KONUK YAZARLAR

“DİPLOMATİK ÇÖZÜM”!..

DİPLOMATİK ÇÖZÜM

(“ÇEKİLİYORUM” BAŞLIKLI YAZIMA YAPTIĞIM “SON” YORUMUMDUR!)

Reza Zarrab, Mehmet Hakan Atilla ve Bilal Erdoğan…

Bu üçü üzerinden; İran’a konulan ambargonun Türkiye tarafından delindiğini, kara para aklama işi yapıldığını ve ABD’nin dolandırıldığı ileri sürerek açılan ceza davasını, Erdoğan’la irtibatlandırmak mümkün hale geldi…

ABD derin devlet elemanlarının, “twiter” üzerinden Erdoğan’a yönelttiği küstahça tehditler, aslında Türk halkına yapılmaktadır…

Rudolph Giuliani denen adam, eski New York Belediye Başkanıdır ve Yahudi Lobisi adına hareket ediyor.

Son günlerdeki işi, Zarrap davasına “DİPLOMATİK ÇÖZÜM” aramaktır!

Burada biraz duralım:

Yıl 2017’ye geldi; ABD derin devleti, ceza davasına “diplomatik çözüm” arıyor!

Dediğimi duydunuz mu?

“DİPLOMATİK ÇÖZÜM” diyorum…

30 yıllık meslek hayatımda böyle bir çözümü ilk defa duyuyorum!

Bizim bildiğimiz ceza davalarında; şüpheliler ya suçlu bulunup cezalandırılırlar ya da suçsuz bulunup beraatlerine karar verilir, aklanırlar…

“Diplomatik çözüm”ü ilk defa duyuyorum.

Şimdi şunları söyleyebiliriz:

Ortada suç yoktu fakat ABD’de böyle bir dava açılmıştır ya da suç olmasına rağmen, bazı ödünler karşılığında, devlet cezalandırma yetkisinden vazgeçebilecektir!

İkisi de kötü…

Başka alternatif olamaz zaten…

Davaya bakan hakim, Giuliani’nin avukatlık şirketinin bu iş için Erdoğan’dan ne kadar para aldığını sordu.

Giuliani hem Zarrab’ı savunup, hem de Zarrap tarafından dolandırıldığı iddia edilen şirketlerin danışmanlığını da yapıyormuş!

Bu ilişkilerin içerisine hiç girmeyelim, çıkamayız…

Bizim sorumuz şu:

ABD, “Hükümeti İKNA etsek Meclis karşı geliyor, Meclis’i ikna etse Ordu. Orduyu ikna etseler bu sefer de karşımıza Yargı çıkıyor” diyorlardı ya… “Başkanlık Sistemi”ne geçince bir kişiyi ikna edecekleri için “TEK ADAM” rejimi de denen “Başkanlık Sistemi”ni destekliyorlar…

“TEK ADAM” yönetimini kim istiyormuş, kimin işine yarıyor anladınız mı şimdi?

Erdoğan, anayasal sistemi değiştirmeden fiilen “tek adam” olarak ülkeyi yönetmeye başlayınca; önce ŞİÖ’ne yanaştı; Rusya’dan özür diledi, Çin ile görüştü, İran’a göz kırptı ve bu güçlerin desteğini alarak, Fırat Kalkanı Operasyonu’nu başlatıp ABD’nin Kürt koridorunu kesti…

Bu noktada sahada savaşı kaybeden ABD; Zarrap davasına Erdoğan ve ailesini ekleyerek, tehdide başladı…

Yahudi Lobisi’nin temsilcilerini Türkiye’ye pazarlık için geldi:

Görüşmeler sonunda kolaylıkla ERDOĞAN’I İKNA ETTİKLERİ anlaşılıyor!..

Erdoğan ikna olunca, ABD’nin Suriye’ye füzeleri göndermesini destekledi!

REİS, ATILAN FÜZELERİ AZ BİLE BULDU…

Bir günde saf değiştirdi, bizimki!..

Bundan sonraki gelişmeler Erdoğan’ı kurtarabilir ama Türkiye’nin başını belaya sokacaktır…

Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamayan bir ülke durumuna düşünce, başımıza ne işler geleceğini, mecburen bekleyip göreceğiz!

Musibet” diyordunuz.

İşte size musibet…

Hem de canlı…

Anayasa değişikliği ile getirilmek istenen “TEK ADAM” rejimidir.

“TEK ADAM” rejimini isteyen de ABD.

Gizlemediler, saklamadılar bile…

Nedenlerini de açık açık söylediler.

“Siyasi yaşamında hiç aldatılmayan” Erdoğan’ı ikna ettiler!

Eyyyyyyyyyyyyyyyyyyyy Türk Halkı;

Kararını Pazar günü vereceksin; ABD’nin isteğini mi yerine getireceksin, yoksa Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Kuvayı Milliyecilerin torunları olduğunu mu göstereceksin…

“İkna” olup olamadığını göreceğiz…