KONUK YAZARLAR

“HEEEY! ENKAZIN ÜZERİNDEKİLER SESİMİ DUYUYOR MUSUNUZ?..”

Sanık Kerem;

Otur yerine ve can kulağın ile dinle!…

***

6 Şubat Depremi’nin 29. gününde ölü sayısı şu şekilde açıklandı:

Çoğu donarak 45 bin 968 kişi yaşamını kaybetti; bunların içerisinde 4 bin 267 Suriyeli kardeşlerimiz vardı.

Depremzedelere zamanında yardım götüremedikleri için Kızılay ve AFAD’a ağır eleştiriler yöneltildi.

Eleştiriler her geçen gün artarak devam ediyor.

Haklı olanlar da var, abartılı olanlar da…

Hakkı hamiline teslim etmek gerekir.

Ediyoruz…

***

Uzun süreden beri Kızılay’ın çadır, giyecek ve gıda maddelerini sattığı iddiaları konuşuluyor.

Yalanlama yok!..

***

Gerçekten de:

Türk Kızılay’ı, 6 Şubat Depreminin 3. gününde Ahbap Derneği’ne 2 bin 50 çadırı 46 milyon TL karşılığında satmış. (Belgelidir.)

Kızılay’ın fason üretim yaptırdığı firmadan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne 22.500 TL’den 500 çadır satılmış.(Belgelidir.)

Bu olayın duyulması üzerine, doğal olarak dikkatler Kızılay yönetimine çevrilmiştir.

Meğer, Kızılay doğal felâketlerde felâketzedelere dağılmak amacıyla depolanmış dayanıklı gıda maddelerini (konserve barbunya ve fasulyeyi) de satıyormuş. [1]

Kilosu 0.41 dolardan 80 ton bağışlanmış giysiyi de satmışlar. [2]

Daha da kötüsü, halkın bağışladığı kanların da parasını SGK’dan alıyorlar…

Şimdi de Çin’den gelen 20 bin çadırın akıbeti araştırılıyor, onlar da kayıp!

Avrupa Komisyonu İnsani Yardım ve Sivil Koruma Ofisi’nin (ECHO) gönderdiği ve bütçesinde onaylanmış görülen 3,5 milyon Avro da alınmamış gibi inkâr ediliyor. [3]

Bu haberleri öğrenenler, haklı olarak burunlarından soluyorlar…

***

Bu rezaletler yetmezmiş gibi:

Kızılay Başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin; Kızılay’dan ve Kızılay’ın iktisadi kuruluşlarından ücret ve harcirah aldıkları haber yapılmış.

Kızılay’da neler oluyor, bu haberlere karşı ne diyorsunuz?” sorusuna siyasi iktidardan uzun süre yanıt verilmedi.

Kızılay Başkanı bu iğrenç tartışmaları bir yerde kesmek için cevap vermiş:

Bu rutin bir işlem. Finansal süreklilik için kurumlara maliyetine satış yapıyoruz” diyerek olayı doğrulamıştır.

Başkanın yanıtında “finansal süreklilik” ifadesi geçtiği için mesleğini merak ettim…

Hesap uzmanı” olabilir mi?..

***

Açık kaynaklardan topladığım bilgilere göre:

Kerem Kınık, tıp doktorudur; “afet tıbbı” alanında doktorasını tamamlamış, ulusal ve uluslararası firmalarda kurucu ortaklık ve genel müdürlük yapmıştır.

2016’dan bu yana Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölüm Başkanı olarak görev yapmaktadır. [4]

Ticarete yatkındır!

Kınık’ın 3 çocuğu olduğunu; oğlu Muhammed Furkan Kınık’ın Genç Kızılay’da Genel Başkan Yardımcısı olarak çalıştığını, kızı Fatıma Zehra Kınık’ın da Yeşilay’da “uzman yardımcısı” olarak görev yaptığını öğrendim. [5]

Şimdilik bir diyeceğim yoktur…

***

Eski Kızılay Başkanı Tekin Küçükali konuşuyor:

Kızılay’ın 82 üst düzey yöneticisi olduğunu, geçen yıl Kızılay bütçesinden bu yöneticilere 25 milyon TL’nin üzerinde ödeme yapıldığını, yöneticilerin her birinin Kızılay’dan ayda 300 bin TL tutarında para aldıklarını” söyledi. [6]

Bu açıklama yalanlanmadı.

Benim bu yazıda özellikle ilgileneceğim konu başlığı budur.

Sayın Kızılay Başkanı’na iddialarla ilgili sorular sorulmaya devam etti.

26.02.2023 günü bir soruya verdiği cevapta aynen şunları söyledi:

Çadır satışı ahlâkıdır, akılcıdır, yasaldır. Aksini iddia eden ise ya meseleyi anlamamış ya da kötü niyetlidir.[7]

Ahlâki ve akılcı olması” hususunda bir şey söyleyecek değilim; bu konuda kriterler son 20 yılda bayağı değişti.

Ama yasal olup olmadığı sözüm olacak.

Acele etmeyelim, önce biraz bilgilenelim, sonra…

***

Duyduk ki, çadırları satıp ham madde alacaklar sonra o ham madde ile de tekrar çadır yapıp maliyetine satacaklarmış!

Şaka gibi değil mi?

(Bu ölçüde “ticari zekâ” her kula nasip olmaz!)

Bay Başkan Kınık, bir gün sonra (27.02.2023 günü) görüş değişikliğine gitmiş:

Satıldığından haberim yoktu, öğrenince arkadaşları eleştirdim, medyaya düşünce çadır satışlarını durdurdum” demiş[8]

Haberi yokmuş!..

Ben inandım vallahi…

***

Yemin ederim, başkanın vurguladığı gibi ben de “kötü niyetli” değilim.

Fakat yine onun dediği gibi “meseleyi anlamamış” olabilirim.

Bu yüzden meseleyi anlamak için araştırmaya devam ediyorum/edeceğim

Sosyal medyada; Kızılay’ın hedef tahtasına oturtulması üzerine, AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan bir “twit” atarak siyasi iktidarı korumaya çalışmış.

Görevi böyledir galiba…

Kızılay bir devlet kurumu değil. Keşke böyle ağır ve acılı bir günde satış yapmasaydı” demiştir.

Kızılay’ın bir devlet kurumu olmadığı şeklindeki savunma da dikkatimi çekti.

İşte bu açıklama üzerine, önümüze “Kızılay nedir, nasıl bir kurumudur?” sorusu düşmüş oluyor

***

Arkanıza yaslanın ve dinleyin.

1776 Kerem Kınık, elindeki kalemi bırak ve sen de dinle bakalım:

Kızılay, kamu yararına faaliyet gösteren bir dernektir.

Öyledir.

Peki, kamu yararı[9]ne demektir?

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde Bakanlar Kurulu Kararı ile “kamu yararına dernek” statüsünü verilen Menzil Tarikatı’na bağlı Beşir Derneği de “kamu yararına” çalışan bir dernektir.

Daha bunun gibi kamu yararına çalışan, bağış ve yardım toplama ayrıcalığına sahip pek çok dernek vardır.

Kızılay için bu derneklerden biridir diyebilir miyiz?

Bu sorunun cevabını arıyoruz…

***

Kızılay, çok farklı bir statüdedir

Denebilir ki, Kızılay kamu kurumları ayarında, hatta bazılarının da üzerinde köklü bir yapıya sahiptir...

Kuruluşunda ve faaliyetlerinde uluslararası sözleşmeler ile özel yasa hükümleri vardır.

Kamu kurumlarının kuruluş kanunlarının Anayasa’ya aykırı ileri sürülebilir, ama Kızılay’ın sürülemez.

Zira uluslararası anlaşmaların Anayasa’nın 90. maddesi buna engeldir…

***

Türk Medeni Kanunu’na göre Kızılay bir dernektir.

Dernekler:

Kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek kurulan tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır. [10]

Dernekler Kanunu’nda, derneklerin de vakıflar gibi “kâr amacı güdemeyecekleri[11] hüküm altına alınmıştır.

Son 5 satırı bir kez daha okur musunuz lütfen!..

***

Kızılay’ın çok özel statüde bir “dernek” olduğunun ilk kanıtı Dernekler Kanunu’dur.

Kanunun 27/A maddesinde belirtildiği gibi; Kızılay’ın “niteliği ve durumu” uluslararası anlaşmalara göre [12] tayin edilmiştir.

Yasaya göre, Kızılay’ın iş ve işlemleri, kanunların verdiği “görev ve yetkiler” ile “tüzük” ve “yönetmeliklere” göre yürütülür. [13]

Kanarya Sevenler Derneği” sadece Dernekler Kanunu çerçevesinde faaliyet yürütür.

Dernekler Kanunu’nun 27/A maddesinin son fıkrasına göre:

Kamu yararına çalışan derneklerin mallarına karşı suç işleyenler Devlet malına karşı suç işlemiş gibi cezalandırılırlar…

***

Tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tâbi, kâr amacı gütmeyen, yardım ve hizmetleri karşılıksız olan Kızılay’ın, kamu yararına çalışan bir gönüllü sosyal hizmet kuruluşu olduğu, resmi internet sayfasındaki “tarihçe” bölümünde yazılıdır.

Kızılay’ın alelâde bir dernek olmadığının bir diğer kanıtı da Askeri Ceza Kanunu’nun 127. maddesidir.

Bu maddeye göre, Kızılay’ın mallarını “yağma” edenler, “tahrip” edenler ve bu doğrultuda; tahrik, teşvik ve emir verenler 10 yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılırlar. [14]

Bununla birlikte Dernekler Kanunu’nun “Cezai Hükümler” başlıklı 32. maddesinin (f) bendinde:

Derneğe ait para, kıymetli evrak ve malları kendi (veya başkasının) menfaatine tüketen veya satan yönetim kurulu başkan ve üyelerinin “TCK’nın güveni kötüye kullanma” hükümlerine göre, cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. [15]

Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde güveni kötüye kullananlara verilecek hapis cezası 1 yıldan 7 yıla kadar hapis olarak belirlenmiştir. [16]

***

Dernekler Kanunu’nun 27. maddesinin (3) fıkrasında:

Kamu yararına çalışan derneklerin yönetim organlarında görev alanların hapis cezası verilmesini gerektirecek suçlar işlediklerinin tespit edilmesi halinde İçişleri Bakanınca görevden uzaklaştırılacakları yazılıdır. [17]

***

Şimdi de Kızılay’ın Tüzük’üne bir göz atalım.

Tüzüğün 7. maddesinin 1. fıkrasında Kızılay’ın görevleri:

Kızılay’ın afetlerde ve olağan dönemlerdeki görevleri; ihtiyaç sahipleri ve korunmasızlara yönelik yardım sağlamak, toplumda yardımlaşmayı geliştirmek, güvenli kan teminini gerçekleştirmek ve zarar görebilirliği azaltmaktır” şeklinde belirlenmiştir.

Kızılay’da çalışmak bir gönüllülük işidir ve hiçbir şekilde ücrete tabi olamaz. [18]

Kızılay’a bağışlanan mallar ise asla satılamazlar…

***

Yukarıda özetlenen hükümler karşısında:

6 Şubat Deprem Felaketi’nden sonra geçen 33 gün içerisinde Kızılay ve AFAD yöneticileri hakkında kamuoyuna yansıyan iddiaların, geçerli kanıtlara bağlanması [19] halinde:

Yürürlükteki mevzuat hükümlere göre; yöneticilerin (ve ihmali görülen diğer görevlilerin) görevlerinden derhal alınmalarından başka, haklarında yüzlerce yılları bulan hapis cezaları istemiyle davalar açılması olasılık dahilindedir. [20]

Zira:

Kızılay Başkanı Bay Kerem Kınık; önce yaptıklarının “doğru olduklarını” savunmuş, ardından olup biteninbilgisi dışında yapıldığını” söylemiş ve en sonunda da para ile satılan çadırların “parasını iade edebileceklerini[21] söylemek zorunda kalarak, “tevil yoluyla ikrar”da [22] bulunmuştur.

Bundan böyle görev yargı organlarınındır…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

[1] https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/murat-agirel/kizilay-skandalinda-ikinci-perde-yardimlari-da-satmislar-2056011

[2] https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/chpli-unsal-kizilay-iki-tir-dolusu-giysi-satti-7609661/

[3] https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/murat-agirel/battaniye-parasi-nerede-2059424

[4] 8 Temmuz 1970’te Malatya‘da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini İstanbul‘da tamamlayan Kerem Kınık, 1993’te İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi‘nden mezun oldu. 2019 yılında Bezmiâlem Vakıf Üniversitesinde Afet Tıbbı doktorasını tamamlamıştır.

Somali Benadir Üniversitesi‘nden de fahri doktorası bulunan Kınık, 1993-1995 yılları arasında Amasya İl Sağlık Müdürlüğünde sorumlu hekimlik, 1995-1999 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık Müdürlüğü’nde müdür yardımcılığı, 1999-2013 yıllarında sağlık, bilgi teknolojisi sektörlerinde faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası firmalarda kurucu ortaklık ve genel müdürlük yapmıştır.

2013-2015 yılları arasında Bezmialem Vakıf Üniversitesi’nde Rektör Danışmanı olarak çalışmıştır. Kerem Kınık, 2016’dan bu yana da Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölüm Başkanı olarak görev yapmaktadır.

2016’da Kızılay’ın başkanlığına seçilen Kerem Kınık’ın; Muhammed Furkan, Abdullah Harun ve Fatıma Zehra adlarında 3 çocuğu bulunmaktadır. İyi derecede İngilizce, orta derecede Arapça bilmektedir. Kınık amatör olarak Türk halk müziği enstrümanları çalmakta ve besteler yapmaktadır.

[5] Daha önce oğlu Muhammed Furkan Kınık’ın, Genç Kızılay’da Genel Başkan Yardımcısı olduğu ve TRT’de çalıştığı kamuoyuna yansıyan Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın, kızı Fatıma Zehra Kınık’ın da Yeşilay’da yaklaşık 10 ay önce uzman yardımcısı olarak göreve başladığı ortaya çıktı.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/oglunu-baskan-yardimcisi-yaptigi-kamuoyuna-yansimisti-kerem-kinikin-kizi-da-yesilayda-uzman-yardimcisi-cikti-636138h.htm

[6] https://www.instagram.com/reel/CpLeMAXLELR/?igshid=MDJmNzVkMjY%3D

[7] https://www.birgun.net/haber/kizilay-baskani-na-gore-cadir-satmak-ahlaki-akilci-ve-yasal-422830

[8] https://www.youtube.com/watch?v=gF212WO6UwQ

[9] Kamu yararı, temelde kişiye ilişkin değil, kişilerin bir arada yaşayarak oluşturdukları

toplumun varlığını sürdürmesine ilişkin bir çıkardır. Toplumun düzeninin temelini oluşturan

kişilerin çıkarlarının doğrudan ve dolaylı olarak korunması kamu düzenini oluşturur.

https://ms.hmb.gov.tr/uploads/2019/09/O.-SARAC-2.pdf

[10] TÜRK MEDENİ KANUNU

Madde 56- Dernekler, gerçek veya tüzel en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır.(1)

[11] DERNEKLER KANUNU

Madde 1– Bu Kanunun amacı; dernekler, dernek şube veya temsilcilikleri, federasyonlar,
konfederasyonlar, merkezleri yurt dışında bulunan dernekler ve vakıflar ile diğer
kâr amacı
gütmeyen kuruluşların
Türkiye’deki şube veya temsilciliklerinin yasak ve izne tâbi faaliyetlerini, yükümlülüklerini, denetimlerini ve uygulanacak cezalar ile bunlara ilişkin diğer hususları düzenlemektir.

[12] 11 Haziran 1868’de bir grup idealist doktor tarafından kurulan “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti, 1877 yılında “Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti” adını aldı. 1923 yılında adı “Türkiye Hilali Ahmer Cemiyeti” olarak değiştirilen kuruluş, 1935 yılında “Türkiye Kızılay Cemiyeti” oldu.

Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi‘nin temeli olacak fikirler 1863’te İsviçreli iş adamı Jean Henry Dunant tarafından yayımlanan “Bir Solferino Hatırası” adlı kitapta ortaya atılmıştır.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi‘nin kuruluş tarihi 17 Şubat 1863 kabul edilir. 22 Ağustos 1864’te İsviçre parlamentosu tarafından diplomatik bir konferans düzenledi ve 12 devlet komitenin dayandığı ana fikir ve ilkeleri içeren Birinci Cenevre Sözleşmesi‘ni imzaladılar. Osmanlı Devleti de çağrıya uyarak sözleşmeyi 5 Temmuz 1865’te imzalamıştır. İlk Uluslararası Kızılhaç Konferansı 1867’de Paris’te düzenlendi. 93 Harbi sırasında Osmanlı Devleti İsviçre hükümetine ambulanslarda Kızılhaç değil, Kızılay amblemini kullanacağını bildirdi. Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu 1919’da Paris’te “Kızılhaç Dernekleri Birliği” adı altında kurulmuştur.

Kızılay’ın tarihçesini okumadan Kızılay’ı tanımak, ne olduğunu anlamak çok mümkün değildir. Bu konuda Kızılay’ın resmi internet sitesinde önemli bilgiler vardır. Aşağıdaki bağlantıyı açarak okumanızı öneriyorum.

https://www.kizilay.org.tr/kurumsal/tarihcemiz

Bundan başka, Prof. Dr. Seçil Karal Akgün ile Emk. Öğr. Gör. Murat Uluğtekin’in birlikte kaleme aldıkları “HİLAL-İ AHMER’DEN KIZILAY’A” adlı esere göz atmak yararlı olacaktır. Takip eden bağlantıdan bu kitabı ücretsiz olarak indirip inceleme olanağınız bulunmaktadır. Müsait bir zamanınızda bu eseri de incelemenizi öneriyorum...

https://www.google.com/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=&ved=2ahUKEwio5Yz94tX9AhWLQfEDHQBhA4YQFnoECAoQAQ&url=https%3A%2F%2Fwww.kizilay.org.tr%2Fupload%2FDosya%2FH%25C4%25B0LAL-%25C4%25B0_AHMERDEN_KIZILAYA_1.pdf&usg=AOvVaw308fB5sejVnAT0TAkg_tar

[13] DERNEKLER KANUNU

Madde 27/ATürkiye Kızılay Derneği uluslararası anlaşmalara göre tayin edilen nitelik ve duruma göre; merkezinde genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kurulu, şubelerinde genel kurul ve yönetim kurulu oluşturulması şartıyla tüzüğünde belirlenen şekilde teşkilatlanır ve yönetilir.


Kızılay’ın iş ve işlemleri; kanunların verdiği görev ve yetkilere, tüzüğüne ve yönetim
kurulunca çıkarılan yönetmeliklere göre yürütülür

(Son fıkra:)

Kamu yararına çalışan derneklerin mallarına karşı suç işleyenler Devlet malına karşı
suç işlemiş gibi cezalandırılır.

[14] ASKERİ CEZA KANU

Madde 127 – (1) Haksız olarak ve temellük kastiyle Türkiye Cumhuriyeti ve müttefikleri ordusundan muharebe meydanlarında ölü olarak kalmış olanların eşya ve paralarını alan veyahut muharebe meydanlarında veya yürüyüş esnasında veya hastanede veyahut nakliyat zamanında bir hastanın, bir yaralının veya nezaret ve muhafazası altına verilmiş olan bir harb esirinin bir şeyini alan veya zorla zapteden veyahut Hilali Ahmer (Kızılay) ve Salibi Ahmer’e mensup sıhhiye müesseselerini yağma ve tahrip eden veya bu bapta teşvikat ve tahrikat yapan ve emir veren on seneye kadar ağır hapis ile cezalandırılır.

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.3.1632.pdf

[15] DERNEKLER KANUNU

Madde-32- (f) Her ne suretle olursa olsun kendisine tevdi olunan derneğe ait para veya para hükmündeki evrak, senet veya sair malları kendisinin veya başkasının menfaatine olarak sarf veya istihlâk veya rehneden veya satan, gizleyen, imha, inkâr, tahrif veya tağyir eden yönetim kurulu başkanı ve üyeleri veya denetçiler ile derneğin diğer personeli Türk Ceza Kanununun güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır. Ayrıca, mahkeme yargılama sırasında sanıkların, organlardaki görevlerinden geçici olarak uzaklaştırılmasına da karar verebilir.

[16] TÜRK CEZA KANUNU

Madde-155 (1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

[17] DERNEKLER KANUNU

Madde-27 (3) Kamu yararına çalışan dernekler en az iki yılda bir denetlenir. Yapılan denetimler sonucunda düzenlenen raporlar üzerine, kamu yararına çalışan derneklerin organlarında görev alan üyeler veya ilgili personel, hapis cezası verilmesini gerektiren suçların işlendiğinin tespit edilmesi halinde, geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanınca görevden uzaklaştırılabilir.

[18] KIZILAY TÜZÜK

Madde-65 (9) Kızılay hizmetlerinde ücret karşılığında çalışan kişiler, çalıştıkları süre içerisinde Kızılay kurullarında ve organlarında görev alamaz ve genel kurullara delege seçilemezler ancak Kızılay’a üye olabilir ve delege olarak şubelerde oy kullanabilirler. Bu kişiler, herhangi bir nedenle Kızılay’daki görevlerinden ayrılsalar dahi, aradan üç yıl geçmedikçe Kızılay kurullarında görev alamaz.

https://www.kizilay.org.tr/kurumsal/tuzugumuz

[19] Kamu görevi yapan ve depremin birinci gününden itibaren enkaz altında kalan yakınlarını kurtarmak için olağanüstü çaba harcayan CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin’in TBMM’ndeki samimi konuşması ile televizyon kanallarının ilk günden bu yana çektiği sıcak görüntüler ve halkın yakınmaları bu konudaki en önemli kanıtlardır. (Lütfen takip eden bağlantıyı açıp izleyiniz.)

https://twitter.com/SuzanSahin1881/status/1633489068196593671?s=20

[20] Sadece fikir vermesi için bir örnek hazırladım: Sayın Kızılay Başkanı Kerem Kınık ve diğer yönetim kurulu üyeleri, 2016 yılındaki kongrede görevlerine seçilmişlerdir. Kızılay ve iktisadi kuruluşlarından bu tarih itibariyle ücret (ve harcirah) almaya başladıklarını ve yaklaşık 7 yıl (74 ay) ücret aldıklarını kabul edersek; -TCK m.43’e göre zincirleme suç koşulları da yoksa- aldıkları ücretler için asgari hadden 74 yıl hapis cezası ile cezalandırılmaları istenebilir. Kızılay’a ait 11 (https://www.gazeteduvar.com.tr/kerem-kinik-kizilayin-11-sirketinde-yonetim-kurulu-baskani-haber-1606388 ) k ayrı işletmeden ücret aldığı göz önüne alındığında; talep edilebilecek hapis ceza 12×74=888 yılı bulur. Cezayı artırma nedenlerini hesaba katmıyorum. Bir de harcirahlar konusu vardır. Onların da sayısını ücretler kadar varsayarsak, toplam istenebilecek ceza miktarı 888×12= 1776 yılı bulabilir... Bu kadar olsa öpüp de alınlarına koysunlar. Satılan çadırlar, gıda maddeleri, giysilen ve kanlar hesaba katıldığında rakam çok daha yukarlara çıkabilir… Olayın bir de bu yönünü düşünmek lazım…

[21] https://t24.com.tr/haber/kizilay-baskani-kerem-kinik-tan-ahbap-a-parayi-iade-edin-yorumuna-yanit-bakariz,1094938

[22] Tevilli ikrar (veya tevil yoluyla ikrar), diğer bir deyişle kaçamaklı ikrar; şüpheli veya sanığın suçlama konusu vakıanın kendisi tarafından işlendiğini dolaylı bir şekilde kabul etmesidir.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir