KONUK YAZARLAR

SURİYE DERSLERİ!..

20 Kasım 2022 günü Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkent Doha’daki 2022 FIFA Dünya Kupası’nın açılış törenine katılmak üzere Katar’a gitmişti.

Davetliler arasında Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi de vardı.

Erdoğan’la Sisi’nin samimi bir şekilde el sıkışması, bayağı ses getirdi…

Okyanus ötesinin sessizliğine bakmayın siz, asıl endişelenen onlardır!..

***

Bu buluşma vesilesiyle Mısır’la olan ilişkilerimiz yeniden tartışılmaya başlandı.

Biz de tartışacağız ama önce muhataplarımızı tanıyalım.

Abdülfettah El Sisi:

3 Temmuz 2013 tarihinde Mısır Cumhurbaşkanı Muhammet Mursi’nin devrilmesi ile sonuçlanan darbenin ardından fiilen ülkenin başına geçmişti.

26, 27 ve 28 Mayıs 2014’te yapılan ve katılımın yüzde 40 olduğu seçimlerde, oyların yüzde 97’sini alarak Cumhurbaşkanı seçildi.

Erdoğan, bu seçimin sonuçlarını tanımadığını açıklamıştı!

Bu yüzden:

2016 yılının Nisan ayında, İstanbul’da gerçekleştirilecek olan İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Toplantısı için Sisi’ye davet gönderdi, fakat Suudi Arabistan üzerinden de “gelme” mesajını iletip, (1) ilişkileri iyice kopardı…

***

Muhammet Mursi:

2012 Mısır Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde; ideolojik bakımdan yakın olduğu Müslüman Kardeşler’in (2) aday gösterdiği Hayrat Şatır’ın adaylığı düşünce, yerine Mursi seçildi.

İkinci turda oyların yüzde 51.73’ünü alarak 5. Cumhurbaşkanı olan Mursi, bir askeri darbe sonunda cezaevine kondu.

Yargılama sonunda idam cezasına çarptırıldı ve 17 Haziran 2019 tarihinde bir duruşma sırasında öldü.

Türkiye-Mısır ilişkileri, Mursi’nin iktidardan darbe ile düşürülmesinden sonra her geçen gün biraz daha bozulmuştur.

Yaklaşık 8 yıl süren bu gerginliklerde Türkiye’nin önemli kayıpları olmuştur.

(Aşağıdaki 4 ve 5 numaralı numaralı dipnotlardaki video kayıtlarında bu kayıpların neler olduğunu öğrenebilirsiniz…)

***

Mısır, Arap ülkeleri arasında ciddi ağırlığı olan bir ülkedir.

***

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile görüşen Erdoğan’ın, daha sonra Suriye Devlet Başkanı Esad’la da bir araya geleceğini söylemesi ise daha da büyük ses getirdi.

Erdoğan, Prag’da katıldığı Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi’nde; gazetecilerin sorusuna:

vakti saati geldiğinde biz Suriye’nin başkanıyla da görüşme yoluna gidebiliriz” demiştir.(3)

Emperyalistlerin tekerine çomak sokmak anlamına gelen bu gelişmeyi sabote etmek için, bu açıklamadan hemen sonra kim bilir ne plânlar yapılmaya başlandı; nice masun insanların kanına girilecek!

Dış politikada -doğru olan- bu 180 derecelik değişikliğin, muhalefet liderleri tarafından desteklenmesi gerekirken acımasızca eleştirilmesi tam da bize göredir.

Muhalifleri, sanki Erdoğan’ın ülke yararına iş yapmasına razı değiller gibidir:

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bu değişikliği “tükürdüğünü yalamak” olarak nitelendirmiştir. (4)

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise esaslı bir özet çıkardıktan sonra:

Sayın Erdoğan, seçimini Binali Beyden yana değil Sisi’den yana kullandı, Esma’nın onurunu Katar’da bırakıp geldi” diyerek daha etkili bir dil kullanmıştır… (5)

***

Bir tek MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dış politikadaki bu köklü değişikliğe:

Doğru bir temastır” dedikten sonra, 5 Eylül 2022’de başladığı mitinglerde söylediği; “Bizim adayımız belli, kararımız nettir” sloganı ile destek vermiştir! (6)

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise:

Buna ‘U dönüşü’ demek yetersiz kalıyor. ‘Erdoğan dönüşü’ tabiri siyasi literatüre girdi bile” diyerek eleştirmiştir. (7)

Gelecek Partisi Genel Başkanı eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, katıldığı bir TV programında “Erdoğan-Esad görüşmesi Putin’in iradesidir” vurgusunu yaptıktan sonra; Erdoğan’ın politikasını “teslimiyetçi normalleşme” olarak değerlendirmiştir. (8)

Dışişleri Bakanı olduğu 5 Ağustos 2008 tarihinde; “sürecin tarafların ‘ciddi siyasi iradesi’ ile ilerleyeceğine ilişkin görüşünü her defasında yinelerken, Türkiye’nin doğrudan görüşmeler konusunda umutsuz olmadığına” yaptığı vurgu (9) ile dikkat çeken Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan:

Tutarlı hiçbir hareketleri yok” diyerek, Erdoğan ile Bahçeli’yi tutarsız dış politika yürütmekle eleştirmiştir. (10)

***

Hani, dış politikayı iç politikanın malzemesi yapmamak gerekirdi?..

***

“Burası Türkiye’dir” ve “dün dündür, bugün bugündür” deyip geçiyoruz.

İyi güzel de Ortadoğu’nun en önemli aktörlerinden Rusya bu görüşmeler için ne diyor, bir de ona bakalım:

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev:

Suriye ile Türkiye’nin yakınlaşmasını umduklarını, …iki tarafın da birbirlerine doğru belirli adımlar atmaya hazır olduklarının sinyallerini alıyoruz” dedikten sonra, Rusya’nın Erdoğan-Esat görüşmesine ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu belirtmiştir… (11)

Rus medyasında yer alan haberlerde; İran Dışişleri Bakanının Danışmanı Ali Aşgar Hacı, “görüşmelerin aylar önce başladığını” altını çizmiştir. (12)

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “siyasette küslük dargınlık olmaz” açıklamasından sonra, sokaktaki vatandaşın anlayabileceği şekildeki açıklama, MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter’den geldi:

Bölgesel şartlar bizi Esad’la görüşmeye adeta itiyor ve zorunlu kılıyor” dedi. (13)

Bu uzun cümleden:

Terörle mücadele için Esat ile işbirliği yapmanın şart olduğunu;

-Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmeleri için Esat’la işbirliği yapmak zorunda kaldığımızı;

-Bunun için de adımlarımızı atmaya başlamamız gerektiğini anladım…

Özetle, AKP iktidarı Suriye ile 2011 öncesine (14) dönmek için hazırlanıyor!…

***

Erdoğan’ın Suriye ile “görüşme olabilir” açıklamasına Suriye’den beklenenden erken cevap geldi:

İran hükümetinin yarı resmi haber ajansı Mehr’e göre, Esat Türkiye’den “pratik adımlar” atmasını bekliyor.

“Pratik adımların” neler olduğunu açıklamadılar.

Benim ilk aklıma gelen; pratik adım: ÖSO’nun tasfiye edilme sürecidir.

Öyle ya, siz komşunuzun topraklarında; onların asker kaçakları ve muhaliflerinden bir ordu kurarsanız ve maaşlarını ödeyip, Kuvayı Milliye’ye benzeterek adını da Suriye Milli Ordusu koyarsanız, ardından komşunuzun topraklarında yerleşim yerleri inşa eder, idareciler atarsanız, Suriye’den gelen sığınmacılara kucak açar ve onları vatandaş yaparsanız, sorunları daha da büyütür, içerisinden çıkılmaz hale getirirsiniz.

Böylece Suriye’yi “iç meseleniz” haline getirmiş olursunuz…

Suriye ile aramızdaki en büyük sorun buradadır ve işe bunlardan başlanmak zorunluluğu vardır…

***

Devletler arası ilişkilerde “toprak bütünlüğü”ne ve “egemenliğe saygı” esastır.

***

Aziz Nesin’in “ağa ile çoban” öyküsüne (15) bayağı benzeyen Suriye politikamızı, ben şahsen gayet iyi anladım; sürdürülmesi zordur da sona erdirilmesi daha zordur!…

Eeeeee, şimdi ne yapalım diyorsanız, cevabım “öykü”deki gibi olacaktır:

Akşam oldu, köye döndüğümüze göre traktörü sahibine verelim diyorum!..

(Bu harika öyküyü dinlemek istemez misiniz? O halde 15 numaralı dipnota gelin!)

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) https://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/turkiyenin-rabia-ikilemi-1095196/

(2) Müslüman Kardeşler, Arap dünyasının en eski, en etkili ve en büyük İslami hareketi olmakla birlikte birçok Arap ülkesindeki en geniş siyasi muhalif örgütüdür. 1954’te Cemal Abdünnasir’a yönelik suikast girişiminden sonra, altı lideri vatana ihanet suçundan idam edildi ve hareket şiddet yoluyla bastırıldı.1980’lerden itibaren tekrar canlanma dönemine giren Müslüman Kardeşler Örgütü’nün şiddet yanlısı uzantıları Hüsnü Mübarek yönetimince sert önlemlerle bastırıldıysa da, sivil kurumları giderek daha etkin olmaya başladı. En son siyasi olarak yasaklanmış olmasına rağmen bağımsız adaylarla katıldığı 2005 parlamento seçimlerinde 88 sandalye kazandı. Zamanla Orta Doğu’nun diğer ülkelerinde değişik adlarla etkinliğini gösterdi.

(3) https://www.sozcu.com.tr/2022/dunya/erdogan-esadla-gorusmeye-yesil-isik-yakmisti-rusyadan-dikkat-ceken-aciklama-7408273/

(4) https://www.youtube.com/watch?v=Js2MTfDl9lY

(Zamanı sınırlı olanlar, kaydırma çubuğunu video kaydının 4. dakikasına getirerek Kılıçdaroğlu’nun sesini duyabilirler.)

(5) https://www.youtube.com/watch?v=nGWM9n7PAKQ

(Bu videonun 12. dakikasında da Erdoğan’ın geçmişte Sisi aleyhine yaptığı konuşmalar sıralanmış, 14. dakikasında ise Erdoğan’ın seçimini Sisi’den yana yaptığı vurgusu yer almıştır.)

(6) https://www.aa.com.tr/tr/politika/mhp-genel-baskani-bahceli-cumhurbaskanimizin-sisi-ile-katarda-kurdugu-temas-dogrudur/2744930

(7) https://www.birgun.net/amp/haber/karamollaoglu-ndan-sisi-yorumu-erdogan-donusu-literature-girdi-411055

(8) https://www.tv5.com.tr/davutoglu-erdogan-esad-gorusmesi-putinin-iradesidir

(9) https://www.voaturkce.com/a/a-17-2008-08-05-voa20-88112517/865110.html

(10) https://www.yenicaggazetesi.com.tr/deva-partisi-lideri-ali-babacandan-erdogan-ve-bahceliye-sisi-tepkisi-600248h.htm

(11) https://sputniknews.com.tr/20221123/rusya-ankara-ve-samdan-birbirlerine-dogru-adim-atmaya-hazir-olduklarinin-sinyalini-aliyoruz-1063754266.html

(12) https://www.yenicaggazetesi.com.tr/aciklama-irandan-geldi-suriye-ile-turkiye-arasinda-gorusme-aylar-once-basladi-600717h.htm

(13) https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/mhpli-izzet-ulvi-yonterden-dikkat-ceken-esadla-gorusme-aciklamasi-bolgesel-sartlar-zorunlu-kiliyor-2006240

(14) 1998 Adana Mutabakatı’ndan 2011 Suriye İç Savaşı’na kadar olan dönem, Türkiye-Suriye ilişkilerinin tek olumlu olduğu dönemdir. 911 kilometrelik kara sınırımız bulunan Suriye tarihsel süreç genellikle gergin geçmiştir: Türkiye’ye göre Suriye teröre ev sahipliği yapmış, su kaynaklarının paylaşımında sorun çıkarttığı için “düşman” ülke kabul edilmiş; Suriye’ye göre ise Türkiye su kaynaklarını adil paylaşmadığı ve Hatay’ı kendi toprağı ilan ettiği için “düşman” kabul edilmiştir.

(15) “Köyün ağası traktörüne binmiş, kasabaya pazara gidiyor. Yolda köyün çobanı Memet’e rastlamış. Memet yürüyerek gidiyor kasabaya. Ağa, Memet’i traktöre çağırmış. Bir süre sonra, ağanın aklına bir muzırlık gelmiş, biraz eğlence olur diye düşünerek traktörü durdurmuş ve Memet’e dönmüş. ‘Ula Memet’ demiş, ‘şu yolun kenarındaki mayısı gördün mü?’ (Malum, köylük yerde hayvan bokuna ‘mayıs’ da denir)

‘He gördüm ağam’ demiş Memet…

Ağa devam etmiş, ‘Ula Memet’ demiş, ‘şu mayısı yersen bu traktörü sana veririm’..
Memet şaşırmış, afallamış. İçinden ‘yav’ demiş.‘ Ömrü hayatımda böyle bir şeye sahip olamam, gözümü kapatıp yersem, bu traktörün sahibi olurum’ diye düşünerek ‘olur ağam, essah mı dediğin?’ diye ağanın teklifini garantiledikten sonra, traktörden inmiş, yolun kenarındaki mayısı bir çırpıda yutmuş.

Ağanın maksadı aslında Memet’le dalga geçmekmiş. Ama olanı biteni görünce o da şaşırmış ve sözünde durarak direksiyondan kalkıp traktörü Memet’e teslim etmiş. Akşama doğru işleri bitince köye dönerken traktörün yeni sahibi Memet, ağayı da alıp köye doğru yol almışlar. Ama ağanın da canı sıkkın, Memet’in de. Ağanın canı sıkkın çünkü, biraz eğleneyim derken gül gibi traktörü çoban Memet’e kaptırmış; Memet’in canı sıkkın, çünkü mayısı yediği köyde duyulunca nasıl aşağılanacağını düşünmüş. Bu düşüncelerle giderlerken, birden traktörü durdurmuş Memet, ağaya dönerek, ‘Ağam’ demiş, ‘bilirim ki senin de canın sıkkın benim de. Bak şu yolun kenarındaki mayısı görürsün, o mayısı yersen, traktörü geri sana veririm’ demiş. Ağa zaten büyük pişmanlık içinde, içine oturmuş traktör, hemen atlamış yola ve gözlerini kapatarak bir çırpıda yemiş mayısı.
Sonra direksiyondan Memet kalkmış, ağa oturmuş.

Köye yaklaşırlarken ağa, Memet’e dönüp;


‘Ula Memet, bu traktör kasabaya giderken benimdi değil mi?..’

‘Evet, senindi ağam’ demiş Memet…

Ağa devam etmiş ‘Kasabadan dönerken de benim değil mi?..’

Memet, ‘Senin ağam’ demiş…

‘Peki, o zaman Memet.. biz bu boku niye yedik?’ diye bitirmiş ağa…

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir