KONUK YAZARLAR

ÇELEBİ’YE YARGISIZ İNFAZ!..

1984 doğumlu CHP İzmir Milletvekili Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye karşı yapılan insafsız eleştirilerin yersiz ve haksız olduğunu ileri sürüyorum.

Zira:

Gayet iyi biliyoruz ki, Çelebi “Ergenekon” davaları kapsamında “Ergenekon örgütü adına Hizb-ut Tahrir örgütü içerisine sızarak faaliyetlerde bulunduğu” iddiasıyla FETÖ kontrolü altındaki yargı tarafından 18 Eylül 2008’de tutuklanmış sıradan bir teğmendir.

“Neden onu seçtiler de bir başkasını değil?” sorusunun cevabı, son gelişmelere bakılarak tahmin edilebilir.

Çelebi, 41 ay cezaevinde yattıktan sonra, 11 Mart 2011 tarihinde hakkındaki tüm suçlamalardan BERAAT etmiştir.

Avukatlarının Cumhuriyet ilkelerine bağlılığı ve kamuoyunda yetkin hukukçular tarafından savunulmuş olması nedenleriyle önüne konulan “savunma çizgisi”nden hiç ayrılmadı ve tek kelime ile harika bir savunma yaparak; örnek alınacak bir duruş sergiledi.

Bunu kabul etmek gerekir.

Aynı şekilde diğer üst rütbeli komutanlar da yüz akımız olarak tarihe geçtiler…

Nokta…

***

Başka bir hatırlatma yapalım:

Bir kaset operasyonu ile CHP Genel Başkanlığından istifa ettirilen Deniz Baykal’ın; “Öyle bir dava ki, sanki bu davanın savcısı Başbakan. Eğer bu davanın savcısı Başbakan ise avukatı, anamuhalefet partisi Genel Başkanı Deniz Baykal olacak. ‘Kral Çıplak’ diyen kişi rolündeyim” dediğini hatırlamıyor olamazsınız.(1)

Anamuhalefet partisinin lideri, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı kurulan bu büyük kumpasın karşısında duruyor ve daha da ileri giderek avukatlığına soyunuyorsa, kumpasçıların işi çok kolay değildir.

Bu yüzden Baykal’ı da kutlamak gerekir.

O da adını altın harflerle tarihe yazdırmıştır.

Lâkin kumpasçıların kararlı tutumunu sürdüren Baykal’dan bir an önce kurtulmaları gerekiyordu.

Bildiğimiz şekilde ondan kurtuldular…

***

Biz de CHP’yi “hizipçi” bir ekipten kurtardık diye seviniyorduk!..

Oysa kazın ayağı hiç de öyle değildi…

Tezgah Türkiye’ye kurulmuştu ve çok büyüktü…

***

Önder Sav’dan Baykal’a, oradan da parti içi en küçük muhalif gruplara kadar hemen hepimiz, yolsuzluk çıkışları ile parlatılan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığa getirilmesinde neredeyse ittifak halindeydik.

Biz CHP’liler halen çıkaramadığımız zokayı, o kararı vermekle yuttuğumuzu kabul ediyorum!..

Acayip kandırıldık!

Yeni” genel başkanımız, ilk iş olarak CHP’nin adını değiştirip, “Yeni CHP” (Y-CHP) yaptı.

Ardından “Biz 1930’ların CHP’si değiliz” diyerek, CHP’nin mirasını inkâr etti. (2)

Yetmedi; 6 Ok’u yeniden yorumlamaya kalktı…

Ağzı açık ayran delisi gibi öylece olup biteni seyrettik!..

Sihirli değneğin kalkıp ineceğini ve her şeyin kendiliğinden düzeleceğini bekliyorduk…

***

Yeni yöneticilerimiz, “yeni” diyerek CHP’nin temel ilkeleri ile asla bağdaşmayan bir sürü densizliğe imza attılar…

En önemlisi:

AKP/FETÖ ortaklığının başlattığı“darbeciler temizlensin” kampanyasına pasif destek vererek, Deniz Baykal’ın savunma çizgisini hızla terk ettiler.

Böylece Ergenekon ve Balyoz davasında yargılanan yurtsever subaylar, peşinen “darbeci” ilan edildiler.

Bu davalarla ilgili olarak yapılan açık hukuk ihlallerine karşı “yargı çözer” söylemi ile tepkisiz kalan Kılıçdaroğlu, ne yazık ki, sonuç itibariyle CHP’yi bu büyük komplonun destekçisi durumuna düşürttü…

Daha da önemlisi, tamamen FETÖ’nün eline geçen Yargı’yı “tarafsız ve bağımsız” yargı gibi görmemizi istedi…

Öyle ya, tarafsız ve bağımsız olmayan bir Yargı, neyi nasıl çözecekti?..

***

Her neyse genel başkanımız bu tür söylemlerle bize uzunca bir süre ninni söyledi.

Nihayet, davaların “komplo” olduğu anlaşıldı.

Bay Kemal’in Y-CHP’si de cami avlusuna terk edilen bebek durumuna düştü.

İşte bu durumdan kurtulmak ve FETÖ kumpaslarına dolaylı destek verilerek kaybedilen itibarı yeniden kazanmak için mağdur edilen askerlere sahip çıkmak zorunda kalınmıştır.

Teğmen Mehmet Ali Çelebi bu zorunluluğun bir sonucu olarak sahiplenilmiştir.

Komplo mağduru olan askerleri temsil edebilecek; ne deneyimi ne birikimi ne de eğitimi vardı.

Bugün ortaya çıkan kişiliğini, o gün analiz edebilen CHP kurmayları, kontrolü kolay gözüken Mehmet Ali Çelebi üzerinden önceki ayıplarını örtmeyi denemişlerdir.

Yoksa, Çelebi yerine çok daha deneyimli olan; (Örneğin; Soner Polat, İ. Hakkı Pekin, Cem Gürdeniz, Engin Alan, Çetin Doğan vb. gibi ) komutanlar milletvekili listelerine konulabilirdi.

Öyle bir seçim yapmış olsalardı, CHP içerisinde kısmak istedikleri Atatürkçü söylem daha gür sesle söylenmeye devam edecekti.

O zaman da kendilerinin başka bir “proje”nin elemanları olduğu tartışılacaktı…

Bu sakınca nedeniyle, mağdur askerlerin en yetersiz ve kolay kontrol edileni seçilmiş ve kamuoyu önünde parlatılmıştır.

Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye taşıyamayacağı bir yük yüklenmiştir.

Bu gerçeğe rağmen, Teğmen Çelebi yine de Y-CHP kurmay kadrosu tarafından istenildiği gibi kullanılamamıştır…

***

Çelebi olayını, onun kişiliği üzerinden analizler yaparak değil, yukarıdaki özetlenen çerçevede değerlendirmek bence daha isabetli olacaktır…

***

Sonuç itibariyle Mehmet Ali Çelebi’ye taşıyamadığı o makamı CHP’liler vermemiştir.

CHP’nin “tek adamı” kendi ve ekibinin siyasi geleceği için rüşvet gibi dağıttığı milletvekilliği ve belediye başkanlıklarını, bir defa da onun için kullanmıştır.

Dolaysıyla kusurlu biri aranacaksa o kişi Mehmet Ali Çelebi değil, Kemal Kılıçdaroğlu’dur…

Şimdi de (tıpış tıpış) Cumhurbaşkanı adayımızdır!..

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) https://www.milliyet.com.tr/siyaset/basbakan-ergenekon-un-savcisiysa-ben-avukatiyim-890107

(2) https://www.milliyet.com.tr/milliyet-tv/1930-larin-chp-si-degiliz-video-4567865

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir