KONUK YAZARLAR

“BAŞKAN’IN YARDIMCILARI: DERSİMLİ VE BAHÇELİ!

2

15 Temmuz’dan bu yana neredeyse 5 ay geçti.

FETÖ’nün “siyasi ayağı”na hala dokunulamadı.

Bunun önemli bir nedeni olmalı:

Söylentiye bakılırsa, FETÖ üyesi milletvekillerine Silivri tehdidiyle “Başkanlık Sistemi”ne geçilmesi için oy kullandırılacak.

Hepsinin isimleri tek tek belirlenmiş…

***

Başbakan Binali Yıldırım’ın:

“ByLock’ta bakanlar, milletvekilleri var mı? Kocaman bir yalan. Hiçbir milletvekilimiz, ne bakanımız ne ByLock’ta var ne terörün içinde var, ne FETÖ’nün içinde var” sözleri, adeta FETÖ’cü milletvekillerine verilmiş garanti gibidir…

Açılım” sürecinde PKK,  AKP’ye “Ver özerkliği al başkanlığı” diyordu, bu defa AKP, FETÖ’cü milletvekillerine “Verin başkanlığı alın özgürlüğü” diyecek galiba!

Hal böyle olunca; TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonunun görevi: FETÖ’nün “siyasi ayağı”nı ortaya çıkartmamaya dönüştü!

***

Bu nedenle Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu üyeleri arasında bir kör dövüşüdür gidiyor:

AK Parti Manisa Milletvekili ve TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanvekili Selçuk Özdağ, bir süre önce yaptığı açıklamalarda dile getirdiği, Fethullah Gülen ve Papa 2. Jean Paul görüşmesine aracılık eden kişinin eski başbakanlardan merhum Bülent Ecevit olduğunu iddia etti.

Konuyu bakın nerelere doğru götürüyorlar.

Özdağ, tartışma konusunu isabetli belirledi:

“Kemal Kılıçdaroğlu’nun 17 Aralık’tan bir hafta önce Amerika Birleşik Devletleri’nde Fethullah Gülen’e ait bir enstitüsünde Fethullahçılar ile toplantı yaptığını biliyoruz. Dışişleri Bakanlığı’na ‘Kılıçdaroğlu bu toplantıyı gizli mi yaptı? Büyükelçiliğimizin elemanları katıldılar mı? Bu toplantılar da kimler vardı ve ne konuşuldu’ diye dilekçe verdik. Bir de CHP Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler’in disiplin dosyasını istedik. ‘Biz, 30 Mart seçimlerinde paralelle işbirliği yaptık‘ dediği için partiden ihraç edildi” (1) diyerek, horozlanmaya devam ediyor…

Demek istiyor ki:

AKP, FETÖ’yü koruyup kolladı, doğru…

Ama Cemaat bizi aldatmıştı!

Sorun halka da bakın!

Aldanmayı kabul etmeyen CHP ise hiç de masum değildir…

***

Komisyonun uyanık üyesi Aytun Çıray, bu basit oyuna düştü.

Selçuk Özdağ’ın horozlanmasına cevaben:

“Erdoğan 2004 yılında Amerika’ya gittiğinde yanında zamanın Dışişleri Bakanı Abdullah Gül vardı. O sırada Sayın Gül, dönemin ABD Büyükelçisi Faruk Loğoğlu eliyle Amerikalılara bir mektup gönderdi. Mektupta Fetullah Gülen’in eğitimci olduğu söylenerek övülüyordu. O mektup Gülen’in Amerika’da ikamet edebilmesi ve Yeşil Kart verilmesine referans olmak için verildi” dedi…(2)

Zaten, AKP’nin istediği, böyle bir tartışmayı başlatıp sürdürmekti…

Bu tartışma, aynı zamanda AKP’nin CHP’ye zımnen önerdiği; “siyasi kanada” dokunmayalım teklifidir.

Çünkü “siyasi kanat” bu noktadan itibaren Erdoğan için hayatidir…

Başkanlık” uğruna, FETÖ’yü bin kez af etmeye hazırdır.

Daha sonra ne yapar bilemeyiz tabi.

***

Y-CHP’ye gelince, onların kumanda kolu ABD’dedir.

Atlantik ötesinden gelecek emire göre hareket edecekler!

Büyük olasılıkla FETÖ’cü milletvekilleri bütün partilere dağıtılarak seçtirilmiştir.

Bu noktada, aklıma Abdullah Öcalan’ın sözleri geldi:

Öcalan, “Çözüm süreci”nde, Gülen’e ittifak önermişti.

Bu konu, PKK’nın yayınladığı “Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa” adlı kitapta şöyle geçiyor: “Biz kendilerine Ortadoğu’da demokratik ittifak bile teklif ettik, değil mi? Öyle düşmanlığımız falan olmaz. Söyleyin, Gülen’i en iyi anlayacak olan yine benim.”(3) Bu diyaloğa göre, HDP’den de bazı FETÖ’cü milletvekillerinin seçilmiş olması gerekir…

***

Daha yeni, CHP Genel Başkanının, “miting öncesi ve sonrası hangi konuların üzerinde duracakları konusunda araştırmalar yapan” danışmanı Fatih Gürsul, FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alındı.

Olay aynı zamanda Y-CHP’ye “ayağını denk al” mesajını taşıyor.

Dersimli Kemal için çember giderek daralıyor.

Kılıçdaroğlu’nun, FETÖ ile ilişkisi kanıtlanırsa, başkasına gerek yok, bizzat partililer arkasına tenekeden kuyruk yapıp sokak sokak gezdirirler…

Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu’nun da gerçek isteği “siyasi ayağa” dokunulmamasıdır!

Bu yüzden boş gevezelikle komisyonda vakit öldürülmesi bayıldığı iştir…

***

Sırası geldiği için söylüyorum:

FETÖ’ye hayat öpücüğü değerindeki bu affı getiren Devlet Bahçelidir.

Bahçeli’nin “Başkanlık” teklifi, FETÖ’nün “siyasi ayağı”nı Erdoğan için hayati önemde bir unsur haline getirdi.

Dört partinin de gerçekte istediği FETÖ’nün “siyasi ayağı”na dokunulmamasıdır

Sonuçta; yeni rejimimizi FETÖ belirleyecek duruma geldi…

Dileyen buna darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması halinde “B Planı” diyebilir!

***

Örgüt, önemli kadrolarını koruyarak, bu savaştan en az zararla çıkacak gibi görünüyor…

ABD ve AB, zaten FETÖ’nün arkasında duruyor.

Bir anlamda “ateşkes” değerinde olan bu yeni durum, örgütün güç toplamaya başlamasını sağlayabilir…

Ondan sonra başımıza nerede hangi işin açacaklarını, ancak bekleyerek öğrenebiliriz…

***

Hakkını teslim etmek gerekir:

MİT, darbe girişiminden sonra başarılı bir çalışma yaptı.

ByLock” ve “Eagle”ın şifrelerini kırarak, bu programları kullanan FETÖ üyelerini ortaya çıkarttı.

Zaten binlerce insan bu listelere dayanılarak tasfiye edildi ve tutuklandı…

Bir tek örgütün “siyasi ayağına” dokunulmadı!

FETÖ’nün gizli yazışmalarında kullandığı “ByLock” programını 125 milletvekilinin kullandığı tespit edildi.

“ByLock” kullanan 125 milletvekilinden 82‘si AKP’li, kalan 43 vekil ise muhalefetten imiş… (4)

Önümüzdeki tablo bu kadar korkunçtur yani.

Bu verilere göre gelelim aritmetik işlemimize:

AKP’nin meclisteki sandalye sayısı: 316’dır.

330’u bulmak için ihtiyaçları: 14 milletvekili kadardır.

40 milletvekili olan MHP’nin kaç fire vereceğini bilemeyiz.

Muhalefet kanadında bulunan 43 FETÖ’cü milletvekilinin oylamada kıvırma şansı sıfırdır.

Bu işin şakası yok, aksi halde, Silivri’yi boylayacaklar…

Bunu göze alabileceklerini hiç sanmam.

AKP’den çıkacak fireler ise, ciddi bir rakama ulaşamaz.

***

Bu arada belirteyim ki:

1 Kasım‘da milletvekillerinin tümünü Erdoğan tek tek belirlemiştir.

Daha şimdiden boş imza vermelerinden durumları bellidir.

316’ya 43’ü ekledik mi, eder 359.

359’dan 29 fire çıksa bile, sonuç: 330’dur…

Teklif referanduma gider.

***

Referandum’dan önce kurulacak olası “Hayır Bloku”nda kimler olabilir?

Kurumsal olarak; Y-CHP, MHP ve HDP elbette.

HDP’nin yönetimi cezaevindedir…

Referandumda ciddi bir etkinlik gösteremeyecekleri bellidir.

Kalıyor geriye Y-CHP ile Y-MHP.

Y-CHP, HDP’nin yerini aldı: PKK ve FETÖ’yü savunmayı kendine iş edinmiştir…

Bu yüzle halkın karşısına çıkabilir mi?

Bunlar çıkabilirler…

Dersimli halkın karşısına çıkıp “referandumda hayır oyu kullanın” dese ne olur, demese ne?

Önümüzdeki referandumda, Dersimli kelimenin tam anlamıyla Yalova Kaymakamıdır.

Fanatik CHP’liler bile, Dersimli Kemal’in sözüne zerre değer vermezler.

***

Sonuç:

Her zamanki gibi olan yine halka olacaktır!

Y- MHP’nin aktif, Y-CHP’nini pasif desteği ile “Başkanlık Sistemi”ne kolaylıkla geçilebilir…

“Başkanlık Sistemi”nde,  iki başkan yardımcısı olacağı söyleniyor.

Bari, birini Kılıçdaroğlu’na verseler.

Diğerini de Bahçeli’ye!?

Ne de olsa, bu kadarını hak ettiler…

Cemil Can

 

DİPNOTLAR:

(1) http://www.hurriyet.com.tr/ozdag-gulen-ve-papa-bulusmasinda-bulent-ecevit-40296014

(2) http://odatv.com/ocalan-gulen-hakkinda-aslinda-ne-demisti-0108161200.html

(3) http://www.aydinlik.com.tr/politika/2016-aralik/gul-gulen-icin-referans-oldu

(4) http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/622279/125_vekilde_ByLock_tespit_edildi…_Basbakan__bizde_yok__demisti__iste_AKP_lilerin_sayisi.html