KONUK YAZARLAR

CEHALET SEN ÇOK YAŞA!..

Sen en arkadaki; pencereden bakma, burayı dinle!
Düzlem: Uzayda bulunan bir doğrunun yön değiştirmeden ve kendi doğrultusunda olmayan hareketiyle meydana getireceği kabul edilen yüzeylere denir.
Çember: Bir düzlemde sabit bir noktaya eşit uzaklıkta bulunan noktalar kümesinin oluşturduğu yuvarlak, geometrik şekildir…
Çember, bir doğruyu sadece bir noktada keser…
Çemberler yan yana getirilince; noktalar da doğru haline dönüşürler..
.
Anlamayan var mı?
Tekrar anlatayım mı?..

***

Şişşşşşşşt!
Sen ayakkabılarının burnuna bakan adam!
Az bu tarafa da bakar mısın?
Daha üç gün önce, elin belinde “kenar mahalle karıları” gibi höykürüyordun.
Her şeyden bir tek sen anlarmış gibi, ağzını köpürterek nefes almadan konuşuyordun.
Bağırıp çağırıyordun, tükürükler saçarak sağa-sola hakaretler yağdırıyordun.
Özellikle de sola!..
Yaşananlardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını sorumlu tutuyordun…

***

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu; TEM Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu ve bunların bağlantı yollarındaki sorumluluğun kendilerine ait olduğunu açıkladıktan sonra; neden “mart kedisi gibi” düşünüp düşünüp duruyorsun?
Üç günde süngün düştü…
Ne mutlu sana ki, utanma duygunu yitirmişsin, yüzün kızarmayı unuttu.
Ne mutlu sana ki, herşeyi bilecek kadar cahilsin.
Hem de zır cahil!..
Seninle aynı ülkenin yurttaşı olduğum için ne kadar övünsem azdır!..

***

Eğer lisede okusaydın, az sonra anlatacaklarımı kolaylıkla anlayacaktın.
Okumadığını biliyorum:
Bu yüzden, sınırlı cümlelerle de olsa senin anlayacağın şekilde anlatacağım:
Çemberle doğru bir noktada; otomobil tekerleği ile yol ise bir doğru boyunca kesişirler.
Ne demek istediğimi bir düşün bakalım.
İyice anlaşılması için (nokta, doğru, düzlem ve çember gibi) bazı kavramları tanımlamam gerektiğini biliyorum.
Sizi de fazla yormayayım; kalemlerinizi bırakın ve arkanıza yaslanıp dinlemeye başlayın:

***

Nokta: Günlük konuşma dilinde yuvarlak ve boyutları çok küçük beneği anlatmak için kullanılır; bugün onun bu yönünü değil, geometride ne anlama geldiğini anlatmak istiyorum:
Geometride boyutsuz ifade edilen; eni, boyu ve derinliği olmayan bir terimdir nokta.
Nokta…
Nokta, aynı zamanda iki doğru parçasının kesişim yeridir.
Bir noktadan sonsuz sayıda doğrular geçer…
Nokta…

***

Doğru: Her iki yönden sonsuza kadar giden aynı doğrultudaki noktalar kümesidir.
“Küme” diyorum küme…
Kümesten söz etmiyorum…

!..

***

İkinci bilmemiz gereken konu lastiklerdir:

Otomobil lastiklerinden söz ediyorum.
Hava sıcaklığı, 7 derecenin altına düştüğünde; standart lastiklerde kullanılan karışımlar sertleşerek yola tutaxunma özelliklerini kaybederler.
Bu yüzden uzmanlar, kış lastiklerini sadece kar yağdığında değil, havalar soğuduğunda kullanmamızı önerirler.
Şimdi; otomobillerin lastiklerini yan yana getirilmiş sonsuz sayıda çember, kara yolunu da düzlem gibi düşünün:
Sert standart lastiklerin yola tutundukları şekil doğru iken, yumuşak kış lastiklerinin yol ile temas ettiğinde oluşan şekil, dörtgen olur.
Tahmin edeceğiniz gibi bu durumda yola tutunma çok daha kuvvetlidir…

Somutlaştırıyorum:

Standart lastiğin yolla temasını bir parmak kalınlığında düşünürsek, kış lastiğininkini 5 parmak kadar düşünmek gerekir ki, bunun anlamı:Kış lastiğinin yol kavraması diğerine göre 5 kat daha fazladır…

Aynı oranda otomobilin çekişini de artırmış oluyoruz…

***


Dolaysıla yağmurlu, karlı ve soğuk havalarda; kayma, patinaj gibi nedenlerle kazalara sebebiyet vermenin önüne geçmek için bu kurala riayet etmek gerekir.
Kışlık lastiği takmanın arkasında yatan bilimsel gerçeklik budur…

Allah’ı vekil etmek kazaları önlemeye yetmez.
Bu bilimsel gerçekliği savunanların lastik fabrikaları ile ortaklığını düşünmek de ahmakça bir fikirdir…
Bilimden bahsediyoruz oğlum, bilimden…
Kilimden değil…

***

Son nokta:

İstanbul’a kar lapa lapa yağarken, özel bir televizyon; bir oto yarışçısını, muhabiri ve kameramanı ile birlikte sokağa çıkararak, canlı yayında bazı gözlemlerini paylaştılar.
Yolda kalan araçların çoğunun kar lastiği veya kış lastiği takmamış olduğunu tespit ettiler.
Çok bilmiş vatandaşlarımız; rahatlıkla geçilebilecek yollarda kaldılar ve yolları trafiğe kapattılar.
Aralarında otoyolda çaprazlama duran TIR’lar dahi vardı.
Doğal olarak bütün yollar trafiğe kapandılar.
Böyle bir durumda; kar küreme ve tuzlama araçlarının görev yapmasını kimse bekleyemez.
Keza, çekiciler de olay yerlerine ulaşamazlardı.
Böylece:
Bilime saygılı sayın vatandaşlarımız, İstanbul’da eğlenceli geçecek bir kış gününü kâbusa çevirdiler…
Türkiye’nin pek çok yerinde benzer görüntüler vardı…

***

Şimdi söyleyin bakalım:
Yaşananların sorumlusu kimdir?
Belediye Başkanları mı?
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı mı?
İçişleri Bakanlığı mı?
Otoyolları işleten özel şirketler mi?
Elbette her birinin bir ölçüde sorumluluğu vardır:
Lakin en çok bağıranlar; kış/kar lastiği takmayanlardır ki, bu durumun yaşanmasının birinci sıradaki sorumluları onlardır.
Sorumsuz sürücüler görevlerini yerine getirmezlerse, diğerlerinin sorumluluğunu tartışmak bile abestir…

***

Ucuz siyasi söylemlerden bıktık, usandık.
Peki, ahlâk nerede kaldı?
Yine de:
Cehalet sen çok yaşa!..
Ne de olsa sen her şeyin sebebini bilirsin…

Her şeyin üstesinden gelirsin!..

Av. Cemil Can

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir