KONUK YAZARLAR

ESAS KAYBOLUNCA TEFERRUAT BAŞLAR!..

Mısır dönüşü uçakta basın mensuplarına açıklamalar yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleri hayati önemdedir.

Reis, Danıştay 5. Dairesi’nin FETÖ’den ihraç edilen 387 hakim ve savcının mesleğe iade edilmesi gerektiğine dair kararı için şunları söyledi:

Danıştay’ın aldığı bu karara da sessiz kalmamız mümkün değil. Nasıl ki Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bazı garip kararlarda cumhur ittifakı olarak tepkisiz kalmıyorsak, bunda da sessiz kalamayız… Danıştay zaman zaman yapıyor, bu tür kararlarla bizi rahatsız ediyor.(1)

Demek ki, Reis’i Danıştayın bu kararı da rahatsız etti; bundan sonra daha dikkatli olup Reis’imizi rahatsız etmemek gerekir!

Meğer, haklarında 7 yıldır yapılan yargılama sonunda “masum” olduklarına karar verilen ve dolayısıyla gerekmediği halde görevlerinden alınan hakim ve savcıların, görevlerine iade edilme kararı iktidarın küçük ortağa MHP’yi de rahatsız etmiş.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli söz konusu karar için:

Danıştay 5. Daire’nin FETÖ’den ihraç edilen 387 hakim ve savcıyı tekrar mesleğe iade eden kararı çok tehlikelidir, çok sakıncalıdır, hukuki bir temeli yokturdedi. (2)

İktisat ve siyaset ilminde “uzman” olan Bahçeli, bir de hukuki değerlendirme yaptı:

FETÖ’cüleri aklamak vatana, millete ve adalete ihanettir. FETÖ’ye merhamet şehitlerimize hakarettir” dedi.

Bir ilginç açıklama da Adalet Bakanımız Yılmaz Tunç’tan geldi:

Bu karar neticesinde mesleklerine geri dönen 387 isimle alakalı Hakimler ve Savcılar Kurulu olarak yeniden bir inceleme başlattık. Bunun neticesinde yeniden bu dosyalar incelenecek. Bir hatalı karar olmamasına özen gösteriliyor” dedi. (3)

Adalet Bakanlığı’na göre, Danıştay’ın verdiği karar yeterince incelenmeden verilmiş olduğundan “yeniden inceleme” yapmak gerekiyormuş.

Kesinleşmiş” yargı kararları için “yeniden inceleme” dönemi de bu şekilde başlatılmış oluyor…

Bahçeli’nin Danıştay 5. Daire üyelerini; “Bu karar alınırken 5. daire üyeleri maklube mi yiyorlar haşhaşilerin vaazlarını mı dinliyorlardır” sözleri (4) ile taciz etmesine ise ne diyeceğimi bilemiyorum vallahi…

En yüksek yargı, hükmünü verdi!..

***

ABD’nin destek ve teşviki ile yapıldığına hiç kuşku bulunmayan 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne katılanlar hakkında yapılan adli ve idari işlemler ile önlemlere dair kimsenin bir diyeceği olamaz.

Doğal olarak; Hakimler Savcılar Kurulu tarafından, Yargı içerisinde yuvalanmış ve FETÖ/PYD üyesi olduğundan kuşkulanılan hakim ve savcıların “meslekten ihraç edilmelerine” karar verilmiştir. (5)

Gayet doğal ve olması gerekindir…

İşin önemi ve aciliyetine binaen, gerçekte FETÖ/PYD üyesi olmadıkları halde, öyle oldukları sanılan bazı hakim ve savcılar da meslekten ihraç edilmiştir.

Başka bir ifade ile kurunun yanında yanan yaşlar da yanmıştır.

Olayın hassasiyeti bakımından bunu da doğal kabul etmek gerekir.

Darbe girişiminin bastırılıp, normal düzene geçildikten sonra; hukuk süreci işletilerek, haklarında haksız yere görevden alınma tedbiri uygulanan kamu görevlilerinin görevlerine döndürülmeleri ve özlük haklarının verilmesi ise hukuk devleti olmanın, savsaklanamaz bir gereğidir.

İlgililer, “şeriatın kestiği parmak acımaz” anlayışı içerisinde yasal süreci izleyerek en son Danıştay 5. Dairesi’ne kadar gelmişlerdir.

5. Daire, sonuç olarak 387 hakim ve savcının görevlerine iadesine karar vermiştir.

Hiç vakit geçirilmeden ve başka bir işleme gerek kalmadan, bu hakim ve savcıların görevlerine başlatılmaları gerekirken, AKP-MHP iktidarı, neden ipe un sermeye başlamıştır anlamak mümkün değildir.

Neden aslında çok bellidir:

4000 civarında hakim ve savcı, FETÖ ile “iltisakı” (6) tespit edildiğinden görevlerinden alındı ve yerine çok hızlı bir şekilde 5000 hakim ve savcı atanmak zorunda kalındı. (7)

Bu korkunç hakim ve savcı açığı, birazcık tecrübe kazanmış (yandaş) avukatlar ile noterlerden tamamlandı.

Hakim ve savcılık için gerekli temel eğitim, bu 5000 kişiye verilemedi.

Buna da kimsenin bir diyeceği olamaz.

Çünkü bir devlette Yargılama işleri durdurulamazdı…

Adalet Devletin Temelidir…

***

FETÖ’den ihraç edilen hakim ve savcıların yerine alınan hakim ve savcıların siyasi iktidara yakın olan hukukçular arasından seçilmesine ise itirazımız vardır.

Yargının bu hale gelmesinde onların sorumluluğu, iktidarın sorumluluğundan az değildir.

Çünkü kendilerine yeterince güvenmedikleri ve siyasi iktidara “borçlu” oldukları için siyasilerin hem etkisinde kalmışlar hem de hukuka uyarlığı bulunmayan isteklerin yerine getirilmesi için yasaları etrafından dolanmaya başlamışlardır.

Bunun sonucu olarak da Hukuki Güvenlik (Devlete Güven) İlkesi acayıp şekilde zedelenmiştir.

İşler öyle bir noktaya geldi ki, yargı organları bile birbirlerinin kararlarını tanımamaya başladılar.(8)

***

Yaşamakta olduğumuz bu olayların yürürlükteki hukuk karşısında tanımlamaları da kuşkusuz vardır.

Şimdi o kuralların neler olduğunu sıralayarak nihai kararı siz değerli okurlara bırakacağım:

Tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesinde; gerek bölgesel düzlemde ve gerekse uluslararası alanda yapılmış bir çok sözleşmede düzenlenmiş evrensel bir hak olan “adil yargılanma hakkı” (9) tarif edilmiştir.

Adil yargılanma hakkını etkili bir şekilde ancak “bağımsız ve tarafsız” mahkemeler uygulayabilirler.

Adil yargılamayı ise ancak ve ancak bağımsız ve tarafsız mahkemeler yapabilirler.

Mevzuatımızda “bağımsız ve tarafsız mahkemeler” ile ilgili pek çok hüküm bulunmaktadır.

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin, öğrenciler için hazırlamış olduğu “Yargı Organlarının Nitelikleri” başlıklı ders notunda (10) bu hükümler tek tek açıklanmaktadır.

10 numaralı dipnotu okumak için zaman ayırmanızın “yurttaşlık ödevi” değerinde olduğunu hatırlatmak istiyorum…

***

Hakimler bağımsız değilse mahkemelerin bağımsızlığından söz edilemez.

Hakimlerin bağımsızlığı ile hükümler Anayasa’nın 138. maddesinde yazılıdır.(11)

Bununla birlikte Anayasamızın 38. maddesinin 4. fıkrasında; “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” şeklinde ifade edilen “masumiyet karinesi” vardır, ve bu karine; savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerde dahi sınırlandırılamayan mutlak bir temel hak olarak kabul edilmiştir.(12)

Anayasa Mahkemesi kararlarında masumiyet karinesinin iki yönüne işaret edilmektedir.

Bunlardan birincisi suç isnadı altında olan kişinin suçluluğu mahkeme kararıyla kesinleşinceye kadar suçsuz kabul edilmesidir.

Masumiyet karinesinin ikinci yönü ise yargılama sonrasına ilişkindir.

Buna göre, ceza yargılaması mahkûmiyet dışında bir kararla sonuçlandığında kişinin suçlu görülmemesi, özellikle hakkında verilen beraat kararının sorgulanmaması gerekir.

Masumiyet karinesinin doğal sonuçlarından biri “lekelenmeme hakkı”dır. (13)

Bu hakla, suç şüphesinden dolayı hakkında yasal işlemler başlatılan kişilerin, toplumdaki saygınlığının korunmasını, onurlarının zarar görmemesini teminat altına alınmıştır.

Anayasamızın 38. maddesinin son fıkrası da aynı derece önemlidir:

Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”

Bu kesin ve emredici hükümler karşısında, siyasilerin yukarıdaki beyanları değerlendirmek için hukukçu olmak gerekmiyor…

***

Alıntıladığımız beyanlar suçturlar:

Türk Ceza Kanunu m. 288’de; “Adil Yargılanmayı Etkilemeye Teşebbüs” suçu vardır.(14)

Yargı görevini yapanları etkilemek amacıyla açıkça beyanda bulunmak suç sayılmıştır.

Yargı görevi yapıldıktan sonra yapılan haksız ve yersiz eleştiriler de gelecekte yapılacak olan yargılamaları etkileyebileceğinden bu konuda özellikle yürütme erkini elinde bulunduranların dikkatli konuşmaları gerekmektedir.

Akademisyenlerin ve konunun uzmanlarının bilimsel eleştirilerini bu kuralın istisnası saymak gerekir.

Adi Yargılanmayı Etkilemeye Teşebbüs Suçu ilgili aşağıdaki makaleyi okumanızı öneriyorum. (15)

Adil yargılanmayı etkileyecek olanların; yargı mensuplarının atanma ve yer değiştirmesinde yetkili olanlar olduğuna en ufak kuşku yoktur.

Başkanlık Hükümet Sistemi’ne geçtikten sonra, tüm yargı organlarının Cumhurbaşkanının denetimine geçtiği göz önünde tutulduğunda, onun sözlerinin ne derece etkili olacağı açıktır.

Hele de AKP iktidarını sürdürebilmek için MHP’nin TBMM’ndeki desteğine ihtiyaç duyması hesaba katıldığında, Bahçeli’nin yargı organları ve yargı kararları ile ilgili sözlerinin ne kadar önemli olduğu tartışılmaz bile…

Adil Yargılanmayı Etkileme Suçu ile ilgili aşağıdaki yüksek lisans tezini (16) okumanızın yararlı olacağını düşünmekteyim…

***

Mevzuatımızda “Yargı Görevini Yapanı, Bilirkişiyi veya Tanığı Etkilemeye Teşebbüs suçu” da vardır.(17)

TCK m. 277’de düzenlenen bu suç; emir vermek, baskı yapmak, nüfuz icra etmek gibi “herhangi bir hareketle” işlenebilir…

***

Şimdi size soruyorum:

Adalet diye bir şey kalmadı” diyenler haksız mı?

Peki, ülkenin bu hale gelme sebebi biraz da bizim ülke meselelerine, özelliklede siyasete kayıtsız ve ilgisiz kalmamız değil midir?

Ne demişti ünlü düşünür Platon:

Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç; cahiller tarafından yönetilmeye mahkum olmaktır.”

Hazır söz “aydınlar”a gelmişken Doç. Dr. Engin Yıldırım’ın (18) o konuda yaptığı değerlendirmeyi de değerlendirmenize sunmak istiyorum. (19)

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun, KRT’de katıldığı bir programdaki dehşet verici açıklamalarını, (20) yargı organlarına yapılan müdahalelerin hangi boyuta ulaştığına çarpıcı bir kanıt olarak bilgilerinize sunuyor ve sözlerimi bitiriyorum…

İyi uykular efendim…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) https://www.sabah.com.tr/gundem/2024/02/15/son-dakika-danistay-fetoden-ihrac-edilen-hakim-ve-savcilari-goreve-iade-etmisti-baskan-erdogandan-sert-tepki-sessiz-kalamayiz?paging=2

(2) https://www.iha.com.tr/ankara-haberleri/bahceli-danistay-5-dairenin-fetoden-ihrac-edilen-387-hakim-ve-savciyi-tekrar-meslege-iade-eden-karari-cok-tehlikelidir-cok-sakincalidir-59490393

(3) https://www.aa.com.tr/tr/gundem/adalet-bakani-tunc-mesleklerine-geri-donen-387-isimle-hakim-ve-savci-alakali-hsk-olarak-yeniden-inceleme-baslattik/3140278

(4) https://www.yenicaggazetesi.com.tr/fetoden-ihrac-edilen-iade-kararini-veren-danistaya-bahceliden-bu-karar-alinirken-5-766991h.htm

(5) https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/11/20161117-23.pdf

(6) İltisak, ilişkili, bağlantılı, yapışık.

(7) https://www.dunya.com/gundem/yaklasik-4-bin-fetocu-hakim-savci-meslekten-ihrac-edildi-haberi-410349

(8) https://www.yargitay.gov.tr/item/1755/basin-aciklamasi

(9) AİHS Madde 6- Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurul-

muş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir.

https://www.yargitay.gov.tr/documents/AIHM.pdf

(10) https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/49377/mod_resource/content/1/HBYS%20yarg%C4%B1%20%C3%B6rg%C3%BCt%C3%BC%205.pdf

(11) Mahkemelerin bağımsızlığı

Madde 138– Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.

Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.

Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.

(12) C. Suç ve cezalara ilişkin esaslar

Madde 38–Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.

Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır.

Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.

Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.

Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.

(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/15 md.) Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.

Ceza sorumluluğu şahsidir.

(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/15 md.) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.

(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/15 md; Mülga fıkra: 7/5/2004-5170/5 md.)

(Değişik onuncu fıkra: 7/5/2004-5170/5 md.) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.

İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.

(Değişik son fıkra: 7/5/2004-5170/5 md.) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=2709&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5

(13) https://www.anayasa.gov.tr/tr/baskan/konusmalar/masumiyet-karinesi-ve-lekelenmeme-hakki-sempozyumu-nda-yaptigi-konusma/

(14) Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, Madde 288- (Değişik: 2/7/2012-6352/93 md.)

Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, elli günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=5237&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5

(15) http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2014-111-1360

(16) https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/71281/617554.pdf?sequence=1&isAllowed=y

(17) Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs, Madde 277- (Değişik: 2/7/2012-6352/90md.)

1) Görülmekte olan bir davada (…) gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya bir haksızlık oluşturmak amacıyla, davanın taraflarından birinin, (…) 96 sanığın, katılanın veya mağdurun lehine veya aleyhine sonuç doğuracak bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 18/6/2014-6545/69 md.) Teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde verilecek ceza altı aydan iki yıla kadardır.

2) Birinci fıkradaki suçu oluşturan fiilin başka bir suçu da oluşturması halinde, fikri içtima hükümlerine göre verilecek ceza yarısına kadar artırılır.

(18) Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Doç. Dr. Engin Yıldırım Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunca 19/10/2015 tarihinde yapılan toplantıda Anayasa Mahkemesi başkanvekilliğine seçilmişti.

(19) https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/301080

(20) https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/temel-karamollaoglu-anlatti-erdogan-erbakanin-evini-polis-ile-2178558#google_vignette

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir