KONUK YAZARLAR

VATAN HAİNİ!..

Tarih bilgisinden yoksun, “Emevi İslamı”nın etkisinden kurtulamamış ve bu yüzden de “halifeliği” kutsal ve İslami bir değer sanan ve bu anlayışın bir sonucu olarak Cumhuriyet’e düşman olan kesimler, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in, İzmir’in kurtuluşunun 100. yılı kutlamalarında söylediği sözler üzerine, kızılca kıyameti koparttılar.

Haklı mıydılar?

Bakalım:

Bu kesimin oyunu çantada keklik sayan AKP, fırsatı iyi değerlendirdi.

Koca Cumhurbaşkanı,bir şehrin belediye reisini hedef tahtasına yerleştirip, açtı ağzını yumdu gözünü.

“La havle” çekmenin tam zamanıdır.

Erdoğan’ı rahatsız eden, Nutuk’un sonundaki “Gençliğe Hitabe”de yer alan “gaflet, dalalet ve ihanet” sözcükleri olabilir mi?

“100 yıl önceydi bu toprakları yönetenler gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi” dedi Tunç Soner. (1)

Kastettiği kişi son Padişah Vahdettin’di.

Soyer’i hedef alarak; Konuşmayı “Osmanlı’ya hakaret” kabul eden Reis, “hadsiz ve ahlaksız” sözcüklerini de kullandı… (2)

Kim kime hakaret etti?..

***

Erdoğan, tansiyonunu yükselterek başlattığı tartışmayı, Yargı’ya talimat vermeye kadar taşıdı:

Soyer’in kullandığı sözcükler için; “kesinlikle nefret suçuna girerler” dedikten sonra, deneyimli yargıçların kılı kırk yararak yapabildiği “suç vasfını tayin” işini de yaparak; “Bunlara hukuk çerçevesinde gereğini yapmamız lazım” dedi… (3)

Erdoğan’ın tarihi gerçekleri ters düşen bu sözleri, kesinlikle Anayasa’nın 138. maddesine (4) aykırıdır…

***

Gerici çevrelerin Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığını “Osmanlıseverlik” üzerinden yürütmelerini bir ölçüde anlamak mümkündür.

Ama:

Uzun süre Atatürk’ün koltuğunda oturan Bülent Ecevit’in bu koroya katılmasının ise izahı yoktur.

CHP’nin üçüncü genel başkanı ve Vahdettin’in uzaktan akrabası olan Ecevit, “ Sultan Vahdettin hain değildi” diyebilmiştir. (5)

Ecevit’in, Fetullah Gülen’le de samimi ilişki içerisinde olduğunu ve onu “koruduğunu” biliyoruz. (6)

Bir dönem Emniyet istihbarat Daire Başkanlığı yapan Bülent Orakoğlu, Fetullah Gülen’in yurt dışına çıkışında Ecevit’in rolü olduğunu makale konusu bile yapmıştır. (7)

Ecevit, Fetullah Gülen’i de vatan haini olarak görmemekteydi.

Başka açıdan bakıldığında Ecevit’e belki biraz hak verilebilir.

Şöyle ki:

Bütün ülke zaten padişahın mülkü idi diyebiliriz.

Dolaysıyla Vahdettin için “vatan” kavramı anlamsızdır.

Ecevit, Padişahın kendi mülkünün bir kısmını vererek, diğer kısmını kurtarması ve bu şekilde iktidarını sürdürmesini “vatan hainliği” olarak değerlendirmemiş olabilir…

Onun sorunudur.

Her ne şekilde olursa olsun; duygusal yanı her zaman önde ve belirleyici olan ve bu nedenle de sürekli hatalar yapan Ecevit’in, Vahdettin ile ilgili sözlerini ciddiye almak doğru değildir…

***

Vahdettin hain midir?

Bu sorunun en doğru ve belgelere bağlı cevabını TBMM tutanaklarından öğrenebiliriz:

Meclis’in 25 Eylül 1920 tarihli oturumunda, Gazi Mustafa Kemal, Vahdettin’i hedef alarak şunları söylemiştir:

“Bugün bu makamı işgal eden zat, bu millet ve memleket için hain bir adamdır” (8)

Atatürk’ün Vahdettin’le ilgili sözleri Ecevit üzerinden yalanlamaya çalışmak, dolaylı yoldan Atatürk’ü “yalancılıkla” suçlamaktır…

Asıl ahlaksızlık budur…

***

Sırası gelmişken son Padişah Vahdettin’i biraz tanıyalım:

1918’de tahta oturan Vahdettin, Hürriyet ve İhtilaf Partisi yandaşıydı.

O da yandaşı olduğu parti gibi İngiliz yanlısıydı.

Mustafa Kemal Paşayı 9. Ordu Kıtaatı Müfettişliğine atayan kararnameyi o imzaladı.

Bu atama Mondros Mütarekesi’nin (9) hükümlerini uygulamak içindi.

Mütarekenin 20. maddesine göre Osmanlı Ordusu terhis edilecek, askeri techizatlar işgal kuvvetlerine teslim edilecekti.

Mütarekenin 7 ve 24. maddelerine göre de; İtilaf Devletlerinin güvenliğini tehdit eden bir durum söz konusu olduğunda, herhangi bir stratejik noktayı veya Ermeni Bölgesinde (Erzurum, Van, Sivas, Bitlis, Elazığ, Diyarbakır ) bir karışıklık çıkması durumunda bu bölgesi işgal edebileceklerdi.

Vahdettin bu anlaşmayı kabul etmiş bir padişahtır…

***

Karadeniz Bölgesinde karışıklık vardı:

Topal Osman gibi direnişçiler Rum çeteleri ile çarpışıyorlardı.

Bu durum atama kararnamesine şu şekilde yansıtılmıştı:

“Karadeniz Bölgesindeki itaatsizliğe son vermek, orduyu silahsızlandırmak ve Doğu Anadoludaki “şura hükümetlerini” dağıtmak…

***

Tarihin bu kesitini iyi kavramak zorundayız:

İzmir, 15 Mayıs 1919 tarihinde işgal edilmiştir.

Mustafa Kemal Paşa, (bir gün sonra) 16 Mayıs 1019’da yola çıkmış ve Samsun’a ayak basar basmaz mitinglerin artırılması için çalışmalarına başlamıştır.

Kuşkulanan İngilizlerin isteği üzerine derhal geri çağrılmıştır.

O, askerlikten istifa ederek padişahın bu isteğine karşı gelmiştir.

Erzurum Kongresini toplamaya çalıştığı sırada, tutuklanması için valilere emir verilmiştir.

Sivas Kongresinin dağıtılması için Elazığ Valisi Ali Galip görevlendirilmiştir.

Kuvayı Milliye’yi (Milli Kuvvetler) ezmek için Kuvayı İnzibatiye (Halifelik Ordusu) kurularak İzmit’e gönderilmiş, başlarına da Ahmet Anzavur Paşa getirilerek Kuvayi Milliyecilere saldırılmıştır.

Kuvayı Milliye önderleri için Divanıharp’ten idam kararları çıkartılmıştır.

Şeyhülislam’dan fetva alınarak Kuvayı Milliyecilerin öldürülmesi için bildiri yayınlanmıştır.

Özetle:

Saray, İşgal Kuvvetleri’nin bütün isteklerini yerine getirmiştir…

Yetmemiş; işgale karşı direnilmemesi için çoğu hocalardan oluşan “Heyet-i Nasiha” kurulupköy köy kasaba kasaba dolaştırılmıştır.

***

Hain olmak için başka ne yapmak gerekirdi?

***

Kurtuluş Savaşı sırasında hareketin önderi Mustafa Kemal’i, halkın gözünde küçültmek ve ona olan güvenini sarsmak için uydurulmuş yalanlar ve Mustafa Kemal’e sövgüler dolu bildiriler, İngiliz uçakları ile Anadolu’ya atılmıştır.

İngiliz İstihbaratı MI6’nın hazırladığı bu kara propaganda, Cengiz Özakıncı’ya göre daha sonra bir şekilde (10) Rıza Nur’un British Museum’da saklanan “Hayat ve Hatıratım” adlı eserine monte edilmiştir.

10 numaralı dipnottaki videoyu mutlaka izleyiniz diyorum.

Rıza Nur’un Hatırat’ına sonradan eklemeler yapılmıştır.

Bunun en açık kanıtı:12 ciltlik Türk Tarihi adlı kitabındaki üslup ile “Hayat ve Hatıratım” adlı eserdeki; Atatürk’e hakaret ettiği 1932’den sonraki dönemle ilgili üslubun farklılığıdır.

Vahdettin’in hain olup olmadığına karar vermek için karşı tarafın arşivine de göz atmak gerekir.

İngiliz Gizli Belgeleri açıldıktan sonra FO/4172-13592 nolu belgeden; Padişahın bütün umudunu İngiltere’ye bağladığını, halifelik makamında kalabilmek için her isteği yerine getirmeye hazır olduğunu öğreniyoruz. (11)

Şevket Süreyya Aydemir’e göre bir “ruh hastası” olan Rıza Nur’un hatıratı, 1967 yılında Kadir Mısıroğlu tarafından yayınlanmıştır.

İlginçtir; Riza Nur’un hatıratına eklenen yalanlar, İngiliz asker ve yazar Armstrong‘un 1932 yılında yayınladığı “Bozkurt” (12) adlı kitabındaki sövgülerle aynıdır…

***

AKP iktidarının Vahdettin’i aklama ve bu yoldan Cumhuriyeti kuran önderleri karalama çabaları beyhudedir.

Böyle olmakla birlikte, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in 9 Eylül etkinliklerinde son Padişah Vahdettin’i “gaflet, dalalet ve hatta hiyanet” vurgusu ile “ Saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar” şeklindeki sözleri, AKP’nin “kutuplaştırma politikası” için iyi malzeme olmuştur…

Halka söyleyecek sözü kalmayan bir iktidarın, deneyebileceği başka yolu kalmamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu’nu günahı ile sevabı ile sahiplenmek diye bir tutum asla doğru olamaz.

Hele de Türkiye Cumhuriyeti ile Osmanlı İmparatorluğu’nu karşı karşıya getirmek hiç kimseye fayda sağlamaz…

“Memleket”; “yurt” ve “vatan” sözcükleri eş anlamlıdır.

Vatan”ın tanımı değişirse, (13) anlamı da değişir doğal olarak…

Dolaysıyla “memleket için hain” olduğu tespit edilen bir adam, zaten vatan hainidir…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) https://www.youtube.com/watch?v=LkKWF79fGgE

(2) https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/erdogan-hedef-almisti-tunc-soyerden-yanit-1981084

(3) https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/erdogan-tunc-soyeri-hedef-aldi-hukuk-cercevesinde-geregini-yapmamiz-lazim-1982130

(4) “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.”

(5) https://www.haber7.com/siyaset/haber/102626-ecevit-sultan-vahdettin-hain-degildi

(6) https://www.odatv4.com/siyaset/ecevit-fethullah-guleni-nasil-korudu-1610101200-13193

(7) https://www.yenisafak.com/yazarlar/bulent-orakoglu/28-subatta-feto-elebasini-abdye-ecevit-ozkan-alaton-uclusu-mu-kacirdi-2057783

(8) https://www5.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/GZC/d01/CILT01/gcz01001072.pdf

(9) https://antlasmalar.com/mondros-ateskes-antlasmasi/

(10) https://www.youtube.com/watch?v=uM9roMiJywk

(11) https://www.youtube.com/watch?v=DpXvRRsE5TA

(12) https://tr.wikipedia.org/wiki/Bozkurt_(kitap)

(13) VATAN HAİNİ

Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran
puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson’un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.

Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

NAZIM HİKMET

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir