KONUK YAZARLAR

RUHU CEZALANDIRDILAR!..

BalyozTimi_1

ERGENEKON DAVASI”NDA RUHU CEZALANDIRDILAR!..

Ergenekon Davası”nda verilen karar, saygı duyulacak bir mahkeme ürünü kabul edilemez! Çünkü hüküm, Türk Milleti adına verilmiş değildir. Her şeyden önce, “özel görevli mahkemeler” hukuka aykırı olup, siyasi iktidardan bağımsız değillerdir. Bu nedenle, ne kendileri ne de kararları meşru sayılabilir. Kararların altına imza atanları, yargıç olarak görmeyenler haksız sayılmaz. Bu konuda hakkını yememek gerekir, ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun son zamanlarda söylediği en doğru söz, bu kararların “meşru” olmadığıdır!..

Yukarıdaki saptamalar, farklı cümlelerle ağızdan kaçırılmış olsa da hükümet kanadından dile getirilmektedir: Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı ve AKP’nin akıl hocası kabul edilen Yalçın Akdoğan, “Bu dava ile 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan’dan süzülüp gelen müdahale ruhundan hesap sorulmuştur” demiştir… Yalın gerçek Yalçın’ın bu cümlesinin içerisinde saklıdır!..

Gerçekte ceza davası ile suç teşkil eden bir fiili işleyen failden hesap sorulur. Suç işleyen fail, bağımsız bir mahkemede yargılanarak, suçlu olduğu ıspatlanırsa cezaya çarptırılır. Ceza hukukunun sujesi; ruh değil, insandır. Hiç kuşku yok ki, Yalçın Akdoğan, “ruh” sözcüğü ile “askeri müdahale anlayışı” ile hesaplaşıldığını anlatmak istemiştir. Bu durum dahi, vahameti kurtarmaya yetmemektedir. Zira, 1960’dan bu yana aralıklarla olagelen askeri müdahalelerden, bu davanın sanıklarını sorumlu tutmak, hukuken değil, “siyaseten” olabilecek bir şeydir!.. Başkalarının eylemlerinden bu eylemler sırasında büyük olasılıkla doğmamış olan insanları sorumlu tutup, cezalandırmak, adaletle uzaktan yakından ilgili olamaz. Çağdaş ceza hukuklarının olmazsa olmazı olan “suçların şahsiliği” ilkesi bu davada açıkça ihlal edilmiştir!..

Babanın işlediği bir suçtan, ailenin bütün üyelerini cezalandırmak ne kadar adil olabilir ki?..

AKP iktidarında, görev verilen ve bir süre sonra hukuka aykırı oldukları için varlıkları ortadan kaldırılan “Özel Görevli Mahkemeler”, AKP’nin sivil darbesini yerleştirmek için kurulmuş ve muhalifleri cezalandırmak suretiyle, halkı sindirmeyi görev edinmiş “ihtilal mahkemeleri” gibidir… Bu mahkemelerde akıl almaz cezalara çarptırılanlar ise, iktidara muhalif olup, “müdahale eden ruhu “ (anlayışı) temsil ettiği düşünülen kurbanlardır sadece!..

Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın, mahkumiyet kararları ile ilgili yukarıdaki beyanı, aynı zamanda “Ergenekon Davası” sanıklarının suçlu olmadıklarının da ikrarıdır!..

***

Kılıçdaroğlu haklı ve yerinde olarak “Ergenekon Mahkemesi” kararını “meşru” görmediğini açıklamıştır. Atatürk’ün CHP’sine yakışan da budur. Başbakan Bülent Arınç, bu beyana karşılık; “O beğenmediğin mahkemelerde gün gelir sen de yargılanabilirsin” diyerek, ana muhalefet partisinin genel başkanı üzerinden, halkı korkutmaya ve tehdit etmeye devam etmektedir!.. Bu nokta son derece önemlidir…

Elindeki işleri bitirince, varlığı sona erecek olan bu mahkemelerde, Kılıçdaroğlu ya da başka bir muhalif, bundan sonra yargılanabilir mi?..

Bunun için iki yol vardır. Birincisi; mevcut karar Yargıtay’da bozulur ve Kılıçdaroğlu bir şekilde (Osman’ın gibi “gizli” bir tanığın beyanları veya kişisel bilgisayarında tespit edilen, “suç teşkil eden” dijital verilerin ele geçirilmesi ile) bu dava ile ilişkilendirilebilir. Bu şekilde “özel görevli mahkeme”nin elindeki iş de bitirilmemiş olur. “Görevini” gereği gibi yapmayan Kılıçdaroğlu veya başka bir gerçek muhalif, “Ergenekon Davası”na ek iddianame ile dahil edilerek, yargılanması olanağı elde edilebilir… İkinci olasılık, bu mahkemelerin her ne kadarı görevi bittiğinde kapanacakları yasa ile hüküm altına alınmış ise de, iktidar benzer nitelikli yeni mahkemelerin açılması için yeni bir yasa çıkartabilir!.. Bu konuda iktidarı engelleyecek bir güç yoktur!.. Usul kurallarını ise, dinleyen kim?!..

Hukukun olmadığı bir ülkede, olacakları kestirebilmek için hukukçu olmak gerekmiyor. AKP’nin zihniyetini anlamak yeterlidir. Dilerseniz bunun için yaşanmış olayların en yenilerinden birini irdeleyelim: AKP’ye destek vererek işlenen günahlara doğrudan ortak olan “iki kişiden biri”ni aldatmak için yalanlanma olasılığı bulunmayan Ali İsmail Korkmaz cinayetine göz atıyoruz.. Anımsarsınız, Başbakanımız 3 Haziran günü “Bize oy veren yüzde 50’yi evlerinde zor tutuyoruz” (1) dediği kişilerden bir kısmı, Eskişehir’de 2 Haziran günü ellerinde sopalarla sokağa çıkmışlardı. O gün Sanayi Sokakta ele geçirdikleri 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail’i, öldüresiye dövdüler. Aynı sokaktaki ekmek fırını sahibi İsmail Koyuncu, olay yerinde bulunan üniformalı ve sivil polislerin kendilerine “kaçan göstericileri durdurun” talimatını verdiklerini anlattı. Bu komut üzerine durdurulan Ali, “kahramanlık” destanı yazan TEM Şubesi polisi Mevlüt Sağalman’ın tekmeleri ve fırıncı İsmail’in sopa darbelerini karşılayamadı. Aslan gibi delikanlı, beyin kanaması geçirerek yere düştü… Kaldırıldığı Yunus Emre Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde “bir şeyin yok” denilerek evine gönderildi. Ertesi gün, fenalaşınca yeniden hastaneye kaldırılan Korkmaz, 10 Temmuz günü aramızdan ayrıldı!..

Ali_İsmail_Korkmaz_1

Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, -Onu patates doğramak için mutfağıma bile sokmam- olayla ilgili yaptığı açıklamada; “Kesinlikle bunu yapan Türk polisi değil. Orda bir takım kişiler tabii ki, darp olayını yapıyorlar. Hatta aldığımız duyumlara göre, kendi arkadaşlarına bile zarar verip, ‘bunu polis yaptı’ süsü vermeye çalışan gruplar oldu” demişti!.. Olaydan sonra, olayın geçtiği yerin karşısında olan fırının, bilirkişiler tarafından dahi açılamayan kamera kayıtları, iki kez silinmeye çalışıldı!? MOBESE kayıtlarında ise, hiç görüntü bulunamamıştı!.. Tanıkların beyanlarına itibar etmeyen vali, “duyum” üzerine; Ali İsmail Korkmaz’ın arkadaşları tarafından öldürülmüş olabileceğini söyleyerek, hükümetini rahatlatmıştı!.. Valinin bu açıklamalarından sonra, kamera kayıtlarını ortaya çıkartmak tabii ki biraz sıkar!..

Devletin polisinin, demokratik bir hak olan hükümeti protesto eyleminde, eyleme katılan 19 yaşındaki bir genci, öldüresiye dövecek kadar gözü dönebiliyor, Devletin valisi, katilleri doğrudan koruyacak kadar kendini kaybedebiliyordu, Devletin doktoru ise, beyin kanaması geçiren bir hastayı müşahade altına almayarak, evine gönderiyordu!.. Hiçbir yoruma gerek kalmadan, bu üç cümle ile AKP iktidarını özetlemek mümkündür!.. “İleri Demokrasi” dedikleri rejim, bu olsa gerek!.. Bu rejimde; farklı düşüncelerin yaşama şansı yoktur! Hükümete karşı olanların başına Ali İsmail Korkmaz’ın başına gelenler her an gelebilir!..

Bütün bu gerçekleri, “silindi” denen kamera görüntülerinin Jandarma Kriminal Laboratuvarı’nda geri döndürülmesi ortaya çıkarttı… Bu durumda, gerçekleri ortaya çıkartan Jandarma’daki görevlilerin de başına bazı işler gelebilir!.. Yalan söyleyemediği için Bezm-i Alem Valide Sultan Camii Müezzini Fuat Yıldırım’ım başına gelenleri (2) unutmadık!..

Ali İsmail Korkmaz olayı göstermektedir ki; hükümet karşıtı eylemlerde, eylemciler için kendi alacakları görüntü kayıtları hayati öneme sahiptir. MOBESE kayıtları sınavı geçememiştir, onlara hiç bir şekilde güvenemeyiz. Kamu görevlileri ise, katilleri koruyup saklayabilirler ve polisler eli palalı-sopalı sokak serserilerini halkın üstüne saldırtabilirler!.. Nitekim, gerçeklerin ortaya çıkmasından sonra bile, aynı vali, “Bunu polis yapmadı demiştik. Yine o sözümüzün arkasındayız. Ağırlıklı olarak sivil kişiler işin içindeşeklinde, akıllara durgunluk verecek savunmalar yapabilmektedir!.. Bu beyan ile, devlete ve adaletine güvenemeyeceğimiz açık seçik ortaya çıkmaktadır!..

Bu durum karşısında, halkın tek korunma kalkanı kalmıştır: O da cep telefonları ile alabilecekleri görüntü kayıtlarıdır!.. Bu kayıtların hem caydırıcı etkisi vardır, hem de ileride olası bir yargılama söz konusu olduğunda, görgü tanıklarını desteklemek bakımından kesin kanıt niteliği taşıyabilirler…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

  1. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23429709.asp

  2. http://www.medyanindibi.com/camide-icki-icilmedi-diyen-muezzin-fuat-yildirim-aciga-alindi.html

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir