KONUK YAZARLAR

HAKKIMIZI HELÂL ETMİYORUZ!..

Çünkü haksızlık yapanlardan, hakkımızı yiyenlerden, bizi çalanlardan hesap soracağız.

Gün gelecek, bizim de sözümüz dinlenecek.

O umuttur bizi yaşatan bu topraklarda.

Belki o gün, hesap sorma mevkiinde torunlarımız olacaklar.

Öyle bile olsa:

Onlara bugünden bırakacağımız miras, o gün için “iddianame” değerinde olacak.

Tarih babayı kimse yanıltamaz…

Gün gelecek, hesaplar sorulacak elbette…

Kimsenin yaptığı yanında kâr kalmayacak…

***

Hesap sorma” ile “helâlleşme” aynı cümlede yan yana durabilir mi?

TDK’nın sözlüğünde helâlleşme tarif edilirken; “bağışlama” sözcüğü kullanılıyor. (1)

Helâlleşme, bir hakkın, o hakka tecavüz edene bağışlanmasıdır deniliyor.

Teolojide, “karşılıklı” bir eylem gbi tanımlanıyor:

Hakkı birbirinde kalanların karşılıklı olarak birbiri üzerindeki haklarından vazgeçmeleridir deniliyor. (2)

Diyanet, geç olmadan “helâlleşin” tavsiyesinde bulunduktan sonra:

Kul hakları, Allah’ın affetmediği günahlardandır… …dünyada iken kul hakkından kurtulmaya çalışmak lazım. Şayet ödeşme işi ahirete kalırsa, sevaplarımızı alacaklıya vermek veya onun günahlarını üstlenmek zorunda kalacağımızı” öğütlüyor…(3)

***

Y-CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, oldum olası “yeni” bir şeyler ortaya atarak gündemde kalmak istemiştir.

Bunlardan biri “güçlendirilmiş parlamenter rejim” idi ki, bir türlü içerisini dolduramadı.

Cumhur İttifakı’nın karşısında mevzuatın dayattığı zorunluluk nedeniyle oluşan Millet İttifakı, uzun çalışmalar sonunda bu ifadeyi anlamlandırmaya çalıştı.

Zoraki bir iş yaptılar.

Zira Parlamenter Sistem zaten güçlüdür…

Kılıçdaroğlu’nun bu yeniliği pek tutmadı.

Gündemde tutunabilmek için bu defa da “helâlleşme” kavramını ortaya attı.

Gören duyan da zanneder ki, sürekli iktidarda olan CHP’ydi ve yaptığı haksızlıklar nedeniyle “helâlleşme”ye ihtiyacı vardır.

Bay Kemal, bu konuda fena şekilde duvara tosladı…

***

Kılıçdaroğlu, “Amirallere Suikast Soruşturması” kapsamında tutuklanıp serbest bırakılan; ardından tekrar tutuklanan; ve bu haksızlığı içine sindiremediği için yaşamına son veren (4) Yarbay Ali Tatar’ın eşi ile “helâlleşmeye” gitti:

Bu acıları çektirenlerin burunlarından fitil fitil getireceğiz” dedi. (5)

Bu ifadeye göre, Kılıçdaroğlu kimin adına, kiminle helâlleşmiş oldu?

Belli değil.

Devirdiği çamı ayağa kaldırabildi mi?

Hiç sanmıyorum.

Zira bu görüşmede bir helâlleşmeden söz edilemez!..

Helâlleşme”ye gitti, “hesap sorma” iradesini açıkladı…

Helalleşme kendi elleriyle güme gitti!..

Böyle tutarsızlıkları yapan siyasetçilere bizim kasabada “çapsız” diyorlar…

***

Ali Tatar’ın mektubunun bir bölümünü 4 numaralı dipnotta okumanızı öneriyorum.

İntihar etmeden önce bırakılan bu mektupta, bu kahraman subayımız:

Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez” demişti.

O günlerde Kılıçdaroğlu ise:

Ordu darbecilerden temizlensin, yargı kararları beklensin, CHP’yi darbecilerle birlikte göstermeyelimşeklinde ifadeler kullanarak, sürece destek veriyordu.

Bu durumda Ali Tatar’ın mektubunun muhatabı kim oluyor dersiniz?

Hukuksuzluk sürecine hukuk adına “saygı” gösterilmesini isteyen Kılıçdaroğlu’dur elbette.

Bana göre, Kılıçdaroğlu hukuksuzluk karşısında, saygıyı fazlasıyla aşmış, esas duruşa geçmişti.

Ali Tatar’ın intiharında onun da fazlasıyla payı vardır.

Dolaysıyla, şimdi Nilüfer Tatar’dan helâllik istemesi zorunlu hale gelmiştir…

***

Ali Tatar, “Amirallere Suikast Davası” ile diğer kumpas davalarında, iftiraya ve haksızlığa uğratılan şerefli Türk subaylarından sadece biridir.

TSK içerisine nifak sokan ve askerlerin birbirine güveninin yok edilmesine sebebiyet veren bu olayları tezgâhlayanlar ise FETÖ’cülerdi.

FETÖ’nün arkasında daima ABD vardı.

Daha doğrusu bu büyük ve hain oyunu CIA oynatıyordu.

Fetullah Gülen, satranç tahtasında dini kullanan bir piyondu sadece…

***

Bir gerçeğin altını çizelim:

FETÖ’nün devletin en mahrem yerlerine sızmasından tek başına AKP sorumlu değildir.

Geçmiş iktidarların tümünün, gevşek davranması oranında katkısı vardır bu sızma işinde.

Ama en büyük hukuksuzluklardan; en çok da FETÖ’nün kumpas davalarına tam yol veren AKP sorumludur.

Nitekim, FETÖ’cülere verilen yetkiler o kadar fazlaya kaçtı ki, sonunda iktidar ortağı AKP’yi dahi tasfiye etme noktasına geldiler.

15 Temmuz Darbe Girişimi de bu sürecin en son noktasıdır…

***

Here ne olursa olsun, iktidarda AKP vardı ve olup biten her şeyin birinci derecedeki sorumlusudur.

***

İkinci derecedeki sorumlu ise ana muhalefet partisi Y-CHP’dir.

Y-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ordu darbecilerden temizlensin” diyerek, bu hukuksuzluğa destek vermiştir.

Bu söylemi ile aynı zamanda kumpas mağdurlarını “darbeci” ilan etmiştir.

İlk yargısız infazı yapan odur.

Bu nedenle Ali Tatar’ın eşi ile helâlleşmeye gitmesi gayet normaldir.

Ve olması da gerekendir…

Helâlleşmelidirler!..

***

Hatırlatalım:

Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra da CHP’yi FETÖ’ye kalkan yapmaktan hiç vazgeçmemiştir.

Kamu görevlerinden alınarak hapse atılan FETÖ’cüleri “gariban” olarak sahiplenmiş ve CHP iktidarında tümünü “göreve iade” edeceği sözünü vermiştir.

Kurunun yanında yaş da yanar misali, bu büyük operasyonlarda gerçekten suçsuz olanlar da hapse atılmış, işlerini kaybetmiş olabilirler; bu haksızlığın giderilmesine kimsenin bir diyeceği olamaz.

Ama Dersimli Kemal, görevden alınanların tümünü gariban olarak kabul edip, göreve iade edeceği sözünü vermiştir.

Örneğin:

FETÖ’nün şakşakçıları; Altan kardeşler ile Nazlı Ilacak’ı “arkadaşımız” ilan edip, CHP mitinglerinde alkışlattırmıştır.

FETÖ’nün basın yayın organlarına yapılan operasyonları engellemek için CHP milletvekillerini olay yerine gönderip, canlı kalkan yapmıştır…

Bu sahiplenme sürecinin devamı olarak da FETÖ adına, kumpas mağdurlarından özür dilemesini, “helâllik” istemesini çok tuhaf karşılamamak gerekir…

Şimdi bu yaptıklarından pişman mıdır yoksa, bilmeyerek yaptığı inancını mı yerleştirmek istemektedir taktiri sizlere kalmıştır…

***

Esasen AKP’nin, FETÖ mağdurlarından helâllik istemesi gerekirken, Y-CHP’nin bu rolü üstlenmesini irdelemek gerekir.

Batı’nın desteği ile iktidara gelen, bir süre sonra gözden düşen, şimdi de açık açık iktidardan düşürülmesi dillenidirilen AKP’nin yerini almaya talip olan Y-CHP’nin, izlediği siyasetin “bağımsız” olduğunu kimse söyleyemez…

Hiç kuşku yok ki, 20 yıllık AKP iktidarında yapılan haksızlıkların bir ölçüde telafisi için mağdurlardan ve yakınlarından Devlet adına özür dilenip, küskünlükler giderilebilir.

Ama “helâllik” istemek asla doğru değildir.

Zira helallik söz konusu olduğunda; ortada “bağış” da olacağı için buna gerek yoktur.

Hukuk devletinde, devletin “bağışlanma” isteği yerine “tazminat” ödemesi söz konusudur.

Devletin yurttaşların bağışına ihtiyacı yoktur; verdiği zararı tazmin ederek, ilgililerin gönlünü alabilir…

O bakımdan Devlet adına bile helâlleşme talebinde bulunmak saçmalıktır…

***

AKP, “aldatıldık, Allah ve Millet affetsin” diyerek, FETÖ’nün suçlarına iştirakten sıyrılmak istemiştir!

FETÖ’nün Pensilvanya’da sakin olan çekirdek kadroları ise hiçbir zaman “bizi de CIA kandırdı, aldatıldık, Allah ve Millet bizi de affetsin” dememişlerdir.

Onların yerine, Dersimli Kemal’in helallik turlarına çıkması oldukça manidardır…

Sana ne be adam!

Sen kimsin?

FETÖ’nün günahlarını izah etmek, üzerine vazife mi?

***

Bay Kemal, geçen hafta da Diyarbakır Cezaevi’nin 12 Eylül mağdurları ile helâlleşmeye gitmiş.

Diyarbakır Cezaevi’nde 12 Eylül döneminde insanlık dışı işkenceler yapılmıştır.

Bu tespit doğrudur; ama işkence Diyarbakır Cezaevi’ne özgü bir uygulama değildi.

Darbeciler, Türkiye’nin her tarafında aydınlara, yurtseverlere, düşünenlere işkence yapmışlardır.

İşkencelerde onlarca insanı öldürdüler; binlercesini sakat bıraktılar, onbinlercesini mağdur ettiler…

Bu da doğrudur…

Bu olayların mağdurları ile helâlleşmek ise Devletin görevidir…

***

CHP’nin 12 Eylül’le ne ilgisi vardır?

CHP de 12 Eylül darbesinin bir mağdurudur.

12 Eylül mağdurları ile CHP’nin helâlleşmesi, darbecilerin sorumluluğunu üstlenmek değil de nedir?..

Böyle zevzeklikler yapılınca:

CHP’ye “darbeci zihniyet” veya “darbelerden destek umanlar” yakıştırmalarını yapanlara hak verilmiş olmuyor mu?..

***

Helâlleşme saçmalığı ile halkın kafası karıştırılıyor:

12 Eylül Darbesi’nin arkasında ABD’nin olduğunu unutturmak CHP’ye mi kalmış!

Darbeden hemen sonra; CIA İstasyon Şefi Paul Hanze, Başkan Jimmy Carter’e “Our boys have done it” (Bizim oğlanlar işi bitirdi) demedi mi?(6)

12 Eylül Darbesini yapanların, ABD’nin uşakları olduğuna kuşku yoktur.

Demek ki, 12 Eylül mağduriyetlerini yaratan CIA’dır.

Bay Kemal:

Sen CIA’nın avukatı mısın da 12 Eylül mağdurları ile helalleşmeye gidiyorsun?

Sana ne!..

***

12 Eylül mağdurlarından biri de benim.

Öğünmek gibi olmasın, 12 Eylül’ün 1402’liklerinden biriyim.

12 Eylül darbe döneminde; işkence gördüm, işimden atıldım, cezaevinde yattım; velhasıl itildim ve kalkıldım…

Yıllaraca kamu kurumlarından içeri dahi alınmadım.

Bunların tümünün birinci derecedeki sorumlusu olarak ABD’yi biliyorum.

Bu yüzden de CIA’ya hakkımı helâl etmiyorum, etmeyeceğim…

Onlara uşaklık edenlere de hakkımı helâl etmiyorum…

Helâlleşme için bize doğru adım atan da yok zaten.

Sen kalkmışsın bizim adımıza zalime “helâlleşelim” diye yalvarıyorsun!

***

Bay Kemal:

Hangi aklınla ve hangi sıfatınla karşımıza dikilip, helâlleşelim diyorsun.

Sen kimsin?

Kimin adına helallik istiyorsun?..

Yıkıl karşımızdan!

Yıkıııııııııııııııl!…

***

Bay Kemal, 12 Eylül darbe döneminde Maliye Bakanlığı’nda hesap uzmanı olarak görev yapıyordu.

1983’de (darbenin üçüncü yılında) Gelirler Genel Müdürlüğü’ne ataması yapıldı.

Daire Başkanı koltuğuna oturtuldu.

Darbe Yönetimi ile hiçbir zaman bir sorunu olmadı; ANAP hükumeti ile de gayet uyumlu çalıştı.

Bu uyumu yüzünden Genel Müdür Yardımcılığına atandı….

Hayatının hiçbir döneminde de “solcu” olmadı.

Hep “işbirlikçi” olarak yaşadı…

CHP’nin 6 Ok’una hiçbir zaman inanmadı.

Atatürk’ü ve İnönü’yü içine sindiremedi.

Dersim İsyanı’nı bastırdılar diye onları düşman belledi…

Katil” olarak suçladı…

6 Ok’u yeniden yorumlayarak” yozlaştırmak fikrini ortaya attı…

Çok lâzımmış gibi “Diyanet Akademisi”nin kuruluşuna dahi destek oldu.

Fiili olarak bitirdiği CHP’yi, fikren de bitirme noktasına getirdi…

***

Kılıçdaroğlu, halkın kafasına Kuvayı Milliyeciliği nakış gibi işlenmiş CHP’yi bitirmek için elinden geleni yapıyor.

Oturduğu koltuk bu işi yapmaya son derece elverişlidir.

Yanına; Soros vakıflarında yetiştirilmiş, ABD/AB fonlarıyle beslenmiş, utanmaz, arlanmaz, yüzsüz kadroları da var.

Biz ise birkaç kişi, saf saf onun kırdığı “pot”ları, devirdiği çamları düzeltmeye çalışıyoruz.

Halbuki onlar bilinçli, ne yaptıklarını ve ne yapacaklarını biliyorlar…

***

Nitekim:

Emperyalistlerin; “sağcı” iktidarlar eliyle yaptırdığı haksızlıkları da CHP’nin üzerine aldırdılar.

Buna rağmen, Atatürk’ün CHP’sini halâ bitiremediler…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) Helâlleşmek, alışverişte veya ayrılma sırasında hakkını birbirine bağışlamak:

https://sozluk.gov.tr/

(2) İnsanların birbirleri üzerindeki haklarını karşılıklı olarak helâl etmeleri; o hakkı bir diğerine bağışlamaları, haktan vazgeçmiş olduklarını bildirmeleri.

https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/helallesmek

(3) https://yalova.diyanet.gov.tr/Sayfalar/contentdetail.aspx?MenuCategory=Kurumsal&contentid=522

(4) Ali Tatar’ın ölümünden sonra, amirallere suikast iddiası ile tutuklanmasına neden olan belgedeki el yazısının kendisine ait olmadığı ortaya çıktı.

Ali Tatar’ın, intihar etmeden önce bıraktığı mektuptaki şu ifadeleri yürük dağlayıcıdır.

Belki benim ölümüm bu durumda olan başkalarının aydınlığa çıkışına bir ışık olur.
Boşu boşuna ölmemiş olurum.
Bu şekilde ölmeyi hiç istemezdim.
Buna en çok karşı çıkan bendim.

Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez.
Bu şekilde giderseniz ne yönetecek bir ordu ne yaşayacak bir cumhuriyet ne de bir ülke bulamayacaksınız.
Şunu bilin ki en küçük suçu ve günahı olmayan ben, bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık olabilmek [adına] hayatıma son veriyorum.”

https://tr.wikipedia.org/wiki/Ali_Tatar

(5) https://chp.org.tr/haberler/chp-lideri-kilicdaroglu-nilufer-tatari-ziyaret-etti-bu-acilari-cektirenlerin-burunlarindan-fitil-fitil-getirecegiz

(6) https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bizim-cocuklar-haber-vermis-338100

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir