KONUK YAZARLAR

BU KADARINI HAK ETTİK Mİ?

TEMA’nın hazırladığı “ruhsat haritası”nı (1) gördüm, midem ağzıma geldi.

24 ilde 20 bine yakın maden ruhsatı verilmiş.(2)

Bu güzelim ülkeyi köstebek yuvasına çevirdiler.

Erzincan’ın İliç ilçesini ünlü “tulum peyniri” bile tarihe karıştı.

Hayvancılıkla uğraşanların tamamına yakını, hayvan beslemeyi bırakmış, Kanadalı şirket Anagold Madencilik’te (3) “maden işçisi” olarak çalışmaya başlamışlar.

Bizim sahipsiz köylüler, iş güvenliği önlemlerini almayan ve çalışmaları ile doğaya/çevreye zarar veren bu emperyalist şirket hakkında ileri de şikayette bulunmayacaklarına dair taahhütname dahi imzalamışlar. (4)

Köylülerin 9’u hâlâ kayan toprakların altındadır, yakınları bir an önce bu işkenceden kurtarılmayı bekliyorlar!

Toprak altında kalanlardan bir işçinin eşi; “üzerlerinden üç gündür bir kürek toprak atılmadı” diye feryat-figan etti, duyan olmadı…

“Hakkımızı helâl etmiyoruz” demekle bu işler olmuyor!..

***

Pek çok yerde olduğu gibi İliç’te de işler tersine gidiyor:

Bizim bildiğimiz ölenler toprağa gömülürler.

İliç’te ise toprağın metrelerce derinliğinde gömülü kalanlar, toprak üstüne çıkarılmaya çalışılıyor.

85 milyon, öyle kurbanlık koyunlar gibi olacakları seyrediyoruz…

***

Maden Kanunu’na göre çıkartılan madenlerden “devlet hakkı” adı altında (yüzde 1,25 oranında) bir miktar vergi alınıyor. (5)

“Çöpler Maden”in toplam çıkardığı altın ne kadardır, devlete ne kadarını Devlete veriyor kimse bilmiyor!..

Bu tür işletmeciliğe “Sömürge Madenciliği” deniliyor.

Yetmezmiş gibi; bir de ABD-Kanada-Çalık ortaklığı olan şirketin, 7 milyon 218 bin dolar (222 milyon TL) civarında vergi borcu silinmiş.(6)

22 yılda memleketin her köşesinin içerisine ettiler.

AKP iktidarında; varımız yoğumuz satıldıktan sonra, yer altı kaynaklarımız da yağmalanıyor.

Üzerimize ölü toprağı serilmiş gibiyiz; madenlerimizi neden Devletimiz işletmiyor sorusunu bile soramıyoruz!..

***

Pek çok sorun gibi Türkiye’de madenlerimizle ilgili sorunların çözümü de siyasi iktidara gelip dayanıyor.

Ülkede ciddi, kararlı, tutarlı, ülke çıkarlarını önceleyen bir muhalefet olacak ki, iktidardaki partiler hukuka uygunlar; keyfi icraatlar yapıp, varlıklarımızı yağmalatmasınlar.

Ama nerdeeeeee!

Bu yüzden hangi konuyu ele alırsak alalım, dönüp dolaşıp muhalefeti eleştirerek sözümüzü bitirmek zorunda kalıyoruz.

Zira biliyoruz ki, örgütsüz halk hiçbir şey yapamaz!

Siyasi iktidarı değiştirecek olan yegane örgütlü yapı, muhalefet partileridir…

Öncelikle de ana muhalefet partisi….

***

Bu yüzden kimse bana “şimdi zamanı mıdır?” diye sitem etmesin.

Evet zamanıdır.

Muhalefet partileri siyasi iktidara şöyle ya da böyle destek olurlarsa; iktidarın süresini uzatmak için elinden geleni yaparlarsa ve hatta (Anayasa değişiklikleri, NATO’nun genişlemesi, Büyük Ortadoğu Projesi, terör meselesi ve özelleştirmeler gibi hayati önemde olan) en kritik konularda iktidarla aynı örse çekiç vururlarsa; sonuç itibariyle hükümetin yanında dururlarsa, bir avuç yurtsever- aydın ne yapabilir ki!?..

Eleştirmek en kolay iştir.

Zor olan çözüm üretmektir, çözüm…

Akademisyenlerin ve yurtseverlerin yol göstericiliğinde, halkın ürettiği çözümlere son şeklini siyasi partiler vererek programlarına koymak zorundadırlar.

Yönetime gelenler, kendilerine, yakınlarına ve yandaşlarına gelecek temini ile uğraşırlarsa, başımıza pişmiş tavuğun başına gelenlerden fazlası gelir.

Muhalefet partileri, iktidara geldiklerinde halkın çıkarlarına uygun davranacaklarına halkı inandırmak zorundadırlar.

Ülkenin varlıkları Yağma Hasan’ın böreği değildir!

Değişim” ancak bu anlayışla gerçekleşebilir.

Güven verici söylemleri ile halka umut olacak olan siyasilerdir.

Siyasete atılanlar, tutarlı olacaklar vesselâm.

Sadece kendi çıkarları için düşünmeyecekler.

Omurgalı ve özverili olacaklar ki, halk arkalarından gitsin…

Hele de kendilerini asla bulunmaz Hint Kumaşı sanmayacaklar…

***

Söz buraya kadar gelmişken, geçtiğimiz hafta yaşanan ve 22 yıllık AKP iktidarı için “hayat öpücüğü” değerindeki bazı gelişmeleri anımsatmadan geçemeyeceğim:

31 Mart yerel seçimlerinde yeniden aday gösterilmeyen Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin “7 partinin ortak adayı olacağını” (7) açıklamasından sonra, arka arkaya benzer, hatta daha da utanç verici gelişmeler yaşandı:

Kendisini 40 yıllık “parti emekçisi” (8) olarak tanıtan; il başkanlığı, üç dönem milletvekili, genel sekreter ve genel başkan yardımcılığı görevlerinde bulunmuş olan Gürsel Tekin, talip olduğu Kadıköy Belediye Başkanlığı’na aday gösterilmediği ve bu süreçte telefonlarına çıkılmadığı için partiden istifa etmiş.

“Bağımsız aday” olarak seçimlere girecekmiş.(9)

Adana Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, yeniden aday gösterilmediği için CHP’den istifa etmiş.(10)

Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay da yeniden aday gösterilmediği için CHP’den istifa etmiş.(11)

Dikili eski Belediye Başkanı Osman Özgüven, desteklediği kişinin aday gösterilmemesi üzerine CHP’den istifa etmiş.(12)

Aday gösterilmeyen Kemal Doyuran bağımsız adaylığını ilân etmiş. (13)

İstifalar devam edecekmiş!..

Yeniden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilmeyen Tunç Soyer, davetli olduğu halde aday tanıtım toplantısına katılmamış.

Aday yapılmadığı için 8-10 ilçenin ve büyükşehir belediye meclisinde çoğunluğun kaybedileceğini söylemiş.(14)

Kimilerine göre CHP’nin sırtında “safra” olan, halkın sırtına “sülük” gibi yapışan bu tiplerin Cehennem’e kadar yolu var, halkın partisinden defolup gitsinler…

“Parti emekçisi” imişler, terbiyesiz-saygısız herifler…

Varlığınız CHP’nin hanesine hep “eksi”yazılmıştır.

Ne var ki, kazın ayağı öyle de değildir:

Her yeni seçimde bir oyun bile kritik önemi vardır…

Hele de o oy, muhalefetin hanesinden alınıp, iktidar hanesine yazılıyorsa iki oy değerindedir…

Bu yüzden:

En önemsiz gibi gözüken insanlar, sandık başında son derece önemlidirler…

Hal böyle olunca ben de “defolup gitsinler” sözcükleri ile biten yukarıdaki dileğimi geri alıyorum!..

***

Bay Battal, Bay Gürsel ve diğer baylar aday gösterilmeyince partilerinden istifa ederek “bağımsız” veya başka partilere “bağımlı” şekilde aday olmayı kendileri için “hak” (!) görebiliyorlar.

Acaba bu “hak” sadece kendilerine mi özgüdür, yoksa herkes için var mıdır?

Onlar için “hak” olan başkalarının “suç” veya “kabahat” olamayacağına göre:

Bütün belediye başkanları ve milletvekilleri için de var sayılır.

Onlardan başka aday gösterilirse onlara da “haksızlık” yapılmış, (!) onların da hakları yenmiş olur.

Bu mantığa göre, kimsenin hakkını yememek için aynı zatları sürekli aday yapmak gerekiyor!..

Ne önseçilme ne de seçime gerek kalmıyor!

Ve asıl tuhaf olan:

Bu kafa ile ortalıkta dolaşıp, bizden oy dilenenler, ülkemizi yönetmeye taliptirler…

***

Kendilerini kurufasulye gibi nimetten sayan bu zatların, en büyük “dayanağı” ise tabandaki destekçileridir.

Demek isterler ki, “önseçim” yapılsın, kim önde çıkarsa o aday olsun.

İlk bakışta son derece demokratik gibi gözüken bu yöntem, CHP gibi ele geçirilmiş partilerde antidemokratik sonuçlar doğurmaya son derece elverişlidir.

Bu yüzden sakıncalıdır.

O bakımdan “üyelik ve delege sistemi” yenilenip düzeltilene kadar önseçimden kaçınmak gerekiyor.

Aksi halde “al gülün(m) ve gülüm” oluyor….

Zira CHP’ye CHP’nin ideoloisine inananlardan çok, “delege ağaları”nın (15) amca-dayı, hala-teyze, kuzen-yeğenleri üye yapılıyor; delegeler ise bu tip üyelerden eli-ayağı düzgün olanlar arasından seçildiği için ağalar veya gösterdikleri adamları her zaman belirleyici ve seçici olabiliyorlar.

Adı güzel ve çekici olan “önseçimler” bu koşullarda asla demokratik seçimler olarak değerlendirilemezler!.. (16)

Siyasi partilerde “ağa-kul” ilişkisine ne zaman son verilirse, ancak o zaman önseçimler sağlıklı bir şekilde yapılabilirler…

İddia ediyorum ki, yıllardır atama bekleyen öğretmenlerin her biri kendilerini “siyasetçi” olarak tanıtan bu zatları, demokratik şekilde işleyecek olan önseçimleride rahatlıkla eleyebilirler…

En azından atanamayan öğretmenler, kirli siyasi ilişkilere bulaşmış değillerdir…

***

Şimdi size küçük dilinizi yutmanıza neden olacak bir haber veriyorum:

Yerel seçimlerin kaybedilmesi olasılığı üzerine CHP’de “1 Nisan hesapları” yapanlar varmış.(17)

17 numaralı dipnotu “tık”lamadan devam etmeyinlütfen.

Ne hazin değil mi?

Bu yerel seçimlerde kendileri aday yapılmayanlar ile adamları aday yapılmayanlar, seçimlerin kaybedilmesi için ellerini ovuşturup bekliyorlar.

Seçimlerde çalışmayacakları son derece açıktır.

Seçimlerin kaybedilmesi için çalışmaları ise ne acıdır!..

Böyleleri sadece kendilerine oy verirler.

Nereden mi biliyorum?

Kendileri söylüyor zaten: Bağımsız adayım demiyorlar mı?…

Bir başka düşkünlükten de söz edip bitiriyorum:

10 Aralık Hareketi” (18) CHP’nin düşük 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu yine sahaya sürdü.

Şu arkasındaki afişte (19) ne yazıyor okuyabildiniz mi?

Sizce ne mesaj vermek istiyorlar acaba?

Yazık ki ne yazık!..

Oysa ne masum ve temiz bir yüzü vardı!..

***

İliç’teki altın madeninde yaşananlardan başladık, bakın nerelere kadar geldik…

Biliyoruz ki, çözüm üretmeyen eleştiriler, dert yanmaktan öteye gidemezler…

Eleştiri-çözüm-eylem üçlüsünden ayrılmamak gerekir…

Herkes yapabildiği kadarını yapmak zorundadır…

Başka Türkiye yok!…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR

(1) https://www.odatv4.com/guncel/temanin-maden-haritasi-felaketi-gozler-onune-serdi-korku-tablosu-120028463

(2) https://www.tema.org.tr/basin-odasi/basin-bultenleri/turkiye-maden-ruhsatlarinin-tehdidi-altinda

(3) https://www.anagold.com.tr/tr/company/sirket_profili.html

(4) https://www.birgun.net/haber/sus-payi-ile-taahhut-ilic-te-ailelere-130ar-bin-lira-verip-susturmuslar-507244

(5) https://madencilikturkiye.com/altin-ve-gumus-ureticilerinin-devlet-hakki-orani-yuzde-25-arttirildi/

(6) https://www.yenicaggazetesi.com.tr/ilicteki-madenin-vergi-borcu-silinmis-tutar-guncel-kurla-222-milyon-tl-766183h.htm

(7) https://www.trhaber.com/gundem/son-dakika-chpde-atasehir-depremi-battal-ilgezdi-partisinden-istifa-etti-h795592.html

(-8-) “Parti emekçisi”, Baykal-Sav ikilisinin seçimlerde üyeleri çalışmaya teşvik için buldukları içi boş bir kavramdır. Gerçek hayatta bir karşılığı olmayan bu “palavraya” göre; güya partililer, partileri için emek vererek parti içerisinde belli makamlara gelmeyi “hak ederler” ve ileride belediye başkanı veya milletvekili seçilebilirler. Gerçekte parti emekçileri; partinin (sekreter, şoför, çaycı gibi) çalışanlarıdır, onlar da emeklerinin karşılığını ücrete olarak alırlar. Siyasetle ilgilenmek bir gönüllülük işidir. Kendi işlerinde başarılı olanların, artan zamanlarını fikirlerini benimsedikleri parti kanalıyla ülke hizmetine sunmalarının hiçbir şekilde karşılığı beklenmez. Siyaset bir “meslek” olmadığı gibi, hiç kimse de kendisini yeri doldurulamayacak kişi olarak da göremez, gösteremez.

(9) https://halktv.com.tr/gundem/istanbul-buyuksehir-belediyesi-secimlerinde-bomba-gelisme-gursel-tekin-bagimsiz-806124h

(10) https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/istifa-etmisti-cukurova-belediye-baskani-cetin-ilk-is-olarak-chpyi-2175271

(11) https://www.sozcu.com.tr/akif-kemal-akay-chp-den-istifa-etti-p22402

(12) https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/komunist-osman-ozguven-chpye-oy-vermeyecegim-2175895

(13) https://ankahaber.net/haber/detay/kemal_doyuran_dikiliden_bagimsiz_aday_oldu_168647

(14) http://www.egeligazete.com/haber/chp-de-dorduncu-kez-aday-gosterilmeyen-soyer-in-siyasi-ofkesi/177170

 

(15) https://www.diken.com.tr/chpnin-buyuk-sorunu-uye-ve-delege-yapisi/

(16) CHP’de önseçimlerin nasıl kötü işlediğine dair 2015 genel seçimlerindeki bir gözlemimi aktarmak istiyorum: CHP’nin en güçlü olduğu ve Alevilerin ağırlığının ciddi bir şekilde hissedildiği Çankaya ilçesinde önseçim yapılmasına karar verilmişti. Parti dışında (Cemevlerinde veya Alevi derneklerinde) bütün üyelere yarışa katılacak listedeki Alevi adaylara oy vermesi tavsiye edildi. Hemşericiliğin bir benzeri gibi gözüken bu davranış ilk bakışta hiç de yadırganmadı. Bir üye birden çok adaya oy verebiliyordu. Böylece Alevi inancından olan adayların oy kullanmaya başlamadan önce 5000 tercih oyu sandığa atılmış oluyordu! Diğer adaylar, 5000’e sıfır yarışabaşlıyordu: önce bu 5000’lik farkı kapatacaklar, sonra diğer adaylarla yarışacaklardı. Doğal olarak liste dışarıda oluşturulduğu gibi çıktı. Önseçimin hakim huzurunda yapılmış olması bu “dahice” düşünülmüş hileyi önleyemedi! İlginçtir; bu önseçimden CHP’li bile olmayan Av. Necati Yılmaz birinci çıkmtı…

(17) https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-pehlivan/chpde-aslinda-ne-yasaniyor-2175854

(18) https://chp-muhalefethareketi.biz.tr/2019/02/05/chpnin-ruya-tabircileri/

(19) “Bir daha bu yolları aynı hevesle öyle bir yürürüm ki şok olursun’’

https://www.sozcu.com.tr/kilicdaroglu-yeniden-sahaya-indi-p23173

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir