KONUK YAZARLAR

ANAYASAYA HAYIR İŞKENCEYE “EVET” !..

reina

Donalt Trump’un ABD Başkanlık makamına oturmasını,

Hüsnü Mahalli’nin serbest bırakılmasını,

İsmet Paşa’nın müfredattan çıkartılmasını,

Hussein Obama’nın veda konuşmasında göz yaşlarını tutamamasını,

Türk ve Rus savaş uçaklarının El-Bap’ta DAEŞ hedeflerini birlikte vurmasını,

Anayasa değişiklik teklifinin halkoylamasına kalmasını,

ABD’nin Astana Zirvesi’ne büyükelçilik düzeyinde katılma kararı almasını,

Türk Akımı Projesi’nin uygulama aşamasına gelmesini,

Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın kendini mikrofona kelepçelemesini,

Perinçek’in BOP Eş Başkanına “nazire” edercesine; Diyarbakır’ı “yıldız” yapacağız demesini,

Sebahattin Önkibar’ın yeni kitabının piyasaya çıkmadan yasaklanmasını,

Suriyeli Komutan Halit Sireki’nin, eli silah tutan 17-45 yaş aralığındaki Suriyelilerin sınır dışı edilmesini istemesini,

TBB Başkanı Feyzioğlu’nun “Devletin tapusu millete aittir” demesini,

Beyaz Saray’dan kaldırılan Churchill büstünün geri getirilmesini,

Emin Çölaşan’ın hala Mehmetçiğin Suriye’de ne işi olduğunu anlayamamasını,

IŞİD’in 5 askerimizi şehit etmesini,

KKTC’nin Mustafa Akıncı eliyle ihaleye çıkartılmasını bir kalemde geçiyoruz…

***

Doğrudan; yılbaşı gecesi Ortaköy’deki Reina isimli gece klubünü basan ve 39 kişinin ölümüne neden olan Özbek asıllı Abdulgadir Masharipov’un, yakalandıktan sonra, polis tarafından sızdırılan görüntülerine (1) geliyoruz…

Katile, Emniyete gidene kadar kötü muamele yapılmadığının tanığıyım.

Her şey görüntülerden bellidir.

Bağlantısını koydum, inanmayan baksın…

***

Masharipov’un, hangi terör örgütüne üye olduğu,

Bu örgütün arkasındaki gizli servisler,

O gizli servisin bağlı olduğu küresel güçler,

Çağdaş sorgu teknikleri ile katilin konuşturulması sonucu elde edilen bilgiler,

Bu bilgiler üzerine, ortaya çıkartılan uyku halindeki hücreler,

Yakın zamanda eylem yapmak üzere hazırlık yapan diğer ekipler,

Elde edilen bilgilerle kaç örgüt hücresinin çökertildiği,

Kaç eylemin önlendiği,

Bu şekilde, kaç suçsuz insanın ölmekten kurtarıldığı,

Canlı yakalamanın örgüt mensupları üzerindeki psikolojik etkisi,

Kamuoyunun güvenlik güçlerine olan güvenin artmasına da değinmiyorum…

***

Sözü;

Daha fazla uzatmadan,

Başka konulara da dalmadan,

Doğrudan Emniyetin sızdırdığı açık olan, ikinci görüntüye getiriyorum… (2)

***

Doğrusunu söylemek gerekirse:

24-25 Temmuz 2015’de başlatılan; PKK’nın “hendek stratejisi” de denen; Sur, Cizre ve Nusaybin merkezli şehir savaşları sırasında; örgüt mensuplarına “orantısız güç” kullanıldığından yakınan, Y-CHP milletvekillerini olay mahalline göndererek, Türk güvenlik güçlerinin insan hakları ihlalleri yaptığını raporlara bağlatıp, Türkiye’yi uluslararası kuruluşlara şikayet eden Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bu olayda sessiz kalmasına bir anlam veremediğimi kabul ediyorum!

Dersimli, operasyona katılan polislere teşekkür ettikten sonra, alaycı bir ifade ile:”Aynısını Adil Öksüz için de bekliyoruz” dediğini unutmuş değilim… (3)

İlginçtir:

PKK ve FETÖ’ye karşı yapılan operasyonlarda; insan hakları savunucusu kesilen Dersimli Kemal, bu defa “işkence” ve “kötü muamele”ye hiç temas etmedi!

Kılıçdaroğlu; her nasıl olmuşsa, Masharipov’un suratının Çarşamba pazarına çevrilmesini ve kafasının postal altında ezilmesini “orantılı” buldu!..

Masharipov’u, yakalanmasından polis aracına gütürülmesine kadar olan görüntüleri dikkatlice izledim.

Kolunun bükülüp, başının öne eğilmesinden başka, fiziki güç kullanıldığını göremedim.

Demek ki, Abdulgadir’in Özbek yüzünü, sorgu sırasında Moğolların suratına benzettiler!

FETÖ‘ye ait finans kuruluşlarına kayyım atanması sırasında polise engel olmaya çalışan, FETÖ mensuplarının tutuklanmasında eş ve çocuklarının “mağduriyetini” haftalarca gündemde tutan Dersimli’nin, bu açık “işkence” olayı karşısında ağzını neden bıçak açmıyor?..

Bu çifte standart “Devrimci Kemal”e yakıştı mı?

PKK ve FETÖ’ye kol kanat germeyi adeta üzerine vazife edinen bu zavallı adam, Adana Mitingi’nde ünlü düşünür Voltair’e gönderme yapmıştı:

Hukuku ve demokrasiyi savunma” adına; Nazlı Ilıcak’ı, Ahmet ve Mehmet Altanları; CHP’lilere alkışlatmaktan hiç çekinmemişti… (4)

Dersimli, HDP milletvekillerinin tutuklanması üzerine, İzmir’de yaptığı açıklamada da “ biz düşünce özgürlüğünü, demokrasiyi savunuyoruz” demişti… (5)

Masharipov söz konusu olunca, o adam nere gitti; buhar oldu uçtu adeta…

Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Vakfı ve MAZLUMDER gibi insan hakları savunucusu örgütler de; Özbek asıllı IŞİD üyesine yapılanları görmezden geldiler!

Bu değerlerden daha üstün başka bir değer ya da geçerli nedenleri olmalı.

Bu konuya özelikle dikkatinizi çekmek istedim…

***

Renia katliamında ölenlerin çoğunun “yabancı uyruklu” olması, acaba sessiz kalma konusunda etkili olabir mi?

Yılbaşı gecesi Taksim Meydanı’nda eğlenmeyi düşünen gariban vatandaşlarla, Reina gece klubünde geceyi geçirecek olanlar arasındaki korkunç “gelir farkı”, bu uluslararası örgütlerin işkenceyi görmeme nedeni olabilir mi?

Bu olayı “hangi örgütler kimlerin hizmetindedir?” sorusuna yanıt bulabilmek için de, enine boyuna sorgulamak gerekir!

***

İçişleri Bakanlığından bağımsız açıklama yapamayacak olan İstanbul Emniyeti, kendi sızdırdığı fotoğraflar üzerinden, böyle bir eleştirinin başlatılacağını düşünmemiş olamaz.

Peki, kolaylıkla gizleyebileceği “işkence”yi neden açık etti?

Bu şekilde verilecek mesaj daha mı önemlidir?

İşkence konusunda zaten sicili bozuk olan Emniyet, bir kez daha eleştirilmeyi neden göze aldı acaba, buna değdi mi?

***

Türk güvenlik güçlerinin, ABD’nin “kara gücümüzdür” dediği, PKK’ya karşı yaptığı her operasyona, “insani muamele” kriterinden bakan ABD basını da, olayın “işkence” yönüne hiç değinmedi.

Aynı şekilde, AB Parlamentosu da duyarsız kaldı.

İlginçtir:

Sanki Masharipov’un yüzüne makyaj yapılmış gibi, Rusya da “insan hakları ihali” konusuna hiç girmedi…

***

Dersimli, ipleri ABD ve AB’nin elinde olan bir kukla gibidir:

Onların eleştirdiği konuları, cesur bir şekilde eleştirebilir.

Efendileri bir olayı görmezse, bu defa üç maymunu oynar, o da görmezden gelir…

***

İktidara gelmesini bile, halka değil, dış güçlerin hükümeti yıkmasına bağlayan bir “liderin” peşine takılarak, rejimin değiştirilmesinin önüne geçemeyiz!

Önümüzdeki 90 gün Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası için yaşamsal önemdedir.

Demokrasi ve Cumhuriyetten yana olanlar; küresel güçlerin kuklası olan ve kişiliği güven vermeyen bu adamı; Nisan’ın ortalarına kadar süreceği anlaşılan “hayır kampanyası” boyunca, geri planda tutmak zorundadır.

Rejim değişikliğine meşruiyet şerbetini döken Dersimli Kemal; vitrine çıkartılırsa, bu halkoylaması ile birlikte Cumhuriyet’i de kaybedeceğimiz kesindir!..

Çok gerekliymiş gibi; TBMM’ndeki “Oylama sonuçlarına saygı duyacaklarını” söylemesi bile, halkı gıcık etmeye yetti!..

Dersimli’nin “Hayır” demesi, “Evet”lerin sayısınını artıracaktır!

***

Unutmayalım ki:

PKK’ya ve FETÖ’ye karşı yapılan operasyonlara karşı çıkarak; antiemperyalist temel üzerinde şekillenen; Erdoğan’ın “7 Ağustos 2016 Yeni Kapı Ruhu” olarak isimlendirdiği; gerçekte milli birlik yolunda hayati öneme sahip olan bu adıma ilk darbeyi, Y-CHP Genel Başkanı sıfatıyla Kemal Kılıçdaroğlu vurmuştur:

Emperyalizme karşı olan Vatan Savaşı’nı, “Saray Savaşı” olarak gösterip, Türk halkının birlik ve beraberliğini bozdu.

İkinci darbeyi:

Hiç gerekmediği halde:

Partili Cumhurbaşkanlığı” meselesine gündeme taşıyarak, Y-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli vurdu.

Bahçeli, önce MHP gençliğini:

Ülkücü geçinenler” ve “Ülkücülükten geçinenler” olarak ikiye böldü.

Ardından, Cumhurbaşkanı’nın suç teşkil eden “fiili durumuna”, hukuku uydurmak için anayasa değişikliği yapılması fikrini ortaya attı.

Böylece; Türk halkı, egemenliği bir tek kişiye devretmek isteyenler ile egemenliğin Millette kalmasını isteyenler olarak bir kez daha bölündü…

***

Birlik yolunda çok önemli bir adım sayılan “Yeni Kapı Ruhu”nu, bu iki lider öldürdü.

Emperyalizmin istediği oldu:

Türkiye amip gibi bölünmeye başladı…

Türk halkı, anayasa değişikliğine “hayır” diyerek, üzerinde oynanan oyunları bozabilecek sayduyuya sahiptir.

“Hayır”dan sonra bir hayırlı işimiz daha olacaktır.

O da:

Yıllardır halkın üzerinde tepinerek yükselen bu safralardan kurtulmaktır…

“Hayır”lı 90 gün diliyorum…

Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) https://tr.sputniknews.com/video/201701171026804182-reina-istanbul-abu-muhammed-horsani/

(2) http://www.cnnturk.com/turkiye/reina-katliamcisi-abdulkadir-masharipov-neden-polislerle-catismadi

(3) https://www.aydinlik.com.tr/politika/2017-ocak/insallah-adil-oksuz-u-de-yakalarlar

(4) https://tr.sputniknews.com/politika/201612081026203272-kilicdaroglu-ahmet-altan-nazli-ilicak/

(5) http://www.borsagundem.com/haber/kilicdaroglundan-hdp-gozaltilari-icin-aciklama/1133791