BİR “AJAN”IN ANALİZİ!
O uygulama tee 2008 yılında başladı.
İktidarda bildiğiniz gibi iki kişiden birinin oyunu alan AKP vardı.
14 yılda 8 defa varlıklılarla “barış” yaptı.
Benim gibi pek çok kişi, doğal olarak bu “barış”la ilgilenmediler.
Zamanları vardı ama bazı kavramlara yabancıydılar.
Uzmanları da yeterince dinleyemediler…
***
Buna gerek de yoktu:
Zira “barış”yapmak için ne “savaş” halindeydiler ne de birileriyle “küs”tüler.
Ayrıca varlıklı da sayılmazlardı.
Bu yüzden “Varlık Barışı” onlar için bir şey ifade etmiyordu.
Bu konudaki haberlere kulak bile kabartmadılar…
“Hocalar”ın “sakız oruç bozar mı?” sorusuna verdiği yanıt ile diziler ve “Survivor” izlemeyi daha eğlenceli buldular…
***
Yıllar geçti gitti.
2022’ye dayandık:
Daha önce, Gelir Vergisi Kanununa eklenin Geçici 93. madde ile yürürlüğe giren ve 30 Haziran’da sona eren “Varlık Barışı”, bu defa Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen Geçici 15 madde ile yeniden karşımıza geldi.
Akademisyenler ve uzmanlar tartışmaya başladılar:
Kimine göre, bu ayrı bir düzenlemedir, kimine göre önceki “Varlık Barışı”nın devamıdır, sadece süresini uzattılar.
Neredeyse bütün kanallarda bu hususu tartıştılar!
Ne kadar da önemli bir noktayı yakaladılar ama!..
***
İlk defa gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayanlar da kapsama alındılar.
Burası önemlidir!
Önceki “Varlık Barışı”nda vergi almak yoktu; şimdi bir miktar vergi de koydular. (1)
Beyan edilen paralar; en az 1 yıl süre ile ilgili hesaplarda tutulduğunda, tahsil edilen vergiler ilgililerine iade edilecekler.
Bakın burası da çok önemlidir…
***
1850 yılında hayata gözlerini kapayan Fransız Yazar Honoré de Balzac:
“Bugünkü adalet, büyük sineklerin delip geçtiği, küçüklerin de takılıp kaldığı bir örümcek ağı gibidir” demişti.
Bizde 2022 yılında dahi bu durum değişmemiştir.
Devlet, varlıklı egemen sınıfların elindedir ve onların çıkarlarını korumaya devam ediyor hala…
Devletin “âli menfaatleri” nerededir, biz nereden bileceğiz?
Değil mi ama!..
***
Türkiye’den çeşitli nedenlerle “yurt dışına” veya yurt içinde “sistem dışına” çıkartılan paraların, “vergisiz olarak” Türkiye’ye getirileceği ve sisteme dahil edileceği” bu uygulamaya; değişik nedenlerle karşı çıkanlar olmuşsa da halkın temsilcisi olduğu iddiasında bulunan muhalefet partilerinden şu ana kadar ciddi bir tepki gelmemiştir.
Düzenleme ile “kayıt dışı” varlıklar; sorgusuz, sualsiz ve de vergisiz bir şekilde, kayda alınabiliyorlar.
“Kayıt dışı”nın ne anlama geldiğini bilmeden, düzenlemenin ne amaçla yapıldığı anlamak olanaklı değildir.
Önce “varlık” nedir onu öğrenelim:
Bu sorunun en doğru ve çarpıcı yanıtını yoksul olanlar verebilirler:
“Gerekli olduğu halde bizde olmayanlardır” varlık, diye bir tanım yapsalar hiç de yanlış olmayacak!
Doktrinde:
Para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, varlık olarak tanımlanıyorlar.
Tam sırasıdır; “kayıt dışı ekonomi”yi öğrenelim, öyle devam ederiz:
“Ekonomik faaliyetlerin fiilen gerçekleşmiş olmasına rağmen bu faaliyetlerle ilgili kayıtların tutulmaması olarak nitelendirilen kayıt dışı ekonomi, kamu idarelerinin denetimi dışında kalan her türlü ekonomik işlem ve faaliyetlerdir…
…
Kayıt dışı ekonomi kavramı yerine; yeraltı ekonomisi, gayri resmi ekonomi, gizli ekonomi, saklı ekonomi, ikinci ekonomi, kara ekonomi, illegal ekonomi, kravatsız ekonomi, düzensiz ekonomi, paralel ekonomi, faturasız ekonomi, görünmez ekonomi, marjinal ekonomi, gölge ekonomi, kayıp ekonomi ve vergisiz ekonomi gibi kavramlar da kullanılmaktadır. “ (2)
“Vergisel anlamda ise kayıt dışı ekonomi, vergi kaçırma veya vergiden kaçınma güdüsü ile vergi idaresinin bilgi alanı dışında bırakılmış faaliyetler bütünüdür” (3)
***
Bu faaliyetlerin neler olduğunu merak ediyor musunuz?
“Daha çok kamu düzenini ilgilendiren ve devletin güvenlik güçlerinin uğraşı alanı içinde olan bu faaliyetleri, silah, uyuşturucu, kıymetli maden ve tarihi eser kaçakçılığı, kalpazanlık, sahte pasaport, vize ticareti, gayri yasal iş takibi, çek-senet tahsilatı, tefecilik, rüşvet, kadın ticareti ve organ ticareti olarak saymak ve bu sayılanları artırmak mümkündür.” (4)
Vergisi alınmaksızın kayıt altına alınma olanağı sağlanan varlıklar; gerçekte vergiye tabi, yasalar uyarınca vergisi verilmesi gereken varlıklardır.
Vergi düzeninden kaçırıldıkları için kayıt dışına çıkarıldılar.
Başka bir söyleyişle “vergi kaçıranlara” yani “kaçakçılara” bu düzenleme ile bir anlamda “af” getirilmiş oluyor!
Normal uygulamada af kanunları genel olur.
Örneğin, özel tüketim vergisi kaldırılır veya oranı düşürülür.
Bundan da herkes aynı şekilde yararlanırlar.
Ya da bir verginin iadesi yapılır.
O vergiyi ödeyen herkese bu iade yapılır; ayrım yapılmaz…
***
Peki, daha anlaşılır şekilde anlatalım:
Vergiye tabi aynı faaliyeti yapan iki vergi mükellefini düşünün.
Biri kazancını beyan ederek, yurttaşlık ödevini yerine getiriyor; bundan vergisini alıyorsunuz.
Diğeri, kazancını gizleyerek vergi kaçırıyor; onun ödemesi gereken vergiyi af ediyorsunuz,
Bu durum, Hz Ömer’in adalet anlayışı ile bağdaşıyor mu?
Devletin bu “af” işini sık sık yapması, vergi kaçaklarını devlet eliyle teşvik etmek anlamına gelmiyor mu?
Devlet, Varlık Barışı ile vergi kaçıran vatandaşa diyor ki: Yurt dışına kaçırdığın veya yurt içinde sisteme dahil etmediğin; para, döviz, altın her ne var ise getir; sorgusuz, sualsiz ve vergisiz sisteme dahil et.
Paranın kaynağını da sormuyor!..
Dolaysıyla para ne şekilde elde edilirse edilsin “kapsama alanı içinde” kalıyor!..
***
Vergisi verilmeden kazanılmış paralar ile yasa dışı yollardan elde edilmiş paralar, verilen süreler içerisinde Türkiye’ye getirilip sisteme dahil edilince “AKlanmış” oluyorlar.
Bu yüzden Türkiye için “kara para Cenneti” yakıştırması yapılıyor!
AKlanmış paraların “Kur Korumalı Mevduat Sistemi”nden (5) yararlanmasının önünde bir engel yoktur.
“Gelire Endeksli Senet” (6) de satın alabilirler…
Kısaca:
Ülkemizi iliklerine kadar soymaya devam edebilirler…
“Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” ve “nas var nas” karma ekonomisinin sonuçlarıdır bunlar…
***
Devletimiz başı secdeye gidenlerin eline geçtikten sonra, her gün daha fazla “sıcak para”ya ihtiyaç duymaktadır.
Sıcak parayı yoksullardan temin etmek mümkün değildir.
Zamlar da bir yere kadar!
Daha fazla paraya ihtiyaç var.
Bu yüzden varsıllara “barış” öneriyor iktidarımız.
Bu nedenledir ki dünyada en yüksek faizi ödemeye razı oluyoruz.
Orta mektep öğrencileri, komiklik olsun diye “faiz, riba (7) mıdır?” sorusunu sorarak, uzmanlarla kafa buluyorlar!
Duymazdan geliyoruz tabii ki…
Ergenlik çağındaki çocuklar bunlar…
Kayıt dışı paralara muhtaç duruma düşmemiz, üretimin olmamasındandır.
Tarım ve hayvancılık ülkesiyiz ama her geçen gün daha kötüye gidiyoruz:
Mazot alıp tarlalarımızı ekemiyoruz, sağdığımız sütü satıp hayvanları besleyemiyoruz!
Göz göre göre eriyip tükeniyoruz!..
Ukrayna savaşta, biz değiliz ama enflasyon bizde tutulamıyor…
***
Halkın bu son iktidarı, halkın elinde ne var ne yok, hepsini dolaylı-dolaysız vergilerle aldı.
Zamlar da cabası.
Helâl olsun!
Her geçen gün biraz daha yoksullaşıyoruz.
Olsun!
Varlıklı olan azınlık, ki buna egemen sınıf diyoruz, her gün biraz daha zenginleşiyor.
Allah daha çok versin!
Siyasi iktidar, bütün düzenlemeleri onların çıkarlarını korumak üzerine yapıyor.
Halkın 20 yıllık bu nur yüzlü iktidarı, öz be öz halkına şükretmeyi, şikâyet etmemeyi ve çok uyumayı tavsiye ediyor.
Bir de ibadetini aksatmamayı.
Ne iyi!..
Bunun için de bol bol cami yapıyor!..
Hamdolsun!…
Av. Cemil Can
DİPNOTLAR:
(1) 30 Eylül’e kadar yapılan bildirimler için yüzde 1; 1 Ekin-31 Aralık tarihleri arasında yapılacak bildirimler için yüzde 3; 31 Mart 2023 tarihine kadar yapılacak bildirimler için yüzde 3 oranında vergi alınacak.
(3) Altuğ, Osman (1994a), Kayıt Dışı Ekonomi, Cem Ofset Matbaacılık, İstanbul.
(4) AYDEMİR, Şinasi (1994), KOBİ’ler ve Kayıt Dışı Ekonomi, TOSYÖV, Ankara.
(5) https://www.ziraatkatilim.com.tr/bireysel/hesaplar/katilma-hesaplari/kur-korumali-TL-hesabi
(6) https://www.dunya.com/ekonomi/gelire-endeksli-senet-mi-kur-korumali-mevduat-mi-haberi-661292
(7) https://orgm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2018_05/07214254_RYBA_Ortaokul_YYrenci.pdf