KONUK YAZARLAR

İKİNCİ KURTULUŞ SAVAŞI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Valiler Toplantısında Türkiye’nin İkinci Kurtuluş Savaşı verdiğini söyledi.

“Türkiye içeriden ve dışarıdan kuşatılmaya çalışılıyor” dedi.

Birinci Kurtuluş Savaşı’nı emperyalist devletlerin piyon olarak öne sürdüğü Yunanistan’a karşı vermiştik.

Savaşı kazandık ve 1923’te bağımsız Türkiye Cumhuriyetini kurduk.

Aradan geçen 94 yıl içerisinde adım adım yeniden emperyalizme bağımlı hale geldik.

14 Mayıs 1950’de yapılan genel seçimlerde oyların yüzde 53,5’ini alarak iktidara gelen Demokrat Parti (DP), Çiftçiyi Topraklandırma Yasası’na karşı gelen CHP’nin parti içi muhalefeti tarafından kurulmuştu.

Kapitalizmi savunuyorlardı, anti-emperyalist olduklarını söylemek inandırıcı olamaz…

Bu “demokrat” ekip, 1952’de Türkiye’yi Kuzey Atlantik Paktı’na soktu.

1953 yılında CHP’nin edindiği malları hazineye aktardılar.

Halkevlerini kapattılar ve Köy Enstitülerini öğretmen okullarına dönüştürdüler.

Buna rağmen; 1954’de yapılan seçimlerde, oylarını yüzde 57’ye çıkarttılar.

Tarih tekerrür ediyor gibi…

Demokratlar, NATO standartlarına uymadıkları için; uçak ve uçak motoru fabrikaları, Eskişehir Tank Fabrikası ve Kırıkkale Silah Fabrikasını kapattılar…

Türkiye’yi emperyalizme bağımlı hale getiren ve İkinci Kurtuluş Savaşı vermek zorunda bırakan politikaların kilometre taşlarını; kendilerini sağcı-muhafazakar-liberal olarak nitelendiren partiler ve onların siyasi devamı olduğunu savunan partiler döşedi.

İlginçtir:

Türkiye’nin İkinci Kurtuluş Savaşı verme ihtiyacı içine girdiğini Devlet katından ilk defa bu siyasi çizginin mirasçısı olduğunu söyleyenler dillendiriyor…

Bir başka ilginçlik ise:

Birinci Kurtuluş Savaşı’nı verenlerin partisi CHP, köşesinden olup bitenleri izlemekle yetiniyor!

 

***

 

Valhasıl Türkler tuhaf insanlardır:

15 yıldır AKP’nin dış politikasını alkışlayan AKP tabanı, şimdi ABD’nin Irak ve Suriye’de ne işi var demeye başladı.

ABD’nin DEAŞ (IŞİD) ile mücadelesinin bahane olduğunu da nihayet anladılar.

Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli:

“ABD’nin YPG terör örgütüne 45-50 bin kişilik bir orduyu donatacak silah-mühimmat desteği sağladığını” IŞİD bittiğinde bu silahların Türkiye’ye döneceğini söyledi.

Model ortağımız ve müttefikimiz ABD’nin, Suriye’nin Kuzeyine 3 bin TIR silah gönderdiği biliniyor.

Emperyalistlerin kara gücü PKK-PYD, Kuzey Irak’ta “Bağımsızlık Referandumu” yaptı.

Barzani yönetiminin arkasında ABD’nin olduğu, Dışişleri Bakanı Tillerson’ın referandumdan iki gün önce Barzani’ye yazdığı mektupla ortaya çıktı. (1)

Ağustos başında “referandumu erteleyin” (2) şeklinde açıklamalar yapan Tillerson, bu mektubunda:

“Elbette bu sürecin sonunda görüşmeler karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuca ulaşmaz veya Bağdat’tan iyi niyet gelmemesi nedeniyle başarısız olursa, referandum düzenleme ihtiyacınızı tanıyacağız” dedi…

Mektupta: “Kürdistan Bölgesi ve peşmerge IŞİD karşıtı Uluslararası Koalisyon’da kilit ortaklarımız olmaya devam edecek” denilerek, ABD’nin terör örgütü PKK-PYD ile ortaklık yaptığı resmi belgeye de bağlanmış oldu…

Zira peşmerge, PKK, PYD ve YPG hepsinin aynı örgüt olduğu artık gizlenmiyor…

 

***

 

ABD, her seviyedeki elemanlarına sahip çıkıyor:

Fetullah Gülen Hoca Efendiyi baş tacı yaptılar.

Adana Konsolosluğu görevlisi Hamza Uluçay, ajanlık yapabilecek niteliklere sahip olanları tespit edip Konsolosluğa bildiriyordu, ona da sahip çıktılar.

ABD’deki FETÖ bağlantılı bir vakıftan her ay maaş aldığı tespit edilen Rahip Andrew Craig Brunson’un, FETÖ Ege Bölgesi Sorumlusu Bekir Baz ve PKK ile ilişki içerisinde olduğu iddianameye girdi.

ABD, papazın serbest bırakılması için 3 kez talepte bulundu…

İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz, FETÖ’cü polislerin yakın çalışma arkadaşıydı.

ABD Adalet Bakanlığı Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi mensubu sıfatıyla operasyonlara katılıyordu!

Tutuklanınca Türkiye ile ABD arasında vize krizine neden oldu…

Türk vatandaşı olduğu bildirilen bir ajan daha İstanbul Başkonsolosluğunda gizleniyor.

TR-… kod numarası verilmiş olanlar hakkında ise henüz işlem yapılmaya başlanmadı!

 

***

 

TSK ile emperyalist güçler Suriye ve Irak’ın Kuzeyinde namlu namluya geldiler.

Bağdat, “Kerkük’teki PKK varlığı savaş ilanıdır” diyor.

Türkiye tarafından bakılınca, bu savaşın adını İkinci Kurtuluş Savaşı olarak koymakta bir yanlışlık yok.

Birinci Kurtuluş Savaşımızda bize yardım edenler, bu defa açıktan yanımızda yerlerini aldılar.

Sayıları da oldukça fazladır…

İç cephede bozgunculuk yapanlar, her zamanki gibi görevlerinin başındadır…

Onlar da dedelerinin yarım bıraktığı işi tamamlamaya çalışıyor, işgal subayları ile kol kola girecekleri günün özlemi ile yanıp tutuşuyorlar!

Kesin olan bir şey var ki:

Emperyalizmi tarihinde ilk defa yenen bu şanlı Ordu, ikinci sefer de yenecektir!..

Türkiye yeniden bağımsızlığına kavuşacak…

YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE!..

 

Cemil Can

DİPNOTLAR:

 

(1) http://www.rudaw.net/mobile/turkish/kurdistan/141020177

 

(2) http://www.rudaw.net/turkish/kurdistan/110820174