KONUK YAZARLAR

KEMALİZM VE SOSYAL DEMOKRASİ ÜZERİNE

sosyal-demokrasi1
KEMALİZM VE SOSYAL DEMOKRASİ PANELİ İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİM.
Değerli dostlar,
8 Temmuz Pazar günü İstanbul da KEMALİZM VE SOSYAL DEMOKRASİ konulu bir panel gerçekleştirildi.
Panel ULUSAL KANAL tarafından gerçekleştirildi ve yöneticiliğini Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Büyükdağlı yaptı.
Konuşmacılar iP genel Başkan vekili Av.Hasan Basri Özbey,CHP Eski Milletvekili Av.Şahin Mengü ve CHP Eski Milletvekili ve E.Büyükelçi Onur Öymen’di.
Her biri bu konuda birikimi,söyleyecek sözleri olan ve toplumda saygınlık kazanmış kişilerdi.Her biri bu birikimlerinin ötesinde yurtseverliklerini düşünce ve eylemleriyle kanıtlamışlardı.
Siyasi düşünce olarak H.Basri Özbey İşçi Partisini,Sayın Öymen ve Mengü’de CHP nin (Y-CHP değil) bu konuya bakış açısını temsil ediyordu.Bu saptama bana göre çok önemli,çünkü Türkiyemizin çıkışını oluşturacak yurtsever cephenin siyasi düşüncesi ve buna dayanan iktidar programı bu tartışmalarla şekillenecektir.
Elbette bu konunun MHP,DP gibi siyasi partilerin temsilcilerinin de katılımı ile geniş olarak tartışılması gerekiyor.Bu nedenle bu paneli bir başlangıç olarak değerlendirmek daha doğru olur.
Bildiğim kadarıyla aynı konu ile ilgili bir Panel de İP USMER (Ulusal Strateji Merkezi) tarafından 6 Temmuz günü İzmir’de gerçekleştirildi. Buradaki katılımcılar CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir, CHP E.Milletvekili Av.Şahin Mengü, İP Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever’di.
Ben bu toplantının ayrıntılarını bilmiyorum.Ancak İstanbul’daki toplantıyı baştan sona izledim.Düşüncelerim bu toplantı üzerine olacak.
Panelin ayrıntılarına girmeden önce konunun önemi üzerine kendi düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum
Burada ifade edilecek görüşler halkın İktidarını oluşturacak cephenin güçlü ve zayıf yanlarını,düşünce yapımızdaki kara delikleri ve ayağımızdaki prangalarını da göstermesi açısından çok öğretici olacaktır.
YOL HARİTAMIZ NE OLMALI ? KEMALİZM Mİ SOSYAL DEMOKRASİ Mİ?
Bu düşüncenin toplumun kafasında netleşmesi Türkiyemiz için yaşamsal önemdedir. Bunlar birbirini tamamlayan siyasi düşünceler midir yoksa birbirine karşıt konumda mıdırlar?
Kemalizm,bu günü de kapsıyor mu,yoksa o, 1920’li 30’lu yılların başarılı olmuş ancak bu gün uygulanması olanaksız,artık sadece tarihte yerini alması gereken bir siyasi programmıdır?
Kemalizmi ısrarla savunanlar aslında bu günün dinazorları mı?
Batı yani ABD,AB ve Japonya’nın önderlik ettiği Küresel Emperyalist-Kapitalist blok neden ısrarla Kemalizmi terk etmemizi söylüyor ?
CHP içinde estirilen ve özellikle ABD ve AB’den kuvvetli destek gören Sosyal Demokrasi rüzgarları ve bu rüzgarın hızıyla topluma şeker niyetine içirilen baldıran zehirleri:Yerel özerklik,tarikatlara özgürlük,liberal ekonomi masalları,AKP ve BDP ile birlikte yeni bir Anayasa yapma oyunları,AB’ye ulusal egemenliğimizi ipotek etme ve her türlü açılım rezaletleri.
Bütün bu olanların anlamı nedir?
Bize İNSAN HAKLARI,ÖZGÜRLÜK,EŞİTLİK,ADALET gibi hiç kimsenin hayır diyemeyeceği yüce kavramlar altında sunulan SOSYAL DEMOKRASİ gerçekte nedir?
Sosyal Demokrasi sömürüden kurtuluş mu yoksa sömürünün makyajla maskelenmiş ve yumuşatılmış bir versiyonu mu?
Burada sunulan kavramlar herkese mi yoksa toplumun sadece bir kesimine mi?
Sosyal Demokrasi her şeyden önce bir ideolojidir.
Tarihsel bir geçmişi ve bu güne damgasını vuran uygulamaları vardır.Bunu bilmeden sadece makyajına ve sunumun cilasına bakarak bu düşüncenin büyüsüne kapılmak içine zehir emdirilmiş elma şekerini yalamaktan başka bir şey değildir.
Sosyal Demokrasiyi bir ideolojiden ayırarak kişilere indirgemek ve bu kişiler üzerinden Sosyal Demokrasi savunmasını yapmak ne kadar doğru?
Bazılarımızın aklına Sosyal Demokrasi dendiğinde sadece Olof Palme ve İskandinav uygulamaları geliyor.Bu ülkelerde yaşanan uygulamaların ve göresel eşitlik ve adaletin tarihsel kökleri nedir?
İşte bu konular tam olarak bilinmeden kendi kendimize Sosyal Demokrasi icat etmek ne kadar gerçekçi?
Hangi siyasal düşünceyi kendimize rehber alacağız,hangisini karşımıza alacağız?
Bu konular tüm yönleriyle ve bu işin erbabıyla toplum önünde yeterince tartışılmadan yukarıdaki sorulara cevap bulmak mümkün değildir.
Bu konularda kafalarımız netleşmeden yapılan tüm birleşme çağrıları boştur ve sadece bir dilek ifade etmekten öte geçemez.
Bu güne kadar birlik adına yapılan çağrıların bir sonuç getirmemesinin altında yatan gerçek budur.Neden, insanların niyetleri,samimiyetleri değil bu konudaki bilgi eksiklikleri,yanlış bilgileri ve ülkemiz gerçeklerine hangi açıdan ve hangi kılavuzla baktıkları ile ilgilidir.Ve en önemlisi bu kılavuzların gerçek sahipleri.
Burada net olarak şu söylenebilir:Çözüm ancak ve ancak bizim tarihsel birikimimizden,bizim halkımızdan ve bu topraktan çıkacaktır.Bir ülkedeki başarılı bir uygulama hiçbir zaman başka bir ülkede aynı sonucu vermez.
Bu konuda Çinlilerin beyinlere kazınan bir sözü var.Çinliler yabancı heyetlere kendi ülkelerindeki başarılı uygulamaları anlattıktan sonra şunu derler:BURADA ANLATILANLARI UNUTUN.BUNLARI KENDİ ÜLKENİZE AYNEN UYGULAMAYA KALKMAYIN.BUNLAR BİZİM ÜLKEMİZİN BAŞARILI UYUGULAMALARIDIR.
Bu sözlerde tam bir yaşam dersi var.
PANELDE ÖNE ÇIKAN VURGULAR
Av.Şahin Mengü,Kemalizm ile Sosyal Demokrasinin aralarındaki farkı şu sözle net olarak ortaya koydu:
Kemalizm, Anti-Emperyalisttir,Sosyal Demokrasi emperyalisttir.
Bunun nedenlerini de örnekleriyle ortaya koydu.Kendisini de ‘’Ben Kemalistim,Sosyal Demokrat değilim’’ diyerek tanımladı.
Avrupa’da iktidar olmuş tüm Sosyal Demokrat partilerin emperyalist yani sömürgeci politikaları devam ettirdiğini örneklerle anlattı.İngiltere’de Sosyal Demokrat olan İşçi Partisi Lideri Tony Blair’in Irak’ı işgal harekatına askeri ve siyasi olarak ABD ile birlikte tam olarak katıldığını ve Irak petrollerini yağmaladığını anlattı.Bu gün de Avrupadaki tüm Sosyal Demokrat hatta Sosyalist hükümetlerin Libya,Suriye politikalarında ABD’nin emperyalist politikalarının tam destekçisi olduklarını söyledi.
H.Basri Özbey,Kemalizmin ne olduğuna Atatürk’ün bir sözü ile yanıt verdi.
Atatürk’e 1930’lu yıllarda Kemalizm nedir? sorusu yöneltildiğini ve kendisinin buna :
‘’Bu güne kadar yaptıklarımızın tümü’’ diye cevapladığını anlattı.
Bu gün dünyanın en büyük ekonomisi olmaya giden Çin’in Kemalist İlkeleri kendi ülkesinde uygulayarak bu noktaya geldiğini ve Çinlilerin bunu defalarca ifade ettiklerini anlattı.Venezuela’da Chavez’in,Küba’da Castro’nun Kemalizmi kendi ülkelerine uyguladığını ve başarılı olduklarını anlattı.Bu da Kemalist ilkelerin evrensel olduğuna kanıt değil mi?Dikkat burada uygulamanın kendisinden değil ilkelerden söz ediyoruz.
Kemalizmin modası geçti diyenlere, 6 Ok’un hangi ilkesinin bu gün geçerliliğini yitirdiğini sordu.Yine Kemalizmin hangi ilkesi bekleneni karşılayamıyor da bazıları Sosyal Demokrasi arayışına giriyorlar,sorusunu sordu.
Kendisine yöneltilen
‘’Siz Bilimsel Sosyalist değil misiniz? Kemalizmle ne işiniz var? sorusuna verdiği yanıtta:Evet biz Bilimsel Sosyalistiz.Mustafa Kemal Atatürk,Türkiyenin o gün içinde olduğu tarihsel,ekonomik ve sosyal koşullarda bir bilimsel sosyalistin yapması gerekeni yaptı.Biz de o günlerde yaşasaydık aynı şeyleri yapardır.Bu gün de uygulanması gereken siyasi,sosyal ve ekonomik programın Kemalist Program yani 6 Ok programı olması gerektiğini anlattı.Bu gün önümüze konan görev,Kemalizmin yarım bıraktırılmış programını tamamlamaktır.Bu Milli Demokratik Devrim programıdır.Biz bunu Milli Hükümet Programı olarak ortaya koyduk,dedi.
Tansu Çiller başbakan olduğu dönemde Sümerbank’ın özelleştirilmesi yasasını meclisten geçirdiğinde ‘’Son Sosyalist devleti yıktık’’ dediğini ve bununla Kemalizmin yaptıklarının ne olduğunu çok net bir şekilde ifade ettiğini söyledi.
Bu gün AKP iktidarı ve CHP,MHP destekleri ile yürütülen programın bir Sosyal Demokrasi programı olduğunu ve bunun da Türkiye’yi bir yıkma programı olduğunu anlattı.Her türlü açılım ve Yeni Anayasa yapma çabalarının da bu programın gereği olduğunu anlattı.
Özbey,’’Biz Atatürk’te Birleşelim derken,Atatürk’ün heykeli etrafında toplanalım demiyoruz.Atatürk bizim için her şeyden önce bağımsızlığı ifade ediyor.Bu da Millet iradesinin iktidar yapılması çağrısıdır.Kılavuzumuz Kemalizmin 6 Ok la ifade edilen ilkeleridir.’’ dedi.
Biz bu beraberliği ‘’Atatürk,İsmet İnönü,Bayar etrafında birleşmek olarak’’ ifade ediyoruz.Türkiyenin büyük kalkınma hamleleri gerçekleştirdiği dönemde Atatürk,İnönü ve Bayar aynı Kemalizm programı etrafında birleşmişlerdi.Bu gün de bu liderlerin bu günkü temsilcileri ile bir araya gelme çağrılarımızı yapıyoruz ve bu yolda mesafe alıyoruz,dedi.
KIRIK AYNA
Son konuşmayı Onur Öymen yaptı.Sayın Öymen’in yaptığı konuşma bana ‘’kırık ayna’’ yı anımsattı.Neden mi?
Siz hiç kırık bir aynaya baktınız mı? Burnunuz gözünüzün üzerine,gözünüz ağzınızın üzerine gelir.Bu aynada kendinizi tanıyamazsınız.
İşte sayın Onur Öymen’in konuşması tam da kırık bir aynaya bakan bir kişinin yüzü gibi oldu.
Öymen,deneyimli devlet adamlığına ve siyasi birikimine hiç uygun düşmeyen bir konuşma yaptı.Ne dedi ? Avrupa’daki Sosyalist olsun Sosyal Demokrat olsun veya Hristiyan Demokrat olsun tüm partilerin daima Türkiye’ye karşı politika ve uygulamaların destekçisi olduklarını söyledi.Sosyalist Enternasyonel toplantılarında daima CHP’ye Kemalizmi terk etmesi önerileri yapıldığını ve hatta Türkiye’nin Kemalizmi terk etmezse Avrupa Birliğine giremeyeceğini söylediklerini aktardı.Kıbrıs Meselesinde sürekli olarak Rumların ve Yunanistan’ın yanında,Ermeni meselesinde Ermenilerin safında yer aldıklarını,bunun yanlışlığını kendilerine söylediğimizde ise ‘’Siz haklısınız, ama politika gereği biz böyle yapmak zorundayız’’ cevabını aldıklarını anlattı.
Öymen’e göre sorun Sosyal Demokrasi değil politikacılardı.Bu durumda Öymen’e sormak isterdim doğrusu ‘’Bu Avrupalı politikacıların hepsi mi yalancı ?’’
Buna ancak çocuklar inanır.Ama biz çocuk değiliz.
Öymen,AB’yi savundu ve AB’ye ilk başvuruyu 1963 yılında İsmet İnönü’nün yaptığını söyledi.Bu sözü ile şunu kanıtlamak istedi herhalde:Eğer AB’ye giriş kötü bir şey olsaydı İnönü girmezdi.
Çok zavallı bir açıklama bu.Bir kere 1963 yılında yapılan başvuru AET’ye (Yani Avrupa Ekonomik Topluluğu) idi.Bu siyasi değil ekonomik bir birlikti.Burada egemenliğin devri gibi bir durum yoktu.Oysa AB,parasıyla,Parlamentosu ile,Başkenti ve Anayasası ile bir siyasi birliktir yani bir devlettir.Ancak ne yazık ki CHP’nin pek çok milletvekili bunun bile ayırdında değildir.Hatırlıyorum yıllar önce Berhan Şimşek (Şu meşhur film artistimiz) bir açık oturumda ‘’Biz AB’yi Sosyal bir proje olarak görüyoruz’’ demişti.Ne diyeyim Allah akıl fikir versin!
Sayın Öymen, ‘’Türkiyenin çıkışı elbette Kemalizmdedir.Ben hem Kemalistim hem Sosyal Demokratım’’ diyerek sürdürdü konuşmasını.
Demek ki Öymen, kendince eşitlikçi,adaletten yana bir Sosyal Demokrasi düşüncesi icad etmiş kendisi de bu düşüncenin taraftarı olmuştu.
Peki diyelim ki öyle.Kemalizmin onun bu düşüncesini karşılamayan hangi eksiklikleri var ? Kendine göre var ki Sosyal Demokrasi gibi bir düşünceye ihtiyaç duyuyor.Ama kendisi bunu açıklamıyor.
Bir kere Sayın Öymen’in atladığı konu Sosyal Demokrasi bir iyilik düşüncesi değil bir ideolojidir.AB’nin yönetici ve Milletvekillerinin ve de iktidarlarının politikaları yalancılık değil Sosyal Demokrasi ideolojilerinin gereğidir.Yani yalancılık politikacılarda değil bizzat ideolojinin kendisindedir.Kapitalizmin kendisi bile bu kadar yüzsüz değil.
‘’Atatürkte birleşelim diyorsunuz.hangi Atatürk’te birleşeceğiz?’’ diye bir soru attı ortaya.Demek ki ona göre birden çok Atatürk vardı.
Böyle bir zihin bulanıklığı ile nereye varılabilir? Herhalde iyi bir yere değil.
Sayın Öymen konuşmasında bence hayatının en kötü konuşmasını 27 Mayıs Devrimi ile ilgili yaptı.Öymen,’’Siz 12 Eylül Darbesini ‘’Bizim oğlanlar yaptı’’ sözüne dayanarak ABD yaptırdı,diyorsunuz. Siz biliyor musunuz 27 Mayıs’ta askerlerin önüne Amerikalılar bir yol haritası koydular.Ben bunu kitabımda yazdım.Okuyanlar biliyor’’ dedi.Yani bu 27 Mayıs’ı da ABD yaptırdı demenin dolaylı ifadesiydi.
Ben Sayın Öymen’e sormak istiyordum ama soramadım:ABD, bu yol haritasında askerlere:
Siz dünyanın en özgürlükçü Anayasını yapın,
Çift meclisli yönetime geçin,
Anayasa mahkemesi kurun ve ona meclis ve senatodan çıkan yasaları hem öz hem de biçim yönünden yargılama görevi verin.
Seçim yasasını millet vekilleri çoğunluk sistemine göre değil de Milli Bakiye sistemine göre seçilecek şekilde düzenleyin ki Sosyalist İşçi Partisi meclise girsin.
Sendikalar yasasını çıkarın işçiler özgürce örgütlensinler.
Devlet Planlama teşkilatını kurun.Artık plan yapmadan pilav yeme alışkanlığınızdan vazgeçin.
Üniversitelere hem bilimsel hem mali özerklik tanıyın.vb.
Eğer Amerika bizler için bu kadar iyi şeyler düşünen bir yol haritası verdi ise ben sabah akşam o Amerika’ya dua ederim.
Acaba o yol haritasında şunu da dedi mi?On yıla kalmaz yeni bir darbe ile bu yaptıklarınızı bir bir anayasadan çıkarttıracağım.
Oysa gerçek hiç de Sayın Öymen’in söylediği gibi değildir.Sen nereden biliyorsun diye soracak olursanız cevabım şudur:HAYAT SAYIN ÖYMEN’İ DOĞRULAMIYOR.
İktidara el koyan Milli Birlik Komitesinin ilk uygulaması Kore’den askerlerimizi çekmektir.Buna çok kızan ABD, Ankara büyükelçisini harekatın başındaki Komutan Org.Cemal Gürsel’e gönderir.Burada geçen konuşmaya bizzat tanık olan komitenin üyesi Albay Suphi Karaman olayı yıllar sonra İşçi Partisi genel başkanı Doğu Perinçek’e şöyle aktarmıştır :Gürsel Paşa,elçinin Kore’den asker çekmemizi sorgulayan saygısız konuşmasına çok sinirlendi ve yardımcısına aynen şöyle dedi:’’Söyle o ayıya.Burası bağımsız bir ülkedir.Ne yapacağımıza biz karar veririz.’’ (Kaynak.Doğu Perinçek Gladyo ve Ergenekon)
Panelden buraya aktardıklarım sanırım tabloyu net bir şekilde anlamaya yeter.
Biraz uzun oldu ama kusuruma bakmayın.Neresini çıkarsam diye baktım ama bütünlük bozulacağı için yapamadım.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sami Toprak
9.7.2012 saat:14:48

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir