HELALLEŞMEYE BİZİM KAPIYA GELME!.. – CHP Muhalefet Hareketi

TDK Sözlüğünde helalleşmek:

“Alışverişte veya ayrılma sırasında hakkını birbirine bağışlamak” olarak açıklanıyor.

Başka da bir anlama gelmiyor…

Kılıçdaroğlu tüccar olmadığına göre; vedalaşmaya geliyor demektir.

Bir yere ayrılacağına inanmam!

Belli ki, eski CIA Türkiye İstasyon Şefi Graham Fuller’in “Yeni Türkiye” adlı talimatnamesine göre hareket ettiği için, tercüme hatalarını fark edemiyor.

Anlaşılan bu defa da “özür dileme” gibi “helalleşme” sözcüğünün de cıvığını çıkartacak…

***

Kılıçdaroğlu, Sosyal Medya hesabından yaptığı paylaşımda:

“Geçmişte partimizin de hataları oldu; helalleşme yolculuğuna çıkma kararı aldım” (1) dedi.

Açıklamada dikkat çeken pek çok husus var:

Bay Kemal, CHP’nin geçmişinde “hatalar” olduğunu kabul ediyor.

Bu hataların toplumun belli kesimlerinde -özellikle de muhafazakar kesimde- “ağır yaralar” açtığını savunuyor.

Kılıçdaroğlu, toplumun “ağır yaralı” bu kesimleri ile “helalleşmeyi” iktidardan daha önemli buluyor.

Bir siyasi partinin genel başkanının, iktidara gelmekten “daha önemli” görevleri varsa, orada durup “Bu adamın gerçek görevi nedir” diye sormak gerek miyor mu?..

***

Kılıçdaroğlu’nun bu defaki işi hiç zor olmayacak:

Helalleşeceği kesimin kafasındaki CHP imajını doğrulayıp geçebilir.

Asıl yıkıma uğrayacak olan gerçek CHP’lilerdir.

Onlar da zaten partinin yönetim kademelerinden peyder pey uzaklaştırıldılar.

Çoğu etkisiz eleman gibidir!

Bundan sonra gerçek CHP’liler, ne Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin başından alabilecekler ne de onun söylediklerinin askini savunacak takatı bulabilecekler.

2010’dan bu yana, Y-CHP’ye muhalefet edenlerin sesini ise ancak sınırlı bir kesim duyabilecek.

Onların da sayıları oldukça azalmış.

Dolaysıyla CHP’nin tavanında gerçekleştirilen “dönüşümü” tabanında da gerçekleştirme başlayacak…

Zaten, iktidara gelmek o kadar da önemli değil!..

Besbelli ki, AKP’yi 20 yıl iktidarda tutan güçler, Y-CHP’ye muhalefette durma görevini vermişlerdir…

Yeni bir görev gelirse, onu da yaparlar elbette…

***

Şimdi de muhafazakarların gözünde CHP nasıl bir partidir, onu öğrenelim:

Bu soruya bizim cevap aramamız gerekmez.

Yıllardır kendileri bıkmadan, usanmadan söylüyorlar zaten…

***

Mesele, muhafazakarların kafasından “eski CHP” algısının nasıl yıkılacağıdır.

Bunun iki türlü olacağı bellidir:

Birincisi gerçekleri kanıtları ile birlikte yılmadan, usanmadan savunup, ispat ederek karşı tarafı ikna etmekten geçer.

İkincisi, onlara hak vererek; “öz eleştiri” yapmak veya doğrudan “özür dilemek” ya da Bay Kemal’in yeni formulü ile “helalleşmek”tir…

Bu ikinci seçeneğe muhafazakar seçmenin bir itirazı olmaz.

Hatta Kılıçdaroğlu’na övgüler bile düzebilirler…

Ama asla oy vermezler!..

Bunu kendisi de bildiğinden; iktidara gelmekten daha önemli şeyler var diyor…

***

Muhafazakar kesimin geçmiş yıllarda en etkili militanı şair Necip Fazık Kısakürek’ti.

Bugün bile onun yalanlarını tekrar ederek, CHP’yi eleştirelenler çoğunluktadır.

“Son Devrin Din Mazlumları” eserinde anlattığı masallar, (2) hala tekrar edilip durulur.

Kısakürek, CHP’yi “din düşmanı” bir parti olarak tanıtmakta başarılı olmuştur…

***

Bir diğer yanlış algı ise CHP’nin Dersim’de “katliam” yaptığı yalanıdır.

Kürt Teali Cemiyeti üyesi, Koçgiri, Ağrı ve Dersim isyanlarının elebaşlarından Kürtçü Baytar Nuri Dersimi’nin “Kürdistan Tarihinde Dersim” adlı anı kitabında (3) bir sürü yalan uydurularak Cumhuriyet düşmanlığı yapılmıştır.

Tamamen duygusal saiklerle yazıldığı belli olan bu kitabın, neredeyse her cümlesi “intikam” sözcüğü ile bitirilmiştir…

Cumhuriyet’ten ve Cumhuriyetçilerden intikam almak için yemin ettiklerini söylemeye gerek var mı?..

***

Koyu bir demokrat ve fanatik bir CHP düşmanı olan eski Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in Kemal Kılıçdaroğlu’na anlattığı yalanlar da muhafazak kesimi ciddi bir şekilde etkilemiştir.

Çağlayangil’in, kendi kendini yalanladığı anılarına, (4) ne yazık ki inananlar hayli fazladır…

Turgut Özakman, Çağlayangil’in yalan konuştuğunu Cumhuriyet Türk Müzesi adlı eserinde (5) belgeleri ile ortaya koyup, kanıtlamıştır…

***

Devrimlere karşı çıkan, Kurtuluş Savaşı esnasında düşmanlarla işbirliği yapan, Milli Kuvvetleri mücadeleden vazgeçirmeye tahrik eden “fetva” beyannameleri Yunan uçakları tarafından siperlerimizin üzerine atılan; İskilipli Atıf Hoca’nın “şahitleri dinlenmeden” idam edildiği yalanı da dindar kesimler üzerinde bayağı etkili olmuştur.

“Şapka takmadığı” veya “şapka karşıtı bir kitap yazdığı” için idam edildiği yalanları, bugün bile yaygın şekilde kullanılmaktadır…

***

CHP’nin, özellikle de İnönü’nün “din düşmanlığı yaptığı” yalanı, DP çizgisini takip eden siyasetçilerin neredeyse tek argumanı olmuştur:

Gerçekten de İsmet Paşa:

İslâm ile bağdaşmayan ve dini bir kitaba yakışmayan bilgiler içeren (6) Mevlid-i Şerif’i ve 54 Farzlı Büyük ve Tam Namaz Hocası” adlı kitaplar yasaklamıştır.

İnönü’nün ne kadar yerinde bir iş yaptığı yıllar sonra; emekli Müftü İhsan Özkes‘in 6 Nisan 2012 tarihinde TBMM’nde yaptığı basın açıklamasında doğrulanmıştır…

***

Genç Türkiye Cumhuriyeti Musul Sorunu (7) ile ilgilenirken; Şeyh Said Efendi, 4 Ocak 1924 tarihinde fetva vererek “aşiretleri dinsiz hükümet ve Mustafa Kemal Paşa’ya karşı cihada” çağırmıştır. (8)

“Bir Türk’ü öldürmek 70 gavuru öldürmekten daha üstündür” (9) diyebilen Şeyh Said, “Kürt İstiklal Cemiyeti” Başkanı olarak “Allah’ın dinini kurtarma” görevini üstlenmiş bir vatan hainidir.

Diyarbekir’i zaptedince de “Kürt İslam Devleti“ni ilan edeceği, sonra da Cizre’ye yürüyüp Irak’taki İngilizlerle bağlantı sağlayacağı kayıtlı ispatlıdır.

AKP ile HDP birlikte Diyarbakır’da bu hainin heykelini dikmekle tarihi gerçekleri geri plana itip, kendi yalanları ile halkı zehirlemişlerdir.

Bu bilgi kirliliği karşısında gerçekleri anlatmak yerine, Kılıçdaroğlu Şeyh Said’in üçüncü kuşaktan torunu Feyzi Septioğlu’nu birinci sıradan milletvekili adayı yaparak, tarihe yüzünü dönüp; gericilerin ve Cumhuriyet düşmanlarının yalanları üzerine perde örtmüştür…

Destek olmuştur…

***

Y-CHP’nin başına bir kaset komplosu sonucu getirilen Dersimli Kemal, bir yıkım projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi’ni dahi sahiplenerek, (10) ABD’nin Türkiye’deki bir “elemanı” olduğunu itiraf etmiştir…

Bu tutumu ile CHP aleyhine oluşturulan olumsuz algıyı CHP Genel Başkanı olarak kabul etmiş olmaktadır…

***

Kılıçdaroğlu, Y-CHP Genel Başkanı sıfatıyla ABD’nin Ortadoğu’daki “kara gücü” olan terör örgütü YPG/PKK’yı, “kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum” olarak niteleyerek (11) ABD’nin hizmetkarı olduğunu ispatlamıştır…

Bu şekilde Atatürk’ün CHP’sini, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının yanında konuşlandırmıştır…

***

Cumhuriyet’e yürekten bağlı Atatürkçülere, Devrimcilere en büyük ve ağır yarayı Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğunda otururken vermiştir…

Şimdi helalleşmeye gidiyor.

Kiminle helalleşecek?

Bizimle mi yoksa gerici Cumhuriyet düşmanları ile mi?

Bizimle helalleşmeye geliyorsa hiç zahmet etmesin!

Hakkımızı bu dünyada kendisinden ve ihanet edenlerin tümünden, kendi ellerimizle alacağız…

Biz de onlar kadar kararlı ve azimliyiz…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1)https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/kemal-kilicdaroglundan-helalles-karari-yolculuga-cikiyorum-1884425

(2) Necip Fazıl Kısakürek, Son Devrin Din Mazlumları, s.167

(3) Baytar Nuri Dersimi, Kürdistan Tarihinde Dersim, s.306

(4) Kılıçdaroğlu Sordu Çağlayangil Yanıtladı: Konu Dersim