KONUK YAZARLAR

DERSİMLİ DE HATASINDAN DÖNER Mİ?

resized_1

CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, son günlerde artan terör olayları nedeniyle Türkiye’nin gergin bir ortama girdiğini belirterek:

“Biz Türkiye’nin kutuplaştığı ve toplumun ayrıştığı ortamda anayasa değişikliği teklifinin görüşülmesini, toplumun daha çok gerilmesine neden olacağı ve yine güvenlik zaafiyeti oluşturacağı için geri çekilmesini veya ertelenmesini istiyoruz” dedi…

Y-CHP’den arada doğru sesler de çıkıyor.

Kılıçdaroğlu, başka havada:

20.12.2016 tarihli grup toplantısında; AKP’nin getirmek istediği “partili cumhurbaşkanlığı” sisteminin bal gibi “rejim değişikliği” olduğunu vurgulayarak:

“Bu anayasa değişikliğini komisyonda görüşecek arkadaşlarıma talimat verdim. Hiçbir değişiklik önergesi vermeyeceksiniz, bunu meşrulaştırmayacaksınız” diyor… (1)

Meşrulaştırmak” son derece önemli tabi.

***

Bir önceki dönem, “Anayasa Uzlaşma Komisyonu”nda; kasaba avukatı Atilla Kart’ı, Anayasa Hukuku Profesörü Süheyl Batum’un önüne geçirerek, bu Meclis’in sil baştan anayasa değişikliği yapabileceğini ilan eden kimdi?..

Bu şekilde, daha sonra yapılacak olan anayasa değişikliklerini zaten meşrulaştırdı.

Şimdi de komisyonda yer alarak, yine aynı şey bir kez daha yapıldı.

Meşru olmayan bir komisyonda neden yer alıyorsunuz?

Yer aldığınız komisyonda, önerge vermemekle komisyonu gayrimeşru hale getirebileceğinize kimi inandırabilirsiniz?

O masada baştan beri hiç oturmayacaktınız!

Çünkü TBMM üyeleri, sil baştan yeni bir anayasa yapmak üzere seçilmedi ve bu konuda yetkilendirilmediler!

Kurulu meclisin; “Kurucu Meclis” yerine geçerek, anayasa yapmaya kalkışması zaten yürürlükteki anayasaya göre gayrimeşrudur.

Böyle bir hukuksuzluğu gerçekleştirmek üzere kurulan komisyonlar da aynı hukuksuzlukla malüldür.

Dolayısıyla daha baştan, anayasa değişiklik komisyonunu boykot etmeniz gerekiyordu…

Diyecektiniz ki:

Halk bizi yeni bir anayasa yapmak üzere seçmedi, hükümet kurmak ve kurulu devleti yönetmek üzere yetkilendirildik, devletin temel yapısını değiştirmeye yetkimiz yoktur!

Ama tam aksini yaptınız.

Yeni bir anayasa yapmak üzere AKP’den daha hevesli çıktınız!

Nitekim AKP, anayasa masasını devirene kadar da koltuklarınıza yapışıp kaldınız.

Kabul etmek gerekir; Kılıçdaroğlu cahil bir adamdır ve bu işleri kotaracak donanıma sahip değildir.

Genel başkanlık koltuğu ona bol geliyor.

Danışman ve yardımcı olarak kendisine seçtiği kişiler, birer Cumhuriyet düşmanıdır

Türk” ve “Türklük” sözcüklerini anayasadan çıkartmak için düşmanla bile işbirliği yapabilirler.

Geçen dönem; anayasa değişikliği teklifini bu anlamda bir fırsat gibi gördüler.

Y-CHP adını verdikleri CHP’yi, AKP’nin yaptığı karşı devrimin önündeki taşları temizlemekle görevlendirdiler.

Bugün yaptıkları hatadan dönebilirler mi acaba?!

Buna seviniriz…

Lakin geçmişte yaptıklarını biliyoruz.

Hatta 18. Olağanüstü Kurultay’a damga vuran:

“Dersimli Kemal’im ben, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı mutlaka getireceğiz” sözleri hafızamıza kazınmıştır..

O bakımdan CHP’nin başından mutlaka çekilmeli veya indirilmelidir…

Aksi halde “başkanlık” denen bela ezici çoğunlukla geçecek gibi görünmektedir!

***

Türkiye, Rusya ve İran’ın Moskova’daki toplantısından sonra, yayınladıkları ortak bildiri, (2) bu kadar da olmaz ki dedirtti!..

Türkiye ve İran Suriye’nin “laik” bir devlet olduğu konusunda anlaştılar.

Rusya Ortodoks, İran Şii, Türkiye Süni olarak bilinir…

Ortak payda: LAİKLİKTİR…

Üç ülke Suriye’nin “toprak bütünlüğü”nü de desteklediler.

TSK’nın El-Bap’ta yürüttüğü operasyon ile ilgili yapılan her resmi açıklamada:

Suriye’nin “toprak bütünlüğü”ne vurgu yapılması çok önemlidir.

Suriye’yi bölmek isteyen emperyalizmin kafasına vurulmuş balyoz gibidir yani.

Dersimli, NATO ve ABD için”tek kişi kalana” kadar mücadele edeceğini ilan etmişti.

Gerek kalmadı!..

Zaten tek kişi kaldı, bu tek dişi kalmış canavar!

Türkiye, IMF’ye alternatif olarak kurulan Yeni Kalkınma Bankası’na (3) üye olarak katılmakla yeni rotasını da belirledi…

Türkiye’nin yeni yolunun, ŞİÖ’ne çıkacağı belliydi.

Bu gerçekleri göremeyen ve kulağını Atlantik’e dönerek yatan Kılıçdaroğlu, artık ulusal ve uluslar arası siyasette aktör değildir…

Y-CHP, ABD ve AB’nin basın bürosu gibi çalıştırıldı.

Ortadoğu’da teröre karşı çözümün aranacağı yerin Cenevre değil, Astana olduğu kesinleşti.

Yanlış ata oynayan Y-CHP de ABD gibi bu oyunun dışındadır…

***

1996’da kurulan ŞİÖ Anayasası ile; dinci aşırılık, etnik aşırılık ve terörizm, mücadele edilecek üç kötülük olarak belirlendi.

Örgüt üyeleri, uyuşturucu ve insan kaçakçılığının önlenmesi için de işbirliği yapacaklar.

Buna karşılık, ABD emperyalizmi bütün dünyada etnik,mezhepsel ve dini kurumların örgütlenmelerini destekleyerek, tümünü kullanmaya devam edecek!

.

Milyonlarca insanın öldürüldüğü; Irak, Libya ve Suriye bu iğrenç politikaların son kurbanlarıdır.

***

Rus General Leonid Grigryavis İvaşov:

“NATO askeri birliktir, ŞİÖ’nün askeri birliği yoktur “ diyor.

ŞİÖ, tek kutuplu dünyaya alternatif olarak kuruldu.

Yakın zamanda ŞİÖ’nün kolektif savunma bölgesi oluşturması da bekleniyor.

Örgütün askeri tatbikatları, terörle mücadele ekseninde yapılıyor.

NATO’nun silah olarak terör örgütlerini kullandığı ve bunlar aracılığı ile “vekalet savaşlarını” yürüttüğü göz önünde tutulursa, ŞİÖ’nün dünya barışı için ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor.

***

Burada bir hatırlatma yapmak isterim:

15 Temmuz darbe girişiminin başlangıcında Erdoğan’ın çevresi, Avrupa’daki NATO üyelerinden, gerek duyulması halinde Erdoğan’ı herhangi bir başkente kabul etmelerini istediler ama NATO müttefiklerinin hepsi ret cevabı verdiler…

Bu yanıt; kimin nerede durduğu ve kimden yana olduğunu göstermesi bakımından önemledir.

Asla unutulmaması gerekiyor!

***

Atatürk heykelden ibaret değildir:

Bir düşünce tarzı, bir duruş, bir düşünüş ve mazlum halkların zulme karşı başkaldırı sembolüdür.

Sistematik bir dünya görüşüdür…

Atatürk ve İnönü’ye, 14 yıldır sistemli olarak yapılan saldırılar, AB ve ABD’nin dayatmalarının bir sonucudur.

Yıllarca bize çöplerden Atatürk posterlerini toplattılar.

Atatürk’ün partisi CHP’yi ele geçirip “Y-CHP” yaptıktan sonra, CHP “Atatürk’ün partisi değildir” dediler…

Atatürk devrimlerini inkar ettiler.

Atatürk’ün koltuğuna oturan adama:

Laiklik karın doyurmuyor” dedirttiler…

Atatürkçülüğün sembolü olan 6 Ok‘u yeniden yorumlamaya kalkıştılar.

Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganına karşı “Atatürk’ün yurttaşlarıyız” diyerek, akıllarınca nazire yaptılar…

Atatürk’e “Kefere Kemal” diyen meczup Mehmet Bekaroğlu’nu, hileli yollardan milletvekili seçtikten sonra, CHP’nin Propaganda ve Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na getirdiler…

Atatürk İlke ve Devrimlerinin bekçiliğini yapmam” diyen Sena Kale’liye, Parti okulunu açtırdılar, genel başkan yardımcısı yaptılar.

Fetullah örnek alınacak insan. Gülen cemaati Türkiye’nin büyük gelecek projesidir. Fetullah bilgedir. İlgi ile takip ediyoruz” diyen Muhammet Çakmak’ı partinin en yetkili organı Parti Meclisi’ne seçtiler…

Aynı şekilde:

CHP artık CHP değil. Milliyetçi ve ulusalcı olarak tanımlanamayacağı kesin. Toplumu ayrıştıran sıkan, Atatürk milliyetçiliğidir. Türklük kavramı Anayasa’dan çıkartılabilir. Türk Vatandaşlığı tanımının ‘yurttaşlık’ olarak değiştirilmesini CHP olarak destekliyoruz” diyen Binnaz Toprak’ı, Parti Meclisi’ne seçtiler…

Kürdistan kurulmalıdır” diyen Şafak Pavey, her zaman baştacı edildi…

Bir dönem, “Dersim katliamının sorumlusu devlet ve CHP’dir. Atatürk de bu olaylardan haberdardı” diyen Hüseyin Aygün, dersimli Kemal’in sağ koluydu…

Atatürk’ün posterini Meclis’teki odasından indiren Y-CHP milletvekili hala utanmadan o Meclis’e girip çıkabiliyor…

CIA’nın yan kuruluşu Stratforr’un TR-705 kulak numaralı haber elamanı Sezgin Tanrıkulu, partinin gerçek genel başkanıdır…

Bitmedi…

Daha çok var:

Kemal Kılıçdaroğlu’nun marifetleri olan bu rezillikler saymakla bitmez…

20’li yaşlarındaki delikanlıları bile, “Dersim’de Seyit Rızayız biz” diye bağırtıp, kirli amaçları için kullandılar.

Sözün kısası:

İnönü üzerinden Atatürk’ü itibarsızlaştırma yarışında Kemal Kılıçdaroğlu denen hain, CHP düşmanı baş rolleri oynadı…

Bahse girerim, Rize’de Atatürk heykelinin kaldırılmasını da ellerini ovuşturarak izledi…

***

78 milyon, Rize Cumhuriyet Meydanından Atatürk büstünün sökülmesini trene bakar gibi seyretti!

Erol Güney’in kedisi gibi, “yattığın yerde düşünüp” durmakla sonuu değiştiremezsin!..

Kaderimize el koymanın zamanı geldi!

Gördüğümüz gibi MHP, işgal altında olduğunu kabul etti ve son görevini yerine getiriyor.

Yukarıdaki kanıtların, daha onlarcası var, CHP’nin de işgal altında olduğunu anlamak için yeterli değil mi?

CHP işgalden kurtarılmadan, ülkenin işgalden kurtarılmasının ne kadar zor olduğu hala anlaşılmadı mı?

Yaşayarak gördük ki:

Y-CHP karşı tarafta konuşlandı; zira söylem ve eylemleriyle; işgalin kırılmasını değil, devamına hizmet ediyor.

O nedenle işgali kırmakta zorlanıyoruz!

***

Artık en ufak bir kuşkumuz kalmadı:

Türkiye, “İkinci Kurtuluş Savaşı”nı veriyor…

Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra, en ciddi, en kapsamlı olan savaştır bu.

Düşmanlarımız kendilerini gizlemiyor:

Müttefikimiz” NATO’nun üyeleri ve “model ortağımız” ABD, teröristleri silahlandırıp, askerlerimizin üstüne üstüne sürüyor.

Bu yüzden Edirne’den Kars’a kadar Türkiye ayaktadır…

Hergün şehit cenazeleri bu nedenle geliyor…

Suriye’de; “güvenli bölge” oluşturulması, Kürt “koridorunun kesilmesi”, terör örgütlerinin “etkisiz” hale getirilmesi konusunda, neredeyse 78 milyon hem fikirdir…

Askerlere moral vermenin son derece önemli olduğu bugünlerde, bir tek Dersimli Kemal’den aykırı ses çıkıyor.

Kemal efendi hala Bremen mızıkasını çalıyor…

Askerlerimiz için:

“SURİYE BATAĞINDAN ÇIKAMAYACAKLAR” diyor…

Bu adam kimden yanadır Allah aşkına?

Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) http://www.kanalb.com.tr/haber.php?HaberNo=87252

(2) http://t24.com.tr/haber/iste-turkiye-rusya-ve-iranin-imzaladigi-8-maddelik-ortak-suriye-bildirisi,378459

(3) http://www.milliyet.com.tr/-golge-imf-kuruldu-turkiye-ye/ekonomi/detay/2090753/default.htm