KONUK YAZARLAR

CUMHURİYET’E KIYMAYIN EFFENDİLER!..

Ramazan geldi hoş geldi!

Geçmiş yıllardan farklı olarak bu yıl “Ramazan Etkinlikleri”ne CHP de katıldı:

İlk iftar yemeğini sosyal medyada paylaşanlar arasına CHP Gençlik Kolları da dikkat çekecek şekilde yerini aldı.

CHP Gençlik Kolları Genel Merkezi iftar sofrasını, “#SoframızıSizeGetiriyoruz” heşteki ile “paylaştı”. (1)

Adettendir; il gençlik kolları da genel merkezi bir adım arkadan takip ettiler.

Tüm paylaşımlarda ortak olan cümle:

Soframızı ve Ramazan ayının güzelliğini paylaşıyoruz” idi…

Buradan da anlaşılıyor ki, etkinlik “bireysel” değil, örgütlüdür.

Organize eden ise Y-CHP Genel Merkezi’dir.

CHP Gençlik Kolları Genel Merkezi’nin tartışmaya açık böyle bir etkinliğe bağımsız olarak imza atması zaten olanak dahilinde değildir…

***

On yıl öncesinden bir hatırlatma yaparak devam edelim:

2012 yılının Kasım ayında, birkaç adım arkasında çiçeği burnunda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu olduğu halde, CHP Gençlik Kolları Genel Sekreteri Özgür Ozan Doğru üniversite gençliğine konuşuyordu.

En vurucu cümlesi şuydu:

Dersim’de Seyit Rıza’yız arkadaşlar” (2) dedi.

Hayırdır?!

Seyit Rıza kimdir ki gençlere “idol” olarak gösteriliyor?

Sonuçta şeriat yanlısı bir gerici, Cumhuriyet düşmanı bir eşkıyaydı. (3)

İşte:

O gün CHP’de başlatılan dönüşümün, 10 yılda geldiği nokta burasıdır.

Demokrasinin olmazsa olmazı olan “laiklik ilkesi” bu yolun sonunda terk edildi…

***

15 ve 16 Mart 2022 tarihlerinde TBMM’nde görüşülen ve hiç ret oyu verilmeden, 10 çekimser oyla yasalaşan teklifle, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Diyanet Akademisi’nin kurulması yasası çıktı.

22 CHP milletvekili bu teklife kabul oyu verdiler.

Komisyon raporuna itiraz gerekçesi yazan 6 CHP milletvekili de dahil olmak üzere, diğer milletvekilleri oylamaya katılmadılar… (4)

Gerçek CHP’liler ile Cumhuriyet’in “laiklik ilkesi”ni özümsemiş tüm yurttaşlar, ardından bu “etkinlik” haberlerini duyunca burunlarından soluyorlar…

***

Aramızda “Eeeeee! Ne olmuş gençler iftar sofralarını paylaşmışlarsa” diyenler de var tabii ki.

Artık onlara bir şey söylemeye gerek yok.

Milyonlardılar ama teslim bayrağını çektiler; başkalaşmayı içlerine sindirdiler.

Benim gibiler ise:

CHP’nin hızla köklerinden kopartılmasını ve kuruluş felsefesinden uzaklaşmasını bir türlü kabullenemiyorlar.

Bir de Atatürkçü Düşünce’yi benimsemiş milyonlara rağmen, 10 yılda CHP’yi dönüştürmeyi nasıl başarabildiler, onu anlayamıyorum…

O bakımdan bugün sözlerimin muhatabını özel olarak seçiyorum.

İftar yemeğini paylaşan ve kendilerine “CHP Gençlik Kolları üyeleri” olarak tanımlayan gençlere sesleniyorum:

***

Laiklik olmadan demokrasi olabilir mi?

Laiklik nedir gerçekten biliyor musunuz?

Düşünce ve İnanç Özgürlüğü’nün sizce bir sınırı yok mu?..

***

Laikliğin tanımını, rahmetli Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’dan dinleyelim.

Laiklik, toplum ve devlet düzeninin akla ve bilime dayalı olmasıdır. Din-devlet ayırımı ya da din ve vicdan özgürlüğü, bu bütünün birer parçasıdır. Laikliğin ortaya çıkışını zorunlu kılan iki temel neden var. Birincisi; farklı inançtan insanların barış içinde bir arada yaşamalarını sağlamak. İkincisi; değişen koşullara, aklın ve bilimin ışığında çözüm arama yolunu açık tutmaktır.

Anahtar sözcükler hangileridir?

Akıl” ve “bilim”…

Hukukun kaynağı “din” değil, insan aklıdır… (5)

Batı ülkelerinde demokrasi, laiklik ve halk (ulus) egemenliği bu düşüncenin ürünüdür..(6)

***

Kışlalı mı kimdir?

Siyaset bilimci, siyasetçi, yazar ve öğretim üyesi olan Kışlalı sizin gibi bir CHP üyesidir.

21 Ekim 1999 günü evinin önünde park halindeki otomobilinin üzerine, “karanlık güçlerin” yerleştirilmiş olduğu bombanın patlaması sonucu yaşamını kaybetmişti.

İnternet sitesi (7) ise halen yayındadır.

Orucunuzu açtıktan ve iyice geğirdikten sonra, bir zahmet oraya da göz atınız…

***

Peki, dediğiniz olsun, sadede geliyorum:

İddia ediyorum ki, Y-CHP Gençlik Kolları Genel Merkezi’nin bu yazıya konu ettiğimiz etkinliği Anayasa’ya aykırıdır.

Anayasa’mızın 24. maddesi:

Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir” der.

Son fıkra ise:

“Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişiselçıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz” hükmünü amirdir…

Şimdi söyleyin bakalım; orucunuzu açtığınız sofrayı “paylaşmak”la ne yapmaya çalıştınız?

Takipçilerinizle sofranızdaki yemekleri paylaşmadığınıza göre, kamuoyuna “biz de oruç tutuyoruz” mesajını vermiş oldunuz.

Böylece, on yıllardır haksız bir şekilde sürdürülen “CHP/CHP’liler dinsizdir/din düşmanıdırlar” yalanını çürütmek istediniz…

Masum bir istek gibi duruyor ama öyle değildir…

***

İsteğiniz yerden göğe kadar haklıdır kuşkusuz.

Lakin izlediğiniz yol/yöntem yanlıştır.

(Bu karalama kampanyasına karşı koymanın tek yolu ısrarla Anayasanın 24. maddesini hatırlatmak ve laikliği savunmaktır. Uluorta yerlerde “ibadet” yaparak gösteriş yapmak değildir.)

Oruç açma etkinliği”nizi paylaşarak; siz de Anayasanın 24. maddesinin son fıkrasında yasaklanan şeyi yaptınız.

Siyasi çıkar” sağlamak için “din duygularını” ve “dince kutsal sayılan şeyleri” kullandınız!!!

Bu durumda “din duygularını ve dince kutsal sayılan şeyleri” istismar ederek, siyasi prim toplayan “sağcı” partilerden ve iktidardan ne farkınız kaldı?..

Korkmayın; “anayasal suç” sayılan bu eyleminiz nedeniyle ne size ne de CHP’ye kimse bir yaptırım uygulamayacak!

Çünkü yargı organlarını harekete geçirecek olan iktidardır ve iktidar da din duyguları ile dince kutsal sayılan değerleri istismar ederek Devleti ele geçirmiştir…(-8-)

Çarpıcı örnekler için 6 numaralı bağlantıyı açmanızı öneriyorum…

***

Sağcılar deneyimlidirler; böyle işleri sizden çok daha iyi yaparlar.

Ayrıca bir şeyin aslı varken, taklidine kimse değer vermez.

CHP’ye “din istismarı” yapmaktan ekmek yedirmezler…

Size bu aklı vererek, doğru yoldan çıkartan her kimse, ona bir daha kanmayınız…

Zira Partimizin kurucusu ve Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’i siz gençliğe emanet etmiştir.

Cumhuriyet’e kıymayın ve ihanet etmeyiniz…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) https://twitter.com/search?q=Sofram%C4%B1z%C4%B1SizeGetiriyoruz&src=typed_query&fbclid=IwAR1UU22LBMICtCAiKFb5a_fe6ei_LR4kq3UeelaDj-jU0igIOmjTfcF889s

(2) https://www.youtube.com/watch?v=7JhVMnYzyHU

(3) https://www.halkinhabercisi.com/eskiyanin-itibari

(4) https://azimvekarar.net/hiyanet-akademisi/…

(5) https://hukuk.deu.edu.tr/…/uploads/2019/09/FEVZI-DEMIR.pdf

(6)Yeni Çağda tabiî hukuk laikleşerek içerik değiştirmiştir. Bu dönemdeki tabiî hukukçular, hukuku Tanrı’nın iradesinden bağımsız hale getirmeye çalışmışlardır. Onlara göre hukuk, Tanrı’dan değil, “akıl”dan kaynaklanır. Ancak onların kastettiği bu “akıl”, Ahmet veya Ayşe gibi somut bir insanın aklı değil, genel soyut anlamda “beşerî akıl”, diğer bir ifadeyle insanın “aklî tabiatı”dır. Özetle bu dönemdeki tabiî hukuk anlayışına göre, hukukun yaratıcı kaynağı tüm insanları yöneten “tabiî akıl”dır; bu nedenle bu dönemdeki tabiî hukuka, aklî (rasyonalist) tabiî hukuk”da denir.

https://www.anayasa.gen.tr/adalet.htm#:~:text=Tabi%C3%AE%20hukuk%20teorisi%2C%20adalet%20kavram%C4%B1n%C4%B1,akla%20uygun%20olan%20%C5%9Fey%20adildir.

(7) https://www.ahmettanerkislali.com/

(-8-) https://www.sozcu.com.tr/…/yilm…/bolluk-bereket-7050513/

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir