KONUK YAZARLAR

“KİMSİNİZ SİZ!..”

Kanunsuz Emir” Anayasanın 137. maddesinde düzenlenmiştir. (1)

Kamu hizmetlerinde çalışanlar üstlerinden aldıkları emirleri mevzuata (kanun, tüzük ve yönetmelik) aykırı görürlerse bu emri yerine getirmezler.

Üst, ısrar eder ve emrini yazılı olarak yenilerse emir yerine getirilir; sorumluluk doğarsa, emri verene ait olur.

Konusu suç teşkil eden emir ise hiçbir şekilde yerine getirilemez ve yerine getiren sorumluluktan kurtulamaz.

Anayasanın bu açık hükmüne rağmen, ana muhalefet partisi liderinin:

18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır” şeklindeki açıklaması (2) baştan aşağıya sorunludur.

Kamu personelinin “yasa dışı” isteklere destek vermeleri, konusu suç teşkil eden emirleri uygulamak anlamına gelir ki, bu emirleri yerine getirenler hiçbir şekilde sorumluluktan zaten kurtulamazlar.

Sorumluluğu 18 Ekim Pazartesi gününden başlatmak, Anayasanın 137. maddesinin 2. fıkrasına açıkça aykırılık teşkil eder.

Konusu suç teşkil eden emirler, zaman aşımına uğramadıkça her zaman soruşturma konusu yapılabilirler.

Bu konudaki tek istisna “af” çıkartılmasıdır.

Kılıçdaroğlu, 18 Ekim Pazartesi gününü “milat” olarak almakla, daha önce işlenmiş suçlara af çıkartacağını örtülü olarak vaat etmiş olmaktadır.

2015’te AKP’nin Mecliste çoğunluğu kaybettiği seçimlerden sonra, yapılan istikşafi görüşmeler sırasında; Kılıçdaroğlu “devri sabık yaratmayacağını”, “intikam duygusu ile hareket etmeyeceklerini” söyleyerek, geçmişe sünger çekmeye hazır olduğunu ifade etmişti. (3)

Özetlemek gerekirse; olası Y-CHP iktidarında, yapanın yaptığı yanında kâr kalacağı anlaşılıyor!

Kılıçdaroğlu’nun kafasında “af” var; yeter ki iktidara getirilsin!

Fars Şair Sadi-i Şirazı ne demişti?

Zalimleri bağışlamak yoksullara cefadır”…

***

Kılıçdaroğlu’nun “af” şeklinde nitelenebilecek bu açıklamasını, Reis’in memurları “tehdit” olarak değerlendirmesi ise Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından çok daha fazla sorunludur.

Zira Anayasa hükümlerinin -biraz değiştirilerek- kamu personeline hatırlatılması, hiçbir şekilde “tehdit” olarak değerlendirilemez.

Tehdit suçu” Türk Ceza Kanununun 106. maddesinde düzenlenmiştir. (4)

Bu suçun maddi unsuru: Bir kişinin hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına saldırı gerçekleştirileceği veya malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratılacağının söylenmesidir.

Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin ise “tehdit” suçuyla uzaktan yakından ilişkisi bulunmadığını hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencileri bile bilirler.

Bu konuda başlatılan tartışmalar gereksiz olup, gerçek gündemi arka sıralara itmeye yöneliktir.

Buna karşılık “…tehditse tehdittir” ile biten söylemler ise boş gevezelikten başka bir şey değillerdir…

***

Kılıçdaroğlu, “kanunsuz emir”lerin yerine getirilmemesi ile ilgili açıklamayı yaptığı günün akşamında, 10 ülkenin büyükelçilerinin (5) Osman Kavala’nın “derhal serbest bırakılması” için bildiri (6) yayınlamaları, oldukça dikkat çekicidir.

Böyle yersiz bir bildiri karşısında asla sessiz kalınamaz.

Zira büyükelçiler, devletlerini ve cumhurbaşkanlarını temsil ederler.

Dolaysıyla bildiriyi, 10 devletin müşterek bildirisi olarak görmek gerekir.

Daha önce benzer olaylar karşısında; AKP iktidarının tavizkar davranmış olması, bu olay karşısında kuvvetli tepki verilmesi gerektiği, gerçeğini değiştirmez.

Hiçbir devlet, başka bir devletin yargı organlarına emir ve talimat veremez.

Bununla birlikte, her kim olursa olsun yargılamalar adil ve hukuka uygun yapılmalı, yargı “sopa” olarak kullanılmamalıdır.

Dolaysıyla Cumhurbaşkanının “KİMSİNİZ SİZ” şeklindeki tepkisi (7) son derece haklı ve yerindedir.

Muhalefetin, elçilerin bildirisine “destek” mahiyetindeki açıklamaları ise talihsizliktir. (8)

İktidara gelme umutların hala ABD ve AB’ye bağlandığını gösteren önemli bir kanıttır…

***

Soros’un fedaisi (9) iş insanı Osman Kavala’nın, “derhal serbest bırakılması” için bildiri yayınlayan devletler, FETÖ tarafından masa başında kurgulandığı ayan beyan ortaya çıkan, 28 Şubat ve Balyoz davaları için parmaklarını dahi kıpırdatmamışlardır.

Büyükelçilerin bildirisine paralel olarak, ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu da her fırsatta Osman Kavala ile eski HDP Eşbaşkanı Şelahattin Demirtaş’ın “suçsuz” olarak cezaevinde tutulduklarına vurgu yapmaktadır.

Ne de olsa aynı örgütün elemanlarıdırlar.

28 Şubat davasının en önemli kanıtı, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın istifa ettikten sonra kamuoyuna yaptığı:

“Bunların başında, efendim ülkede bir gerginlik varmış da hükumet bunun için istifa etmişmiş… Hayır! İşte bizim istifa mektubumuz apaçık ortada… Başarılı bir hükumet, sadece ahde vefa örneği gösteriyor, protokolünün gereği olarak en güzel bir ahlâk örneği gösteriyor. Bu, siyasi tarihimize böyle geçecek! Bütün milletimizin kalbini fetheden bir güzel olaydır. Bundan 70 milyon hepimiz iftihar etmeliyiz ve ediyoruz 70 milyon olarak…” şeklindeki basın açıklamasıdır. (10)

Ve nedense bu açıklama, Kavala konusunda son derece hassas olan ana muhalefet lideri tarafından görmezden gelinebilmektedir.

Soros’un fonladığı Açık Toplum Vakfı’nın yakın döneme kadar yönetim kurulu başkanı Can Paker’di. (11)

TSK ile verdiği kavgadan hatırladığımız ve yine Soros destekli olan Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) başındaki kişi de odur.

Kemal Kılıçdaroğlu da TESEV’in kurucuları arasındadır. (12)

Böylece Kavala ile Kılıçdaroğlu’nun geçmişleri Soros üzerinden kesişmektedir.

Bu gerçeklere rağmen, Devletimizin TESEV’e verdiği maddi destek ise anlaşılır gibi değildir. (13)

***

Pek çok konuda olduğu gibi vakıflar konusunda da AKP’nin sicili oldukça bozuktur:

Eski bir vakıf yöneticisinin “sızdırdığı” belgelerden anlaşıldığına göre; dönemin Bitlis Vali Yardımcısı Salih Altun’un Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) için yaptığı “paralel terör örgütü” uyarısı (14) görmezden gelinmiştir.

Türk Medeni Kanununun 101. maddesine göre; vakıflar yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır. (15)

Yeterli” malı bulunma, koşulu vakıfların olmazsa olmazıdır.

Malvarlığının geliri veya ekonomik değeri olan haklar ancak vakfedilebilirler.

Gelecekte kamu kurumlarından sağlanacak bağışlar varsayımı üzerine vakıflar kurulamaz!

Böyle rezillik olmaz!

Anayasanın temel ilkelerine aykırı vakıflar kurulamayacağı gibi, cemaat mensuplarını desteklemek amacıyla da vakıf kurulamaz…

Amacını gerçekleştirmek için yeterli malvarlığı ve haklara sahip olmayan yandaş vakıflara, bir taraftan kamu kurumlarından -çoğunlukla belediyelerden- kaynak aktarılmakla (16) diğer taraftan vergi muafiyetleri sağlanmakla; (17) pek çok vakfın yasaya aykırı olarak kurulmuş olduğu, bir anlamda kabul edilmiş olmaktadır.

Yandaş vakıfların, yandaşlara hizmet verdikleri göz önünde tutulduğunda, kamu kaynaklarının adaletli bir şekilde dağıtılmadığı da ortaya çıkmaktadır…

Bu durum “anayasal eşitlik” ve “hukuk devleti” ilkelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.2709.pdf

(2) https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-58972200

(3) https://www.milliyet.com.tr/siyaset/devr-i-sabik-yaratmayacagiz-2140078

(4) Madde 106- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5237.pdf

(5) Büyükelçi, nezdinde görevli bulunduğu ve akredite edildiği ülkelerde Devletini ve Cumhurbaşkanını temsil eder.

https://www.mfa.gov.tr/unvanlar.tr.mfa

(6) “Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri olarak Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleriyle ve milli kanunlarıyla uyumlu şekilde, bu davanın adil ve hızlı biçimde sonuçlandırılması gerektiği kanısındayız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye’ye çağrıda bulunuyoruz”

https://www.dw.com/tr/on-%C3%BClkeden-t%C3%BCrkiyeye-kavala-%C3%A7a%C4%9Fr%C4%B1s%C4%B1/a-59542823

(7) AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika ziyaretinden dönerken, “Bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz” sözleriyle işaret ettiği 10 büyükelçinin “istenmeyen adam” ilan edilmesine yönelik talimatın Dışişleri Bakanlığı’na aynı gün iletildiği öğrenildi. ANKA Haber Ajansı’nın haberine göre; bakanlığın, Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen bu talimat karşısında iki gün boyunca girişimde bulunduğu ancak başarılı olamadığı ifade edildi.

https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/disisleri-persona-non-gratayi-onlemek-icin-formul-aradi-1879150

(8) https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/kilicdaroglundan-erdoganin-buyukelci-aciklamasina-tepki-6725018/

(9) https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/sorosun-fedaisi-1264615

(10) http://www.28subatyalanlar.com/?p=575

(11) https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/sorosun-fedaisi-1264615

(12) https://www.cnnturk.com/2011/11/15/programlar/dort-bir-taraf/kilicdaroglundan-o-iddiaya-yanit/index.html

(13) https://www.veryansintv.com/hazineden-teseve-1-milyonun-uzerinde-sartli-bagis

(14) https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/donemin-bitlis-vali-yardimcisi-salih-altun-tugva-ve-turgev-icin-feto-ornegini-vermis-1878930

(15) Madde 101– Vakıflar, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır. Bir malvarlığının bütünü veya gerçekleşmiş ya da gerçekleşeceği anlaşılan her türlü geliri veya ekonomik değeri olan haklar vakfedilebilir. Cumhuriyetin Anayasa ile belirlenen niteliklerine ve Anayasanın temel ilkelerine, hukuka, ahlâka, millî birliğe ve millî menfaatlere aykırı veya belli bir ırk ya da cemaat mensuplarını desteklemek amacıyla vakıf kurulamaz.

https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4721.pdf

(16) https://www.dw.com/tr/ibb-eski-y%C3%B6netimi-erdo%C4%9Fana-yak%C4%B1n-vak%C4%B1flara-ne-kadar-para-yard%C4%B1m%C4%B1-yapt%C4%B1/a-48397744

(17) Vergi muafiyeti tanınan vakıflar arasında, adı skandallarla anılan; Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) 261. sırada, Türkiye Gençlik ve Eğitim Vakfı (TÜRGEV) 263. sırada, İlim Yayma Vakfı 123. sırada ve Ensar Vakfı 78. sırada yer almaktadır.

https://www.vgm.gov.tr/vakif-islemleri/beyanname—bildirim-istisna-ve-muafiyetler/yeni-vakiflarda-vergi-muafiyeti

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir