AKIL DUYGULARA ESİR DÜŞÜNCE…
AKP mitinglerinde döner-ekmek yemek için meydanları tıka basa dolduran kindar neslin öğretmenleri, 24 Kasım günü Aksaray’a davetliydiler…
24 Kasım, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, TBMM’nce “Başöğretmen” kabul edildiği gündür…
Öğretmenler için Aksaray’da hazırlanan yemek menüsü, mitinglerden daha zengin tabi: Zeytinyağlı kereviz dolması, manda yoğurdu eşliğinde etli mantı, kuzu sırtı fırın vs vardı… (1)
Cumhurbaşkanı “Uçak düşürdük” dediğinde, öğretmenlerden alkış tufanı koptu…
NATO tarihinde bir ilkti, o da AKP’ye nasip oldu!?
Sanki Beştepe’de deprem oluyordu!
Erdoğan, o sözleri söylediğine, söyleyeceğine bin pişman oldu; ilk defa öğretmenler adına utanıyordu!
“Mesele bir alkış meselesi değil” diyerek, öğretmenleri uyarmak zorunda kaldı…
“Kuzu sırtı fırın” yalaka öğretmenlerin kursaklarında kaldı…
***
Biz Türkler, “İt dalaşı” deyimini, Yunanlı pilotların hava sahamızı ihlal etmelerinden öğrendik…
Ege denizinde 152 ada, adacık ve kayalığımız, yıllardır Yunanistan’ın işgali altındadır...(2)
Ne iktidar, ne muhalefet Cipras’a sesimizi yükseltemedik…
Yunanistan’ın her Allah’ın günü ihlal ettiği “angajman kuralları”mızı, bir kez Rus uçakları ihlal etti, neredeyse Rusya’ya savaş ilan edecektik!..
***
Bugün itibariyle söylüyorum:
Rus Ordusu, TSK ile ilişkisini kesti,
Rusya’ya vizesiz seyahatler askıya alındı,
Fuara giden 60 iş adamımız gözaltına alındı,
Rusya’da çalışan işçilerimiz, sınırdan içeriye sokulmadılar,
Müteahhitlerimizle yapılan antlaşmalar iptal edildi,
Çiçek dolu 6 TIR’ımız geri gönderildi,
Suriye sınırında park etmiş TIR’larımızı vurdular,
Tur rezervasyonları iptal edildi,
Yeni ihracat anlaşmalarını dondurdular,
“Moskova” adlı kruvazörü burnumuzun dibine kadar soktular,
Akkuyu Nükleer Santralı askıya alındı,
Serbest Ticaret Bölgesi iptal,
Bombardıman uçaklarına eşlik etmesi için, avcı uçaklarını da Suriye’ye getirdiler…
Daha ne olsun…
Bu kadar yetmez mi?
Savaş ilan edecek değillerdi!..
Gelişmeler, biraz da ABD’de 11 Eylül‘de İkiz Kuleler’e yapılan saldırılardan sonra yapılanlara benziyor gibi!
Anımsarsınız; ABD, İkiz Kuleler’e yapılan saldırıları bahane edip, Afganistan ve Irak’ı işgal etmişti…
Ortadoğu’nun ateşe verilmesinin birinci nedeni olarak hep bu saldırılar gösterilmiştir…
Şimdi de Rusya, bu uçak düşürme meselesini bahane edip, Ortadoğu’ya iyice yerleşeceğe benziyor…
Olur mu olur!..
Şam’ın Emevi Camiinde Cuma namazı kılmaktan nereye geldik!?..
***
Bizimkiler, “5 dakika içerisinde Rus uçağını 10 defa ikaz ettik” diyorlar…
Sağ kalan Rus pilotu ise, bize ikaz gelmedi diyor…
17 saniyelik bir sınır ihlali üzerine, neredeyse Rusya ile savaşa tutuşacağız!
Acaba üçüncü bir el, ki bu ABD veya İsrail’den başkasının olamaz, “elektronik baskılanma” ile ikazımızın Rus pilotlara ulaşmasını engellemiş olabilir mi?
Uçağın düşürüldüğü yer, ABD-İsrail koridorunun denize ulaşmasını sağlayacak stratejik bir bölgededir.
Belli ki Rusya, terör gruplarının Türkiye’yle olan ikmal yollarını kesmek için Türkiye sınırına yöneldi…
Bu noktada Rusya’nın hassasiyetini anlamak kolaydır…
Çünkü Rusların Akdeniz’deki tek askeri üsleri Suriye’dedir!..
***
Putin, “Terör işbirlikçileri bizi arkadan harçerledi” (3) diyor!..
Oldukça ağır bir ifadedir…
Türkiye’ye “terör işbirlikçisi” dedi!..
G-20 toplantısında da “IŞİD’e destek veren ülkeler aramızdadır” demişti…
Sövse daha iyiydi!..
Atlantik ötesinde; Şangay İşbirliği Örgütü‘ne yanaşma eğilimi gösteren Türkiye’yi, yeniden NATO‘ya mecbur etme ve ABD’nin yanına iliştirme hesapları yapılıyor olabilir!..
Akla yatkın bir olasılıktır…
Gerilimin tırmandırılması, bir tek bu amaca hizmet edebilir!..
***
Bu noktada Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’nin kışkırtıcı konuşmalarına dikkat çekiyorum…
Angajman kurallarını ihlal etme, Türkiye için çok da önemli değildir!..
Örnekleri var ve yakın geçmişte Yunanistan’la defalarca yaşanmıştır!
***
Şimdi de sıcağı sıcağına yapılan şu açıklamaları hatırlayalım:
Erdoğan, “Türkiye, Suriye’de zalim rejime karşı kurtuluş savaşları veren muhalif grupları samimiyetle destekliyor…. Bayırbucak Türkmenleri‘nin bulunduğu, DEAŞ terör örgütünün olduğu bölge değildir” diyor…
Bu açıklamadan açıkça anlaşılacağı gibi, Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanının ağzından Suriye Devletinin terör örgütü olarak kabul ettiği muhalif grupları desteklediğini kabul etmektedir…
Ayıp ki, ne ayıp!
“Türküm” diyemeyen, “Türk” ve “Türklük” sözcüklerini Anayasadan çıkartmak isteyen, “Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alan bir iktidarız” diyerek övünen Erdoğan’ın, bütün bu akıl dışı işleri, Bayırbucak Türkmenleri için yaptığına inanmak oldukça zordur!..
İkinci önemli itiraf:
“DAEŞ‘in hemen hiçbir varlığının olmadığı bu bölgedeki saldırılar, doğrudan Esat rejimini ayakta tutma amacına yöneliktir” (4) şeklindeki açıklamadan ortaya çıkmaktadır…
Uzun uzun izahat yapmaya gerek yoktur.
Her şey son derece açıktır:
Türkiye Esat’ı yıkmaya çalışan grupları destekliyor, Rusya ise bu grupları etkisiz hale getirmeye çalışıyor…
Dolayısıyla Suriye cephesinde; Türkiye ile Rusya karşı karşıya gelmiştir…
Olay bundan ibarettir…
***
Komşu bir ülkenin meşru hükümetini, o hükümetin muhaliflerini destekleyerek yıkmaya çalışmak hiçbir şekilde savunulamaz!
İç hukukumuza göre suç kabul edilen bu tür eylemler, uluslararası hukuk bakımından da suç teşkil eder!
Dolayısıyla AKP hükümetlerinin Suriye politikaları fahiş hatalıdır…
Uçak düşürme olayı, bu hatalı politikalarla doğrudan bağlantılıdır…
***
Y-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu olay üzerine yaptığı açıklamada:
“Türkiye güçlü ve büyük ülkedir, Türkiye kendi sınırlarının ihlaline izin vermemelidir” (5) dedi.
Y-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise:
“MHP, eleştiri hakkı saklı kalmak kaydıyla, AKP hükümetini desteksiz bırakmayacaktır” (6) dedi!?..
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi; her iki muhalefet lideri, hükümetin hatalı Suriye politikalarına gözü kapalı destek vermektedir…
Denebilir ki, Erdoğan/Davutoğlu hükümeti, biraz da muhalefetin akılsız desteği ile bu noktaya gelmiştir…
İnsanın aklına şu olasılık bile geliyor:
Y-CHP ve Y-MHP, seçim yoluyla iktidardan düşüremeyeceklerini anladıkları AKP’den, Rusya ile savaşa çıkartarak, kurtulma planları yapmaktadırlar!..
Recep Tayyip Erdoğan’ı tahrik ederek, olayları tırmandırmaya çalışmanın başka ne anlamı olabilir?..
Neden yangını söndürmek yerine, ateşe benzin dökmeye devam ediyorlar?
Hiç kuşku yok ki, böyle bir düşünce vatana ihanet etmekle eş değerdedir!..
Bu nedenle ülkemizin öncelikle; ciddi, tutarlı, inandırıcı, insan haklarına ve hukuka saygılı, aynı zamanda ülke çıkarlarını her şeyin üstünde tutan muhalefet partilerine ihtiyacı vardır…
Ancak o zaman, iktidarı düşürmeye çalışmanın bir anlamı olabilir…
Cemil Can
DİPNOTLAR:
(1) http://odatv.com/erdogan-sarayda-muhtarlara-ne-yediriyor-2410151200.html
(2) http://www.aydinlikgazete.com/16-mi-152-mi-makale,59308.html
(3) http://www.dunya48.com/siyaset/26983-mehmet-yuva-lazkiye-hatay-siniri-gecici-sinir-ilan-edildi
(4)http://www.sabah.com.tr/gundem/2015/11/25/daes-degil-soydasimiz-turkmenler-vuruluyor