KONUK YAZARLAR

ŞARTLARI EŞİTLEYİN GELİYORUZ!

20 Ağustos 2023

Kur Korumalı Mevduat giderleri temmuz ayında 34.5 milyar TL ile en yüksek seviyesini buldu.

Bu parayı kim ödeyecek acaba?

Elbette ki biz…

Bildiniz..

***

Olay şöyle gelişti:

Devlet, elinde parası olan küçük bir azınlığa dedi ki:

Elinizdeki paralarla döviz satın alıp da dövizin yükseltilmesine sebebiyet vermeyin.

Gelin paralarınızı Türk Lirası olarak bankalara vadeli olarak yatırın.

Size de bankalara verildiği gibi, Merkez Bankasının “politika faizi” (1) oranı üzerinden faiz ödensin.

O tarihteki kur üzerinden paranıza koruma da sağlanacaktır.

Vade sonunda kur farklılığının faiz oranı üzerinde olması durumunda oluşabilecek fark ise hesaplarınıza TL olarak yansıtılacaktır.

Bu şekilde açılan mevduat hesaplarına hiçbir şekilde “özel stopaj” (2) uygulanmayacaktır…

***

Demek ki, Kur Korumalı Mevduatın anlamı şudur:

Dolaylı ve dolaysız vergilerle 85 milyondan toplanan vergilerin, elinde nakit parası bulunan küçük bir azınlığa aktarılmasıdır…

Birinci imtiyaz budur.

O küçük azınlık bu şekilde elde ettiği kazançlar için vergi de ödemeyecektir…

İkinci imtiyazları da budur…

21 yılda AKP eliyle imtiyazlı/yandaş bir sınıf yaratıldı…

Çok şükür!..

Geri kalanlar imtihandadır…

***

Kim ne derse desin, Erdoğan bu ülkeyi gerçekten güzel yönetiyor.

14. Büyükelçiler Konferansı’nda (3) yaptığı konuşmada:

“Savaşın Karadeniz’e yayılması tüm bölgemiz için tam anlamıyla bir felaket olacaktır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uygulayarak şimdiye kadar böyle bir trajedinin yaşanmasına müsaade etmedik” dedi. (4)

Yani Reis diyor ki: Savaşın Karadeniz’e yayılmasını Montrö Boğazlar Sözleşmesini titiz bir şekilde uygulayarak önledik.

Bu Sözleşme o kadar önemlidir.

Ne kadar güzel değil mi?..

***

Peki, sormazlar mı adama; 2021 yılında104 amiralin aynı yönde tavsiyeler içeren bildirisi (5) için:

Emekli amirallerin vazifesi 104 tanesi bir araya gelerek siyasi tartışma konusunda darbe imaları içeren bildiriler yayımlamak değildir” (6) diyerek yurtseverliğinden en ufak kuşku duyulmayan bu amiralleri “darbe çağrısı” yapmakla suçlamak neyin nesiydi!?

İşin tuhaf yanı, Kılıçdaroğlu’ndan Akşener’e, Davutoğlu’ndan Perinçek’e kadar siyasetin vitrininden inmeyen politikacılar da Erdoğan’ın izinden giderek, bildiriye imza koyan amiralleri suçlamışlardır.

Bremen Mızıkacıları gibi hep bir ağızdan, haksız ve yersiz ithamlarla kahraman askerlerimizi töhmet altında bırakmışlardır…

***

Erdoğan, son açıklaması ile bir anlamda amirallerden özür dilemiş oluyor.

Bu da iyi bir şey sayılır.

Y-CHP Genel Başkanlığından ayrılmamakta karar olan Kılıçdaroğlu ise susarak olayın gündemden düşmesini tercih ediyor.

Bir özür bile dileyemedi…

Buna “dürüst lider” diyenlerin aklına şaşarım…

***

Söz Y-CHP’ye gelmişken, Atatürk’ün partisinin nasıl bir zihniyet tarafından işgal edildiğinin son örneğini göstermek istiyorum:

18 Ağustos 2023 tarihli Sözcü gazetesinde Başak Kaya’nın haberinden okuyalım.

Y-CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynel Emre, “yenilginin tek sorumlusu Kılıçdaroğlu değildir” tespiti yaptıktan sonra; “Şartlar eşit olsa seçimi kazanmıştık” dedi.

Ne tespit ama!

Bir daha okuyorum.

Evet aynen böyle dedi:”Şartlar eşit olsa seçimi kazanmıştık”

Bu adam, Atatürk’ün partisinde genel başkan yardımcısı olarak görev yapıyor.

Ana muhalefet partisi CHP adına konuşuyor ve :”Şartlar eşit olsaydı seçimi kazanmıştık” diyor.

Peki, şartları kim eşitleyecek Bay Zeynel?

İktidar mı?

AKP, “şartları eşitlemezse” girdiğiniz tüm seçimleri kaybedeceğinizi kabul ediyorsunuz demek ki…

Yoksa biri çıkıp bir gün şartları eşitleyecek diye söz mü verdi size?

Şartları değiştirmeyi beceremiyorsunuz, halkı ikna edemiyorsunuz ve hâlâ utanmadan o koltuklarda oturmaya devam ediyorsunuz.

Ve:

İktidara gelmek için Reis’in “şartları eşitlemesini” bekliyorsunuz…

***

Sizde bu utanmaz yüz, tükenmez söz olduktan sonra ben ne diyeyim?

Helâl olsun!..

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) Politika faizi, Merkez bankalarının resmi faiz oranları yoluyla para arzı ve kısa vadeli faiz oranları üzerinde kontrol yeteneği vardır. Merkez bankaları, bankaların ihtiyaç duyduğu likiditeyi sağlamak için bankalara verdiği kısa vadeli borçların ve fazla likiditeyi çekmek amacıyla yaptığı borçlanmanın faiz oranlarını kendisi belirler.

Merkez bankaları bu faiz oranını belirleyerek iktisadi faaliyet ve fiyatlar genel seviyesini etkilemeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle bu faiz oranına politika faiz oranı denilmektedir.

(2) Stopaj, gelir ya da kurumlar vergisine tabi bir kazançtan kaynağında kesilen gelir vergisidir.

(3) https://www.mfa.gov.tr/disisleri-bakani-sayin-hakan-fidan…

(4) https://www.iletisim.gov.tr/…/cumhurbaskani-erdogan-14…

(5) https://web.archive.org/…/103-amiralden-montro-ve…

(6) https://www.cumhuriyet.com.tr/…/son-dakika-erdogandan…

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir