıçdaroğlu’nun durumu iç açıcı değildir.

(FETÖ üyelerinden milletvekili seçti, danışman seçti, FETÖ’nün kalemşörlerinden Nazlı Ilıcak ile Altan kardeşlere sahip çıkıp “arkadaşlarımız”dırlar dedi… FETÖ’nün finans kuruluşlarına, basın yayın organlarına yapılan baskınlarda CHP milletvekillerini gönderip kalkan yaptı. Buna karşılık, Reis için Tarikatlar çantada kekliktir. Bu konudaki tartışmaların da kaybedeni yine Kılıçdaroğlu olacaktır. Said-i Nursi’nin kitaplarının yasaklanmasını engellemesi, Diyanet Akademisi’ne destek vermesi bile aleyhine kullanılacaktır.)

4.) Dış siyasette; özellikle de “milli konularda” Kılıçdaroğlu ülke çıkarları söz konusu olduğunda dik duramamıştır:

(“Ne işimiz var Suriye’de, ne işimiz var Irak’ta” v.s. diyerek, doğru ve haklı bir çizgide siyaset üretememiştir. Libya’ya yapılan NATO operasyonunu desteklemiştir. Yerinde yapılan ve zorunlu olan askeri (Şah Fırat Operasyonu, Bahar Kalkanı Harekatı, Fırat kalkanı Operasyonu, İdlip Operasyonu, Zeytin Dalı Harekatı, Barış Pınarı Harekatı,Bahar Halkanı Harekatı) operasyonlarına ise “analar ağlamasın” diyerek karşı çıkmıştır. Bu konular da seçim kampanyası sırasında aleyhine kullanılacaklardır.)

***

Görüldüğü gibi sahaya eksilerle çıkacak olan Kılıçdaroğlu, devletin tüm olanaklarını kullanacak olan Erdoğan karşısında çok da şanslı değildir….

Buna karşılık, Erdoğan’ın diğer adı geçen adaylardan herhangi birine söyleyecek etkili bir tek sözü olamayacaktır…

En güçlü rakiplerini bu ayak oyunları ile saf dışı bırakan CHP yönetimindeki “10 Aralık Hareketi”ne soruyorum:

Bu hamlenizden sonra Bay Kemal’i Amerika’ya göndererek kimlere hangi mesajı vereceksiniz?

Kılıçdaroğlu, sana da bir sorum olacak:

Daha önce makam-mevki peşinde olmadığını söyleyerek, sempati topluyordun.

Bizi de neredeyse ikna etmiştin.

Şimdi aday olmak için yapmadığın numara kalmadı, neden üstünü başını parçalıyorsun?

Nerede kaldı alçak gönüllülüğün?

Ne oldu, hangi dağda kurt öldü?

Yoksa yüksek yerlerden, karşı gelemeyeceğin emir mi geldi sana?..

Biz sana “tıpış tıpış” oy vermeye mecbur değiliz!..

Varlığınızı borçlu olduğunuz halka “rest” çekemezsiniz…

Av. Cemil Can

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir