KONUK YAZARLAR

“GİZLENEN” BİR ORDU!..

Suriye’nin meşru ordusu ülkesinin kuzeyinden neden çekildi.

Kanıtları ile birlikte anlatacağız elbet…

Özgür Suriye Ordusu‘nun (ÖSO), TSK yanında Zeytindalı Harekâtına katılması Y-CHP’yi neden çılgına çevirdi!

Y-CHP’yi düşman saflarında konuşlandıran geçerli sebepler var mıdır?

Açıklayacağız…

Çıkarlarımız, yüzde yüze yakın örtüşmesine rağmen, hükümetimiz Esat rejimi ile neden beklenen ilişkiyi kuramıyor?

Bu soruya duygusal nedenlere bağlayarak yanıt verilebilir mi?

İrdeleyeceğiz…

***

Washington yönetiminin bazı birimlerinde, Türkiye’yi bölgedeki radikal terör örgütleri ilebağlantılı gösterme yolunda çalışma yapıldığı gazetelerde haber olur olmaz (1)Türkiye’dekiAmerika’nın Sesi” işbaşı yaptı!

Dersimli Kemal mikrofonu eline alıp:

Afrin harekâtına desteğimiz tam ama Ordumuzun kahramanlığını bir anlamda ÖSO’ya devretmeye çalışıyoruz… Ordu ÖSO’nun arkasına neden gizlenir, hangi gerekçe ile gizlenir?… Ordunun başarısı ÖSO’ya devredilemez… Ordu ile ÖSO’nun bir arada anılması içime sinmiyor, ağırıma gidiyor…” demeye başladı. (2)

Y-CHP Konya Milletvekili Atay Aktuğ, o televizyon senin bu televizyon benim habire koşuşturuyor.

Hazret, TTB‘nin “Savaşa Hayır” bildirisinin görevlerinin içerisinde ve son derece yerinde olduğunu anlatmaya çalışıyor.

TTB, herhangi bir savaşa karşı çıkmıyor, belli ki TSK’nın Suriye’ye girmesinden rahatsızlar…

Amerika’nın Ortadoğu’da kalıcı olması için kafasını pek yoran Y-CHP Grup Başkanvekili Öztürk Yılmaz, biraz daha cesaretli çıktı:

ÖSO’nun kaynağı El Kaide’dir” dedi… (3)

Y-CHP Kilis İl Başkanı ise açık açık konuştu.

İkinci Cumhuriyetçilerin, PKK severlerin, Amerikan muhiplerinin duygularını en iyi o dile getirdi:

Savaşa karşı bir siyasi partiyiz. Milliyetçi gururun yüksek olduğu böyle bir zamanda harekâta karşı olmak halktan çok reaksiyon görürdiyerek (4) Kılıçdaroğlu’nun, gerçek duygu ve düşüncesinin farklı olduğunu ima ederek, liderini yalanladı…

Dersimli Kemal’i, yobazlardan beter “takiyeci” durumuna düşürdü…

Acaba neden?

Az sonra anlayacağız…

***

Önce bir kaç tespit yapalım:

Arap Baharı” başlayınca, emperyalistler tüm güçleri ile Suriye’ye abandılar.

Esat, kuvvetlerini güneye doğru çekmek zorunda kaldı.

Türkiye-Suriye sınırının korunması doğal olarak bize kaldı.

Sınırı koruduk mu, emanete ihanet mi ettik?

Onu da anlatacağız…

***

Suriye’ye yamyamlar doluşunca, sivil halkın 3 buçuk milyon kadarı da mülteci olarak sınırlarımıza dayandı.

Kapıları ardına kadar açtık; uzunca bir süre giren çıkanı kontrol etmedik!

Ege Denizi’nde boğulan bebeler yukarıdaki sayıya dahil değil!

Reis, Suriyeli misafirlerimiz için bugüne kadar 30milyar harcandığını söylüyor; biz açlıktan, yokluktan kırılıyoruz!

Suriye’nin kuzeyinde oluşan otorite boşluğundan yararlanan, PKK=PYD=YPG ve diğer rejim karşıtı örgütler, vakit geçirmeden alan hâkimiyetine giriştiler.

Sınır tanımayan Şeriatçı örgüt Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), diğer ülkelerdeki militanlarını Türkiye üzerinden Suriye’ye yığdı.

Kafa kesmeler, insanları canlı canlı yakmalar vb. gibi insanlık dışı eylemler ile kısa sürede bayağı alan açtılar.

Irak’a da girdiler, orada da aynı şeyleri yaptılar…

IŞİD’ın açtığı alanlara PKK=PYD=YPG yerleştirildi.

Sivil halkı IŞİD’ten “kurtardığı” için bir de kahraman muamelesi gördüler.

Bağımsız devlet kurmayı hak ettikleri işlenmeye başlandı…

***

Batılı devletler, her zamanki gibi bir “Koalisyon”u kurup kendi çıkarlarına göre harekete geçirdiler.

Görünürde Suriye halklarını IŞİD teröründen kurtarıp, Esat rejimini de yıkarak; Ortadoğu’ya “özgürlük ve demokrasi” getireceklerdi!..

PKK=PYD=YPG, yerel “sivil güçler” olarak yanlarında bulunacaktı.

Bizdeki ana muhalefet, o tarihlerde YPG’yi terör örgütü olarak görmüyor; “vatanını kurtarmak için örgütlenmiş oluşum” olarak tarif ediyordu!..(5)

Oysa bütün hesapları Tunus’tan başlayıp, Suriye’ye kadar olan bölgenin rejimleri yıkmaktı.

Adına “Arap Baharı” dedikleri Büyük Ortadoğu Projesini (BOP) hayata geçirmek için her ülkede işbirlikçileri vardı…

Ortadoğu’nun zengin petrol kaynaklarına el koymayı kafalarına koymuşlar, duracak gibi değillerdi…

Petrol denizi üzerinde “İkinci İsrail”i kurup birincisine yoldaş yapacaklardı.

Petrolün Akdeniz’e güvenle akması için bir de koridor oluşturacaklardı.

NATO üyesi olan Türkiye, ne yazık ki bu insanlık dramında Batı’nın yanında yerini aldı!?..

Hatta BOP‘un Eş Başkanlığını kabul etmekte Recep Tayyip Erdoğan bir sakınca görmedi…

O ana kadar Esat’la can ciğer kuzu sarması olan eş başkan, bir gecede demokrasi kahramanı, insan hakları savunucusu ve “Eset” düşmanı kesildi.

Suriye rejimini yıkmak için kolları sıvadılar…

***

Gelişmeler planlandığı gibi gitmedi tabii.

Bir süre sonra, bölgenin güçlü ülkeleri de sahaya indiler.

Emevi Camii’nde bir kaç hafta içinde Cuma namazı kılmayı hesaplayan eş başkan, Suriye sınırımızda uçaklarımızı uçuramaz hale geldi…

Neyse ki, araya devlet aklı ile tecrübeli asker ve siyaset adamları girip, Türkiye’nin oyuna getirildiğine komşularımızı ikna ettiler.

BOP’un başarısı için kurgulanan Ergenekon ve Balyoz davalarının kumpas olduğu ortaya çıktı.

FETÖ’nün CIA’nın Türkiye şubesi olarak çalıştığı anlaşıldı.

PKK/PYD/YPG’nin ABD’nin kara gücü olarak faaliyet gösterdiği itiraf edildi.

***

Batı Cephesi”nde yer alan Türkiye, nihayet durumu kavradı ve bu defa rotasını Asya’ya çevirdi.

Şangay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) desteği alındı…

***

Türkiye, ani bir dönüşle birlikte savaştığı güçlerin karşısında konuşlandı!..

***

Davutoğlu’nun uygulamaya koyduğu Stratejik Derinlik politikalarından uzaklaşıldı.

Erdoğan, Davutoğlu’nu da görevden uzaklaştırdı…

Kürt Açılımı”ndan vazgeçilip, 24 Temmuz 2015 tarihinde PKK’yı etkisiz hale getirmek için operasyonlara başlandı…

Emperyalizmi tarihinde ilk defa yenen Ordu, ABD ile her cephede savaşıyor…

Sıcak savaş Suriye’dedir…

***

Suriye’de ne olup bittiğini tam olarak anlayabilmek için, Suriye’deki iç savaş ile bu savaşın en önemli aktörlerinden ÖSO‘yu da tanımamız gerekiyor.

30 yıldır, 30 binden fazla insanımızı katleden ABD’nin, kara gücü PKK/PYD/YPG‘yi zaten tanıyoruz…

Bu arada Suriye’nin yakın tarihine de kısaca göz atalım.

Önce çatışmaların başladığı 2011 yılına bakalım:

15 Mart 2011’de başlayan ve Nisan 2011’de ülke çapına yayılan yapay ayaklanmaları bastırmak için operasyona başlayan Suriye, askerlerinin göstericilere ateş açmasından sonra, sivil gönüllülerden ve firari askerlerden oluşan muhalif güçler isyana başladılar.

Bu ayaklanmanın “Arap Baharı”nın Suriye’deki devamı olduğunu söylemeye gerek var mı?

Ayaklanmanın arkasındaki gücün, BOP’u hayata geçirmek üzere düğmeye basan ABD olduğu hiçbir zaman gizlenmedi.

Kartlar açık oynanıyordu:

O dönemin Dış İşleri Bakanı Rice, açıkça söylemişti; 23 ülkenin sınırları ve rejimleri değişecektir diye…

***

2013 yılında, Esad’ın yanında Hizbullah da savaşa dâhil oldu.

Esad’a, Rusya ile İran destek vermiş, muhalifleri ise Katar ve Suudi Arabistan.

Bir de Türkiye!

2012 sonlarında yayınlanan bir Birleşmiş Milletler (BM) raporunda; bu savaşın Nusayri Şebbiha Milisleri ile Sünni muhalifler arasında devam eden “mezhep çatışması” olduğuna vurgu yapılmış istenmiş; iki taraf bu tespiti şiddetle reddetmiştir.

Amaç mezhep savaşlarını körüklemekti.

(Nusayrîlerin kutsal kitabı Kur’an-ı Kerîm’dir. Nusayrîler kendilerini Alevî olarak kabullenirler. Alevîler de Nusayrîleri kendilerinden tanırlar. Ancak Anadolu Alevîliği ile Nusayrîlik farklıdır.)

BM ve Uluslararası Af Örgütü her iki tarafı da insan hakları ihlalleri yapmakla suçlamıştır.

Bu kirli savaşta; ABD yönetimi tarafından, bir kaç kez kimyasal silah kullanıldığı iddia edilmiştir…(6)

***

Gerçek şu idi:

Batı, Suriye’de demokrasinin gelişmesine sürekli engel olmuştur.

1946 yılında bağımsızlığını kazanan Suriye’de, 1949 yılında CIA destekli bir darbe ile hükümet düşürülmüştü.

Bunu iki ayrı darbe daha izlemiştir.

1963 yılında Baas Partisi de darbe ile iktidara getirilmiştir.

1966 yılında bir başka darbe ile tekrar iktidar el değişmiştir.

Savunma Bakanı General Hafız Esat, 1971 yılında “ıslahi bir devrim”le siyasi ve askeri gücü eline geçirmiş, ölüm tarihi olan 2000’e kadar yönetimde kalmıştır. (7)

***

2006‘da Suriye Silahlı Kuvvetlerinin başına getirilen Beşşar Esad, 34 yaşında iken Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir…

***

Esad ailesi, Şii İslam’ın bir kolu olan ve Suriye toplumunun tahminen yüzde 12’lik kısmını oluşturan Nusayri azınlığına mensuptur.

Ülkenin 4’te 3’ünü Sünniler oluşturmaktadır.

Suriye’deki Kürtler, kendilerini “etnik azınlık” olarak tanımlamaktadırlar.

1962 yılında binlerce Kürt, vatandaşlıktan çıkartılmıştır.

2004 yılından itibaren Kürt bölgelerinde yer yer ayaklanmalar ve hükümet güçleri ile çatışmalar yaşanmıştır.

Azınlığın çoğunluğu yönetmesi” planı, Fransızların “dâhice” buluşudur.

Böyle olunca, azınlık iktidarı sürekli Fransa’ya bağımlı kalacaktı.

Bu planın gereği olarak Nusayrilerin iktidar olması, Fransızların desteği ile sağlanmıştır…

***

Suriye, 1963 tarihinden bu yana olağanüstü hal ile yönetilmektedir.

***

Suriye hükümeti, 2010 yılının Nisan ayında, isyancılara karşı büyük ölçekli bir askeri harekât başlatmıştır.

Bu arada pek çok asker firar etmiş ve isyancılara katılmıştır.

Asker kaçaklarının, tıpkı bizim Orduya sızan FETÖ mensupları gibi CIA ile bağlantılı olduklarına kuşku yoktur.

4 Haziran 2011’de Cisr eş Şuğur kasabasında ilk silahlı çatışma yaşanmıştır.

2012-2013 muhaliflerin avantajı ele geçirdiği yıllar olmuştur.

Kuzey ve Doğu Suriye büyük oranda rejimin elinden çıkmıştır.

PKK/PYD/YPG; Afrin, Kobani ve Haseke özerk kantonlarını ilan etmiştir…

Ayrılıkçı Kürtlerin sınırlarımızdan geçerek Kobani’ye girmesi ayrı bir rezalet olarak hafızalarımıza kazınmıştır…

***

2014 yılı başlarında işler tersine dönmüş, rejim kaybettiği kontrolü yeniden kazanmaya başlamıştır.

2015 Eylül’ünde, Rus hava saldırıları ile muhaliflerin lehine olan güç dengesi aleyhte bozulmaya başlamıştır.

2015 yılı sonu itibariyle, Rusya’nın yanında İran ve pek çok Şii misil, Suriye rejimine desteğini artırmıştır.

Muhalifler ise, Batı’dan aldığı desteği büyük oranda kaybetmişlerdir.

2016 yılında rejim ve müttefikleri, Halep kırsalında muhalifler ve IŞİD’den pek çok yerleşim bölgesini geri almışlardır.

Türkmendağı’nın büyük bölümünü de ele geçirdiler.

Bunun üzerine, Türkiye ve Suudi Arabistan kara operasyonu ihtimallerini görüşmüş, fakat bu durum uluslararası gerginliği sebebiyet verdiği ve destek de görmediği için hayata geçirilememiştir…

***

Conilerin canı pek kıymetlidir:

Türkiye’nin bütün ısrarlarına rağmen, ABD karadan operasyon yapmaya yanaşmamıştır…

***

IŞİD‘ın kuşatması altında bulunan Deyrizor’daki kuşatma kırılmadan, 20 IŞİD’li komutan ABD tarafından Suriye’nin kuzeyine kaçırılmıştır. (8)

ABD-IŞİD ilişkisinin en çarpıcı örneğidir.

2015 yılı sonu ve 2016 yılı başında Rus hava desteği ile Esat yönetimi, kaybettiği pek çok bölgeyi geri almıştır.

Suriye güçlerinin doğu illerinden büyük oranda çekilmek zorunda kalması sonucu, doğu kırsalı da Kürtlerin ve IŞİD’in eline geçmiştir…

***

Suriye’deki “Ilımlı Muhalefet”in çatı örgütü, Suriye Devrimci Muhalefet Güçleri Koalisyonu‘dur.

Bu koalisyona bağlı olarak Özgür Suriye Ordusu başta olmak üzere, Suriye Türkmen Ordusu ve Nurettin Zengi Hareketi gibi pek çok muhalif grup vardır.

Suriye’de Ilımlı Muhalefet dışında; İslami Cephe ve El Nusra Cephesi olmak üzere pek çok İslam’ı grup bulunmaktadır. (9)

***

IŞİD, El Kaide‘nin Irak ve Suriye kolu olarak ortaya çıkmış, 2014’te savaşa dâhil olmuş ve 2017 yılında saf dışı kalmıştır.

***

Muhalifleri destekleyen ülkeler arasında ne yazık ki, Türkiye de vardır. (10)

***

Suriye Demokratik Güçleri (SDG), görünüşte Kürt, Arap, Süryani, Ermeni ve Türkmenlerden oluşan IŞİD’e karşı mücadele için oluşturulmuş ortak bir operasyon gücüdür.

Ama asıl PKK/PYD’yi kamufle etmek için kurulmuştur…

***

Üyelerinin büyük çoğunluğu Suriye Silahlı Kuvvetleri’nden ayrılan asker ve subaylar olan ÖSO yöneticilerinin beyanlarına göre; 40 bin üyesi vardır.

Suriye Arap Cumhuriyeti’ni devirmek için başta ABD ve İsrail olmak üzere, Batılı devletlerden hem askeri hem de parasal destek almışlardır.

Türkiye-ÖSO ilişkisini Zeytindalı Harekâtı açık hale getirmiştir.

ÖSO, Suriye Hava Kuvvetleri’nden istifa eden Albay Riyad El Esad ve silah arkadaşları tarafından 29 Temmuz 2012 tarihinde kurulmuştur.

Komuta Merkezi Hatay’da iken, tepkiler üzerine Şam’a alındığı söylenmektedir. (11)

Washington Post gazetesine göre; CIA ve ABD’nin özel operasyon birimleri, Suriyeli isyancıları, Türkiye ve Ürdün’de eğitimden geçirmekte ve bunun için de Türkiye’deki Amerikan üssünü kullanılmaktaydılar.(12)

Az sayıda ÖSO militanının El Nusra’ya geçtiği haberleri basına yansımıştır…

***

19 Şubat 2014’te ABD, Türkiye ve ÖSO arasında bir eğit-donat anlaşması yapılmıştır.

Kırşehir’de eğitilip Suriye’ye gönderilen 60 kişiden 18’i, El Nusra tarafından alıkonulmuştur.

62 kişilik ikinci grup, ABD tarafından tahsis edilen 10 araç ve havan topları ile El Nusra’ya katılmışlardır.

BBC’ye göre, ÖSO’ya katılmak isteyenler Adana’dakigizli bir kampta Türk eğitmenler tarafından silahlı eğitimden geçirilmektedirler.(13)

Çatışmalarda yaralanan ÖSO askerleri, Gaziantep ve Kilis’teki hastanelerde tedavi edilmektedir.

Hatay’ın Apaydın Mahallesi yakınlarındaki kampa, CHP milletvekilleri sokulmamıştır.

CHP tarafından kampta “yabancı silahlı kuvvetlerolduğu açıklanmıştır.

ÖSO mensubu kişilerin Gaziantep’te, Suriye’de kullanılmak üzere bomba imalatı yaptıkları, imalat sırasında yaşanan patlama ile ortaya çıkmıştır. (14)

***

Pentagon tarafından da onaylanan ve Der Spiegel ve The Guardian tarafından kamuoyuna açıklanan bilgilere göre; ÖSO üyelerine Ürdün’deki kamplarda; ABD, İngiltere ve Fransa silahlı kuvvetlerinden askeri eğitmenler eğitim vermektedirler. (15)

ÖSO, Ahraruş Şam, Ceyşul İslam ve El NusraCephesi ile zaman zaman koordinasyon halinde olmaktadır.

Laik bir yapıyı savunan ÖSO ile İslamcı Muhalifler arasında anlaşmazlıklar da çıkmaktadır.

ÖSO da denetiminde tuttuğu yerlerde İslami Şeriat kurallarını uygulamaktadır…

Hem laik hem Şeriat kurallarına bağlılık, nasıl oluyorsa!..

***

Amerika tarafından kurulan ve Suriye rejimini yıkmakla görevlendirilen ÖSO, şimdi Amerika’ya karşı savaşmaktadır…

***

ÖSO militanları, Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak için kanlarını akıtmaktadır.

Aynı zamanda da Türkiye’nin toprak bütünlüğünü de korumaktadırlar.

Savaşın sonunda ne olacaklarını büyük ölçüde Türkiye belirleyecek.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde PKK’ya karşı verilen mücadelede “Korucular”ın yaptığı görevi, bugün Suriye topraklarında ÖSO yapmaktadır…

ÖSO için yapılan “Kuvayı Milliyeci” benzetmesi ziyadesiyle abartılıdır.

Zira ÖSO’yu, Suriye yönetimine muhalif asker kaçakları, Kuvayı Milliye’yi düşman işgalini kabul etmeyen ve “Ya istiklal ya ölüm” şiarıyla direnen vatanseverler kurmuştur.

Aralarında en küçük bir benzerlik yoktur…

***

Türkiye, ÖSO’yu kendi saflarında tutmakla, düşman kuvvetlerini önemli ölçüde azaltmıştır.

Taktik açıdan bu husus oldukça önemlidir.

Nitekim savaşın 11. günündeki 20 can kaybının 15’i ÖSO üyesidir.

ÖSO olmasaydı 20 şehit de bizim askerlerimizden olacaktı…

***

Hal böyle olunca;

Ne Erdoğan ÖSO’ya sırtını dönebilir ne de kolaylıkla Esad’ın elini sıkabilir.

Bu durumu fırsat bilerek:

Ordumuzun kahramanlığı ÖSO’ya devretmek” ve “Orduyu ÖSO’nun arkasına gizlemek” gibi yakıştırmalarla TSK’yı aşağılamak, savaşan askerlerin moralini bozmak; en hafif tabiri ile bozgunculuktur, ihanettir ve beşinci kol faaliyetleridir…

***

Emperyalistlerin terör örgütleri kurup mazlum halklara saldırması içinize siniyor da aynı örgütlerin onlara karşı savaştırılması midenizi ağzınıza getiriyor öyle mi?

Ne mideniz var ama!

Ordumuz PKK’ya karşı Korucularla birlikte savaşırken, onların arkasına saklanmış olmuyor ama ÖSO ile birlikte savaşırken arkalarına saklanmış oluyor, öyle mi?..

Yazıklar olsun size…

Bu haklı savaşa karşı çıkanlar, savaşmadan emperyalizme teslim olmamızı öneriyorlar…

Düşman ordularının çavuşlarını dinlemeyeceğiz!

Emperyalizme karşı her koşulda savaşacağız…

Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) http://www.haberturk.com/yazarlar/serdar-turgut-2025/1816470-chp-neden-kaybediyor-simdi-daha-iyi-anliyorum

 

(2) http://www.star.com.tr/politika/chp-genel-baskan-yardimcisi-ozturk-yilmazdan-skandal-sozler-haber-1302131/

 

(3)https://www.youtube.com/watch?v=uoR0MNSuGvY

 

(4) https://www.aydinlik.com.tr/chp-kilis-il-baskani-savasa-karsiyiz-ama-bu-halktan-cok-reaksiyon-gorur-politika-ocak-2018-1

 

(5)http://t24.com.tr/haber/kilicdaroglu-ypg-teror-orgutu-degil-vatanini-kurtarmak-icin-orgutlenmis-bir-olusum,274588

 

(6) http://www.bbc.com/news/world-us-canada-23999066

 

(7)http://www.21yyte.org/tr/arastirma/suriye/2012/05/29/6619/suriye-siyasi-tarihi

 

(8)https://web.archive.org/web/20170924182505/https://www.aydinlik.com.tr/abd-20-den-fazla-isid-komutanini-deyrizor-dan-kacirdi-dunya-eylul-2017-4

 

(9)http://www.bbc.com/turkce/haberler/2012/11/121112_syrian_opposition_guide

 

(10)http://turkish.irib.ir/haberler/dis-haberler/item/265521-suudi-arabistan,-suriyeli-muhaliflere-yardım-ediyor

 

(11)http://www.hurriyet.com.tr/ozgur-suriye-ordusu-komuta-merkezini-turkiyeden-tasidi-21531236

 

(12)https://www.rt.com/news/usa-cia-train-syria-rebels-087/

 

(13)http://www.bbc.com/news/world-middle-east-19124810;

(Haberin Türkçesi:http://www.hurriyet.com.tr/suriyeli-militan-turkiyede-egitildim-21159796)

 

(14)http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/gaziantepte-patlayan-o-evde-bomba-yapiliyordu-haberi-67639

 

(15)https://www.rt.com/news/americans-train-syrian-rebels-073/