KONUK YAZARLAR

Y-CHP’DEKİ “KAYYIM” ATAMALARI!..

1 Ekim 2023

Meclis 1 Ekim’de açılıyor.

Meclis’in gündeminde “yeni anayasa” var.

Yeni anayasa ile ne getirilmek isteniyor?

Erdoğan’ın bir kez daha cumhurbaşkanı seçilmesi

Ya da:

Bu konudaki sınırlamanın kaldırılması…

Böylece Erdoğan’ın yaşamı boyunca cumhurbaşkanı olarak kalması.

Başka bir söyleyişle “tek adam rejimi”nin kalıcı hale getirilmesi.

Olur mu?..

CHP işgal altında tutuldukça olur!..

***

AKP’nin “yeni anayasa” yapma gerekçesi kimsenin itiraz etmeyeceği “darbe anayasası“ndan kurtulmaktır.

Bu arada CHP’nin “baş örtüsüne yasal güvence” önerisini “anayasayasal güvence“ye yükselterek CHP tabanını laiklik tartışmasına sokarak, asıl gündemlerden uzaklaştırmak da mümkün olacaktır.

Malum nedenlerle “Millet İttifakı”nın bileşenleri “baş örtüsü” ile ilgili düzenlemeleri karşı çıkamazlar.

KK, zaten çıkamaz, öneri kendisinindir.

Araya “Diyanet Akademisi“ni de sokmalarını beklerim, bu fırsattan yararlanarak onu da anayasal bir kurum haline getirebilirler.

Laikliğin elden gitmesi, hilafet ve saltanatın geri gelmesi umurlarında değildir.

CHP’yi işgal altında tutan hain kadro, bu defa (mecburen) anayasa değişiklik tekliflerine karşı çıkar gibi yapacaktır.

Böylece zaten dağılmış olan ittifak, bir daha bir araya gelmemek üzere iyice dağılacaktır…

Seyit” soyundan1 gelmeyi tek referansı olarak kullanan Kemal Kılıçdaroğlu (KK), bu değişiklik tekliflerine karşı çıkamaz!

Hal böyle olunca:

Siyasi iktidar, 21 yıldır olduğu gibi yine dikensiz gül bahçesinde gül toplamaya devam edecektir.

Muhalefetsiz iktidar daha de otoriter hale gelerek, demokrasiden iyice uzaklaşacaktır…

Sanıyorsunuz ki demokrasiden uzaklaşılması CHP’yi rahatsız edecektir!..

***

Eder mi?

Bu sorunun cevabını bugüne kadar yaşadıklarımıza bakarak verebiliriz:

Rejimin demokrasiden uzaklaşılmasından Y-CHP yönetimi asla rahatsızlık duymaz.

Rahatsız olmuşlar gibi yapabilirler ama.

Buna kanmamak gerekir.

Zira kendi varlık nedenlerini de demokratik kuralların uygulanmayışına bağladılar.

İşte ispatı:

Parti içi demokrasi“nin sadece sözünü ederler.

Siyasi Partiler Yasası“nın antidemokratik hükümlerini bir kez olsun eleştirmediler.

Bu yasanın değiştirilmesi için bir öneri dahi hazırlamadılar.

Çünkü onlar da siyasi geleceklerini “tek adam rejimi“ne bağladılar.

Parti içerisindeki “tek adamın adamı” olmayı, “siyaset yapmak” olarak benimseyip özümsediler.

Bu lânet olasıcalar CHP’nin tabanını da bozdular.

Bozulmayanlar ise ya küserek köşelerine çekildi ya da “Godot“u bekliyorlar.2

Meydan siyaset cambazlarına kaldı…

***

CHP’deki işgal mangasının komutanı Kemal Kılıçdaroğlu Şanlıurfa’da konuştu.

Dedi ki:

Seçilmiş belediye başkanları yerine kayyum atanması demokrasiyi gölgeliyor.”3

Seçilmiş” dediği belediye başkanlarını Kandil atamıştır.

Bay Kemal, PKK/KCK‘nın Kürt halkına silâh zoruyla dayattığı bu belediye başkanlarını halka “seçilmiş” olarak yutturmaya çalışıyor.

Kılıçdaroğlu, HDP’nin sözcülüğünü yapmaya devam ediyor…

Çünkü CHP’nin belediye başkanlarının da durumu aynıdır.

Onların da tümünü kendisi belirliyor.

Onlar da bir tür “kayyım4 sayılırlar!

Dersimli Kemal’in ölçü olarak göz önünde tuttuğu husus, seçilecek kişinin kendisine olan bağlılığıdır.

Örneğin; İzmir ve Çankaya belediyelerine KK’nın istemediği biri asla aday olamaz.

Daha bunlar gibi onlarca örnek var.

Milletvekili seçilmek için de durum aynıdır.

Y-CHP, TBMM ve belediyeleri “arpalık” olarak kullanmaktadır…

Liyakat“ı5 da AKP’den önce Y-CHP yok etmiştir…

Üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilme olanağı bulunmayan Erdoğan hakkında, “siyasi ve ahlaki meşruiyet” tartışması başlatarak, onun “hukuki meşruiyet“ini de onaylamaktadır…

Tıpkı geçersiz oylarla “tek adam rejimine” geçtiğimiz anayasa referandumunu, “hak-hukuk-adalet yürüyüşü” ile gölgeleyip, fiilen onayladığı gibi…

Bir gazetecinin “Neden YSK önüne gidip protesto etmediniz?” sorusuna; “Dışarıda silâhlı ve sopalı adamların olduğu duyumunu aldık” diyerek6 korkaklığını itiraf etmesi inanılacak gibi değildir!..

***

Y-CHP’nin Ankara İl Kongresinde ortalığa saçılan bilgiler, CHP’deki rezillikleri bütün çıplaklığı ile gözler önüne sermiştir.

Gördüklerimiz buzdağının sadece görünen kısmıdır.

CHP’deki görevlendirmelerde Hindistan’ın “kast sistemi7 uygulanmaktadır.

Gazeteci Engin Balım’ım, Ankara İl Başkanlığına seçilen Ümit Erkol’un listesi üzerinde; kimin hangi görevde ve hangi delege ağasına yakın olduğunu işaretleyip yayınlaması,8 tam bir skandal olmuştur:

Kadın kolları yönetim kurulu üyesinin kardeşi; belediye meclis üyelerinin yeğenleri ve eşleri; milletvekillerinin amcaları, kardeşleri ve yeğenleri; genelbaşkan yardımcısının oğulları, teyzeleri ve danışmanları; il yönetim kurulu üyesinin kayınbiraderleri ve babaları ile belediye çalışanları...”9

Bir de sayıları azımsanmayacak kadar kapı kulları var tabii.

Kendi içerisinde “nepotizm“i10 benimsemiş bir partinin, halka demokrasi getirme vaadine kim inanır?

AKP’nin 21 yıldır iktidarda kalmasının nedeni belli olmuyor mu?

Bunların “Allah birdir” sözünden başkasına bu nedenle insanlar inanmıyorlar!..

***

Demokrasiye, hakka-hukuka zerre kadar inansaydılar; kendi seçtikleri kişilerle yarışa kalkışmazlardı.

Genel Merkez, genel başkan adaylarına karşı eşit mesafede durursa adil olur.

Halka ait bir kurumu yönetenler, sabah-akşam delege sayıları ile uğraşmazlar.

Partilileri arayıp yönlendirmeye kalkışmaz.

Tıpkı devletin tüm yurttaşlarına karşı eşit mesafede durması gerektiği gibi, genel merkez de yarışan üyelerine eşit mesafede durur…

CHP’de yaşananları bir il derneğinin kongresinde bile göremezsiniz…

Atatürk’ün partisini yerlerde süründürüyorlar…

Utanmaz, arlanmaz, reziller…

Bunlardan kurtulmadıkça gelecek nesillerimize çok kötü bir miras bırakmış olacağız…

Bu nedenle CHP’de olup bitenlerle yakından ilgilenmek zorundayız…

2 Godot’u Beklerken“; varoluş sancıları çeken oyunun kahramanları Vladimir ile Estragon, yolları kesiştiğinde birbirleriyle iletişim kurmaya çalışırlar. Her gün yinelenen bu ritüelde, bellek işlevini yerine getiremeyince de gerçekliğin kesinliğinden uzaklaşmaya başlarlar. Eylemsizliklerine yenilmiş insanların, Godot adında ne olduğu bilinmeyen bir kimse veya “şeyi” beklemelerini konu alan en önemli absürt tiyatro eserlerinden biridir. “

https://tr.wikipedia.org/wiki/Godot%27yu_Beklerken

4 Kayyım, belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimsedir.

5 Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne göre “liyakat” kelimesi; değerli, iş bilmek ve ehli olmak anlamlarını taşır. Örneğin, “liyakat göstermek” bir işte başarı göstermek anlamına da geliyor. Herhangi bir işe uygun, yetenekli ve elverişli olmak “liyakat sahibi olmak“tır.

7 Kast düzeni, Hindistan’da uzun süredir hüküm sürmektedir. Kast sisteminde grup içinde evlenmeler (endogami=akraba evliliği gibi) söz konusudur. Kimin hangi mesleği yapacağını kast sistemi belirler. Aynı kast içindekiler ancak birbirleriyle evlenebilirler. Hindistan’da önceden insanların hep birlikte yemek yemeleri yasaktı; çünkü üst kastlar bunu hoş karşılamıyorlardı. Kendilerini onlarla kirletme korkuları vardı. Kast sisteminde sınıflandırma zenginlik ya da fakirlik durumuna göre yapılmaz. Ritüel saflık ve meslek durumları ölçütlerdir. Sınıflandırma Hinduizm inançlarından kaynaklanmaktadır.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Kast_sistemi

10 Nepotizmakraba kayırma veya adam kayırma, öznel ve adil olmayan şekilde yapılan ayrımcılıktır. https://tr.wikipedia.org/wiki/Nepotizm

Y-CHP’DEKİ “KAYYIM” ATAMALARI!..

1 Ekim 2023

Meclis 1 Ekim’de açılıyor.

Meclis’in gündeminde “yeni anayasa” var.

Yeni anayasa ile ne getirilmek isteniyor?

Erdoğan’ın bir kez daha cumhurbaşkanı seçilmesi

Ya da:

Bu konudaki sınırlamanın kaldırılması…

Böylece Erdoğan’ın yaşamı boyunca cumhurbaşkanı olarak kalması.

Başka bir söyleyişle “tek adam rejimi”nin kalıcı hale getirilmesi.

Olur mu?..

CHP işgal altında tutuldukça olur!..

***

AKP’nin “yeni anayasa” yapma gerekçesi kimsenin itiraz etmeyeceği “darbe anayasası“ndan kurtulmaktır.

Bu arada CHP’nin “baş örtüsüne yasal güvence” önerisini “anayasayasal güvence“ye yükselterek CHP tabanını laiklik tartışmasına sokarak, asıl gündemlerden uzaklaştırmak da mümkün olacaktır.

Malum nedenlerle “Millet İttifakı”nın bileşenleri “baş örtüsü” ile ilgili düzenlemeleri karşı çıkamazlar.

KK, zaten çıkamaz, öneri kendisinindir.

Araya “Diyanet Akademisi“ni de sokmalarını beklerim, bu fırsattan yararlanarak onu da anayasal bir kurum haline getirebilirler.

Laikliğin elden gitmesi, hilafet ve saltanatın geri gelmesi umurlarında değildir.

CHP’yi işgal altında tutan hain kadro, bu defa (mecburen) anayasa değişiklik tekliflerine karşı çıkar gibi yapacaktır.

Böylece zaten dağılmış olan ittifak, bir daha bir araya gelmemek üzere iyice dağılacaktır…

Seyit” soyundan1 gelmeyi tek referansı olarak kullanan Kemal Kılıçdaroğlu (KK), bu değişiklik tekliflerine karşı çıkamaz!

Hal böyle olunca:

Siyasi iktidar, 21 yıldır olduğu gibi yine dikensiz gül bahçesinde gül toplamaya devam edecektir.

Muhalefetsiz iktidar daha de otoriter hale gelerek, demokrasiden iyice uzaklaşacaktır…

Sanıyorsunuz ki demokrasiden uzaklaşılması CHP’yi rahatsız edecektir!..

***

Eder mi?

Bu sorunun cevabını bugüne kadar yaşadıklarımıza bakarak verebiliriz:

Rejimin demokrasiden uzaklaşılmasından Y-CHP yönetimi asla rahatsızlık duymaz.

Rahatsız olmuşlar gibi yapabilirler ama.

Buna kanmamak gerekir.

Zira kendi varlık nedenlerini de demokratik kuralların uygulanmayışına bağladılar.

İşte ispatı:

Parti içi demokrasi“nin sadece sözünü ederler.

Siyasi Partiler Yasası“nın antidemokratik hükümlerini bir kez olsun eleştirmediler.

Bu yasanın değiştirilmesi için bir öneri dahi hazırlamadılar.

Çünkü onlar da siyasi geleceklerini “tek adam rejimi“ne bağladılar.

Parti içerisindeki “tek adamın adamı” olmayı, “siyaset yapmak” olarak benimseyip özümsediler.

Bu lânet olasıcalar CHP’nin tabanını da bozdular.

Bozulmayanlar ise ya küserek köşelerine çekildi ya da “Godot“u bekliyorlar.2

Meydan siyaset cambazlarına kaldı…

***

CHP’deki işgal mangasının komutanı Kemal Kılıçdaroğlu Şanlıurfa’da konuştu.

Dedi ki:

Seçilmiş belediye başkanları yerine kayyum atanması demokrasiyi gölgeliyor.”3

Seçilmiş” dediği belediye başkanlarını Kandil atamıştır.

Bay Kemal, PKK/KCK‘nın Kürt halkına silâh zoruyla dayattığı bu belediye başkanlarını halka “seçilmiş” olarak yutturmaya çalışıyor.

Kılıçdaroğlu, HDP’nin sözcülüğünü yapmaya devam ediyor…

Çünkü CHP’nin belediye başkanlarının da durumu aynıdır.

Onların da tümünü kendisi belirliyor.

Onlar da bir tür “kayyım4 sayılırlar!

Dersimli Kemal’in ölçü olarak göz önünde tuttuğu husus, seçilecek kişinin kendisine olan bağlılığıdır.

Örneğin; İzmir ve Çankaya belediyelerine KK’nın istemediği biri asla aday olamaz.

Daha bunlar gibi onlarca örnek var.

Milletvekili seçilmek için de durum aynıdır.

Y-CHP, TBMM ve belediyeleri “arpalık” olarak kullanmaktadır…

Liyakat“ı5 da AKP’den önce Y-CHP yok etmiştir…

Üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilme olanağı bulunmayan Erdoğan hakkında, “siyasi ve ahlaki meşruiyet” tartışması başlatarak, onun “hukuki meşruiyet“ini de onaylamaktadır…

Tıpkı geçersiz oylarla “tek adam rejimine” geçtiğimiz anayasa referandumunu, “hak-hukuk-adalet yürüyüşü” ile gölgeleyip, fiilen onayladığı gibi…

Bir gazetecinin “Neden YSK önüne gidip protesto etmediniz?” sorusuna; “Dışarıda silâhlı ve sopalı adamların olduğu duyumunu aldık” diyerek6 korkaklığını itiraf etmesi inanılacak gibi değildir!..

***

Y-CHP’nin Ankara İl Kongresinde ortalığa saçılan bilgiler, CHP’deki rezillikleri bütün çıplaklığı ile gözler önüne sermiştir.

Gördüklerimiz buzdağının sadece görünen kısmıdır.

CHP’deki görevlendirmelerde Hindistan’ın “kast sistemi7 uygulanmaktadır.

Gazeteci Engin Balım’ım, Ankara İl Başkanlığına seçilen Ümit Erkol’un listesi üzerinde; kimin hangi görevde ve hangi delege ağasına yakın olduğunu işaretleyip yayınlaması,8 tam bir skandal olmuştur:

Kadın kolları yönetim kurulu üyesinin kardeşi; belediye meclis üyelerinin yeğenleri ve eşleri; milletvekillerinin amcaları, kardeşleri ve yeğenleri; genelbaşkan yardımcısının oğulları, teyzeleri ve danışmanları; il yönetim kurulu üyesinin kayınbiraderleri ve babaları ile belediye çalışanları...”9

Bir de sayıları azımsanmayacak kadar kapı kulları var tabii.

Kendi içerisinde “nepotizm“i10 benimsemiş bir partinin, halka demokrasi getirme vaadine kim inanır?

AKP’nin 21 yıldır iktidarda kalmasının nedeni belli olmuyor mu?

Bunların “Allah birdir” sözünden başkasına bu nedenle insanlar inanmıyorlar!..

***

Demokrasiye, hakka-hukuka zerre kadar inansaydılar; kendi seçtikleri kişilerle yarışa kalkışmazlardı.

Genel Merkez, genel başkan adaylarına karşı eşit mesafede durursa adil olur.

Halka ait bir kurumu yönetenler, sabah-akşam delege sayıları ile uğraşmazlar.

Partilileri arayıp yönlendirmeye kalkışmaz.

Tıpkı devletin tüm yurttaşlarına karşı eşit mesafede durması gerektiği gibi, genel merkez de yarışan üyelerine eşit mesafede durur…

CHP’de yaşananları bir il derneğinin kongresinde bile göremezsiniz…

Atatürk’ün partisini yerlerde süründürüyorlar…

Utanmaz, arlanmaz, reziller…

Bunlardan kurtulmadıkça gelecek nesillerimize çok kötü bir miras bırakmış olacağız…

Bu nedenle CHP’de olup bitenlerle yakından ilgilenmek zorundayız…

2 Godot’u Beklerken“; varoluş sancıları çeken oyunun kahramanları Vladimir ile Estragon, yolları kesiştiğinde birbirleriyle iletişim kurmaya çalışırlar. Her gün yinelenen bu ritüelde, bellek işlevini yerine getiremeyince de gerçekliğin kesinliğinden uzaklaşmaya başlarlar. Eylemsizliklerine yenilmiş insanların, Godot adında ne olduğu bilinmeyen bir kimse veya “şeyi” beklemelerini konu alan en önemli absürt tiyatro eserlerinden biridir. “

https://tr.wikipedia.org/wiki/Godot%27yu_Beklerken

4 Kayyım, belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimsedir.

5 Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne göre “liyakat” kelimesi; değerli, iş bilmek ve ehli olmak anlamlarını taşır. Örneğin, “liyakat göstermek” bir işte başarı göstermek anlamına da geliyor. Herhangi bir işe uygun, yetenekli ve elverişli olmak “liyakat sahibi olmak“tır.

7 Kast düzeni, Hindistan’da uzun süredir hüküm sürmektedir. Kast sisteminde grup içinde evlenmeler (endogami=akraba evliliği gibi) söz konusudur. Kimin hangi mesleği yapacağını kast sistemi belirler. Aynı kast içindekiler ancak birbirleriyle evlenebilirler. Hindistan’da önceden insanların hep birlikte yemek yemeleri yasaktı; çünkü üst kastlar bunu hoş karşılamıyorlardı. Kendilerini onlarla kirletme korkuları vardı. Kast sisteminde sınıflandırma zenginlik ya da fakirlik durumuna göre yapılmaz. Ritüel saflık ve meslek durumları ölçütlerdir. Sınıflandırma Hinduizm inançlarından kaynaklanmaktadır.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Kast_sistemi

10 Nepotizmakraba kayırma veya adam kayırma, öznel ve adil olmayan şekilde yapılan ayrımcılıktır. https://tr.wikipedia.org/wiki/Nepotizm

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir