“SABREDİN” VE TOPRAĞIN ALTINDA KALMADIĞINIZA “ŞÜKREDİN”!..

Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Çelik, lafa bodoslamadan girdi:

“Türkiye’nin emeklilere aktarılacak yeterince kaynağı var” dedi.(1)

Çelik, “geçmiş yıllarda bütçeden SGK’ya aktarılan oran korunursa” kaynağın lafının edilemeyeceği görüşünde.

Aziz Çelik’in paylaştığı verilere göre, SGK’ya bütçeden ayrılan kaynakların toplam bütçeye oranı, 2020 yılında yüzde 20,7; 2021 yılında yüzde 15,7; 2022 yılında yüzde 13,2 olarak gerçekleşti.

2023 yılında ise yüzde 15,9 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor.

Uzun yıllar yüzde 15-19 aralığında seyreden sosyal güvenlik payı, 2024 yılı bütçesinde 10,2’ye kadar geriledi…

***

Mesele de bu zaten!

2020 için bütçeden aktarılan oran yüzde 20,7 iken 2024’te neden yarıya kadar indirildi?

Bütçe gelirlerinde azalma mı var?

Yok!

Eeeeee…

16 milyon emekliyi açlığa mahkum etmekle kimin eline ne geçecek?

Bir daha söylüyorum:

Emeklinin sofrasından alınan ekmeğin yarısı kime/kimlere verilecektir?

Sakın aklınıza; yazlık/kışlık saraylara, uçaklara/makam arabalarına, çantalara ve şatafata harcanan paraların emeklinin sofrasından alınan ekmekten karşılanacağını söyleyeceğim gelmesin.

Yok öyle bir şey.

Ben de “itibardan tasarruf olmaz!” diyenlerdenim.

Bu değerli fikre, uzun zamandır yüzde yüz civarında katılıyorum…

Halktan “dolaylı” (2) ve dolaysız vergilerle toplanan paraların “itibar” için harcanmasına itirazım olamaz.

Benden yana itibar için varımız yoğumuz helâl olsun…

***

Ama emeklinin sofrasından alınan ekmeğin:

Geçiş garantili otoyollara, köprülere ve yolcu garantili havalimanlarını işleten yerli/yabancı patronlara verilmesine itirazım var.

Karayolları bütçesinden bu yıl için “garanti ödemeleri”ne ayrılan ödeneğin 73.8 milyar TL olduğunu (3) duydunuz mu?

Peki, Sağlık Bakanlığı bütçesine göre hastanelerin hizmet alımı yoluyla sunduğu hizmetler için bu yıl 18.9 milyar TL “başlangıç ödeneği” ayrıldığını da mı bilmiyorsunuz?

Şehir Hastaneleri’nin “yatırımlarının kullanım bedeli” olarak bu yıl için 57.5 milyar TL bütçe ayırmanın ne anlama geldiğini açıklamaya gerek yok sanırım:

Kira bedeli gibi düşünebilirsiniz elbette.

“Yatırımların kullanım bedeli” kiranın kibarcası oluyor!

Hani bu Yap-İşlet-Devlet yatırımları için devletimizin, dolayısıyla bizim cebimizden 1 kuruş dahi çıkmayacaktı.

Yapılırken çıkmayan o paralar, şimdi yıldan yıla katlanarak geçenden/geçmeyenden alınıyor.

Bir devlet kendi egemenlik alanındaki topraklara “kira” ödüyor!..

Sırf bu iş için, bu yıl 57.5 milyar TL cebimizden çıkacak!

Doktorların yurtdışına kaçması, hastanelerde randevu sorunlarının başlamasının sorumlusu elbette ki CeHaPe zihniyetidir…

Buna takılıp kalmayalım…

***

“Garanti ve katkı ödemeleri” için Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı bütçesinden, bu yıl için 4.9 milyar TL ödenek ayrıldığını da mı duymadınız yoksa?

Yazık!

Akşam yemeğinde Kanal A’yı izlemiyorsunuz demek ki?

Peşinen söylüyorum:

Bu “garanti ödemelerini”, hizmet alımlarının, ihaleleri, madenlerin işletilmesinin, ormanların imara açılmasının, devlet arazilerinin yabancı şirketlere peşkeş çekilmesinin, yabancılara haybeden vatandaşlık verilmesinin sorumlularını aramıyoruz artık.

Siz de boş işlerle uğraşmayı bırakın artık, büyük haritayı görün!..

Sandığın önünüze gelmesine kaç gün kaldı ki şunun şurasında?

“Basın möhrü Kırat’ın böğrüne böğrüne”!..

“Möhür” yuvarlığın dışana az taşabilir, çok sorun olmaz, merak etmeyin.

Evet, YSK’nın “kesin” kararlarını hatırlatıyorum.

Sahiden “Kırat” bu sefer yok mu pusulada?

Yılkıya mı bırakıldı yoksa?

Her neyse artık:

Soframızda “Tanrı misafiri” gibi oturulmasına da bir itirazımız yok!

Bari “umduğunuzu değil bulduğunuzu yiyin efendiler” ve ekmek sepetimizden şu eldivenli ellerinizi çekin…

***

Partiye kayıtlı üyeleri bilemem ama, benim yandaş cemaat ve vakıflara aktarılan paralara da itirazım var.

Diyanet’in şişirilmiş kadrolarına maaş olarak ödenen paraları kastetmiyorum elbette.

Onlara hiç itirazım olabilir mi?

Alenen “din düşmanlığı” yapacak kadar zekâ fukarısı mı görünüyorum yoksa!

Bütün orta dereceli okulları imam-hatip okullarına çevirip, mezunlarını imam ve hatip olarak işe yerleştirmek için yeterince cami/kuran kursu yapamadığınızı bütün emekliler gibi ben de biliyorum.

Zamanınız ve paranız yetmedi.

Sırf bu yüzden ÇEDES gibi akıl dışı projelerle onlara Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarında “istihdam” ettiğinizin 85 milyon fakir halk farkındadır.

Hatta kamu kurumlarının personel ihtiyacını Diyanet kadrolarından “yatay geçişle” sağlama kurnazlığınızı bile sağır sultanlar duymuştur.

Bu yüzden, sürekli Diyanet’in personel açığı oluşturuluyor ve ha bire personel (imam/hatim) alımı yapılmıyor mu?

Vasiyetimdir:

Yanarım da ona yanarım; şan dersi almış eğitimli bir müezzinin sesinden makamlı bir sabah ezanı dinlemeden bu fani dünyadan göçüp gidersem eğer, gözlerimi yine de bir hafız kapatsın. Lütfen!..

İmam/hatipliler arasında bile ayırım yapıyorsunuz:

Kaldırılma sözünü verdiğiniz “mülâkat”ı, sırf bu yüzden kaldırmadığınız ne kadar da belli oluyor…

Bunları da kanıksadık; lanet olsun itirazımız yok!..

***

Sayıları kimilerine göre 10, kimilerine göre 13 milyonu aşan Suriyeli/Afganlı/Afrikalı “din kardeşlerimi” sığınmacılara yaptığınız yardımları artırmakla ne iyi ettiniz.

O kadar para ile geçinilmez tabii ki…

Birleşmiş Milletler ile Avrupa ülkelerinden gelen paraları bu kardeşlerimize “müsavi” şekilde dağıtmak size yakışanıdır.

Sakın onların payından kesinti yapıp da başka ihtiyaçlar için kaynak yaratmayasınız, günahtır!

O zaman ben de hakkımı helâl etmem.

7 sene evvel Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ:

“Suriyeliler için harcanan toplam maliyet 84 milyar 880 milyon lira. Dolar olarak 30 milyar 285 milyon 573 bin dolar harcama yapıldığını öngörüyoruz” demişti (4) de az kalsın küçük dilimi yutuyordum.

Yetkili biri 2011’den bu yana Türkiye’deki mültecilere 7.66 milyar Avro AB desteği yapıldığı açıklamış. (5)

Bravo, buna bir itirazımız olamaz zaten.

Aradan 13 koca yıl daha geçti.

Bu süre içerisinde gelen dış destek yeterli olmadı mı ki, emeklinin kahvaltı sofrasına el uzattınız?

21 Nisan 2022 itibariyle sadece Suriyelilere harcanan paranın 50 milyar Dolar olduğunu açıkladınız. (6)

Demek yeterli olmadı ki, gözünüzü emeklinin yastık altınaki kefen parasına diktiniz.

Rakamlar böyle havada öteye beriye uçuşurlarken size inandırıcı bir şeyler daha söyleyeyim:

Biliyorsunuz, bugüne kadar kulağımız hep Reis’imizdeydi.

O ne derse, “eyvallah” deyip geçtik…

2019 yılında (sadece 4 yıl önce) Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi’ndeki 1. Küresel Mülteci Forumu’na katılan Reis:

“ Türkiye’nin mülteciler için harcadığı paranın 40 milyar doları aştığını” açıklamıştı da bayağı rahatlamıştık… (7)

Evdekiler aç kalsa da misafirleri her zaman doyurmak lazım!..

***

Çoğu emeklinin bundan böyle bir daha elleyemeyeceği; Avro ve Dolar gibi para birimleri ile kafanızı daha fazla şişirmeyeyim isterseniz.

Nasılsa biz ne dersek diyelim sonuçta Reis’in dediği oluyor.

Şu siyasiler var ya siyasiler; ağızlarına geldiği gibi konuşuyorlar.

Dilin kemiği yok tabii.

Bekâra karı boşamak da kolay gelir.

Bu kadar laf salatasından sonra gelelim zurnanın “zırt” dediği yere ve bitirelim…

***

Heeeeeeey!

Size söylüyorum: Reis’e kulak verin Reis’e.

Siz!

Arka tarafta kendi aralarında konuşanlar.

“Delikanlı önce dinlemesini öğren, dinlemesini öğren”:

“Şimdi birileri çıkıyor emekli maaşlarına 7 bin lira, 10 bin lira seyyanen ekleyelim diyerek kendi akıllarınca emeklilerimizi tahrik ediyor. Bakınız bizim ülkemizde halihazırda 16 milyon emeklimiz var. Emekli maaşlarına 7 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon lira… 10 bin lira eklemek demek, 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir.” (-8-)

Reis, şöyle devam etti:

“Yani 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak, tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor.”

Reis, 22 yıl boyuna çok çivi çaktı galiba!

Her neyse, ben bugün sizler için 1,9 trilyon liranın kaç Avro edeceğini hesaplamak zorundayım.

1.900.000.000.000 Türk Lirası/34,07 Avro Kuru = 55.783.546.660 Avro (yazıyla 55 milyar 546 bin 660) eder.

Bu kadar parayı bütçeden SGK ödemeleri içen aktarmayı Reis kabul etmiyor haklı olarak.

Kendine göre nedenleri (!) de vardır elbette…

***

Bundan böyle, Reis’in acayip faiz karşıtı olduğuna artık takılmıyoruz.

O da bükemediği bileği öpmeye başladı demek ki.

“Faiz sebep enflasyon neticedir” veciz sözü, her ne kadar çöpe gittiyse de faizler ödenecektir bir şekilde.

“Emir demiri keser” gibi, altına imza atılmış bağlayıcı sözleşmeler vardır çekmecesinde.

Bu işler şakaya gelmez biliyorsunuz.

Bu yıl için “faiz lobisi”ne ödenecek para ne kadar biliyor musunuz?

Gelin bu değerli bilgiyi “Cumhur İttifakı”nın genç ve dinamik kadrolarından öğrenelim:

“2024 yılında 1.3 trilyon lira borç faizi ödenecek. Borcu borçla kapatmaya devam (!)” (9)

Bu rakam emekli maaşlarına seyyanen 10 bin lira ödenmesi halinde bütçeye gelecek 1.9 trilyon liralık yükten biraz daha azdır…

Bulanabilecek bir rakam değil gibi.

Demek ki:

Emekli, yoğun bakıma gelene kadar sabretmeye devam edecektir!..

Yanlış anlaşılmasın şahsımın “buyruğum” değil, sadece“talimatımdır”….

Bahçeli’nin “Emeklilerimize gerekli iyileştirmeler yapılacaktır”(10) şeklindeki palavralarına da kulak asmayınız…

***

Somali’ye, Cubuti’ye aktarılan paraları da bu yazıda yer verecek değilim…

“Uzay yolculuğu” için harcanan 55 milyon Doların dahi lâfını etmeyeceğiz…

Bununla birlikte, yine de uzayda yaptığımız (ve daha önce deneyi yapılmamış olan) o 13 deneyin hangileri olduğunu, sonuçları ile birlikte çok çok merak ediyoruz…

Merak bu ya; bir ara Reis veya Emine Hanım açıklasa bayağı çok iyi olacak…

***

Sayın Vatandaşlar!

“Dolaylı vergi” nedir biliyorsunuz, kaçıncı defadır anlattık.

Alın size son bir örnek daha:

Mazota akşam gelen KDV/ÖTV zammı, “dolaylı vergi”dir ve bunu mazot alan herkes “eşit” şekilde öder.

Burada eşitlik vardır.

Bir de (Kurumlar Vergisi, Gelir Vergisi vb. gibi) “dolaysız vergiler” vardır ki, onlar kazanç üzerinden alınırlar.

Genellikle bu vergilerin muhatabı, ticaretle uğraşan gerçek veya tüzel kişi şirketlerdir.

Bu yıl “vergi harcamaları”; yani “istisna ve muafiyetler” kapsamında şirketlerden 651.1 milyar TL kurumlar vergisi alınmayacaktır.

A-lın-ma-ya-cak-tır!

O kadar.