KONUK YAZARLAR

SÜREKLİ İKTİDAR KESİNTİSİZ MUHALEFET!..

 

 

Duma’da “kimyasal silah” kullanan emperyalistler; suçu Suriye rejim güçleri üzerine attılar.

Trump, Esad’a “hayvan” dedi.

Demek ki Güney Cephesi çatırdıyor.

Kimyasal silah kullanmak, Birleşmiş Milletler’in (BM) müdahalesini gerektirir.

BM, ABD ve müttefiklerinin kullandığı uluslararası en etkili kurumdur.

Bu defa zor harekete geçirilecek gibi.

Zira Rusya, Suriye’den önce kimyasal saldırıda rejimin dahli olmadığını kesin dille yalanladı…

Yandaş basınımız ise mazlumun yanında olmayı unuttu, ABD yalanına çanak tuttu!..

***

Erdoğan’ın “Megri megri” türküsü ile başlattığı “Kürt açılımı”, ve bağlı olduğu Büyük Ortadoğu Projesi; “akil adamlar”la birlikte söylediği “Yaylalar” türküsü ile sona ermek üzeredir.

İki arada bir derede kalan Kemal Kılıçdaroğlu, (KK) “analar ağlamasın” edebiyatından çoktan çark etti.

Şehit ailelerine hami olmaya adaydır, ama beceremiyor:

“Afrin’de 52 şehidimizin kanı kurumadı. Toplanmışlar bir grup güruh… Bu rezil adamlar ve onları oraya götüren adam, sen eğer yüreğin yetiyorsa… Bir Afrin şehidinin bulunduğu sokaktan geç ve Yaylalar türküsünü söyle bakayım…” dedi…

KK’nın, ABD’nin kazık attığı PKK’yı lanetleyeceği günler de yakındır!

***

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, CHP Parti Meclisi (PM), Yüksek Disiplin Kurulu ve milletvekillerine “2019’da Doğru Stratejik Değerlendirmeler” konulu bir sunum yaptı:

“Şunu dersem şu şekilde damgalanırım, iktidar bizi şöyle tarif eder gibi korkuları aşın. Bu korkuların hiçbir karşılığı yok. İktidar size siyaset sınırı çizmesin, siyaset yapma alanı zaten daralıyor. Bu alanı yeni fikirlerle, radikal kararlarla, dinamik yapı ile çözebilirsiniz” diyerek, HDP ile ittifak yapılmasından korkulmaması gerektiğini öğütledi…

Vurguları genel başkan gibiydi.

Kılıçdaroğlu’nun sık sık not alması ise numaradandı; sanki söylenenler yazılı olarak kendisine verilmeyecekti!

KONDA’nın çalışmasının sipariş üzerine olduğu çok açıktır.

KK ve arkadaşlarının HDP ile ittifak planları; KONDA üzerinden PM’ne empoze edilmeye çalışılıyor.

Y-CHP’nin HDP/PKK’ya taşıyıcı anne yapılacağı belliydi…

***

AKP’nin arayıp da bulamadığı fırsatı, ne yazık ki Y-CHP yaratıyor.

Önümüzdeki seçimlerde AKP’nin işini çok kolaylaştıracakları açıktır:

Bir tarafta AKP ile TSK, diğer tarafta Y-CHP ile PKK seçmenden oy isteyip yarışacaklar!

Seçimin galibi bugünden bellidir.

28 Şubat’a “postmodern darbe” diyerek Cumhuriyete sahip çıkan askerleri karşısına alan; 20 Temmuz’a “darbe” diyerek FETÖ darbe girişimini alalayan; daha önce de “Ergenekon” ve “Balyoz” davalarına destek vererek Orduya kurulan kumpası görmezden gelen KK’nın, ittifak hamlesi ile PKK’nın takdirini kazanacağı kesindir!

Halkı kerhen oy kullanmaya mecbur edeceklerini hesaplıyorlar.

Bu noktaya nabız yoklayarak geldiler:

İlk olarak CHP Parti Meclisi Üyesi Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, CNN Türk’te katıldığı programda, HDP ile ittifak yapılabileceğini ifade etmişti.

Ondan daha önce Merve Kavakçı’nın eski eşi Prof. Dr. Cihangir İslam’ın yönettiği toplantıda:

Tek adama karşı birleşme” fikri etrafında konuşan Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, CHP’nin HDP ile ortak aday çıkarmasını savunmuştu.

Adalet Yürüyüşü” sonrası hazırlanan raporda da:

Kürt fobisinden kurtulmalı ve HDP ile güçlü bir ittifak kurulmalı. Demokratik bir ittifak ile seçime girilmeli. Bir seçimlik olsa bile kırmızıçizgilerden vazgeçilmeli” denerek, yürüyüşün asıl amacının referandumda geçerli sayılan mühürsüz oylara dikkat çekmek değil, HDP ile yapılacak ittifaka ortam hazırlamak olduğu ortaya konmuştur.

Bizim bazı aklı evveller “Adalet Yürüyüşü” ile adaletin geleceğini, AKP’nin iktidardan düşeceğini sandılar…

***

AKP “Çözüm süreci”ni başlattığı için 5 Haziran seçimlerinde iktidardan düştü.

Nokta.

PKK ile mücadeleye başlayınca yeniden ve tek başına iktidar oldu.

Bu gerçeği iyi kavrayan toplum mühendisleri, CHP’yi sürekli muhalefete mahkûm etmek için HDP ile ittifak formülünü buldular.

Buna zaten meyilli ve diyet borcu olan Y-CHP’nin üst kadrosu, kolaylıkla tuzağa düştü.

Belki de asıl istedikleri buydu; bu görevi yerine getirmek için CHP’nin başına getirildiler.

Bunlar muhalefette durdukça, AKP’nin sürekli iktidarda kalacağına kuşku yoktur…

Karşı devrimi bir tek Erdoğan ve muhalefetteki kadroları sürdürebilir…

***

Karşı devrimin kesintiye uğramaması için büyük olasılıkla Y-CHP, Abdullah Gül‘ü aday olarak gösterecektir.

CHP’li seçmen, AKP’nin iki kurucusundan birine mecbur edilecektir.

Bu defaki formülün adı “tıpış tıpış” konmayacaktır elbette.

Anımsayınız KK, “Abdullah Bey, esas olarak tarafsız Cumhurbaşkanlığı yaptı. Zaman zaman eleştirdik ama olabildiğince tarafsız Cumhurbaşkanlığı yaptı. Gül’ün Cumhurbaşkanlığına saygı duyuyorum” demişti.

Etrafımdaki CHP’ye oy verenlerin çoğunluğu; Gül’ü “tarafsız” bulan ve “saygı” duyan bir genel başkana saygı duymuyoruz diyorlar.

Bu listenin en başına elbette kendimi yazıyorum…

Zira:

KK’nın “Devlet adamı” tarifine tıpatıp uyan “tarafsız” 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün alt sıralardan üniversite rektörlüklerine atadığı isimlerin çoğu FETÖ üyesi olmaktan yargılanıyorlar:

Diyarbakır Dicle Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, tutuklu; Rektörlük yaptığı dönemde, üniversitenin ecza deposundaki ilaçları PKK’ya vermekle gündeme gelmişti.

Kendisi ise 1991 FETÖ mensubunun atamasına onay vermişti.

Fatih Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan’a Fetullah Gülen bir çanta ziynet eşyası göndermişti.

Celal Bayar Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli tutukludur; 2011 yılında Pensilvanya’da Gülen’i ziyaret etmişti.

Akdeniz Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcebe de tutuklu; o da Gülen’le Pelsinvanya’da görüşmüştü.

Ege Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Hoşcoşkun ise halen firaridir…

***

Bu açık ihanete rağmen:

KK, “16 Nisan’ı aşacak bir arayış içerisindeyiz. Bize güvenin” dedikten sonra, yapacağı konuşmalarda dile getireceği konu ve görüşlerin bir hafta boyunca partililer tarafından tekrar edilmesini istedi…

Dersimli daha önce de:

Tekrarın gücüne inanan bir partiyiz” demişti…

Bunun anlamı, kimsenin fikir üretmemesi, papağan gibi genel merkezi tekrar etmesidir.

İşin daha da kötüsü; bu komuta uyacak olan kurşun askerlerin CHP’deki varlığıdır…

***

Anlaşılıyor ki; bu propaganda döneminde; hatalar tekrar edilecektir.

Bakalım bu öğütlere kimler ne kadar uyacaktır?

Söyleye söyleye dilimde tüy bitti:

CHP’deki işgal kırılmadıkça Türk halkı huzurlu uyku uyuyamayacaktır!

 

Cemil Can