SEÇİMLERİN ETKİSİZ ELEMANI: EMEKLİLERDİR!..

Bu başlığı neden attığımı yazının sonunda rakamlarla ispatlayacağım…

Şimdi güncel konulara kısa kısa değinerek ilerleyelim:

***

23 Mart Cumartesi akşamı Moskova’daki Crocus City Hall konser salonuna, makineli tüfeklerle terörist saldırısı düzenlendi.

Ölü sayısının 133’e yükseldiği, saldırgınların 4 kişi oldukları ve Ukrayna sınırında yakalandıkları bildirildi.

İlk sorgulamalardan anlaşıldığına göre, saldırganlar “kiralık katil” ve kendilerine bu emri verenleri tanımıyorlar bile.

Bu saldırı hakkında konuşmak için biraz daha beklemek gerekir diye düşünüyorum.

Rus halkına taziyelerimizi bildirerek bu konuyu geçelim… (1)

***

Trabzon Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ve Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in; “siyaset-futbol ilişkisinin çarpıklığının tipik örneğini oluşturan” (2) sözlerine, Fenerbahçe Kulübü’nden, sert bir yanıtla karşılık verildi:

“Tehlikeli bir oyunun parçası olmakta ve açık bir şekilde FETÖ kumpası olan 3 Temmuz davamızla ilgili terör örgütünün argümanlarını kullanmaktadır” ifadelerini kullandı. (3)

Trabzon’da oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe maçı sonrası çıkan olayların gerçekçi bir analizini Trabzonlu bir doktor hemşerimiz yaptı.

Ruh dünyamıza ayna tutan, “hastalığımıza” gerçekçi bir tanı koyan bu hemşerimizi kutluyor, değerlendirmesini (4) mutlaka okumanızı öneriyorum…

***

Milliyetçi Hareket Partisi’nin 14. Olağan Büyük Kurultayı’nda konuşan MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin, “Bu seçim benim için bir final” diyen (5) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a; adeta yalvarırcasına; “Ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın” demesi (6) ülkücüler arasında “kimlik bunalımı” tartışmasını yarattı…

Bir süre daha devam edeceğe benzeyen bu tartışma Türkiye’nin geleceğini yakından ilgilendiriyor.

Zira AKP’yi iktidarda tutan Bahçeli’nin çizgisini “ülkücülük” (7) sanan aldatılmış MHP’lilerdir!..

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ekonomideki bu olumlu tablo…” (8) vurgusu ile kurduğu her cümleyi; iyice “anlayıp” yorumlayan, ardında sorgulayarak (!) çılgınlar gibi alkışlayan milyonların varlığı, AKP’ye uzun bir süre daha “sabredeceğimizin” kanıtıdır…

İnsanların çöplerden meyve-sebze toplandığı, ekonomik sıkıntıları nedeniyle en hayati organları (karaciğer-böbrek) ile bebeklerini satmak zorunda kaldıkları (9) bu dönemde; Türkiye gerçeğine göre siyaset üretmek, gelecek nesillere bırakacağımız en önemli miras olacaktır.

Siyasette “değişim” bayrağını açanların, bu gerçeği görmezden gelmeleri çok büyük hata olur…

***

Başta AKP Genel Başkanı RTE olmak üzere AKP, tüm kadroları ile sahada olduğuna göre, 31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimler, “yerel” olmaktan çıkıp “genel seçimler” niteliğine bürünmüştür…

Dolayısıyla AKP iktidarlarının 22 yıllık icraatları tartışılıp, oylanacaktır.

Kabine, tam kadro sahadadır ve AKP’nin bir önceki seçimlerde kaybettiği belediyelerin icraatlarını eleştirmeye devam ediyor!..

“Millet İttifakı”nın CHP’ye kazandırdığı belediyelerin gereği gibi çalışmadıklarından yakınıyorlar.

Geçen yerel seçimlerde, iktidar ile yerel yönetimlerin AKP’den olması halinde “uyumlu” çalışılacağını, muhalefetin adaylarının seçilmesi halinde ise belediye başkanlarının “topal ördek” (10) olacaklarını vurguluyorlardı…

İktidar; Türk halkına muhalefetin gösterdiği adaylara oy verirseniz, iktidar destekleri olmayacağı (elleri-kolları bağlı olduğu) için hizmet veremeyecekleri tehdidi yapılıyordu…

“Topal ördeğin” bizdeki anlamı budur…

Nitekim Reis, Ordu’daki bir konuşmasında; “biz yoksak doğal gaz yok” (11) sözleri ile aynı tehdidi açık açık kürsüden söylemekten çekinmiyordu …

Bu konuşmalar aynı zamanda iktidarın muhalefet partilerinin yönetimdeki belediyelere gerekli yardımları yapmadığı gibi, kendi imkânları ile dışarıdan kredi bulmalarına veya kaynak yaratmalarına da engel olunduğunun açık bir itirafıdır…

***

Buna rağmen, başta İstanbul, Ankara ve İzmir belediyeleri olmak üzere bütün muhalif belediyeler hizmetleri ile çağdaş belediyeciliğin en güzel örneklerini verdiler.

En önemlisi, muhalif belediyeler AKP’yi desteklemekten ve oy toplamaktan başka hiçbir işe yaramayan; cemaat, dernek ve vakıflara belediyelerden aktarılan kaynakları keserek, halktan toplanan vergilerin en azından bir kısmının israf edilmesini önlediler.

Bu kadarı bile başlı başına bir başarı hikayesidir.

AKP’nin iktidarını sürdürmesinin en büyük destekçileri olan bu “bal üretmeyen bu arılar”ın idaresinde zorlanan siyasi iktidar, sonunda onları “protokol”lerle Milli Eğitimde ve diğer kamu kurumlarında “görevlendirerek” genel bütçeden nemalanmalarının yolunu açmış ve seçimlere kadar getirmiştir.

Şimdi onlar da diyet ödemek için sahaladırlar.

Bugün Erdoğan’ın tüm kabine üyeleri ile birlikte İstanbul’u yeniden almak için seferberlik ilân etmesinin nedeni, “sinerji” yaratmak yanında biraz da budur.

5 yıldır hortumları kesilen bu asalaklara, en kolay para aktarılacak yer İstanbul’dur…

Bu yüzden de Erdoğan Ankara Mitingi’nde İstanbul Belediye Başkan Adayı Murat Kurum’a oy verilmesini istemektedir… (12)

***

Gelelim emeklilerin dramına ve bitirelim:

Dünyanın hiçbir ülkesinde emekliler Türkiye’deki kadar zor koşullar altında değillerdir.

16 milyonu aşkın emekliler için “çöpten sebze-meyve ve ekmek topluyorlar” şeklinde bir haberi (13) dünyanın hiçbir ülkesinde duyamazsınız.

Türkiye’deki emekliler, örgütlenebilse ve birlikte hareket edebilseler; son yıllarını insanlık onuruna yakışır bir şekilde yaşayabilirler ve kendilerine haksızlık yapan iktidarları kolaylıkla değiştirebilirler.

Yeter ki, örgütlü hareket edebilsinler…

***

Şu anda Türkiye’deki seçmen sayısı: 60.721.745’dir. (14)

Bu sayıdan 16 milyon civarındaki (15) emekliyi çıkaralım: 60.721.745-16.000.000=44.721.745 seçmen kalır.

Bu seçmenlerin yaklaşık yüzde 50’nin (22 milyon civarında seçmenin) Cumhur İttifakı’na oy verdiği, kalan 22 milyon civarındaki seçmenin de Millet İttifakı’na oy verdiği bir vakıadır.

Şimdi toplam seçmenden çıkarttığımız 16 milyon emeklinin muhalefete oy vereceğini düşünelim, bakalım tablo nasıl gelecek karşımıza:

22 milyon + 16 milyon = 38 milyon eder.

İktidarın 22 milyon oyuna karşılık 38 milyon.

Erdoğan ve Kurumları ağızlarıyla kuş tutsalar, 16 milyonluk bu farkı asla kapatamazlar!

Ama 16 milyon emekliyi bölerek istedikleri sonucu elde edebilirler.

Şöyle:

Emeklilerin yarısı siyasi iktidarı, kalan yarısı muhalefeti desteklediğinde oylarının sonuca hiçbir etkisi olamaz.

Tıpkı toplamanın “etkisiz elemanı” 0’ın toplamaya, çarpmanın etkisiz elemanı 1’in çarpmaya bir etkisinin olmadığı gibi…

Böyle olunca da emeklilerin iktidar üzerinde bir ağırlıkları kalmaz!..

***

O bakımdan emekliler için tek çıkış yolu var o da:

Bölünmemektir…

Seçimlere az bir süre kala, sanki Reis’in bir lütfu imiş gibi “promosyon” , “bayram ikramiyesi” veya yapay iyileştirmelere aldanmamak ve “beka meselesi” gibi abartılı söylemlere de fazla itibar etmemek gerekir…

Türkiye’nin elbette “beka meseleleri” vardır; ama birinci sıradaki öncelik AKP’nin iktidardan uzaklaştırılmasıdır.

Türkiye’nin “beka meselesi” budur.

Zira beka meselelerinin çoğunu yaratan AKP iktidarlarıdır…

Kim ne derse desin, bu seçimlerde de AKP’nin 22 yıllık iktidarı oylanacaktır!..

Ona göre…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR

(1) https://sputniknews.com.tr/20240323/moskovada-konser-salonuna-teror-saldirisi-bircok-ulke-taziye-mesaji-yayimladi-1081981145.html

(2) https://www.dailymotion.com/video/x8v3a0m

(3) https://www.sozcu.com.tr/fenerbahce-den-akp-li-ahmet-metin-genc-e-suc-duyurusu-p33318

(4) https://www.sozcu.com.tr/bir-trabzonlu-nun-gozunden-17-mart-olaylari-p33430?fbclid=IwAR1A3h0hhcPjdzQz3IFVIaHGfYziIzwwhdyp-d3CdVMk679271T8tCqBUyw_aem_AQcww2UtHLt2530cbFm9UrS2YZYYWsw8bJ6dWHy5ofxKCaZEfK8l98ifMmpjUK0Ne_Dq0YW1-AqP83DmVHVtEjas

(5) https://www.trthaber.com/haber/gundem/cumhurbaskani-erdogan-bu-secim-benim-icin-bir-final-842936.html