KONUK YAZARLAR

“ŞİMDİ ZAMANI MIDIR?”

Şimdi zamanı mıdır?

Bence de değildir.

Yerel seçimlere şunun şarısında ne kaldı!

CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun muhalif gazete Sözcü’de “makale” yazması şart mıydı?

Şimdi “makale” yazma zamanı mıdır?

Orta sınıfın saldırı altında olduğunu” Bay Kemal’den başka anlatacak kimse yok mudur CHP’de.

“Orta sınıf” kendi durumunun farkında değil midir yoksa?

Hiç mi çarşıya pazara gitmiyor bu garipler?

Banka hesaplarına ve cüzdanlarına da mı hakim değiller?

Yoksa birileri, Bay Kemal’e gündemde kalmak için “makale” yazmayı mı ögütledi?

CHP Genel Merkezi’nde yuvalanmış “Şimdi Zamanı Mıdır?” tarikatı neden derin bir sessizliğe büründü acaba?

Makam ve mevkileri paylaşma derdinde olduklarından olabilir mi dersiniz?..

***

Bay Kemal’in o makalede (1) “üstat” (2) olarak kabul edip tanıttığı Necip Fazıl’ı, onlar da mı “üstat” olarak kabul ediyorlar?

Yoksa sırası geldiğinde:

Atürkçü düşünce”yi Necip Fazıl ve yol arkadaşlarının yıllarca sırtlarında taşıdıkları lağım küfesi ile mi vurmayı düşünüyorlar?

5 Şubat’tan bu yana 1 hafta geçti ve biz Atatürkçü düşünceyi benimseyenler, bir düzeltme yapılır diye bekledik.

Nedense bu konuya hiç değinen olmadı, yanından teğet bile geçmediler.

Düzeltme de yapılmadı…

O halde söz sırası bize geldi…

***

Önce Bay Kemal’in “üstadını” tanımak ve tanıtmak gerekiyor.

“Hafıza-ı beşer nisyan ile malüldür” biliyorsunuz.

Kendi “değerli fikirleri” zaten bu sohbetin sonunda ortaya çıkacaktır…

Necip Fazıl’ı yakın dostu Hasan Ali Yücel’den (3) soramıyoruz.

Çünkü o muhterem zat camın arkasında kaldı!

1930’larda arkadaşı olan Mina Urgan’ın, Fazıl hakkında yazdıklarını ciddi bir doktora tezinden öğrenebilmeniz için gerekli bağlantıyı veriyorum.(4)

Hacettepe Üniversitesi’nden Ertuğrul MEŞE’nin kaleme aldığı TÜRKİYE’DE MUKADDESATÇI ANTİ-KEMALİZM (1945-1960) adlı eser, adeta Türkiye’de tarikat, cemaat ve bütün dinci yapılanmalar hakkında temel bilgileri veriyor.

O bakımdan 4 numaralı dipnota biraz zaman ayırın diyorum…

Cumhuriyet düşmanları”nı tanımadan onlarla mücadele etmek mümkün değildir!..

***

Benim yapabildiğim ancak; önemli gördüğüm ve göze diken gibi batan hususlara temas etmektir.

Ortaya koymaya çalıştığım mesele, Türkiye’nin en sancılı dönemlerinde Atatürk’ün CHP’sinin başına getirilip oturtulan Kemal Kılıçdaroğlu’nun hangi zihniyeti temsil ettiğini sergilemektir.

Üstüne vazife mi diye soranlara cevap veriyorum:

Evet vazife…

BayKemal’in, Seyit Rıza hakkında ne düşündüğünü biliyorsunuz zaten.

Seyh Said’i de bölgenin kanaat önderi olarak görüyor.

Said-i Nursi aleyhine bir tek cümlesine rast gelmedim bugüne dek.

İmkânı olsa, İskilipli Atıf Hoca’ya da itibarını iade edecek zair.

Fırsat bulabilse eğer, Mustafa Kemal ile İsmet Paşa’yı sanık sandalyesine oturtacağına yemin edebilirim.

Her neyse.

Biz bu yazıda “Dersimli Kemal”in üstadı Necip Fazıl Kısakürek’i ana hatlarıyla ve kabul gören ifadelerden yaptığımız alıntılarla tanıtmaya çalışacağız…

***

Ne duruyoruz, başlayalım o zaman.

“Bize kalan aziz borç asırlık zamanlardan/Tarihi temizlemek sahte kahramanlardan” mısrasında amacını açıkça ortaya koyan Necip Fazıl Kısakürek, “1940’lara kadar Kemalizm’le olumlu ilişkileri olan ve inkılâp karşıtı eylemlere karşı şedit önlemlerin alınmasını talep eden bir aydındı.”

Geçmişe mazi derler!..

En sonunda “Bir Nakşi müntesibi olan Necip Fazıl Kısakürek, ne zaman ki Nakşibendiliğin seçkin müritleri arasına katıldı”, fikirlerini de kökten değiştirdi:

Yazılarıyla mukaddesatçılığın Cumhuriyet’e olan muhalefetine (Anti-Kemalizme) önderlik etmeye başladı.

Kendi ifadelesiyle; Anti-Kemalizm, Kemalizm’e karşı mukaddesatçı ideolojik iktidar talebinin adıdır.

Öylesine muhalefet (veya ibadet) yapmadılar yıllarca, hedeflerinde daima iktidar vardı.

Başka bir söyleyişle; dinsel aidiyetlerin, temaların ve dilin ağır bastığı bir faillikle ‘Kemalist modernleşeme’ye karşı mukaddesatçı muhalefettir Anti-Kemalizm…

Son derece açık ve anlaşılır bir tanım…

Ve bu “necip” düşünce bugün iktidardadır…

***

Doçentlik tezindeki tespiti aktarıyorum:

“Bu muhalefetin örneklerini Nakşibendilik, Süleymancılık, Nurculuk ve Ticanilik gibi tarikatlarda (5) ve Mustafa Sabri, Eşref Edip, Osman Yüksel Serdengeçti ve Necip Fazıl Kısakürek gibi dönemin ‘aydınları’nda görmek mümkündür.”

Aydın” sözcüğü orijinal metinde tırnak içerisine alınmamıştır!

Tek parti döneminde yer altında faaliyet gösteren dini gruplar, çok partili sisteme geçişle birlikte Atatürk devrimlerine karşı, mukaddesatçı anti-Kemalist faaliyetler olarak alenileşmeye başladılar.

“Anti-Kemalizm’in üretilmesine katkı yapan kişiler arasında yer alan; Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Said Nursi, Eşref Edip, Osman Yüksel Serdengeçti ve Necip Fazıl Kısakürek gibi kişilerin

ürettiği mukaddesatçı muhalefet biçimi olan Anti-Kemalizm, Kemalist modernleşmenin reaksiyoner bir reddini içermektedir.

Onlara göre Kemalizm, bir ‘günah keçisidir’ ve bu muhalefetin duygusu ‘hınç’, dili dini ve milli, eleştirisi ise kötüleme ve karalamayı, ‘kökü dışarıdalığı’, ‘kökene ihaneti’ ve ‘züppeliği’ içeren ve Mustafa Kemal’i ‘Deccal’ ve ‘Put Adam’ olarak değerlendiren dini temelli bir yergidir.”

Kendisi de Nakşibendiliğin seçkin müritleri arasında olan Necip Fazıl, “rabıta”yı, “müridin mürşidine, mürşidin hak olması şartıyla teslimiyeti, ölünün gaslediciye teslimiyeti gibi olmalıdır!” şeklinde tarif etmektedir…

Mürşitte büyük bir otorite gören ve ona tabiiyeti ahlaki bir hikmet olarak telakki eden Kısakürek’e göre mürid, “iradesini teslim edendir.”

Düşünen, sorgulayan, yargılayan, okuyan, araştıran, farklı fikirler üreten insan tipi; rabıta kuramaz, mürid olamaz!..

***

Tarif edilen mahallede “Rabıta” (şeyhe teslimiyet) meselesi oldukça önemli addedilir.

Kısakürek’in tarifi ile rabıta:

“Şeyhinin kılığından İlahi huzura doğru çıkmak için bir bilet almaktan başka bir şey değildir.”

“Üstat”, “Rabıta”nın etkisini ise daha anlaşılır şekilde şöyle anlatmaktadır:

“Bir namazda, Efendi Hazretleriyle beraber bulunduğum bir akşam, selâm vereceğim zaman dehşetler içinde ellerimin onun eli olduğunu gördüm. Sonra baktım ki, ellerim yine yerli yerinde.”

Sizce ne içmiş olabilir?!

Bu son cümleyi bir daha okuyun lütfen!..

Anlamayanlar bir kez daha okuyabilirler, izin verdi şeyh hazretleri!..

***

Dini çevrelerin ve tarikatların bir temsilcisi olan “üstat” Necip Fazıl Kısakürek, temsilciliğine soyunduğu çevrenin diline tercüman olmuş ve “inkılâpları komünizm mikrobunun giriş kapısı” olarak değerlendirmiştir:

“Topluma yerleşmeye çalışan esas ‘mikrop’ ise CHP’nin iktidarında yerleşmiştir” görüşünde hayatı boyunca ısrar etmiştir…

Bay Kemal’in üstadı diyor bütün bunları…

***

Abdülhâkim Arvâsî, (6) Kısakürek’in şeyhidir.

“Üstat” Necip Fazıl bakalım şeyhi için ne buyuruyor:

“Efendi Hazretlerini her görüşümde insan, ondan her ayrılışımda hayvanım… Yalnız ağzı ve kalbiyle birtakım doğruları geveleyen, fakat teniyle çöplükten yaşayan bir hayvan.”

Estağfurullah, estağfirullah…

Arvasi’nin en önemli sözü Kuran’ı anlama ile ilgilidir.(7)

“İbâdet, emre uymaktır; anlamak lâzım değildir!” diye buyurmaktadır.

“Üstat” Necip Fazıl’ın ‘Bedîüzzaman’ (Zamanın harikası) Said-i Nursi hakkındaki görüşü de olumludur:

“Nakşiliğin basında arzı endam eden kalemi olan Kısakürek’in de ‘kardeş’ ve ’aileden biri’ olarak gördüğü ve onu ve fikirlerini benimsemeyi her Müslümanın borcu olarak kaydettiği Nursi, mukaddesatçı çevrelerin rahatlıkla ülfet içinde olduğu ve onlarla aynı zaviyede hareket eden biridir. Nurculuk, yukarıda ayniyle formülleştirdiğimiz gibi dine tam uygun bir vecd ve hakikat eserinin topladığı iman ve İslam muhitinden başka bir şey değildir” demektedir.

Bütün Nakşi tarikat şeyhlerinde görülen şeceresini Peygambere dayandırma anlayışı Said Nursi’de de gözlenmektedir.

Aynı rahatsızlık, kulakları çınlasın Bay Kemal’de de vardır.

Büyük olasılıkla “Seyyit Kemal” (8) kitabını bu nedenle yazdırmıştır.

***

Mustafa Kemal için “rejimin müessisi ve başı”, “perde altında bilinmeyen, küre-i arzın ve nev-i beşerin ekserisini istibdadı altına alan müthiş bir cereyanın binler başından bir başı”, “musibet”, “kafilerin en habisi”, “vahşilerin vahşisi”, “deccal (Deccâleyn)”, “bir Süfyani” “zındıkların resisi”, “kararmışların kararmışı”, “Yahudilerin en habisi”, “zalimlerin en zalimi”, “Mason komite reislerinden” “Mustafa Kemal ismiyle ma’lum olan şahs-ı menhus” nitelemelerini yapan Nursi’ye, yukarıda alıntılanan övgüleri yapan Necip Fazıl Kısakürek’in de aynı görüşleri paylaştığına kuşku yoktur.

Şimdi soru şudur:

Necip Fazıl’ı “üstat” olarak kabul eden Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk hakkındaki gerçek görüşü nedir?

Üstadından farklı mı düşünmektedir?

Zira bu sorunun yanıtı bizi çok yakından ilgilendirmektedir.

Zira kaç dönem kendisine “tıpış tıpış” oy verdik.

İnce eleyip sık dokuyarak seçtiği adaylara da her önümüze getirildiklerinde yine oy vereceğiz…

Av. Cemil Can

 

DİPNOTLAR:

(1) https://www.sozcu.com.tr/saldiri-altindaki-orta-sinif-p20289

(2) Üstat, bilim ya da sanat alanında üstün bilgisi, yeteneği, ustalığı olan kimse. (TDK)

(3) https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/hasan-ali-yucel-1897-1961/

(4) https://ismailhakkialtuntas92.wordpress.com/2023/12/22/turkiyede-mukaddesatci-anti-kemalizm-1945-1960/

(5) Sözü edilen tarikatlar hakkında 3 nolu dipnotta bağlantısı verilen eserde aydınlatıcı bilgiler vardır. Günümüz siyasetinde son derece etkili olan bu tarikatların amacını en doğru şekilde bu eserden öğrenmek mükkündür.

(6) https://islamansiklopedisi.org.tr/abdulhakim-arvasi

(7) Abdülhakim Arvasi,“Hutbe’nin, Kur’ân-ı Kerim’in ma‘nasını anlamak lâzım değildir. İbâdet, emre uymaktır; anlamak lâzım değildir!” görüşündedir.

Arvasî bir sohbetinde, “Latin alfabesinin kabulünü ‘kafirlik’ ve onu kullananları da ‘kafir’ olarak nitelendirmiştir.”

Abdülhâkim Arvasî’nin yukarıdaki ifadelerinden hareketle inkılâplara ve onu hayata geçiren Kemalizm’e oldukça olumsuz baktığını söyleyebiliriz.

Öyle ki bu olumsuz bakış, bir muhalefet biçimi olan ‘buğz etme’ (kin) biçiminde ortaya çıkmış ve Kemalizm’in kişileştiği Mustafa Kemal Atatürk ‘Habis Ruh’ ve ona muhabbet edenler de ‘kafir’ olarak nitelenmiştir.”

(3 nolu dipnottaki eserden alıntıdır)

(8) https://www.sozcu.com.tr/seyyid-kemal-kilicdaroglu-wp7370146

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir