PLÂN: AKP’Yİ İKTİDARDAN DÜŞÜRÜP, AKP’LİLERİ İKTİDARA GETİRMEKTİR!..

Samsun’da KHK’lıların “tamamı” için söz verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KHK ile görevlerinden alınan kamu görevlilerine ilişkin “KHK’lıların tamamını görevlerine iade edeceğiz” dedi. (1)

Çorum’da, bir ayrım yaptı.

“O Kanun Hükmünde Kararnameler ile görevden alınan, işine son verilen, ekmeği elinden alınan herkesi göreve iade edeceğim. Yeter ki teröre bulaşmasın” ifadelerini kullandı.(2)

Eleştirilerin yoğunlaşması üzerine, TELE1’de katıldığı programda ise “Bunlarda akıl yok. Benim söylediğim ayrı, onlar olayı başka yere çekiyor” vurgusunu da yaparak:

“Bir; KHK ile Barış Akademisyenleri atıldı. Evet, hepsini görevlerine geri getireceğiz. Bunlarla ilgili bir mahkumiyet yok ki. İki; KHK ile atılan bir kişi savcıya gitti, savcı dedi ki ‘Soruşturmaya gerek yoktur’. Ama başlatmıyorlar, biz başlatacağız. Sen adalet mi diyorsun, hukuk mu diyorsun? Savcı diyor ki ‘Bir şey yok’. Bir şey yok denilen adamı sen ‘Açlığa mahkum edeceğim’ diyorsun. Bu devlet değil ki, devlet dediğin adaletli olur. Üç; KHK ile atmışsınız mahkemeye gitmiş, mahkemede beraat etmiş, Anayasa Mahkemesine gitmiş beraat etmiş. Ama ara bir kurul var, ‘Hayır ben seni başlatmayacağım’ diyor.

Niye başlatmıyorsun kardeşim? Biz başlatacağız. Mahkum olanlar var, gerçekten bir terör olayından ötürü mahkum olmuş, hapse girmişse zaten biz onu göreve istesek de iade edemeyiz” diyerek kapsamı iyice daralttı. (3)

İade edebilse edecek yani!..

Demek ki “af” çıkartmak o anda aklına gelmedi…

***

Öncelikle belirtelim ki, KHK ile görevden alınanların durumu (4) Kılıçdaroğlu’nun aktardığı gibi değildir…

İçlerinde bir sürü CIA ajanı “hain” vardır.

Bununla birlikte:

Bir başka gerçek de AKP’nin 15 Temmuz’u fırsat bilerek devlet kadrolarından bir sürü masumu attığı ve yerlerine yandaşlarını doldurulduğudur…

Bay Kemal sadece bunlarla ilgili konuşsaydı, tartışma bu kadar uzamayacaktı…

***

Ama onun derdi başkadır:

Geçmişte sicili FETÖ ile zaten bozuk olan Kemal Kılıçdaroğlu, bu tür açıklamalarla kendini Cumhurbaşkanlığı adayı olmaktan çıkarmak için çabalamaktadır.

“Geliyor gelmekte olan” sloganı aldatmacadır…

Bay Kemal, yakın geçmişte:

FETÖ üyelerini CHP’den aday gösterip milletvekili seçtirdi.

FETÖ’cülerden danışman atayıp, CHP Genel merkezine yerleştirdi.

FETÖ’ye karşı yapılan operasyonlara karşı çıkıp FETÖ üyelerine kol-kanat gerdi.

Fetullah Gülen Hareketi’ni kamuoyuna bir “hizmet” hareketi gibi sunup, “umut” olarak gösterme görevini yapan; Altan Kardeşler ile Nazlı Ilıcak için “arkadaşlarımız” nitelemesini yaptı…

ABD Başkanı Biden’in Türkiye’de muhalefeti destekleyerek hükumeti düşüreceğini söylemesi (5) karşısında; “biz halkın teveccühü ile iktidara geleceğiz, yabancıların desteğini kabul etmeyiz” diyemedi…

Sicili bozuktur, bozuk…

***

Bu kadar olsa iyiydi:

En hassas günlerde15 Temmuz Darbe Girişimi’ne “tiyatro” dedi.

Halkı yanlış yönlendirdi.

Peki, şimdi o tiyatronun bir kısım oyuncuları için neden “af” çıkartmak istiyor?

Gelmekte olan, “tümünü görevlerine iade edeceğim” diyor ya!

Sana ne oluyor, bırak birbiri ile hesaplaşsınlar, yesinler birbirlerini!

Kullanılanlar desinler ki:

“15 Temmuz bir tiyatro idi ve sonunda bize haksızlık edildi. Bizlere darbeci rolünü verdiler. Biz rolümüzü oynadık, Erdoğan’ı iktidara getirdiler. Ama bize bedel ödettiler, harcadılar bizi…”

Böyle bir şey dediler mi?

Yok.

Sana ne oluyor?

“Tiyatro” oyuncularının birbirine düşmesi seni neden endişelendiriyor Bay Kemal?

***

ABD’nin, PKK/YPG ve FETÖ’yü araç olarak kullanıp ülkemizi bölmek için elinden geleni yapmakta olduğu sır değil artık.

Kılıçdaroğlu, PKK’nın Meclisteki uzantısı HDP’nin tutuklu eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması için neden avukatlarından daha fazla çaba gösteriyor?

2014’te “Kobani’ye destek” adıyla başlayan eylemlerde halkı “sokağa inmeye çağıran” ve 52 kişinin ölümü ile sonuçlanan olaylardan (6) dolayı Demirtaş’ın hiç mi sorumluluğu yok?

Kılıçdaroğlu, elini PKK ve FETÖ üzerinden bir türlü çekmiyor…

Onun bu hareketleri Cumhurbaşkanı seçilmesine engeldir.

O da zaten bu fikrin iyice yerleşmesi için böyle açıklamalar yapıyor.

Bay Kemal aday olamaz, düşüncesini bilerek pekiştiriyor…

***

Dolaysıyla KHK tartışmasını bilinçli olarak yaratan ve yürüten Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

Amacı bellidir:

Cumhurbaşkanlığı adaylığı yükünü üzerinden atmak…

Bakmayın“geliyor gelmekte olan” palavrasına…

Zira:

Erdoğan karşısında seçim kaybetmekle, asıl CHP Genel Başkanlığını kaybedecektir.

Doğal olarak milletvekilliği de düşecektir.

Bir hiç olacak, siyasetin çöplüğünde yok olup gidecektir.

İşte Bay Kemal ve ekibi bunu göze alamamaktadırlar…

Korktukları budur…

***

Atatürk’ü ve 6 Ok’u özümsememiş olan ekibi, Kılıçdaroğlu’nun seçimi kaybetmesi ile siyasi tarihte yerlerini alacaklardır.

Bu sinsi planı uygulamaya sokabilmek için anketlerde önde çıkan ve Erdoğan karşısında kazanacağı kesin gibi duran Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’nun (hatta Meral Akşener’in ) önünü kesmek için olmadık cambazlıklar yapmaktadırlar.

Göreceksiniz, evirip çevirip sonunda Abdullah Gül’ü ısıtarak önümüze aday olarak koyacaklardır…

Belki bu defa “tıpış tıpış” ifadesini kullanmayacaklar…

***

Bu ihanet planının kusursuz işleyebilmesi için, önce kamuoyunun hazırlanması gerekiyor.

CHP tabanının Gül’e ısıtılması öyle kolay değildir.

Çok çalışmak gerekir çok:

Acaba Bay Kemal, hiç gereği yokken; neden “Abdullah Gül tarafsız bir Cumhurbaşkanlığı yürüttü” (7) demek ihtiyacı duydu?..

Bildiğiniz gibi ardından “Çankaya’nın Noteri” sahneye sürüldü:

Milli bayramları ve Atatürk’ü anma törenlerinin içinin boşaltılmasında (8) baş rol oynayan Abdullah Gül, bütün bu olanların unutulduğunu varsayıp; “Katılmam gereken bütün bayramlara katıldım” (9) deme cesaretini bile buldu…

Hangi dağda kurt öldü?…

***

Meral Akşener’in itirazı ile 2018 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı adaylığını Muharrem İnce’ye kaptıran “Hollanda Aslanı Büyük Şövalye Nişanı” sahibi Abdullah Gül, bu defa temkinli yürüyor.

İngiliz Kraliçesi 2. Elizabet’in elinden “Yılın Devlet Adamı Ödülü”nü alan Abdullah Gül’ü parlatma işini, 6’lı Masa’nın ağır toplarından Temel Karamollaoğlu ile Ali Babacan yürütüyor.

Temel Karamollaoğlu:

“Geçen sefer Abdullah Bey’in adaylığını ben teklif etmiştim kabul görmüştü ama o zamanki şartlar altında önceden cumhurbaşkanı adayı olduğunu ilan edenler, başta Meral Hanım olmak üzere bir ittifak sağlanamadı” (10) diyerek, Gül ile aynı potada olduklarını söylemek zorunda kaldı.

Ali Babacan ise, her zamanki gibi bu konudaki “görüşmelerin tam göbeğindeydi”… (11)

Geriye kalıyor Meral Akşener.

O da bir önceki seçimde ağzının payını alarak sustu/susturuldu.

“Kadından imam olmaz” (12) diyerek, cumhurbaşkanı adayı olmayacağını peşinen açıkladı zaten…

Artık “6’lı Masa”nın adayı kim olabilir sorusunu sormaya gerek var mı?..

Her şey son derece açık değil mi?..

***

Benim asıl merak ettiğim; Abdullah Gül tekrar aday olarak öne sürüldüğünde, açıktan oyunu Erdoğan’a vereceğini ilân edenlerin ne yapacaklarıdır!

Ekmeleddin İhsanoğlu’na verdikleri gibi Abdullah Gül’e de “tıpış tıpış” oy verecekler mi acaba?

Benim çabalarım heba olsa da gam yemem.

Ya kızgınlıkla söyledikleri sözlerin gereğini yaparlarsa!?..

Yandık ki ne yandık!..

***

Şaka bir yana, gerçekten önümüzde zor bir seçim var.

Muhalefetin planı belli:

AKP’yi iktidardan düşürüp, AKP’lileri iktidara getirmek için çalışıyorlar.

Niyetleri kesinlikle budur.

Yemin istiyorsanız, yaparım…

Görevleri:

“Karşı devrimin önündeki taşları temizlemek” olunca, bu işi yapmak da onlara düşer zaten.

Bugün etrafınızda, göğsünü gere gere “demokratik, laik Cumhuriyet”ten söz eden var mı?

“Laiklik tehlikededir diyemem” (13) tespiti yapılarak, fiilen “Şeriat kuralları”nın yürürlüğe girmesine kimler yol verdi?..

Yalova Üniversitesi İslâmi İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebubekir Sifil, uyarılara rağmen kılmamaya devam edenlerin öldürülebileceğini (14) söylemedi mi?

Şeriatla yönetilen Suudi Arabistan’da bile böyle bir ceza verilmiyor.

Bu zat hakkında bir işlem mi yapıldı?

Şarkıcı Gülşen’in haksız yere tutuklanmasını bir yana bırakıyorum; “Hazreti Musa’nın yaşadığına ilişkin bir bilimsel kanıt yok” diyen dünyaca ünlü Prof. Dr. Celal Şengör hakkında dava açılmadı mı?… (15)

Adam, “kanıt yok” diyor beyler, kanıt…

Sizde var mı yoksa?

Muhalefet, dünya çapındaki bu bilim adamına sahip mi çıktı?

Niye susuyorsunuz?..

***

Karşı devrime karşı duranlar cezalandırılıyorlar artık…

Gerçekten de “laiklik” artık tehlikede değildir, çünkü fiilen kaldırılmıştır!..

Demek ki, bu muhalefetle AKP’den kurtuluş imkânsızdır!

Önce:

“Seçme ve seçilme hakkı”mızı özgürce kullanamayacağımız bir seçime, “tıpış tıpış” katılmaya mecbur bırakarak, meşruiyet kazandırma konumundan çıkmamız lazım…

Geçersiz oylarla uygulamaya konulan bu ucube Anayasaya, meşru yollardan karşı koymayarak, meşruiyet kazandıranlardan da mutlaka kurtulmamız gerekiyor…

Ancak ondan sonra:

Yaşasın “özgürlük”…

Yaşasın “laik, demokratik Cumhuriyet”…

Yaşasın “hukukun üstünlüğü” diyebileceğiz…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) https://www.trthaber.com/haber/gundem/kemal-kilicdaroglu-khklilarin-tamamini-goreve-iade-edecegiz-705657.html

(2) https://tr.euronews.com/2021/08/26/k-l-cdaroglu-khk-ile-gorevden-al-nan-herkesi-iade-edecegim-yeter-ki-terore-bulasmas-n

(3) https://www.ntv.com.tr/turkiye/chp-lideri-kilicdaroglundan-khk-aciklamasi,RsjbLIx5gkibCw0zhDjizw

(4) https://www.aydinlik.com.tr/haber/iste-kilicdaroglunun-magdurlari-336762

(5) https://www.yenisafak.com/video-galeri/dunya/abd-baskan-adayi-joe-biden-turkiyede-muhalefeti-destekledigimizi-acikca-gostermeliyiz-2207936

(6)https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-54292879