KONUK YAZARLAR

“BLÖF YAPMIYORUZ!..”

Dolgu malzemesi olarak kullanılan isimlerden biri baştacı edildi, diğeri milletvekili.

Bir diğerinin Ankara İl Başkanlığına getirilmesi için bayağı gayret sarfedildi.

Kafalarınını içerisinde kim bilir daha ne şeytanlıklar var.

Bütün kapıları tutmadan rahat edemiyorlar.

Destekçileri kimler peki, biliyor musunuz?

Birbirlerini destekliyorlar.

Ankaralı seçmenin gözünde hiçbirinin karşlıkları olmadığına kalıbımı basarım.

Tek özellikleri Kemal Kılıçdaroğlu’nun (KK) adamları olmaları ve kayıtsız, koşulsuz ona bağlanmalarıdır…

Atatürk’ün partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nde halk yoktur artık!..

Tribünler boş kimin umurunda….

***

Blöf yapmıyorum” diyor Akşener.

Her ilde aday çıkartacağız” diyor.

Artık rakibimiz AKP ve CHP’dir” diyor…

İYİ Parti’nin Genel İdare Kurulu kararı böyledir, diyor… (1)

Duymuyorlar, tınmıyorlar…

Daha ne desin hanımefendi.

Hâlâ anlayamadınız mı Millet İttifakı’nın bittiğini?

Hayâl aleminde gezinmeyi bırakın da gerçeklerle yüzleşin; be zeka fukaraları, bencil, riyakar, aşağılık yüz karaları…

Karaktersizlik genlerinize işlemiş…

***

KK’nın “başarı” olarak halka yutturduğu “ittifak“ın, gerçekte Erdoğan’ı iktidardan düşürmek için değil, Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanılğına getirmek için kurulduğu ortaya çıktı.

İttifak bileşenleri olarak masada oturanların, alttan bir birlerini tekmelediklerine defalarca tanık olduk.

İYİ Parti dışındaki bileşenlere, hak etmedikleri sayıda milletvekili verilmesi karşılığında bu çirkin pazarlığa “evet” dedikleri ortaya çıktı.

Bu yüzden de bir tür “rüşvet” tarşılığında KK’ya “evet” dedikleri anlaşılıyor.

Nitekim, seçim sonuçlandıktan sonraki beyanları, bunun en açık kanıtı olarak aklımızda kaldı…

Demek ki, KK’nın Türk siyasetine kattığı bir şey yoktu…

Katacağı bir şey kalmadı…

Dürüst lider” mavallarını dinleyecek kimse yok artık…

***

Hak, hukuk, adalet” (2) yürüyüşü ise tam bir rezillikti ve halkı kandırmaktan başka bir işe yaramadı.

2,5 milyon mühürsüz oldukları için geçersiz olan oylarla rejim değiştirildi, buna karşı bir eylem plânları dahi olamadı.

Bir şeyler yapmaya çalışanları da engellediler. (3)

Bu Cumhuriyet düşmanları, hainler…

Neymiş efendim, “dışarıda silahlı ve sopalı adamlar” vardı!

Buna rağmen, milletvekili Enis Berberoğlu’nun haksız yere tutuklanmasını protesto için Ankara’dan İzmir’e yürüdüler.

Berberoğlu’nun haksız yere tutuklanmasını rejimin değiştirilmesinden önemli bulmuşlar meğer.

Danışıklı dövüştü, Bay Kemal’in görevi zaten buydu” diyenlere hak vermemek mümkün değil.

Asıl yapılması gereken eylemi, bu şekilde gizleyip unutturdular…

Sen yok musun sen, aahhh Bay Kemal.

Yatacak yerin yok senin…

Cumhuriyet’e Atatürk’e ve Laikliğe ihanetinle tarihe geçeceksin…

***

Peki, ne diyorlar şimdi:

“Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir, seçim zamanı geldiğinde yine masaya oturulur, işbirlikleri olur…”

Başka ne diyorlar:

“İstanbul’u AKP’ye teslim edeni bu millet affetmez…”

Yok yaaa…

Türkiye’yi her seçimde AKP’ye teslim edeni “af eden” aynı millet değil midir?..

Sizin imtiyazılarınız mı var yoksa?..

Yıkılın karşımızdan; utanmaz, arlanmaz, reziller…

***

İşgal mangası ile birlikte hareket eden işbirlikçileri de yakından izliyor bu millet:

Belli ki, dertleri hayata tutunmaktır sadece.

Bunun için de “siyasetçilere” tutunmak zorundalar.

Kişisel yetenekleri, zor koşullar altında yürümelerine el vermiyor.

Ancak ekip halinde bunu yapabilirler.

Piranalar gibiler…

Koca bufaloyu bile nehrin dibine inene kadar yeyip bitirirler.

Bugüne dek tek başlarına bir iş başardıklarına tanık olmadım.

Birini öne çıkartıp, arkasında tespih taneleri gibi dizilerek, ancak uzayda bir yer kaplayabileceklerinin farkındalar…

Ne adamları yediler…

***

Bu yüzden en yeteneksiz ve en zayıf “siyasetçilerini” vitrine çıkartıyorlar.

Parmaklarında bir kukla gibi oynatmak içindir elbet.

Örneğin; Ankara’da Aliye’yi (4) miletvekili yaptılar.

Ümit’i (5) Ankara İl Başkanlığının en güçlü adayı olarak anlattılar…

Ümit’in seçilmesi ve ümidimizin kesilmesi kesindir.

Zira Bay Kemal genel merkezin desteklediği bir adaya oy vermeyecek delegenin anlını karışlar.

Delegeler de zaten bu formüle göre ayarlanmışlar.

Tıpkı Kurultay’da Bay Kemal veya göstereceği adayın seçilmesinin kesin olduğu gibi…

Nitekim Ankara tiyatrosunun sonucu 340’a 241 şeklinde bitti…

Ümit kazandı, halk her zamanki gibi kaybetti.

Bu sonuçlar CHP’nin bitirildiğinin açık bir ilânıdır…

***

Ana muhalefet partisinin içler acısı durumuna tanık olan Meral Akşener, haklı olarak yönetim kadrosunu topladı:

İYİ Parti yöneticileri, seçim sonrasında doğru bir değerlendirme yaptılar:

CHP olmadan AKP’yi iktidardan düşürmenin imkânsız olduğu zaten biliyorlardı.

Başında KK’nın olduğu bir CHP ile de AKP’yi iktidardan düşürmek zaten imkânsız.

Bunu CHP delegesine anlatmak ise mümkün olamıyordu bir türlü.

Bonzai içenlerin elindedir tüm yetkiler.

Borozanı nasıl öttürürseler, koronun sesi ona göre çıkar.

Bu yüzden İYİ Parti, CHP’den umudunu kesmiştir.

Kendileri için kurtuluşu “kuruluş değerlerine dönme” kararında gördüler.

CHP’nin ise “kuruluş felsefesi“ni ağzına alma gibi bir derdi hiçbir zaman olmadı.

Demek ki, İYİ Parti’nin AKP’yi ve CHP’yi “rakip” kabul etmesinden başka seçeneği kalmadı.

Başlarında KK’nın olduğu işgal mangasını CHP’nin başından uzaklaştırmak için bu hamle biraz işe yarayabilir mi göreceğiz!

Ondan sonra kartlar yeniden karılabilir ve ittifaklar konuşulabilir belki…

Aklın yolu birdir…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) https://www.youtube.com/watch?v=XsXfSfREPMI

(2) TDK Sözlüğüne bakarsanız; hak=hukuk=adalet olduğunu görürsünüz. Arapça aynı anlamdaki üç sözcüğü yan yana getirerek yapılan slogan bile Türk diline uygun değildir.

https://sozluk.gov.tr/

(3) https://twitter.com/nevsinmengu/status/1704021863435755779?s=20

(4) Aliye Timisi Ersever, Türkiye Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Timisi’nin kızıdır. Almanya Münster Bakonsolosluğu’nda sosyal hizmet uzmanı olarak çalışıyordu. 2005 yılında CHP’ye üye ettiler. 2014 seçimlerinde Çankaya Belediye Meclis üyeliğine getirdiler. Ardından Ankara milletvekili seçim TBMM’ne gönderdiler. Tek özelliği Alevi olması ve Bay Kemal’e kayıtsız koşulsuz bağlı durmasıdır. 2011 yılında birlikte görev yaptığımız CHP Ankara Yönetiminde hiçbir konuda fikir beyan ettiğine tanık olmadığım mesai arkadaşımdır.

(5) Ümit Erkol, işyeri doktoru olarak görev yapan bu arkadaşla da aynı kritik dönemde görev yaptık. Aliye hakkındaki gözlemlerin tamamı onun için de geçerlidir. O dönem İl Başkanı olan Hüseyin Tarık Ümit’in kişisel kaprisleri doğrultusunda oluşturduğu “Alevi”grubun üyesi olmayı içine sindirebilmiş sıradan bir partilidir. Sorsalar o da Bay Kemal gibi laikliği benimsemiştir. Siyasetle uzaktan yakından bir ilişkisi olmadığı gibi yöneticilik vasfı da sıfırdır. Ankara İl Başkanlığı’na getirilmesi CHP için en büyük talihsizliktir. Bir anlamda CHP’nin bitirildiğinin canlı kanıtıdır. Adı geçen Ankara İl Kongresi’ndeki kendisini şöyle tanımlamıştır:”60 yaşına gelmiş, son derece saygın kişiliği olan, son derece takdir edilen bir kişi.”

https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/chp-ankara-il-baskani-adayi-umit-erkoldan-yenilikci-elestirisi-yok-boyle-yagma-2122611

 

 

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir